Hadis-i Şerifleri İnkârda: Dört Aşamalı İnkâr Metodu ve Varılan Sonuç

ÖmerZ

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
18 Aralık 2023
Mesajlar
35
Tepkime puanı
19
1. Öncelikle hadis-i şeriflere ve Kur’an ayetlerinin açıklamaları için Hz. Peygamber’e (sav) aslında ihtiyacımızın olmadığı iddia edilir. Bu görüşler de bazı Kur’an ayetlerine dayandırılarak delillendirilmeye çalışılır.

Hâlbuki bu sözde delillendirme, bazen “ayetlerin önünü ardını keserek ve Kur’an ayetlerinin bir kısmını alıp diğer bir kısmını almayarak Kur’an’ı cımbızlama” bazen de “ilgili ayetlere yanlış anlamlar vererek ayet manalarını kendi görüşlerine uyumlu hâle getirme çabasıdır”. Bu sayede çarpıtılmış ayetlerle halkı yanlış bilgilendirme cüreti gösterilip iddialar ısrarla savunulur. Sık sık Kur’an’a dönüş çağrısı yapılır ancak bundan kasıt “Kur’an’dan kendi anladıkları anlama” dönüştür. Yani çağrı Kur’an’a değil, Hz. Peygamber’den (sav) yalıtılmış kendi Kur’an algılayışlarına yapılmaktadır. “Kur’an’a dönüş yapın!” sözüyle aslında “Hadis-i şeriflere, fıkha, akaide vb. ihtiyacımız yok. Kur’an’ı okuyun bu yeter.” denilmek istenir. Ne gariptir, iddia sahipleri “Kur’an’a dönün öyleyse açın Kur’an’ı okuyun” deyip kürsüden de inmez ciltler dolusu tefsir yazmaya, yıllarca konuşmalar yapıp ayetler üzerine söz üstüne söz koymaya devam eder.

2. Bununla da yetinilmeyip dinin ikinci kaynağı olan hadis-i şerifler konusunda insanları şüpheye düşürmek için Kur’an ayetleriyle sahih hadisler arasında çelişki olduğu iddia edilir.

Hâlbuki sahih hadislerle Kur’an ayetleri arasında bir çelişki yoktur. Çelişen şey şudur: Hadis inkârcıları, yukarıda belirtildiği gibi Kur’an ayetlerine ya da sahih hadislere keyfî anlamlar verdikleri için kendi verdikleri bu anlamı ayetlerle ya da sahih hadislerle çeliştirirler. Meseleye hâkim olmayan birinin gözünde de ayetlerle sahih hadisler çelişmiş görünür ve doğal olarak kişiler ilgili hadis-i şerif kaynaklarına karşı ayeti kabul etmek gerekliliği hissettiğinden hadis-i şerifleri reddetmeye başlar.

Hadis inkârcıları insaflı, tarafsız ve akılcı oldukları görüntüsünü verebilmek için zaman zaman hadislere de atıfta bulunurlar ve sayısız hadisi inkâr etmelerine ve hadis âlimlerine iftira atmalarına rağmen “Biz Kur’an’la çelişen hadisleri reddediyoruz.” diyerek şirin görünmeye çalışırlar. Bu zatların Kur’an’ı yorumlayış biçimi, sahih sünnete değil, kendi aklî ölçülerine dayandığı için yöntemleri son derece tutarsızdır. Mesela hırsızların cezasının zikredildiği “Hırsızların elini kesin!” ayeti hakkında Hz. Peygamber’in (sav) mutlak şekilde koparmak olarak cezayı tarif ettiği açıklamaları, hükümleri hadis kaynaklarında mevcuttur. Ancak ayetteki “kesin” ifadesini, “üzerine çizik atmak şeklinde kesmektir” ya da “mecaz vardır, hırsızlığın önünü kesmek kastedilir” şeklinde yorumladığınızda, bu yorumunuzu ayetin manası olarak sunup sonra “Bu hadis Kur’an’a uymuyor!” diyerek sahih bir hadisi inkâr edebilirsiniz.

Benzer şekilde herkes kendi fikrine göre ayetleri farklı bir manada yorumlayıp sahih hadislere uydurma diyebilir. Bu usulle elinizde doğru düzgün sahih hadiste kalmayabilir. Sonuç olarak bu kesim aslında Kur’an’la çelişen hadisleri reddetmez. Bu hadisleri zaten Ehlisünnet ulema ayıklamıştır. Bu zatlar Kur’an’dan anlamak istediği mana ne ise ayete o manayı verir, sonra verdiği manayı reddeden bir hadisi -sıhhati ne olursa olsun- reddeder, sonra da “Ayete uymayan hadisi reddettik” diye doğru bir iş yapmış imajı oluşturur. Hassasiyetleri hadislere değil, inanmak istedikleri kendi doğrularınadır. Bizler için ise Kur’an’ı Hz. Peygamberin ve O’ndan ders almış sahabenin nasıl açıkladığı bağlayıcıdır.

3. Daha sonra sahih hadislerin kendi aralarındaki sözde çelişkilerine değinilerek şüpheler biraz daha arttırılmak istenir ve “İşte dine kaynak aldığınız hadis-i şerifler, kendi aralarında dahi tutarsız!” denilir.

4. Son aşamada ise sözde akla, mantığa uymayan pek çok hadis-i şerif olduğu iddialarıyla ortaya çıkılarak, insanlar hadis-i şeriflerden koparılır. “Bu hadis-i şeriflerin geçtiği hadis kaynaklarını dine kaynak olarak yakıştırıyor musunuz?” denilerek hadis kaynaklarını inkâra yöneltme tuzağı başarıya ulaşır ve insanların inançları, itikadları bu yolla bozulur.

