Havas İlmi Hakkında?

mhmt51

Başarılı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
10 Aralık 2014
Mesajlar
199
Tepkime puanı
1
Selamın Aleyküm.Bu aralar çok ilgimi çekmeye başladı havas ilmi.Konu hakkında bilgisi olan ya da güzel kitaplar bilen var mı?
Ha bu arada yazmayı unuttum...Maksadım kesinlikle büyü vs. değildir.
Öncelikle merak ettim.Bazı manevi hastalıkların devası anlatılmakta yine Kuran ayetleri ve zikrler ile...

Gönül sızım...
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
Ve Aleykümselam,Havas ilmi konusunda en geniş bilgiyi Taşköprizâde Ahmed Efendi vermektedir. Ona göre gizli ilimleri elde etmede etkili olan ya nefsin gücü (sihir) ya feleklerin yardımı (da'vet-i kevâkib) veya semavî kuvvetlerle yeryüzü kuvvetlerinin mez-cedilmesi (tılsım) yahut da nesnelerin gizli özelliklerinden istifadedir.
Nesnelerin gizli (tabii) özelliklerinden faydalanılarak kazanılan gizli ilimleri de okumakla (ilm-i havas), yazmakla (nîrâncât), fiil şeklinde (rukye) bedensiz ruhlardan istifade etmek suretiyle (azâim) ve bedenienmiş ruhların yardımı ile (ilmu'l-istihzâr) gerçekleştirilenler şeklinde kısımlara ayırır; sonra da ilm-i havassın, esmâ-i hüsnâyı ve kutsal kitapları okuyarak kazanılan hassalardan bahseden bir ilim olduğunu, bundan yararlanabilmek için her şeyden önce insanın kendini tamamen Allah'a verip dunyevî zevklerden uzaklaşması ve yalnız evrad ile ilgilenmesi gerektiğini söyler: böylesine sıkı bir riyâzat yapan kimsenin nesnelerin gizli Özelliklerini öğrenebileceğine ve onları kullanabileceğine inanır (Miftahu's-saâde, I, 364-370)

Araştırmalar, İbn Haldun'un da belirttiği gibi havas kültürünün müslümanlara dışarıdan geldiğini ortaya koymaktadır. Bu kültürün İslâm öncesi Bâbil ve Harran'da yaygın olması ve İslâmî donemde de İbn Vahşiyye gibi Keldânî asıllı müellifler yoluyla yayılması, ayrıca Yunanlı filozoflara ait hermetik düşünceleri içeren risalelerin Arabca'ya ilk çevrilen eserler arasında bulunması bu görüşü desteklemektedir.

Bundan başka Empedoklesçi kozmolojinin nisbeten kılık değiştirmiş muhtevasıyla İslâm dünyasında tanındığı ve "muhabbet ve galebe" kavramları etrafında geliştirilen bu "oluş ve bozuluş" telakkisinin eşyanın ha-vassına dayandırıldığı bilinmektedir (Şehristânî, II, 69-70; Empedoklesçi fikirlerin Şehrîstânî'nin yanı sıra Ebû Süleyman es-Sicistânî ve Âmirî'deki yansımaları için bk. Kraemer. s. 141-143).

İslâmî dönemde havas ilmine ilk ilgi duyan ve onu yaygın bir şekilde kullananların başında Şiîler ve Mutasavvıflar gelmektedir. Şiîler'in bu ilgisinin temelini, Ehl-i beyt'e mensup kişilerin diğer insanlardan imtiyazlı oldukları inancı ile Hz. Âdem'e esmanın öğretilmesiyle başlatıp bütün peygamberlerde devam ettirdikleri hurûf ilminin Hz. Muhammed'de en üst noktaya ulaştığı, ondan Hz. Ali'ye ve ondan da imamlara geçtiği yolundaki telakkileri oluşturmaktadır.

Şiîler, Ca'fer es-Sâdık'ın hem havâss-ı eşyaya dair simyayı hem de esrâr-ı hurûfa dayanan cefri bildiğini iddia etmektedirler. Bazılarınca Ca'fer es-Sâdık'ın öğrencisi ve Şîa'nın bab mertebesine ulaşmış ileri gelenlerinden biri olduğu kabul edilen Câbir b. Hayyân madenler, bitkiler ve yıldızlar hakkında birçok kitap yazmış, özellikle Kitabu'l-Havâşşi'l-kebîr, Kitâbu'l-Bahş, Kitâbu'l-Hamsîn, Kitâbu's-Seb'în ve Kitâbu'1-Mîzân'da havas ilmi kapsamına giren konular üzerinde durmuştur.
Bunların yetmiş bir makaleden meydana gelen birincisinde nesnelerin özellikleri (Keşfu'z-zunûn,II, 1416), ikincisinde tılsımların mahiyeti, çeşitleri ve hangi amaçlarla yapıldıkları, üçüncüsünde muhabbet işlemleri ve astroloji konuları, dört ve beşincisinde ise simyanın temel meseleleri ele alınmaktadır (İbnu'n-Nedîm, s. 420-423).
Câbir, nesnelerin sahip bulundukları gizli özellikleri "el-kuva'r-rûhâniyye" şeklinde nitelendirmekte, örnek olarak da görülmeyen ve hissedilmeyen gizli bir güçle demiri kendine çeken mıknatıs taşını göstermektedir.

