israf,kibir

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,015
Tepkime puanı
423
Bir delikanlı işsiz kalmış ve iş aramaya gitmiş….

Ağanın yanına git, bahçesi sulanacak demişler. Ağanın yanında bu gence iş vermişler, su taşıması için ip-kova ve omuzuna da taşıması için sopa vermişler. İşe başlamış… Şans buya, kovanın biri sağlam biri delik… Sağlam kova hiç su akıtmıyor, delikli kovanın yarısı yolda boşalıyor, yarım kova su geliyor. Bu, iki sene sürmüş böyle. Sağlam kova, delikli kovaya meydan okumaya, hakaret etmeye başlamış. Sen zaten ne işe yararsın, yine bende iş var, bir damla suyu zayi etmeden getiriyorum diyor. Senin getirdiğinin yarısı boşa gidiyor, sen hep yarım adamsın, yarım olarak getiriyorsun diyor. Artık delikli kovanın canına tak etmiş… sucubaşına diyor ki; -yeter bu kadar, bu sağlam kovadan uğradığım hakaretler artık yeter, her gün tafra, tafra, hakaret, diyor. Ben buna dayanamıyorum, ya kır beni, yada yama, ne yaparsan yap, yeter ki sağlam olayım… Sucu çocuk; “öylemi” diyor, ozaman bugün su taşımayalım da beraber bir gezelim diyor. Gitmişler dereye…. buradan bahçeye kadar gidelim demiş. O zaman tabi yollar dar. Yolda gelirken demiş ki delikli kovaya, sen hep omzumun sağ tarafındaydın, ötekide sol taraftaydı. Şu yolun iki tarafına bak demiş. Senden akan sulardan ne güzel güller, yeşillikler, bitkiler büyüdü ama öteki taraf kupkuru. Bir taraf kuru, bir taraf mükemmel, hayat. İşte kibirli insanlar dolu kovaya benzer, fakat etrafa bir damla faydaları olmaz. Diyor ki; Senin gibi delikli kovanın, hem kendine faydası var, hem bana faydalı, hem de toprağa faydası var. Güller yetişti senin geçtiğin yerlerde… Hangisi olmak istersin, ondan mı, bundan mı? O da; Biraz daha delsen iyi olur galiba demiş… Onun için, kibirli insanların hiç faydası yoktur. Bir insan kibirli mi, değil mi faydasından belli olur. Eğer dağıtmıyorsa, vermiyorsa o dolu kova gibi etrafa faydası olmayandır, işe yaramaz. Eğer eli açıksa (yani kovanın delikleri varsa) tamamdır, herkese faydalı olur, etrafında çiçekler yetişir..