Ancak hadislere bazen kendileri ekleme yaparlar, bazen de hadis-i şerifi eksik alırlar. Kasıtlı olarak tamamını ya da şerhini vermezler ya da hadislerin sıhhat düzeylerini göz önüne getirmezler. Zayıf veya mevzu bir hadisle tüm hadis kaynaklarını karalamaya çalışırlar.
Artık doğal olarak Kur’an’ın açıklaması Hz. Peygamber’in (sav) hadislerine göre değil, kişilerin kendi heva, heveslerine göre yapılmaya başlanır. Her kafadan bir ses, yorum çıkacağı için ümmet ihtilaf ve kargaşaya düşer, din üzerine yaşanan tartışmalar Müslümanlarda bıkkınlık ve kafa karışıklığı oluşturur ve dinin insanlardaki manevi şahlanışa vesile olacak tesiri böylece ortadan kalkar. Ümmet dış güçlerin rahat yönetebileceği, kendileri için tehdit oluşturmayan, çünkü Kur’an yorumunu istediği gibi eğip bükerek asla bir araya gelemeyen hale gelir.

Zikrettiğimiz yöntemler ile “Bize sadece Kur’an ayetleri yeter, sünnete, hadis-i şerif kaynaklarına gerek yok!” sonucuna ulaşınca Ehlisünnet akaidinin ve büyük fıkıh mirasının yarısından fazlası inkâr edilmiş olunur. Bu yolla Ehlisünnet dışı akımların savunucuları tarafından inkâr edilen meselelere bazı örnekler verelim:
- Beş vakit namaz inkâr edilir ya da vakitler arasında anlaşmazlık oluşur.
- Kadınların başörtüsü takmasının farz olduğu bazılarınca inkâr edilir.
- Hz. Peygamber’in (sav) mahşer günü Müslümanlara şefaat edeceği inkâr edilir.
- Kabir azabı, Münker ve Nekir meleklerinin var olduğu ve ruhların kişi öldükten sonra kabirlerinde yaşadığı inkâr edilir.
- Hz. Muhammed’in (sav) mucizeleri inkâr edilir.
- Kadere imanın, iman şartlarından biri olduğu inkâr edilir.
- Kudüs’ün Müslümanlar için o kadar da fazla önemi yoktur. (Bu mana bazen doğrudan bazen dolaylı yoldan empoze edilir.)
- Tarihte Dünya’ya hükmetmiş Osmanlı’nın değeri küçültülmeye, cihad ruhu yok edilmeye, bizi güçlü kılan tarihi bağlar zayıflatılmaya çalışılır.
- Kaza namazı diye bir meselenin olduğu inkâr edilir.
- Hayızlı kadınların namaz kılıp oruç tutabilecekleri iddia edilir.
- Dört mezhebin (Hanefi, Şafi, Maliki, Hanbeli) hak olduğu inkâr edilir.
- Hz. İsa’nın (as) kıyamete yakın tekrar yeryüzüne ineceği inkâr edilir.
- Kur’an’da peygamberlerin (sav) seçilmiş, üstün kılınmış, örnek teşkil edilen insanlar olduğu belirtilmesine rağmen peygamberlerin (sav) “ismet” yani günahlardan arınmış olma sıfatları inkâr edilir. Yani peygamberlerin (sav) hata dışında niyet taşıyarak haram işleyebileceği iddia edilir.

Daha pek çok akaid, helal-haram, abdest, hac, zekât gibi konulardaki fıkhî hükümler inkâr edilir. Son olarak da, bu görüşleri savunanlar apaçık reformist olmalarına rağmen reformist olduklarını da inkâr ederler.

Hadis inkârcıları tarafından inkâr edilen meselelere verilecek örnekler çok fazladır. Kimileri yukarıda sayılanların bir kısmını savunup Ehlisünnetten ayrılırken kimileri sayılanların tamamını savunup Ehlisünnete tamamen zıt bir çizgi çizmektedir. Sadece verilen örneklerle dahi meselenin ciddiyeti ve bu iddialara kapılan ve doğrusunu öğrenmeyen kişilerin ne derece büyük bir itikat yanlışlığına gireceği anlaşılmaktadır. Çünkü bunları iddia etmek Kur’an ile çelişmek demektir. İstediğiniz kadar “Kur’an’a tabiyim” deyin, aslında Kur’an’ın cımbızlanmış, çarpıtılmış haline tabi olursunuz. Bu İslam değil, şahısların dinidir ve bu anlayışla onlarca hatta yüzlerce farklı din algısı ortaya çıkabilir.

Hangi hadislerin kabul edilip edilmeyeceği hususunda bir bütünlük, ortak bir kabul yoktur. Büyük hadis âlimlerinin görüşlerine ve hadis-i şeriflere ya hiç itimat edilmez ya da kısmen itimat edilir. Bazen tevatür, yanlışlığı imkânsız olacak düzeye ulaşmış pek çok sahih hadis rahatlıkla inkâr edilirken bazen de (köşeye sıkışıldığında) kendilerini kurtaracak hadis-i şerifler nelerse zayıf ya da mevzu (uydurma) dahi olsa onlara son derece bağlılık gösterebilecek, dilediklerinde kınadıkları hadis kaynaklarına bel bağlayacak bir keyfiyet gösterilmektedir. Mesela tevatüre varan Hz. Peygamber’in (sav) mucizeleri, şefaati gibi nice hadis rivayeti inkâr edilirken “Benden size bir hadis ulaştığında onu Allah’ın kitabına arz edin. Eğer, o söz kitaba uygun ise onu ben onu söylemişimdir. Kitaba aykırı ise onu ben söylememişimdir.” gibi asılsız, uydurma rivayetleri görüşlerinin altına koyarak Hz. Peygamber (sav)’le fikirleri arasına köprü kurarlar.260 “Kur’an’a aykırı hadisi reddediyoruz” sloganıyla kurgulanan oyunun arka planını ve çıkmazını yukarıda bir örnekle izah etmiştik.

