İnşirah ya Allah..

Elifgül

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
25 Temmuz 2011
Mesajlar
7,319
Tepkime puanı
118
İnşirâh! Yâ ALLAH(c.c)!!!

Kalemin ve kâğıdın kaldıramayacağı, harflerin ve imlânın taşıyamayacağı bir dert var içimde.

Çilenin ifadesine kalksam, mübalâğa ölü doğar dudağımdan. Kelimeler tefritte çoğalırken ifratta can verir bütün mânâlar.

Ancak yine de yazının bedenine ihtiyacım var. Ruh, kara mürekkebin ucunda şimdi…

Keder, bütün zehirlerini sunuyor kadehime. Endişe, tüm zerrelerime varasıya dek kemiriyor hücrelerimi. Hüzünlerle örtülü gönül meclisimde sâkînin boynu bükük, peymânenin ateşi sönük…

Ne dökülen meyin lezzeti var damağımda, ne de inleyen neyin ezgisi kulağımda…

Derûnumda bütün ifâdeler tarifsiz ve bütün tarifler ifâdesiz…

Nereye baksam acı, sancı, gam…


Gün geçtikçe büyüyor kavgam. Âh ne yapsam? Ne yapsam da aralasam, aslında hiç kapanmayan kapıları… “Melâle âşina bir nesil” de gelse, bilirim, benim elemime lâl kesilir dilleri…

Bilirim, ben yine kendimleyim. Gönül âyinemde kendimi seyrettim de, ahvâlim nihâyetinde tek kelime: Çile! Şimdi dolansam kırk zeytin ve bir testi su ile. Nâfile… Hani hikâyedeki gibi… Son haddine varasıya kadar suyla dolu bir bardağın üzerine konan gül yaprağı olsam. Girsem kapından. Âh ne yapsam? Ne yapsam da aralasam aslında hiç kapanmayan kapıları…

Bunca dert ve onca kasvetten sonra kapanmayan kapıların son/ucundayım. Ey bana şahdamarımdan daha yakın olan ALLAH’ım! Şüphesiz Sen beni benden daha iyi bilensin. İnşirâh! Koca bir okyanusum, her damlası günah kokan bir suyum. İnşirâh!..

Yûnus diyor ya: Bunca varlık var iken gitmez gönül darlığı Tak etti bu gönül darlığı, dilimin tokmaklarına dayandı. İnşirâh! Yâ ALLAH(c.c)!

Hata ettim ve nihâyet Sen’in kapına geldim.

Değil mi ki Sen; “Sen’in göğsünü açıp genişletmedik mi?” diyensin. “Belini büken yükünü üzerinden kaldırmadık mı?”, “Sen’in şânını yükseltmedik mi?” kelâmını işitip de bir alev gibi titrememek, bir zelzele gibi kalbi titretmemek elde mi? Sevgili…

Kelâmının her bir kelimesini kendine yâr edinen bu fakîr, kendini yalnız hissedebilir mi, ey Sevgili?

Ben kendimi bıraktığımda bile beni bırakmayan ilâhî müjdeni sol yanımda taşıyorum.

Yâ Mevlâ, dünyâ denen bu zindânda ancak böyle yaşıyorum. Hücremde…

Kimse bilmez; sırrı ifşâ eden kamışların sesi her ân yankılanır içimin vâdîlerinde, gül kokusu getiren sabah melteminin âsûde esintileri yayılır içimin vâdîlerine.

Kimse bilmez, bu dîvâne nasıl yaşar kalp kalesinde… Dünyâ bana büyük, dünyâ bana yük…

Koca âlemi omuzlarıma, gönül âyinemi avuçlarıma koyuyor; ah yine de ağır basan ve cam kırıklarıyla parçalanan ellerimi kurtaramıyorum.

Yaralarımı kendim saramıyorum. Soramıyorum sana ey her şeyimi, her zerremi bilen Rabbim(c.c)!…

Ancak yine de bir cevap buluyorum kelâmında: “Şüphesiz güçlükle beraber bir kolaylık vardır.”

“Gerçekten, güçlükle beraber bir kolaylık vardır.” “Öyleyse, bir işi bitirince diğerine koyul.” Ne olur, kuşat fikrimi hikmetinle.

