İslamda Son Nefes - Ruhunu teslim etme

Mekkavi

Başarılı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
11 Nisan 2012
Mesajlar
140
Tepkime puanı
1
Bismillahirrahmanirrahim
Esselamu aleykum

Konu : Son Nefes.

Tüm İnsanlar, Allah’a yakın olunmasını istemeyen şeytanı bırakıp kendilerini sorgulamaları gerekir. Allah c.c. 70 - 80 sene ömür vermiş ama dünyaya neden geldiğini hiç düşünmemiş, hadi yanıldı. Peygamberler gönderdi hiç oralı olmadı hadi yanıldı. Kuran’ı Kerim gönderdi yine yanıldı. Her gün beş vakit ezan işitti hiç oralı olmadı, Babasının Annesinin cenaze namazlarını kıldı yine aklı başına gelmedi. Son baharda ölen ilk baharda dirile ağaçları gördü yine yanıldıysa ve doğru yolu bulamadıysa hesap gününde Allah’tan yardım istemeye yüzü olacakmı acaba?

İşte böyle kişilerle ilgili Yüce Allah âyeti Kerimede şöyle buyuruyor ;
“Onlar orada: Rabbimiz! Bizi çıkar, (önce) yaptığımızın yerine iyi işler yapalım! diye feryad ederler. Size düşünecek kimsenin düşünebileceği kadar bir ömür vermedik mi? Size uyarıcı da gelmedi mi? (Niçin inanmadınız?) Şimdi tadın (azabı) Zalimlerin yardımcısı yoktur.” (Fatır sûresi 37. âyet)

Son nefes olayı ise şöyledir :
Ruhumuzu teslim etmeden önce gözlerimiz belli bir noktaya odaklanır. Bu aşamadan sonra her şey bitmiştir geri dönüş yoktur. Çünkü göz perdesi açıldığı için gideceği yeri yani dünya gözü ile göremediği asıl gerçekleri artık görmektedir. Bu durumda dünyaya en ufak bir mesaj veremez.

“Andolsun ki sen bunun farkında değildin, biz senin perdeni kaldırdık. Bugün artık gözün keskindir (denilir).”(Kaf sûresi 22. âyet)

Gideceği yerin görüntüsüne göre ya çok sevinecektir yada çok üzüleceklerdir. Kişi inançlı ve Allah emirlerini uyguladı ise Cenneti görecektir. Ruhunu da çok kolay teslim eder. Efendimiz s.a.v. bize böyle buyurmuştur.

“Canları yumuşacık alanlara andolsun.” (naziat sûresi 2. âyer)

“Deki size vekil kılınan ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.” (Secde sûresi 11. âyet)

“O gün birtakım yüzler ışıl ışıl parlar. Onlar Rablerine bakacaklar (Onu görecekler).” (Kıyamet sûresi 22-23. âyetler)

“Kendisine kavuştukları gün, Allah’ın onlara iltifatı, selâm dır. Allah onlara çok değerli mükâfatlar hazırlamıştır.” (Ahzab sûresi 44. âyet)

“Allah'ın rahmetinin eserlerine bir bak, yeryüzünü (Bitkileri) ölümünden sonra nasıl diriltiyor? Şüphesiz ölüleri O diriltir. O her şeye Kadir'dir.” (Rum sûresi 50. âyet)

Müminler ağaçların ve diğer bitkilerin son baharda ölüp ilk baharda tekrar dirildiklerini görürlerdi. Böylece yaratıkların üzerinde Allah’ın güçünü ve kudretini görünce kelimeyi şahadet getirirlerdi. İşte ölüm öncesinde de, Cenneti gören müminler, Rabbimizin vaad ettiği bu güzelliğe hayran olurlar, dolayısıyla bu Cennetin sahibi ve maliki, Yüce Allah’a olan inançlarını yenileyerek görmeyi ifade eden “ Kelimeyi Şahadeti ” Sesli veya sessiz olarak getirirler, yani ; Allah’ın varlığına, birliğine ve Muhammed’in onun resulü olduğuna şahit oluyorum görüyorum der. Mahkemede şahitliğin esası da budur Olayı görüp görmediğini ifade eder. Ve Elhamdu Lillâhi Rabbil Âlemin âyetini okur.

“Onların oradaki duası, Ya Allah Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz! (sözleridir). Orada (Cennette) birbirlerine iyi yaşam dilekleri selâm dır. Onların dualarının sonu da şudur ; Hamd; âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.”(Yünus sûresi10 âyet)

Duanın Türkçe okunuşu; “Ve ahiru dâ’vâhum, (Son duaları) Elhamdu Lillâhi Rabbil Âlemîn”

İşte müminler böyle güzel ölümlere mazhar olmak için yaz kış demeden bir ömür boyu ibadet ederler Cenabı Allah’ın ve Peygamberimizin buyruklarını yerine getirmeye çalışırlar ve Cenneti hak etmek için çaba gösterirler.