Yine kendilerine dinden bir mesele ulaşsa ve bu meseleyi akılları kabul etmese ya da halkı memnun edecek fetvanın derdine düşseler hadis hassasiyetleri varmış gibi “Bu hüküm Kur’an’da ve hadislerde yok!” derler. Eğer bu mesele hadislerde var deseniz “Hadis Kütübü Sitte’de geçmiyor!” derler. Eğer hadis Kütübü Sitte’de de geçiyor deseniz “Buhari ve Müslim’de geçmiyor!” derler. Eğer hadis Buhari ve Müslim’de geçiyorsa “Bu bilgi Kur’an’da yok!” derler. Bu bilgi Kur’an’da da geçiyor deseniz “Bunun manası bu değildir ya da bu ayet o devrin şartlarını bağlar, bizi bağlamaz!” derler. Kabul etmek istemedikleri bir hükmün nerede nasıl geçtiği onlar için mühim değildir. Mühim olan ilgili meseleye inkâr yolu bulabilmektir.

Akılları kâinata hâkim tayin edilmiş ve kâinatın doğruları ile yanlışlarını ayırt edecek yegâne zihin yapısına sahipmiş gibi kendi akıllarına uygun olmayan bir ifadeyi ayetlerde görseler reddetme cesareti gösteremeyeceğinden (Kimileri buna da cüret eder.) “Anlamı öyle değil böyledir.” derler ancak aynı akıllarına uymayan bir hadis görseler hadisin şerhine bakmadan ve savunma tepkisine ihtiyaç dahi duymadan “Hadis ise uydurmadır.” diye kestirip atarlar.

Mesela onlara “Allah’ın, cehennemi insanlarla ve cinlerle dolduracağına dair vaadi gerçekleşecektir, şeklinde bir hadis var. Bu hadis hakkında ne düşünürsünüz?” diye sorsanız “Allah’ın böyle bir vaadi olabilir mi! Allah, insanları zorla cehenneme mi atacak! Bu hadis akla aykırıdır, uydurmadır.” diye “Uydurma” damgasını basarlar. Peşine “Yanlış olmuş, bu bir hadis değil ayet imiş. Secde suresi 13. ayette bu ifade geçmektedir.” deseniz bu sefer “Öyleyse ayette kastedilen cüzi iradesiyle günah işleyenlerle cehennemin dolacağıdır. Allah, kullarını zorla cehenneme atmaz.” diye cevap verirler.

Pek çok inkârları bunun misali gibidir. Kabul etmek istemedikleri ifadeler ayette geçtiğinde tevil edilir ancak hadiste geçiyorsa tevil etmek, manasını düşünmek, şerhine bakmak yerine çirkince hadis âlimlerine iftira atılır ve hadis reddedilir. Niyetleri, dine uymak değil, dini kendilerine uydurmak olduğundan, inkâra odaklanmış fikirleriyle önlerine getireceğiniz delilin ya da âlimler arasında ittifak edilmiş olmanın herhangi bir önemi onlar için söz konusu değildir.

Her fırsatta Ehlisünnet âlimlerini küçümseme ve onlarla alay etme gayretinde olan hadis inkârcıları, sahabilerin ve başlıca mezhep imamlarının görüşlerini savunan Ehlisünnet taraftarlarını da küçük düşürmek için, müşrikler hakkında inmiş “Atalarınızın dinine mi uyuyorsunuz!” gibi ayetleri Ehlisünnet mensuplarına yönelik kullanarak kişileri zan altında bırakmaya çalışır. Bu sözlerinden kasıtları şudur:

“Kendi aklımızı kullanmamız dini anlamada bize yeterlidir, âlimlere gerek yoktur.” Ancak bu söylemler şu gerçeği değiştirmemektedir ki içeriğinde pek çok çıkmazı barındıran hadis inkârcılığı, vahyin anlattığı dine değil, “kendi akıllarının anladığı, özü değiştirilmiş fikirlere” uymaktadır. Kur’an’da aklımızı kullanmamıza yönelik pek çok ayeti -farklı bir yorum ile- önümüze getirirler ancak ne gariptir ki bütün bu akıllar da farklı çalıştığından ortaya bir doğrular bütünü çıkmamaktadır. Her daim aklın önemi vurgulanırken ve herkesin Kur’an’ı aynı şekilde anlayabileceği ve hüküm çıkarabileceği düşünülüp herkes meal okumaya, -kendi fikirleriyle çeliştiği noktalarda- eski âlimleri takip etmeyi bırakmaya çağırılırken kendi aralarında dahi fikir ayrılıklarına düşmekle bir çıkmazın içerisine girmektedirler. Bizler de bu vesileyle İslam’ı, Hz. Peygamber’in (sav) sünnetinden ve sahabeden ayırmanın sonuçlarının nasıl bir çıkmaza vardığına şahit olmaktayız.
 

omer_ömer

Çalışkan Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
22 Mart 2024
Mesajlar
104
Tepkime puanı
5
- Hz. İsa’nın (as) kıyamete yakın tekrar yeryüzüne ineceği inkâr edilir.
Ben de İsa a.s 'ın yeryüzüne inmeyeceğini ifade ediyorum. Neden insin..?

. Birincisi Hz. Allah 'ın böyle bir ayeti yok.! Kesin ve net..
. İkincisi gelmesine sebep ne.?
. Üçüncüsü, gelmesi gerekse idi son peygamber Hz. Muhammed Mustafa s.t.a.v efendimize bu görevin verilmesi gerekmez miydi.?
. Şayet ''gelmeyecek'' ama geldiğini farz edelim.. İşin en başında siz dahil, kimi inandıracak.?
. Sizin imanınız bunu nasıl kabullene biliyor.?
. Hz. Allah 'ın adalet ve kanununa bunu nasıl yakıştırdınız.? Nasıl yapıştırdınız.?

İlahi kanuna ters.. Ölen, ölmüştür ve tekraren dünyaya gelmeyi, gelmesini düşünmek iman zafiyetidir.

Örneğin, desem ki, ben Mesihim.. Bunu kabullenebilecek bir babayiğit arıyorum.. Bütün dünya aleminde beni Mesih olarak kabul edebilecek bir babayiğit..! Aklından zoru olan, hangi şeriata tabii olursa olsun, kendisini benim Mesih olduğuma inandıra bilecek bir babayiğit çıkar mı.?