Bunların, aralarına kalın bir pirinç levhanın konulması halinde bile birbirlerini çektiklerini söyleyerek söz konusu güce "hassa" demekte ve onun bu nesnelerin içinde saklı olduğunu, bir başka nesneye yaklaştırıldığında ortaya çıktığını ileri sürmektedir. Daha sonraları İsmâilîler Câbir'in kulliyatına birçok yeni eser ilâve etmişlerdir. İsmâilî âlim Ebû Ya'kub es-Sicistânî Kitâbu'l-İftihâr'da yedi ulvî harfin değerini anlatmak üzere bir bölüm ayırmış (s. 47-56), bu yolla bâtınî yorumlar yapmak için de el-cîlmu'l-meknûn ve's-sirru'l-mahzûn adlı risaleyi yazmıştır (Deylemî, s. 43).
Alinti

BİLMEDİĞİNİZ ŞEYİN ARDINA DÜŞMEYİN...YOKSA KAYBOLABİLİRSİNİZ...
 

mhmt51

Başarılı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
10 Aralık 2014
Mesajlar
199
Tepkime puanı
1
Ve Aleykümselam,Havas ilmi konusunda en geniş bilgiyi Taşköprizâde Ahmed Efendi vermektedir. Ona göre gizli ilimleri elde etmede etkili olan ya nefsin gücü (sihir) ya feleklerin yardımı (da'vet-i kevâkib) veya semavî kuvvetlerle yeryüzü kuvvetlerinin mez-cedilmesi (tılsım) yahut da nesnelerin gizli özelliklerinden istifadedir.
Nesnelerin gizli (tabii) özelliklerinden faydalanılarak kazanılan gizli ilimleri de okumakla (ilm-i havas), yazmakla (nîrâncât), fiil şeklinde (rukye) bedensiz ruhlardan istifade etmek suretiyle (azâim) ve bedenienmiş ruhların yardımı ile (ilmu'l-istihzâr) gerçekleştirilenler şeklinde kısımlara ayırır; sonra da ilm-i havassın, esmâ-i hüsnâyı ve kutsal kitapları okuyarak kazanılan hassalardan bahseden bir ilim olduğunu, bundan yararlanabilmek için her şeyden önce insanın kendini tamamen Allah'a verip dunyevî zevklerden uzaklaşması ve yalnız evrad ile ilgilenmesi gerektiğini söyler: böylesine sıkı bir riyâzat yapan kimsenin nesnelerin gizli Özelliklerini öğrenebileceğine ve onları kullanabileceğine inanır (Miftahu's-saâde, I, 364-370)

Araştırmalar, İbn Haldun'un da belirttiği gibi havas kültürünün müslümanlara dışarıdan geldiğini ortaya koymaktadır. Bu kültürün İslâm öncesi Bâbil ve Harran'da yaygın olması ve İslâmî donemde de İbn Vahşiyye gibi Keldânî asıllı müellifler yoluyla yayılması, ayrıca Yunanlı filozoflara ait hermetik düşünceleri içeren risalelerin Arabca'ya ilk çevrilen eserler arasında bulunması bu görüşü desteklemektedir.

Bundan başka Empedoklesçi kozmolojinin nisbeten kılık değiştirmiş muhtevasıyla İslâm dünyasında tanındığı ve "muhabbet ve galebe" kavramları etrafında geliştirilen bu "oluş ve bozuluş" telakkisinin eşyanın ha-vassına dayandırıldığı bilinmektedir (Şehristânî, II, 69-70; Empedoklesçi fikirlerin Şehrîstânî'nin yanı sıra Ebû Süleyman es-Sicistânî ve Âmirî'deki yansımaları için bk. Kraemer. s. 141-143).

İslâmî dönemde havas ilmine ilk ilgi duyan ve onu yaygın bir şekilde kullananların başında Şiîler ve Mutasavvıflar gelmektedir. Şiîler'in bu ilgisinin temelini, Ehl-i beyt'e mensup kişilerin diğer insanlardan imtiyazlı oldukları inancı ile Hz. Âdem'e esmanın öğretilmesiyle başlatıp bütün peygamberlerde devam ettirdikleri hurûf ilminin Hz. Muhammed'de en üst noktaya ulaştığı, ondan Hz. Ali'ye ve ondan da imamlara geçtiği yolundaki telakkileri oluşturmaktadır.