Ne olur, donat gönlümü muhabbetinle. Ve gayret…

Bir işi bitirip diğerine koyulmam için bana gayret ihsan et, ne olur…

Hayretimle geldim aslında hiç kapanmayan kapıların önüne. Kalbimi ve beynimi, hissimi ve fikrimi…

Sîretimi, sûretimi…

Benliğimi, kimliğimi eritip de geldim kapına. İnşirâh! Kapına geldim.
Bir alev topu gibi yana yana geldim.

Sana geldim. “Ancak Rabbine yönel ve yalvar.” diyen Sen değil miydin?

Nihâyet Sana yöneldim. İnşirâh! Yâ ALLAH(c.c)!!

Gönül ferahı istesem de, gönül refahı dilesem de bezm-i elestten bilirim güle kan, bülbüle figan düşüren hisseyi.

Âşık ve maşûk ayırmaksızın herkese; «Belâ!» dedirten o suâli… “Elestü bi-Rabbikum?” (Ben sizin Rabbiniz değil miyim?)” “Belî…”

Bundan gayrısını kabul etmez lügatim ve bundan başkasına dönmez dilim. İllâ belâ…

Dünyâ sayfasında önüme bir mürekkep karalığıyla dökülen her belâ, süveydâ gibi, mücellâ bir ayna gibi durur sol yanımda. Sol yanım şerha şerha, elif elif…

Ve o kadar muhtaç ki genişletip ferahlatmana… Yâ ALLAH(c.c)!!

Biliyorum vebâlim çok. Anlatmaya mecâlim yok. Adının ezelî ve ebedî hürmetine bir âh çeksem yetecek hâlimin ifâdesine: Âh! İnşirâh! Yâ ALLAH(c.c)!!..

Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge, Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı! diyen Fuzûlî kadar, Kimsesiz bir kimse yok her kimsenin var kimsesi, Kimsesiz kaldım meded ey Kimsesizler Kimsesi! diyen Avnî kadar kimsesizim cihan denen zindanda.

Yâ Velî!..

Bir tek Sen varsın. Varsın ateşin bütün bedenimi sarsın. Sen bana iki dünyâda tek yârsın.

Bu hakîr, bu fakîr ne yapsın da adım atsın râhına.

Bunca dert, kasvet ve kederden sonra muhtacım inşirâhına. Yâ ALLAH(c.c)!…

İnşirâh! İnşirâh!
 

Elifgül

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
25 Temmuz 2011
Mesajlar
7,319
Tepkime puanı
118
ALLAH' ım biraz inşirah biraz nefes…
hayr ola...
her adım...
her an...
biraz da inşirah ola...
biraz da nefes...
 

...Mahir...

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
29 Mart 2012
Mesajlar
70
Tepkime puanı
2
Bu güzel konu işime yaradı kopyalaıp çıktısnı aldım.ALLAH razı olsun...teşekkür ediyor, saygılarımı, selamlarımı sunuyorum...
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
Üzülme ve üzme güzel yanlarını..
Yıkılma, dik kal!!
İyiki Rabbimin inşirahı var..
Unutma zorluk varsa,
önünde ve ardında kolaylık var..

Merhametten yoksun olanlar, dilden yoksun olanlar değil mi?
Merhamet fukarası olanlar anlama fukarası olanlar değil mi?
Kalplerin özünden geçiveren en gizli hatıraları bilen Allah,
merhamet edenlerin en şefkatlisi değil mi?
Bunca dert kasvet ve kederden sonra muhtacım inşirâhına. Yâ (c.c)!…
İnşirâh! İnşirâh!



 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
Sabrım yok, mecalim yok fani aleme sabredecek
Ümit diye kıvranıyorum, ruhum pes bayrağı çekecek

Çok kullanır oldum bu; (inşirah) kelimeyi
Ruhum ferahlanır da belki aydınlatır geceyi

Galu beladan beri söz vermişim, yüceler makamına
Sözü tutamamak mı zulüm, sözden dönmek mi eza

Cefaya sabru alem, sefaya ibreti mana
Gez gör, imtihanı dünya .

Vesile kul, idraka herşey gizlidir irade'de
Mana ilmi neylesin idrak, eziyeti çekene

Mana alamaz isen, gözlerine mühürle nimeti celili
Nankör olma, seyreyle dünya filmini

Müebbet hapistir dünya, zinadın da zincirlenmek
Kime kâr(!) fani aleme tespih gibi dizilmek

Teslimiyet, sabra diyet kula nimet
Madden kula eziyet, manen ehliyet

İdrak et, aklı nimete er
İradene sahip çık, nefsi yere ser..
Alinti..
 
Üst Alt