Hadis konusunda, ayetler konusunda ise;

1. Peygamberimiz efendimiz hayatta iken, tek bir hadis yazılmasına müsaade etmiş midir.?
2. Dinin ikinci kaynağı, Peygamberimiz efendimizin sünneti midir.? Yoksa bahsini ettiğiniz hadisler mi.?
3. Kuran ayetleri ile Hadisler arasında çelişki yoktur. Doğru. Her okuyan bu ayrımı yapabilecek bilgi donanımına sahip mi.?
4. Madem ki hadisler içerisine ''eller'' dahil oluyor..! Ayetler dururken, neden hadisler üzerine bu kadar yoğunlaşıyorsunuz.?

Mesela size hadis değil, tek bir ayetle şöyle bir örnek versem..! Benim bu paylaşımımdan ne anladığınızı öğrenebilir miyim.? Ahkâf suresi 13 'te;

... Şüphesiz: "Rabbimiz Allah'tır" deyip de sonra dosdoğru olanlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.

... “Rabbimiz Allah 'tır.” deyip, sonra (dinin hükümlerine uyarak) doğru gidenler (var ya), onlara bir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır.

... Rabbimiz Allah’tır diyen, sonra istikamet üzere gidenlere ne (gelecek) korkusu ne de (geçmişin) üzüntüsü vardır.

Buyrulmakta.. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Şimdi size soruyorum.! Yukarıdaki paylaşımımda ifade etmek istediğimi anladınız mı.?
 

ÖmerZ

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
18 Aralık 2023
Mesajlar
35
Tepkime puanı
19
Ben de İsa a.s 'ın yeryüzüne inmeyeceğini ifade ediyorum. Neden insin..?

. Birincisi Hz. Allah 'ın böyle bir ayeti yok.! Kesin ve net..
. İkincisi gelmesine sebep ne.?
. Üçüncüsü, gelmesi gerekse idi son peygamber Hz. Muhammed Mustafa s.t.a.v efendimize bu görevin verilmesi gerekmez miydi.?
. Şayet ''gelmeyecek'' ama geldiğini farz edelim.. İşin en başında siz dahil, kimi inandıracak.?
. Sizin imanınız bunu nasıl kabullene biliyor.?
. Hz. Allah 'ın adalet ve kanununa bunu nasıl yakıştırdınız.? Nasıl yapıştırdınız.?

İlahi kanuna ters.. Ölen, ölmüştür ve tekraren dünyaya gelmeyi, gelmesini düşünmek iman zafiyetidir.

Örneğin, desem ki, ben Mesihim.. Bunu kabullenebilecek bir babayiğit arıyorum.. Bütün dünya aleminde beni Mesih olarak kabul edebilecek bir babayiğit..! Aklından zoru olan, hangi şeriata tabii olursa olsun, kendisini benim Mesih olduğuma inandıra bilecek bir babayiğit çıkar mı.?

Hadis konusunda, ayetler konusunda ise;

1. Peygamberimiz efendimiz hayatta iken, tek bir hadis yazılmasına müsaade etmiş midir.?
2. Dinin ikinci kaynağı, Peygamberimiz efendimizin sünneti midir.? Yoksa bahsini ettiğiniz hadisler mi.?
3. Kuran ayetleri ile Hadisler arasında çelişki yoktur. Doğru. Her okuyan bu ayrımı yapabilecek bilgi donanımına sahip mi.?
4. Madem ki hadisler içerisine ''eller'' dahil oluyor..! Ayetler dururken, neden hadisler üzerine bu kadar yoğunlaşıyorsunuz.?

Mesela size hadis değil, tek bir ayetle şöyle bir örnek versem..! Benim bu paylaşımımdan ne anladığınızı öğrenebilir miyim.? Ahkâf suresi 13 'te;

... Şüphesiz: "Rabbimiz Allah'tır" deyip de sonra dosdoğru olanlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.

... “Rabbimiz Allah 'tır.” deyip, sonra (dinin hükümlerine uyarak) doğru gidenler (var ya), onlara bir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır.

... Rabbimiz Allah’tır diyen, sonra istikamet üzere gidenlere ne (gelecek) korkusu ne de (geçmişin) üzüntüsü vardır.

Buyrulmakta.. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Şimdi size soruyorum.! Yukarıdaki paylaşımımda ifade etmek istediğimi anladınız mı.?
Nedenini niçinini Allah ne sana ne bana soracak değil. Sen sana nakil olanı doğru anlamaya Hz. Peygamber sallalahu aleyhi vesellem gibi sahabeyi kiram gibi doğru anlamaya bak.

Hz. İsa (as) Kıyamete Yakın Yeryüzüne İnecek mi, İnmeyecek mi?

“İsa peygamber, kıyamete yakın tekrar yeryüzüne inmeyecektir. Çünkü bu rivayetler
Kur’an ayetleriyle çelişmektedir. Kur’an’da, İsa peygamberin vefat ettiği ve Muhammed
Peygamber’den önce kimsenin ölümsüz kılınmadığı belirtilmektedir.

“(Ey Muhammed) Ve senden önce bir beşeri, ebedi (ölümsüz) kılmadık.” (Enbiya suresi, 34)
“Ey İsa, seni vefat ettireceğim, seni kendime yükselteceğim, seni inkâr edenlerden
arındıracağım…” (Âli İmran Suresi, 35)

“…(Ya Rab) İçlerinde bulunduğum müddetçe onlar üzerine kontrolcü idim. Beni vefat
ettirince artık onlar üzerine gözetleyici yalnız sen oldun. Sen her şeyi hakkıyla görensin.”
(Maide suresi, 117)

Ayetlere göre Hz. İsa vefat etmiştir ve kıyamete yakın ineceğine dair bir bilgi yoktur.”
denilir.