Müminlerin son sözleri ve duaları olan bu Âyeti Kerimeyi hesap günü sonrası Cennete girerken, Cenneti gördüklerinde de okurlar ;

“Artık aralarında adaletle hükmolunmuş ve Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun denilmiştir.”(Zumer sûresi 75. âyet)

Fatiha sûresinin başında, her rekatta okuduğumuz âyeti kerimede aynı duadır. Bu tesadüf değildir. Başlangıç ve sondur. Bu bilim, teknoloji ve insan aklının ötesinde bir olaydır.

O, Allah kanunudur ;
Çünkü En ulvi kitap Kuran’dır, başlangıcı Elhamdu Lillâhi Rabbil Âlemindir.
En ulvî ibadet namazdır, Başlangıcı Elhamdu Lillâhi Rabbil Âlemindir.
Ve en ulvî makam da Cennet’tir, başlangıcı da yine Elhamdu Lillâhi Rabbil Âlemindir.

“(Melekler) Sabrettiğinize karşılık size selam olsun! Dünya yurdunun sonu (cennet) ne güzeldir! Derler.” ( Rad sûresi 24. âyet)

Ruhumuzu teslim ettiğimiz an gözlerimiz ruhumuzun gidişini takip eder çünkü göz perdemiz artık açıktır.
Dolayısı ile ölen kişinin gözleri bir yerlere bakıyor olabilir. Peygamber Efendimiz s.a.v. bize ölen kişinin gözlerini kapatmamızı buyurmuştur ve kendileri de uygulamışlardır. Müminler iyi ki İslamiyet’i yaşamışız diye sevinecekler ve keşke daha çok ibadet yapmış olsaydık diye nedamet duyacaklar.

Diğer taratan İnanca, İslâmiyet’e, Kuran’a, Peygambere ve Müminlerin yaşam tarzlarına tahammül edemeyenler onlara irtica gözü ile bakanlar, O gün göz perdeleri açıldığında cehennem ile yüz yüze geleceklerdir. Gözleri fırlayacak dilleri tutulacak, şahadet getiremeyeceklerdir. Cehennemin dehşetinden gözleri belerecektir.

“Ve gerçek vaad (ölüm) yaklaştığında, işte o zaman kâfir olanların gözleri beleriverir.” (Enbiya sûresi 97. âyet)

“Ve, gözleri beni görmeye kapalı (perde) bulunan, kulak vermeye de tahammül edemez olan kimseleri o gün cehennemle yüz yüze getirmişizdir.” (Kehf sûresi 100. 101. âyetler)

Tabi kişinin dünyada Rabbimize karşı takvâ ve İslamiyet’e yakınlık derecesine göre ruhun bedenden ayrılma işlemi derisi sıyrılıyormuş gibi olabilir veya çok kolay olabilir. Azrâil a.s.’ın hangi surette geleceği de çok önemlidir. İnanmayanlara çok korkunç görünür, müminlere ise çok sevecen bir görüntü sergiler.

Hz. İbrahim a.s. Azrail a.s.’a ; Kafir kişinin ruhunu nasıl alırsın diye sorunca ısrarlı isteği üzerine, inançsız kişinin ruhunu almak için girdiği kılığı görünce bulunduğu yerde bayılır. Ayıldıktan sonra Azrail a.s.’a; Senin bu görüntün o kişinin ölümüne fazlasıyla yetmiştir der.

“Sakın Allah'ı, zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma; gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne kadar onları ertelemektedir.” (İbrahim sûresi 42. âyet)

“O gün birtakım suratlar da asıktır. Bel kırıcı bir felâkete uğrayacaklarını sezerler. Hayır hayır, can köprücük kemiğine dayandı. (etrafındakiler) Bu hastayı iyileştirecek kimdir? diye sorarlar. Adam, ayrılma zamanının geldiğini anlar. Ayakları birbirinin üstüne dolanır. Ogün Rabbine doğru yolculuk vardır. Adam ne inânmıştı, ne namaz kılmıştı. Tersine inkâr etti ve sırt çevirmişti. Sonra çalım sata sata yürüyerek evine ailesine gitmiş, gerilerek yatmıştı. Vay başına geleceklere! Yine vay başına geleceklere! İnsanoğlu, başı boş bırakılacağını mı sanır?.” (Kıyamet sûresi 24 – 36. âyetler)

“Melekler yüzlerine ve arkalarına vurarak ve tadın yakıcı cehennem azabını (diyerek)O kâfirlerin canlarını alırken onları bir görseydin.” (Enfal sûresi 50.âyet)

“Canları en derinden acıyla çekip alanlara andolsun.” (naziat sûresi 1. âyet)

Böylece inançsız insanların hayatı sona ermiş olacak ve Dünya hayatı rüyasından uyanmış olacaklar. Gerçekleri de tüm çıplaklığıyla görecekler. Ama iş işten geçmiş olacak. Münafıklar, Kafirler ve imansızlar keşke dünyaya geri dönmek olsaydı da Allah, Kuran ve Peygamber yolunda olsaydık diyecekler.

