İç ve dış alemi açısından insan

makes

Başarılı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
11 Mart 2011
Mesajlar
108
Tepkime puanı
4
İlâhî hükümleri tâzîm ederek Hakk'ın çizdiği hudutlar içinde nefsin kullanılması gayet güçtür. Bundan dolayı, nefsin şiddetle zuhur isteyen hükümlerine muhalefet edip ilâhî hükümleri îfâya muvaffak olan kimse kerâmet sahibidir.
İnsan ya sırf batınî veya sırf zâhirî ya da orta yolda olur.
Birincisi ifrattır ve ikincisi tefrittir.
Sırf bâtınî olanlar hâl'en ve fiilen tecrid-i tevhid ile kâil olanlardır. Bu ise şer'î hükümlerin terk edilmesine sebep olur.
Sırf zâhirî olanlar ise tecsîm ve tesbihe varacak sözler söylerler. Bu da şer'an kötüdür.
Üçüncü zümre ise kitap ve sünnetten ne anlaşılıyor ise bu anlayışa göre şeriat
ın gereklerini yerine getirir. Böyle bir kimse için Allah sevgisi sahih olur.

İnsanlar iki hâl içindedir. Birisi sarhoşluk ikincisi ayıklık hâlidir.
Sarhoşluk hâli nefisten veya ruhtan olur. Nefisten sarhoş olanlar ehli dünyadır.

“Biz ona (insan için)iki göz vermedik mi?Bir dil ve iki dudak? Ona iki yolu gösterdik.”1

insanin ic ve dis âlemine hidâyet ve dalâlet yollarini gösteren ve bunlari ayirmak üzere basîretini ve akil gözünü acan Zât-i Hakk icin, insan taata girismede acele etmeli ve onun hakkinda zekâ eyledigi maddî ve mânevî rizk, yâni tecelliyât üzerine sükretmeli sikâyet etmemeli. Zîrâ kazâ-yi ilâhî ye rizâ lâzimdir.

“...Başına gelenlere sabret...”2

Bir hadîs-i kutsîde:
“Benim kazâma râzı olmayan başka bir Rab bulsun”
buyrulmuştur....
.........................................................
1-Beled/8,9,10
2-Lokman/17
 
Üst Alt