Cevap: Kur’an’da Hz. İsa’nın (as) tekrar yeryüzüne ineceğine işaret eden deliller,
ayetler vardır. Hz. İsa’nın (as) tekrar yeryüzüne ineceğine dair açıkça ifade edilmiş hadis-i
şerifler ise tevatür düzeyindedir. Yani yanlış üzerinde ittifak etmeleri mümkün olmayan
büyük bir topluluk Hz. Peygamber’den (sav) bu rivayetleri aktarmıştır.
İslam âlimleri, Hz. İsa’nın (as) kıyamete yakın tekrar yeryüzüne gelişini, akide
(inanılan ve itikad edilen esas) konusu olarak değerlendirmektedir. Ehlisünnetin inanç
konularını açıklayan hemen hemen tüm eserlerde Hz. İsa’nın (as) kıyametten önce yeryüzüne
geleceği, Deccal ile mücadele edip onu öldüreceği, gerçek din ahlakını dünyaya hâkim
kılacağı yer almaktadır. İslam âlimleri, Kur’an-ı Kerim’de yer alan delilleri ve hadislerde
bildirilen haberleri bir arada değerlendirerek Hz. İsa’nın (as) dönüşüne inanmayı önemli bir
inanç esası olarak kabul etmişlerdir.531

Hz. İsa’nın (as) kıyamete yakın tekrar yeryüzüne geleceğini nakleden âlimlerin
başında sahabeden hadis dersleri alan ve yüzlerce sahabi görmüş âlimlerden ilim tahsil eden

İmam-ı Azam Ebu Hanife (ra) gelmektedir. Ebu Hanife, Fıkh-ı Ekber adlı eserinin son
bölümünde şunları bildirmektedir:

“Deccal’in, Ye'cüc ve Me'cüc’ün çıkması, Güneş’in batıdan doğması, Hz. İsa’nın (as) gökten
inmesi ve diğer kıyamet alametleri, sahih haberlerde varid olduğu vech ile haktır,
olacaktır.”532

Hz. İsa’nın (as) nüzuluna ilişkin ayet ve hadis-i şeriflerden delillere geçmeden önce
Hz. İsa’nın (as) tekrar yeryüzüne inmeyeceğine dair öne sürülen iddiaları cevaplandıralım:

- “Ve senden önce bir beşeri, ebedî (ölümsüz) kılmadık.” (Enbiya suresi, 34)
Enbiya suresi 34. ayette belirtildiği gibi Allah (cc) kimseye ölümsüzlük vermemiştir.

Ancak ayetin Hz. İsa’nın (as) yeryüzüne inmeyeceğiyle bir bağlantısı olamaz. Çünkü Hz. İsa
(as) yeryüzüne tekrar indikten bir süre sonra zaten ölecektir. Yani ölümsüz değildir. Ayrıca
Hz. İsa (as) Hz. Muhammed’in (sav) şeriatıyla hükmedecektir. Dolayısıyla Hz. İsa (as), Hz.
Muhammed’den (sav) sonra yeni bir din getirmeyecektir. Bu yüzden Hz. İsa’nın (as) tekrar
yeryüzüne inmesi, Hz. Muhammed’in (sav) son peygamber olması meselesine de zıt bir konu
değildir.
533

- Hz. İsa’nın (as) vefat ayetleri

“Ey İsa, seni vefat ettireceğim, seni kendime yükselteceğim, seni inkâr edenlerden
arındıracağım…” (Âli İmran Suresi, 55)

“… (Ya Rab) İçlerinde bulunduğum müddetçe onlar üzerine kontrolcü idim. Beni vefat
ettirince artık onlar üzerine gözetleyici yalnız sen oldun. Sen, her şeyi hakkıyla görensin.”
(Maide suresi, 117)

Âli İmran süresindeki ayette yer alan “ref” kavramı, cansız varlıklarla ilgili olarak
zikredilince maddi, insanlar hakkında kullanılınca manevi yükseltmeyi ifade eder. Kur’an’da
ref, bazen mutlak olarakta geçer ve mertebenin veya ruhun yükseltilmesi kastedilir.

Dolayısıyla ayette ifade edilen tabir Hz. İsa’nın (as) biyolojik vefatı değildir. Ayetlerde (Âli
İmran, 3/55; Nisa, 4/158) Hz. İsa’nın (as) Allah (cc) katına yükseltildiği bildirilir fakat bunun
mahiyetine yani bu yükselmenin nasıl olduğuna ilişkin herhangi bir açıklama yapılmaz. Ali
İmran suresinin 55. ayetinde yer alan, “Ey İsa! Seni vefat ettireceğim ve kendi nezdime
yükselteceğim!” mealindeki cümlede geçen ve “vefat ettireceğim” diye tercüme edilmiş
kelime “ölmek” anlamında değil, “yeryüzünden çekip almak ve kendi katına yükseltmek” anlamına gelir.534

Kur’an’ın Türkçe mealine “vefat” tercüme edilen kelimenin bildiğimiz
manada ölüm olmadığının bir diğer delili yine ayetlerden anlaşılır. Hz. İsa’nın (as) vefat
etmediği, öldürülmediği Kur’an ayetlerinde açık ve nettir. Çünkü Yahudilerin “İsa’yı
öldürdük.” demelerine karşın cevap Kur’an’dan şu şekilde gelir:

“Hâlbuki onu (İsa) ne öldürdüler ne de astılar. Sadece onlara öyle göründü. Onun hakkında
anlaşmazlığa düşenler, bu konuda kesin bir şüphe içindedirler. O hususta hiçbir bilgileri
yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu kesin olarak öldürmediler. Fakat Allah onu kendisine
yükseltmiştir. Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Nisa suresi, 157-158)

Görüldüğü gibi Hz. İsa (as) ölmemiştir. Maide suresi 117. ayette Hz. İsa’nın (as) vefat
etmesiyle ilgili “teveffi” kavramı ise şu şekilde geçer: “Ya Rabbi! Ben aralarında olduğum
müddetçe onları kolladım. Fakat sen beni vefat ettirince/aralarından tutup alınca artık onların
gözetleyicisi sen oldun.” (Maide suresi, 117)

