Tarihi Kaçırmayalım!
öncelikle şu belirtmeliyim elimizdeki mevcut
Yeteneklerimiz islamın bir yere gelmesi için kanalize etmemi gerekir
İnsanlık tarihinde dönüm noktaları vardır. Üzülerek söylüyorum ki İslam ümmeti son iki asırdır dönüm noktalarını kaçırıyor. Sanayi Devrimi’ni kaçırdı, elektronik devrimi kaçırdı, dijital devrimi kaçırdı… Birileri üretti, biz tüketici olduk ve onların ürettiği şekliyle kullanmak zorunda kaldık. Zamanla kullandığımız aletler, o aletleri var eden dünya görüşünü de içimize soktu, dönüştük. Bugün dijital devrimin ikinci aşamasındayız. Yapay zekâ gelişiyor. Şayet kendimizi eğitmezsek, yine tüketici olacağız. Tükettiğimiz araçlarla biz de tükenecek ve yine dönüşeceğiz.
Sanayi, elektronik ve dijital devrim için ciddi bir sermayeye, eğitim kurumlarına/fabrikalara, ham madde ve satış pazarlarına ihtiyaç vardı. Dönüşüm esnasında mezkûr imkânlara sahip olanlar, ürettiler. Yeni süreçte ne sermayeye ne okula ne fabrikaya ne de pazara ihtiyaç var. Bu defa ihtiyaç duyulan; yaşadığı çağın farkında, irade sahibi ve disiplinli insanlar. Dün büyük savaşlardan çıkmış, imame koptuğu için tesbih gibi dağılmış, cehalet ve fakirlik içinde hapsolmuştuk; yaşanan dönüşümleri kaçırdık. Bugün ise fırsatlar her birimizin önünde açık, mazeretimiz yok!
İncelikle üzerinde durmamız gereken bir diğer nokta şudur: Daveti yeni ufuklara taşımalı, sürekli kendimizle yarış içinde olmalıyız. Duran şeyin kokacağını, sürekli kendini tekrar eden şeyin ise başta sahibini, sonra insanları usandıracağını hatırda tutmalıyız. Madem bu din; karanlık, izbe odalarda, kısık sesle, üç beş kişinin birbirine anlatıp durduğu marjinal bir daveti kabul etmiyor; bizler de onun evrenselliğine ve tüm insanlığa hitap ettiğine inanıyoruz; öyleyse davetimiz ile düşüncemiz uyumlu olmalıdır. Bunu gerçekleştirebilmek için de dinde yeniliğe/bidate nasıl karşıysak dünyevi yeniliğe o kadar açık olmalıyız. Ölçümüz bellidir: Allah’ın (cc) yasaklamadığı ve sarih bir yasağa vesile olmayan her araç meşrudur, İslam davetinin yayılması için kullanılmalıdır.
ve Selam.
öncelikle şu belirtmeliyim elimizdeki mevcut
Yeteneklerimiz islamın bir yere gelmesi için kanalize etmemi gerekir
İnsanlık tarihinde dönüm noktaları vardır. Üzülerek söylüyorum ki İslam ümmeti son iki asırdır dönüm noktalarını kaçırıyor. Sanayi Devrimi’ni kaçırdı, elektronik devrimi kaçırdı, dijital devrimi kaçırdı… Birileri üretti, biz tüketici olduk ve onların ürettiği şekliyle kullanmak zorunda kaldık. Zamanla kullandığımız aletler, o aletleri var eden dünya görüşünü de içimize soktu, dönüştük. Bugün dijital devrimin ikinci aşamasındayız. Yapay zekâ gelişiyor. Şayet kendimizi eğitmezsek, yine tüketici olacağız. Tükettiğimiz araçlarla biz de tükenecek ve yine dönüşeceğiz.
Sanayi, elektronik ve dijital devrim için ciddi bir sermayeye, eğitim kurumlarına/fabrikalara, ham madde ve satış pazarlarına ihtiyaç vardı. Dönüşüm esnasında mezkûr imkânlara sahip olanlar, ürettiler. Yeni süreçte ne sermayeye ne okula ne fabrikaya ne de pazara ihtiyaç var. Bu defa ihtiyaç duyulan; yaşadığı çağın farkında, irade sahibi ve disiplinli insanlar. Dün büyük savaşlardan çıkmış, imame koptuğu için tesbih gibi dağılmış, cehalet ve fakirlik içinde hapsolmuştuk; yaşanan dönüşümleri kaçırdık. Bugün ise fırsatlar her birimizin önünde açık, mazeretimiz yok!
İncelikle üzerinde durmamız gereken bir diğer nokta şudur: Daveti yeni ufuklara taşımalı, sürekli kendimizle yarış içinde olmalıyız. Duran şeyin kokacağını, sürekli kendini tekrar eden şeyin ise başta sahibini, sonra insanları usandıracağını hatırda tutmalıyız. Madem bu din; karanlık, izbe odalarda, kısık sesle, üç beş kişinin birbirine anlatıp durduğu marjinal bir daveti kabul etmiyor; bizler de onun evrenselliğine ve tüm insanlığa hitap ettiğine inanıyoruz; öyleyse davetimiz ile düşüncemiz uyumlu olmalıdır. Bunu gerçekleştirebilmek için de dinde yeniliğe/bidate nasıl karşıysak dünyevi yeniliğe o kadar açık olmalıyız. Ölçümüz bellidir: Allah’ın (cc) yasaklamadığı ve sarih bir yasağa vesile olmayan her araç meşrudur, İslam davetinin yayılması için kullanılmalıdır.
ve Selam.