Hz Eyüp ün Sabrı

Elifgül

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
25 Temmuz 2011
Mesajlar
7,319
Tepkime puanı
118
Hz Eyüp'ün Sabrı

Hz Eyüp’ün tıkır tıkır giden işleri ilk kez hayvanlarının peş peşe hastalanmaya başlamasıyla bozuldu Kısa süre içinde koca sürüden bir tek sıska inek, bir tek kara keçi kalmadı; hepsi telef oldu.

İnsanlar Eyüp’ün bu duruma ne diyeceğini merak ediyor; ağzını yoklayarak:
“–Nedir bu başına gelenler…!” diyor ah vah ediyorlardı Eyüp peygamber yüksek ahlakından ödün vermeksizin:

“-Allah verdi; Allah aldı; her şey O’nun değil mi?” diyordu
Eyüp Peygamber hayvanlarını kaybetti ama sabrını ve metanetini kaybetmedi.


Belalar geldiğinde aile ve akrabalarıyla gelirmiş! Eyüp Peygamber bir gün dışarıda işleriyle meşgul iken acı bir haber aldı.

Ani bir sarsıntıyla evleri yıkılmış, tüm çocukları göçük altında kalmıştı Yıkıntıdan sağ kurtulan yalnızca karısıydı.

Hz Eyüp’ün gözleri evlat acısından kanlı yaşlarla doldu; ama ‘sabır’ dedi
Eyüp Peygamber çocuklarını kaybetti ama sabrını ve metanetini kaybetmedi.


Belalar henüz bitmemişti Hz Eyüp’ün vücudunda yaralar çıkmaya başladı Küçük küçük çıbanlar, gün geçtikçe büyüdü; bütün vücuduna yayıldı Eyüp Peygamber hekimlere gitti, ilaçlar kullandı ama nafile… Yaralar iyileşeceğine azıyordu Eyüp Peygamber’in hastalığı arttı.

Artık çalışamadığı için elde avuçta ne varsa hepsini tüketti Karısı ona bakıyor, evi geçindirmeye çalışıyordu
Eyüp Peygamber’in yaraları çok fenalaştı Hastalığının bulaşıcı olması ihtimaline karşı kimse onun yanına yaklaşmak istemiyordu Eyüp Peygamber yapayalnız kalmıştı.

Acı ve ıstıraplar içindeydi… Allah’a dua etmeye ve O’ndan sabır istemeye devam etti Ama artık bırakın vücudunu hareket ettirmeyi, dudaklarını kıpırdatacak takati kalmamıştı.

Bir insanın başına gelebilecek her türlü felaket ve müsibet, onun başına gelmişti ve o, tıpkı sağlıklı ve varlıklı günlerinde olduğu gibi Allah’tan uzaklaşmamış, O’na olan bağlılığını ve güvenini kaybetmemişti.

Hz Eyüp imtihanını başarıyla geçmiş ve insanlara örnek bir kul olmuştu.


Eyüp Peygamber sağlığını kaybetti ama sabrını ve metanetini kaybetmedi
Hastalığının şiddetlendiği bir anda:


“Ey Rabbim!” diye dua etti Halim sana malumdur Adını anamayacak kadar hastayım! Ey Şifa Veren! Şifana muhtacım…”
Yüce Allah, kulundan hoşnuttu Eyüp Peygamberin makamını, katında daha da yüceltti Ona:

“–Ayağını yere vur” diye vahyetti Eyüp Peygamber güçlükle ayağını kaldırıp indirdi.

Ayağını indirdiği yerden berrak bir su kaynamaya başladı Eyüp Peygamber o suyla yaralarını temizledi Yaraları kısa sürede kuruyup kayboldu; sudan doyasıya içti, içindeki dertler şifa buldu.

Eyüp aleyhisselam, hastalanmadan önceki sağlığına tez zamanda kavuştu Sağlığını kazanan Hz Eyüp, servetini de yeniden kazandı.

Böylece o, refah ve sağlık içindeyken Allah’ı unutmadığı gibi, yoksul ve hastalıktayken de O’na küsmedi, isyan etmedi.

Böylece Eyüp aleyhisselam, Allah’ın sadık ve sabırlı bir kulu olarak tarihe geçti
Anlatım: Dr Ali Kuzudişli
 

Elifgül

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
25 Temmuz 2011
Mesajlar
7,319
Tepkime puanı
118
Hz Eyyüb'ün Sabrı

Allahü Teâlâ'nın has kulu Eyyûb aleyhisselâm, îshak aleyhisselâmın oğlu lys'in oğullarından olup Yûsuf aleyhisselâm ile çağdaş bulunuyordu.

Geniş serveti, arazisi, sürüleri ve çok evlâdı vardı Allahü Teâlâ'nın bu nimetlerine karşı şükrünü tam ifa eder, gece ve gündüzünü ibadetle geçirirdi


Fakat onun bu ibâdet ve tâatlerini hazmedemeyen Şeytan, kendisine mal ve evlâd acısı, azabda elem, meşakkat ve bedende zahmet ile dokunmuştu Bütün bunlara karşı senelerce gösterdiği büyük sabrın nihayetinde Rabbına şöyle nida etti:

— Ey Rabbim, benim halim şu Zahmet ve acı ile bana Şeytan dokundu, vesveseye yol buldu Sen merhamet edenlerin en merhametlisisin

Allahü Teâlâ da cevaben şöyle buyurdu:

— Depren ayağınla, işte —yani deprenince bir kaynak zuhur etti— sana bir yıkanacak su, serin ve içecek Yıkan ve iç, için dışın iyileşsin, yorgunluğun dinlensin, yüreğin soğusun

Ne kadar dikkate şayan bir noktadır ki, Allahü Teâlâ, Eyyûb aleyhissclâmın duasına cevap olan kurtuluş mucizesini verirken bile evvelâ ona böyle bir hareket emretmiştir.

Burada bir emir Hz Eyyûb'a söylendiği gibi Kur'ân-ı Kerîm'de hikâye olunarak Resûl-i Ekrem Aleyhisselâm'a hitaben bir itirazı cümle imiş gibi bir imâ da yapılmıştır.

Ayak vurmak, ayakla deprenmek, mengilemek, olduğu yerde tepinmeye, çabalamaya veya sefer veya hicret veya gaza etmeye, yani cihadın mümkün olabilen her kısmına uygun olabileceğine göre bu imâ, kıssanın hisse noktalarından birini teşkil eder.

Eyyûb aleyhisselâmın deprendiği bu arzın Gabiye olduğu naklolunmuştur

Allahü Teâlâ, Eyyûb aleyhisselâma bu hareket emrinden sonra şöyle buyurdu:

— Elinle bir demet tut da vur onunla ve yemininde durmamazlık etme!

Hz Eyyûb hastalığı sırasında bir hâdise dolayısiyle zevcesine yüz deynek vurmaya yemin etmişti.

Bu suretle bir demet yaparak vurmakla yeminin yerine geleceği kendisine ruhsat olarak gösterilmiş ve had ile yeminlerde bu; «Eyyûb ruhsatı» nâmiyle baki kalmıştır

Allahü Teâlâ, Eyyûb aleyhisselâmı çok sabırlı bularak onun güzel kulluğunu methetmiş, ona bütün ehlini yani evlâd, servet ve sıhhatini, beraberlerinde daha bir mislini rahmet olarak hem de temiz akıllılar için bir ibret dersi; ibâdet edenler için bir hatıra olarak bahsetmiştir.


(Enbiya ve Sâd Sûreleri)
 
Üst Alt