Burada yine “vefat” diye meal verilen kelime, “tutup almak, çıkarıp almak” anlamına
da gelir. Ayetin asıl meali “Fakat sen beni onların aralarından çekip alınca...” şeklindedir.
Dolayısıyla bu ayette Hz. İsa’nın (as) vefat ettiğine delil getirilemez. Nisa suresi 157. ayette
Hz. İsa’nın (as) öldürülmediği, Yahudilere öyle gösterildiği açıkça bildirilmişken bu ayetlere
“Vefat etti.” manası verilemez. Hz. İsa’nın (as) tekrardan yeryüzüne ineceğini reddedenlerin,
mealde yaptığı bir kavram karışıklığı söz konusudur. Kur’an Türkçe kelimelerle değil Arapça
dil bilgisiyle anlaşılabilir. Çünkü çeviri kelimeler her zaman manayı tam vermeyebilir. Sonuç
olarak, ortada Hz. İsa’nın (as) kıyamet yaklaştığında tekrar yeryüzüne ineceğini reddeden bir
delil yoktur.

Hz. İsa’nın Tekrar Yeryüzüne İneceğine Ayetlerden Deliller

Ehlisünnet âlimleri Hz. İsa’nın (as) kıyamete yakın tekrar yeryüzüne indirileceğine
yönelik ayetlerden pek çok delil zikretmiştir. Biz burada, bu delillerden üçünü zikredeceğiz:

Delil 1: …O (İsa) Kıyamet Saati İçin Bir İlimdir…

Zuhruf Suresi 57-60 ayetleri arasında Hz. İsa’dan (as) şu şekilde bahsedilmektedir:
“Meryem oğlu (İsa) bir örnek olarak verilince senin kavmin hemen ondan (keyifle söz edip)
kahkahalarla gülüyorlar. Dediler ki ‘Bizim ilahlarımız mı daha hayırlı, yoksa o mu?’ Onu
yalnızca bir tartışma konusu olsun diye (örnek) verdiler. Hayır, onlar “tartışmacı ve düşman”
bir kavimdir. O, yalnızca bir kuldur, kendisine nimet verdik ve onu İsrailoğullarına bir örnek
kıldık. Eğer biz dilemiş olsaydık elbette sizden melekler kılardık. Yeryüzünde (size) halef
(yerinize geçenler) olurlardı.” (Zuhruf suresi, 57-60)

Zuhruf suresi 57-60. ayetlerde Hz. İsa’dan (as) bahsederken hemen peşine gelen Zuhruf suresi 61. ayet şöyle devam etmektedir:

“Şüphesiz o, kıyamet saati için bir ilimdir. Öyleyse ondan yana hiçbir kuşkuya kapılmayın ve
bana uyun. Dosdoğru yol budur.” (Zuhruf suresi, 61)

Ayette Hz. İsa’nın (as) kıyamet saati için bir ilim yani kıyametin yaklaştığını gösteren
bir işaret olduğu vurgulanmıştır. Bu da Hz. İsa’nın (as) tekrar yeryüzüne ineceğinin açık bir
göstergesidir ki Hz. İsa’nın (as) dünyaya ilk gelişi Peygamberimizden (sav) altı asır öncedir.
Dolayısıyla “Kıyamet için ilimdir.” ifadesinden anlaşılan kıyamete yakın tekrar ineceğidir.

Hadislerde de bu bahis, kıyamet alametlerinin içinde zikredilir.
Bu ayette “O, kıyamet saati için bir ilimdir.” ifadesinde geçen “o” zamirinden kastın
Hz. İsa (as) değil, Kur’an olduğunu söyleyenlerin görüşü ise zayıftır. Çünkü Kur’an’da,
Kur’an hakkında “o” zamiri kullanıldığında mutlaka ayetin öncesinde veya sonrasında veya
ayetin içinde Kur’an’ı anlatan başka ifadeler de bulunmaktadır (Şuara, 26/192-196; Neml,
27/77; Tekvir, 81/19 ve Tarık, 86/13’te olduğu gibi). Ancak bu ifadenin öncesindeki ayetler
tamamen Hz. İsa’dan (as) bahsetmektedir. Bu nedenle “o (hu)” zamirinin bir önceki ayetlerle
ilgili olduğu ve Hz. İsa’yı (as) anlattığı görülmektedir. Bu da Hz. İsa’nın (as) tekrar yeryüzüne
ineceğine delil teşkil eder.535

Delil 2: Hz. İsa’nın (as) Kitabı Öğretecek Olması

Hz. İsa’nın (as) yeryüzüne tekrar geleceğine işaret eden diğer bir ayet de şöyledir:
“Hani melekler, dediler ki ‘Meryem, doğrusu Allah kendinden bir kelimeyi sana
müjdelemektedir. Onun adı Meryem oğlu İsa Mesih’tir. O, dünyada ve ahirette seçkin, onurlu,
saygındır ve (Allah’a) yakın kılınanlardandır. Beşikte de yetişkinliğinde de insanlarla
konuşacaktır ve o, salihlerdendir. ‘Rabbim, bana bir beşer dokunmamışken, nasıl bir çocuğum
olabilir?’ dedi. (Fakat) Allah neyi dilerse yaratır. Bir işin olmasına karar verirse yalnızca ona
‘Ol!’ der, o da hemen oluverir. Ona Kitab’ı, hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i öğretecek.” (Âli İmran
suresi, 45-48)

“Allah şöyle diyecek: ‘Ey Meryem oğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Ben, seni
Ruhulkudüs ile destekledim, beşikte iken de yetişkin iken de insanlarla konuşuyordun. Sana
Kitab’ı, hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i öğrettim.” (Maide suresi, 110)

Her iki ayette de geçen “Kitap” ifadesini incelediğimizde bunun Kur’an olduğunu
anlarız. Ayetlerde Tevrat ve İncil dışında gönderilen son hak kitabın Kur’an olduğu
bildirilmektedir. (Hz. Davud’a verilen Zebur da Eski Ahit’in içindedir. Bu yüzden kitaptan
kasıt Zebur olamaz.) Yani ayete göre Hz. İsa (as) insanlara İncil’i, Tevrat’ı ve Kitabı öğretecekse bahsedilen bu kitabın Kur’an olmasından başka bir ihtimal kalmamaktadır.