“O gün kâfir keşke (İnsan olacağıma) toprak olaydım der.” (Nebe sûresi 40. âyet)

“Önceden onu unutmuş olanlar derki, doğrusu Rabbimizin elçileri gerçeği getirmişler (ama biz kulak asmadık). Şimdi bizim şefaatimiz var mı ki şefaat etsinler veya tekrar geri döndürülmemiz mümkün mü ki yapmış olduğumuz amellerden daha güzelini yapalım.”(Araf sûresi 53.âyet)

“Rabbimiz! Bizi buradan çıkar. Eğer bir daha dönersek, artık belli ki biz zalim insanlarız. (Allah) buyurur ki: Alçaldıkça alçalın orada! Bana konuşmayın artık.” (Müminun sûresi 107. 108. âyetler)

“Cehennem bekçileri onlara sizin içinizden Rabbinizin âyetlerini okuyan ve bu güne kavuşacağınızı ihtar eden peygamberler gelmedi mi? Derler.”(Zumer sûresi 71. âyet)

Bu dünyada zengini, fakiri, iyisi, kötüsü, güzeli, çirkini, inanmışı, inanmamışı, kimi altın kalemle, kimi kurşun kalemle, kimi saraylarda, kimi gecekonduda, kimi çadırda, kimi barda, kimi meyhânede, kimi tatil köyünde, kimi tarlada bahçede, kiminin saçı açık, kiminin kapalı, kimi daracık pantolonla veya giyinik çıplak, kimi bikini ile, kimi Allah’ın rızasına uygun giysi ile, kimi makyajlı, kimi makyajsız, kimi uçakla, kimi yaya, kimi aç, kimi tok, kimi en üst makamda, kimi en alt makamda, kimi imanlı kimi imansız, kimi Allah ve peygamber yolunda, kimi zevki safa yolunda, iken sınav aniden bitecektir.

Önümüze konan sınav sorularını yanıtlayarak sahibine teslim ettikten sonra milyarlarca insanın kaçamadığı ve her şeyin boş, Cenâbı Allah’ın baki olduğunu geçte olsa anlayıp yaratana ister istemez teslim olacağız. Sevdiğimiz her şeyi dünyada bırakıp cennet ya da cehennem çukuru olan kabire gireceğiz.

“Tıpkı ilk yarattığımızda olduğu gibi, bize yine yalnız başınıza geldiniz, size vermiş olduğumuz her şeyi arkanızda bıraktınız, üzerinde etkili ortaklarımız olduklarını sandığınız aracılarınızı yanınızda görmüyoruz, (yandaşlarınız) aranızdaki bütün bağlar kopuverdi.” (Enam sûresi 94. âyet)

İnsanların bazıları hiç ölmeyeceklerini sanırlar ve yukarıda belirtilen, Yüce Allah’ın arzu etmediği haram kıldığı, eylemleri, kılık kıyafetleri, davranış biçimlerini, sergiledikleri bir anda kendilerini aniden Allah’ın huzurunda buluvereceklerdir.

“Biz bu halde iken ölüm gelip bize çattı derler.”( Müddessir sûresi 47. âyet)

Beni dışlarlar korkusuyla Allah’a yaklaşmıyordu, fakat bu insanlar, bir an önce şu defin işlemi bitse de bu sıkıcı ortamdan kurtulsak düşüncesiyle onu kabire koyduktan sonra güle oynaya geri döneceklerdir. Ve O hesabı ile baş başa kalacaktır.

Evet pek yakında milyarlarca insanın kaçamadığı O, kabir denen yere herkes girecektir. Kitaplar, disketler çözülecek ve Cenâbı Allah’a bütün bunların hesabını her Allah’ın kulu tek başına verecektir.

“Ruhlar bedenlerle birleştiği zaman. (Amel yazılı) Defterler getirilip açıldığı zaman.” (Tekvir sûresi 7. ve 10. âyetler)

“Şu muhakkak ki gerek mallarınızda, gerek canlarınızda sorguya tabi tutulacaksınız.” (Ali imran sûresi 186.âyet)

İşte her mümin Dünyada yapmış olduğu yatırımlarının karşılığını burada almaya başlayacaktır. Ve dünya hayatımız er yada geç sonlanacaktır. Bekliyoruz ve hep beraber göreceğiz….

“Her nefis, (her insan kendisi için) ne hazırladığını (orada) anlar.” (Tekvir sûresi 14. âyet)

Yüce Rabbim Müminlerin yardımcısı olsun. Yarın geç olabilir düşüncesi ile hesap gününe hazırlıklı olan kullarından eylesin.

Cenabı Allah müminleri Kuran’ı Kerimden ve peygamberimiz s.a.v.’in yolundan ayırmasın. Hepimize Dünyanın ve ahiretin güzelliklerini nasip etsin. Hepimizi Peygamberimiz s.a.v.’e Cennette komşu eylesin.

Sevgiler ve saygılar… Hoşçakalın… Mekkavi…
 
Üst Alt