Muvaffak olamamak iki sebeple olur; Kibir ve israf. Büyük bir zât buyuruyor ki; Eğer biri gelse dese ki, iğne ile uludağ toz hale gelebilir… inanın, olabilir deyin… fakat biri, kalbinden kibrin tamamı gider derse, inanmayın. Kibir böyle kötü bir ahlaktır. Çünki, yapıştırma falan değil, hücrelerin içine geçmiştir. Bu kibrin çıkması, temizlenmesi mümkün olmadığına göre…. çare nedir..? neyapmak lazımdır..? Kötü huylu birinin bir bağçesi varmış. Bağçesinin kenarlarına, insanlara zarar versin diye diken dikmiş. Zamanla dikenler büyümüş, bağçenin dışına taşmış. İnsanlar da geçecek başka yer olmadığından, oradan geçiyorlar ve her taraflarına diken batıyormuş. Dayanamamışlar, amca bu dikenler çok fena, ne olur bunları kes demişler. O da; size ne, bağçe benim demiş. Onlar da valiye gitmişler, olanları anlatıp, adamı şikayet etmişler. Vali de adamı çağırmış, insanlar rahatsız oluyorlar, dikenleri kes demiş. Adam yine, bağçe benim demiş. Vali de; bağçe seninse, millet de benim, bağlayın bunu atın hapse, dövün demiş. Adam hapse götürülürken beni valiye götürün demiş. Valiye geri getirmişler, vali bey, siz haklısınız, ben yanlış yaptım demiş ve doğru bahçesine gitmiş. Dikenler okadar büyümüş ve kök salmışki, temizlemek mümkün değil,.. daha evvel temizlenmesi lazımdı… fakat çare yok, temizlenecek.. valinin emri var.. kartlaşmış dikenleri keserken, dikenler batmış ve adam ölmüş… Peki ne yapması gerekirdi? Bunu anlatan zât diyor ki; (Ahlakı bu kadar kök salarsa, ölür, fakat o ahlakla gider). O ağaçların aşı olması lazımdı, o köklerin üzerinde dikenler yerine güller açabilirdi… yani bir mürşid-i kamile gitmesi lazımdı ve o mübarek zât aşı yapacaktı, sonra o aynı köklerden güller, sümbüller, çiçekler açacaktı, meyveler yetişecekti. Madem ki bu kötü ahlak kök salmış, yapacağımız şey mürşid-i kamile gidip, onun vereceği ahlakla ahlaklanmaktır, yani aşı yaptırmaktır. Aşı tutar fakat bu aşıyı yapabilen mütehassısa gitmek lazım, sahtelerine gidilmez, fayda yerine zarar olur. Hakikisi bulunamazsa kitablarına müracaat edilir.
Bir mübarek zâttan faydalanmanın iki ana şartı vardır. Birincisi, velinin silsilesi, Resulullaha (sallallahü aleyhi vesellem) kadar belli olmalıdır. Resulullah efendimiz, feyzin kaynağıdır. Feyz, Allah sevgisi demektir. Onun kalbindeki feyzler bütün kainata her an devamlı olarak gelir. Ama almak ayrı bir eseledir. Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi vesellem Allah sevgisinin havuzudur, orada çeşitli musluklar vardır, ama kaynak aynıdır, hepsi ehl-i sünnetdir. Yani silsile belli olmalıdır. İkinci şart, dinini öğrendiği zâttan zerrenin zerresinin zerresi şüphesi olmamalıdır. Feyzi, yani Allah sevgisini veren, şuna vereyim, buna vereyim diye ayırmaz, uygun olmayanlarda feyz almağa devam eder, fakat aldığı feyz birikir birikir, aynı şeker hastasına şeker zarar verdiği gibi, düşmanlığa dönüşür. İlk düşmanlık, arkadaşlarına olur, sonra hocasına kadar düşmanlığı olabilir. Çok tehlikelidir bu. Onun için, bu tehlikeden kurtulmak için,

Mevlana Celaleddin-i Rumi hazretlerinin buyurduğu gibi, aklımı bıraktım ve kurtuldum demeliyiz. Birleşik kaplar gibi, mü’minler bir araya geldiği zaman istese de istemese de Allah sevgisi mutlaka kalbden kalbe geçer. Ancak, üç kişi bundan istifade edemez. Birincisi; kafir, ikincisi; hocasını inkar eden, üçüncücü; hocasını imtihan eden. Bunların kalbine aşk, muhabbet giremez, kalbleri kararır. Bunlar etrafına zarar verir. Hatta kabirlerinden bile zulmet gelir, onun için Peygamber efendimiz ilk zamanlar eshab-ı kirama kabir ziyaretini yasak etmişti, daha sonra müslümanlarda vefat ettikten sonra serbest bırakıldı. Kitab okurkende çok dikkat etmeliyiz. Kitabın içindekilerden daha çok yazarı mühimdir. Kalbden çıkanlar kalblere tesir eder. İtikadı bozuk olan insanların yazdığı kitabları okuyanlar, yazarından etkilenip itikadı bozulabilir.

Büyükler, pis borudan şifa gelmez buyuruyorlar, vücudumuzun gıdasını almakta dikkat ettiğimiz gibi ruhumuzun gıdasını almaktada dikkat etmeliyiz, hatta daha çok dikkatli olmalıyız. Ruhun gıdası ilimdir, dindir, ibadetlerdir. Bedene bozuk gıda alan ölür, fakat ruha bozuk gıda alan imanını kaybeder.Yemeğin nasılki temiz olmasına dikkat ediyorsak, okuyacağımız kitabıda iyi seçmeliyiz. Yazan, yazdığından önemlidir.

 
Üst Alt