Kur’an’ın başka ayetlerinde “Kitap” kelimesi, İncil ve Tevrat’ın yanında kullanıldığında
Kur’an’ı ifade etmiştir. Mesela bir ayette şöyle buyurulur:
“Allah… Ondan başka ilah yoktur. Diridir, kaimdir. O, sana Kitab’ı hak ve kendinden
öncekileri doğrulayıcı olarak indirdi. O, Tevrat ve İncil’i de indirmişti.” (Âli İmran suresi, 2-3)

Kitap kelimesinin Kur’an’a işaret ederek kullanıldığı başka ayetler de şu şekildedir:

“Allah katından yanlarında olanı (Tevrat) doğrulayan bir Kitap (Kur’an) geldiği zaman, -ki
bundan önce inkâr edenlere karşı fetih istiyorlardı- işte bilip tanıdıkları gelince onu inkâr
ettiler. Artık, Allah’ın laneti kâfirlerin üzerinedir.” (Bakara suresi, 89)

“Öyle ki size kendinizden size ayetlerimizi okuyacak, sizi arındıracak, size Kitap ve hikmeti
öğretecek ve bilmediklerinizi bildirecek bir elçi gönderdik.” (Bakara suresi, 151)

Bu durumda Hz. İsa’ya (as) öğretilecek olan üçüncü kitabın Kur’an olduğu ve bunun
da ancak Hz. İsa’nın (as) ahir zamanda dünyaya dönüşüyle mümkün olabileceği ortadadır.

Çünkü Hz. İsa (as) Kur’an’ın indirilmesinden yaklaşık 600 sene önce yaşamıştır.

Delil 3: Hz. İsa (as) Ölmeden Önce Ehlikitabın Ona İman Edecek Olması

“Bu, bir de inkârlarından, Meryem’e büyük bir iftirada bulunmalarından ve ‘Meryem oğlu İsa
Mesih’i, Allah’ın elçisini öldürdük.’ demelerinden ötürüdür. Oysa onu öldürmediler ve
asmadılar fakat onlara öyle göründü. Ayrılığa düştükleri şeyde doğrusu şüphedelerdir. Bu
husustaki bilgileri ancak sanıya uymaktan ibarettir. Kesin olarak onu öldürmediler, bilakis
Allah (cc) onu kendi katına yükseltti. Allah (cc) güçlüdür, Hâkim’dir. Ehlikitaptan her biri,
ölümünden önce ona (İsa) muhakkak iman edecektir. Kıyamet gününde de o, onlara şahit
olacaktır.” (Nisa suresi, 156-159)

Nisa suresi 159’da geçen “Ölmeden önce ona inanacaklar.” ifadesinde ölecek olandan
kasıt Hz. İsa’dır (as) ve Hz. İsa (as) ölmeden önce Yahudi ve Hristiyanlar kendisinin
peygamber olduğuna ve ilah olmadığına iman edecektir.536 Burada bazıları, “o” zamirinin Hz.
İsa (as) yerine Kur’an’a baktığını düşünmüşler ve ayete Kitap Ehlinin ölmeden Kur’an’a iman
edeceği şeklinde bir yorumda bulunmuşlardır. Oysa bu ayetin öncesindeki iki ayette de “o”
zamiri tartışmasız bir biçimde Hz. İsa (as) için kullanılmıştır. Bu ayetlerin hemen arkasından
gelen yukarıdaki ayette kullanılan “o” zamirinin Hz. İsa’dan (as) başka bir varlığı
kastettiğinin hiçbir delili yoktur. Yukarıda da değindiğimiz gibi Kur’an’da Kur’an için “o” ilgili ayetin tefsiri zamirinin kullanıldığı yerlerde, mutlaka ayetin öncesinde veya sonrasında veya ayetin içinde
Kur’an’ı anlatan başka ifadeler de bulunmaktadır.

Ayette ölecek olanlar ifadesinde kastedilen, Yahudi Hristiyanların kendi ölümleri de
değil, Hz. İsa’nın (as) ölümüdür (mevti-hi). Şayet “ölmeden iman edecek olanlar” ifadesinden
kasıt, Yahudi, Hristiyanların ölümü olmuş olsaydı önümüzde bir çelişki olur. Çünkü Hz. İsa
(as) Dönemi’nde “Kitap Ehli” tanımlamasına dâhil olan Yahudiler ona iman etmemiş bununla
da yetinmeyerek Hz. İsa’yı (as) öldürmek için tuzak kurmuşlardır. Daha sonra da onu öldü
sanıp inkârlarını sürdürmüşlerdir. Aynı durum, bugünkü Yahudiler için de geçerlidir çünkü
günümüzde de Yahudiler Hz. İsa’yı (as) peygamber olarak kabul etmemektelerdir. Bugüne
kadar Hz. İsa’ya (as) iman etmemiş milyonlarca Ehlikitap Yahudi yaşamış ve Hz. İsa’ya (as)
iman etmeden ölmüştür. Dolayısıyla ayette söz konusu olan Kitap Ehlinin değil, Hz. İsa’nın
(as) ölümüdür. Sonuç olarak:

1. Ayette gelecekten bahsedildiği açıktır. Çünkü Hz. İsa’nın (as) ölümü söz
konusudur. Oysa Hz. İsa (as), ayetin başında da anlaşıldığı üzere ölmemiş Allah (cc) katına
yükselmiştir. Hz. İsa (as) dünyaya yeniden gelecek ve her insan gibi yaşayıp ölecektir.

2. Ayete göre Hz. İsa’nın (as) ölümünden önce Hz. İsa’ya (as) Ehlikitabın iman etmesi
söz konusudur. Bu da kesin olarak gerçekleşeceği bildirilen bir olaydır. Dolayısıyla buradaki
“ölümünden önce” ifadesinin işaret ettiği kişi Hz. İsa’dır (as).