Şiîler, Ca'fer es-Sâdık'ın hem havâss-ı eşyaya dair simyayı hem de esrâr-ı hurûfa dayanan cefri bildiğini iddia etmektedirler. Bazılarınca Ca'fer es-Sâdık'ın öğrencisi ve Şîa'nın bab mertebesine ulaşmış ileri gelenlerinden biri olduğu kabul edilen Câbir b. Hayyân madenler, bitkiler ve yıldızlar hakkında birçok kitap yazmış, özellikle Kitabu'l-Havâşşi'l-kebîr, Kitâbu'l-Bahş, Kitâbu'l-Hamsîn, Kitâbu's-Seb'în ve Kitâbu'1-Mîzân'da havas ilmi kapsamına giren konular üzerinde durmuştur.
Bunların yetmiş bir makaleden meydana gelen birincisinde nesnelerin özellikleri (Keşfu'z-zunûn,II, 1416), ikincisinde tılsımların mahiyeti, çeşitleri ve hangi amaçlarla yapıldıkları, üçüncüsünde muhabbet işlemleri ve astroloji konuları, dört ve beşincisinde ise simyanın temel meseleleri ele alınmaktadır (İbnu'n-Nedîm, s. 420-423).
Câbir, nesnelerin sahip bulundukları gizli özellikleri "el-kuva'r-rûhâniyye" şeklinde nitelendirmekte, örnek olarak da görülmeyen ve hissedilmeyen gizli bir güçle demiri kendine çeken mıknatıs taşını göstermektedir.

Bunların, aralarına kalın bir pirinç levhanın konulması halinde bile birbirlerini çektiklerini söyleyerek söz konusu güce "hassa" demekte ve onun bu nesnelerin içinde saklı olduğunu, bir başka nesneye yaklaştırıldığında ortaya çıktığını ileri sürmektedir. Daha sonraları İsmâilîler Câbir'in kulliyatına birçok yeni eser ilâve etmişlerdir. İsmâilî âlim Ebû Ya'kub es-Sicistânî Kitâbu'l-İftihâr'da yedi ulvî harfin değerini anlatmak üzere bir bölüm ayırmış (s. 47-56), bu yolla bâtınî yorumlar yapmak için de el-cîlmu'l-meknûn ve's-sirru'l-mahzûn adlı risaleyi yazmıştır (Deylemî, s. 43).
Alinti

BİLMEDİĞİNİZ ŞEYİN ARDINA DÜŞMEYİN...YOKSA KAYBOLABİLİRSİNİZ...

Bu konuyu kilitleyebilir misiniz?Benim gibi bir geri zekalının harcı değilmiş,indirdiğim kitapları incelerken iyi anladım.Okuduğum bir kısım yüzünden az daha imanımdan oluyordum ki hamd olsun hatamın nasıl bir yanlışa düştüğümün farkına vardım.

Kuran Tefsiri ile ilgileneceğim.En azından ALLAH C.C tarafından korunan kutsal kitabım...

Mesajı da yayınlayın ki,merak edenler en baştan vazgeçsin...
 

mhmt51

Başarılı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
10 Aralık 2014
Mesajlar
199
Tepkime puanı
1
Konu kısa zamanda fazla görüntülenmiş.Değerli okuyanlar,havas ilmi hakkında şu kadarını söyleyeyim...

Daha okuduğumuz dua ve ayetlerin manasını bilmezken,arapça okuyup yazmazken bizim haddimize değil.Bizi aşar.İlgi çekici hemde çok merak uyandırıcı.Ama bunun için çok sağlam bir dini alt yapı gerekli.

Helal-haram olan her şeyi en ufak ayrıntısına kadar bilip,arapça olarak yazılmış olan metinlerin manasını anlayabilmek lazım.Ve kişinin çok dikkatli olması lazım.
Farkında bile olmadan çok büyük günahlara düşebilirsiniz.
Ben bunun eşiğinden döndüm dalgınlığım ve gafletim sebebi ile,ama hamd olsun fark ettim hemen yanlışımı.

Kur'an tefsiri,en sahih hadis kaynaklarının başında gelen "Buhari" hadisleri ile imani ilim konusunda çokça ilerleyebilirsiniz.

 
S

Sshas

Kayıtsız
Misafir
Sizin uzerinize düşüp düşmemesiyle ilgili degil, havas haramdır. İnsanlar bunlarla uğraşıp seytanlarin oyuncagi oluyorlar. Uzak durun.
 
Üst Alt