Kitap Ehli onu görüp bilecek, ona Müslüman olarak itaat edecek ve Hz. İsa (as) da onların durumlarıyla ilgili ahirette
şahitlik edecektir. Ayete dayanarak yapılan, ehli kitabın kendi ölümlerinden önce Hz. İsa’yı
görüp ona iman edecekleri görüşü fasittir, geçersizdir.537

Hz. İsa’nın Tekrar Yeryüzüne İneceğine Hadis-i Şeriflerden Deliller

Hz. İsa’nın (as) gelişi konusunda nakledilen hadisler tevatür derecesindedir. Tevatür,
içinde yalan ihtimali olmayan bir cemaate dayanan kuvvetli haber anlamına gelmektedir.

Hiçbir sahabi de Hz. İsa’nın (as) tekrar yeryüzüne ineceğini yalanlamamıştır.

“Sizler on alameti görmedikçe hiçbir zaman kıyamet kopmaz... Biri de İsa’nın inmesi.”538

“Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki Meryem oğlu İsa’nın adalet sahibi olarak
inmesi yakındır.”539

“Muhakkak ve muhakkak Meryem oğlu İsa inecek, hem adil bir hakem adaletli bir hükümdar
olarak inecek.”540

KAYNAKLAR:
530 Taberi, Camiu’l-Beyan fi Te’vili’l-Kur’an, 11/519; Razi, et-Tefsiru’l-Kebir, Beyrut, 1999, 10/246; Ebu
Hayyan, el-Bahru’l-Muhit fi’t-Tefsir, Beyrut, 1992, 10/14; Kurtubi, el-Cami’ li Ahkami’l-Kur’an, Beyrut, 1988,17/65
531 İlmü'l-Kelam, İbn Hazm, s. 56-57; İslam İnancı Açısından Nüzul-i İsa Meselesi, Dr. Zeki Sarıtoprak,
Çağlayan Yayınları, İzmir, 1997, s. 53
532 Fıkh-ı Ekber, Ebu Hanife, Nu'man b. Sabit (150/767), Çeviren: H. Basri Çantay, Ankara, 1982
533 bk. Buhari, Büyü, 102; Müslim, İmân, 242-243. 247, Fiten, 34, 39; Tirmizî, Fiten, 21, 54, 59, 62
534 bk. Taberi, ilgili ayetin tefsiri
535 Elmalılı, ilgili ayetin tefsiri
536 Taberi,
537 bk. Taberi, İlgili ayetin tefsiri
538 Müslim, Kitabü’l-Fiten, 39
539 Buhari, Kitabü'l-Büyu', 102, Mezâlim: 31, Enbiya 49; Müslim, İman, 242, 155; Ebu Davud, Melahim, 14,
4324; Tirmizi, Fiten, 54, 2234
540 Nevevi, Müslim Şerhi, 2/192; Kenzul Ummal, Kitabul-İman, Bab-ı Nüzul-i İsa İbn-i Meryem, 14/332
 
Son düzenleme:

Intruder

Çalışkan Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Haziran 2023
Mesajlar
120
Tepkime puanı
23
Ayetler dururken, neden hadisler üzerine bu kadar yoğunlaşıyorsunuz.?
Bunun cevabını size iki türlü anlatacağım..

1. Elinizde binlerce parçadan oluşan bir puzzle olsun ve bu puzzle parçalarından sadece birine bakarak resmin bütünü hakkında çıkarımda bulunabilir misiniz ? Mesela siyah bir puzzle parçasından resmin siyah olduğu çıkarımında bulunabilir misiniz ? Ancak her bir puzzle parçasını birleştirdiğinizde o siyah parçanın ne ifade ettiğini anlarsınız. Yani resmin tümünü görmeden, puzzle parçalarından bir hüküm çıkaramazsınız.

Kuran, geçmiş ve gelecek tüm zamanları içerisinde barındırır. Bir ayeti (tüm yönleriyle) anlayabilmeniz için, öncelikle Kuran'ın tamamına hakim olmanız gerekmektedir. Bu ise ancak geçmiş ve gelecek her şeyi bilmeniz ile mümkündür.

"Bana öncekilerin ve sonrakilerin ilimleri öğretildi" Hadisi Şerif

Eğer tüm zamanları gözünüzün önünde göremiyorsanız (buna cennet ve cehennem de dahil) o zaman siz o ayeti hakiki manada anlayamazsınız. Yani cehennem ehlinden bahsedilen ayetleri okuduğunuzda, gözünüzle o kişilerin cehennemdeki azaplarını görmedikçe o ayetteki bilgi sizde ilmen yakin mertebesinden öteye geçemez.

İlmin üç mertebesi vardır. İlmen Yakin, Aynel Yakin ve Hakkal Yakin.. Daha Aynel yakin mertebesine varamamış kişilerin, ayetler hakkında söz söylemeleri ancak insanları saptırmaktan başka bir işe yaramaz.

Sünnetimi öldürerek dini bozmaya çalışan kimseler çıkacak. [Deylemi]

Allah’ın kitabının dışında uyacağımız bir şey yok diyenler çıkacaktır. [Ebu Davud]

Kâfirler için gelmiş olan âyetleri, Müslümanları kötülemek için delil olarak kullanacaklar. [İbni Ömer]

Sünnet, bid’at gibi çirkin, bid’at da sünnet gibi rağbet görecek. Sünnete uyan garip olacak, yalnız kalacak. Bid’ate uyan, çok yardımcı bulacaktır. [Şir’a]

Camilerde binden fazla kişi namaz kılacak, içlerinde bir mümin bulunmayacak. [Deylemi]

Âlimler fitne unsuru olacak, camiler ve hâfızlar çoğalacak, ama hakiki âlim hiç bulunmayacak. [Ebu Nuaym]

Sonra gelenler, önceki âlimleri cahillikle suçlayacak. [Asakir]

Din âlimi kalmayacak, din adamı yerine geçirilen cahiller, bilmeden fetva verecek, herkesi, doğru yoldan çıkarmaya çalışacak. [Buhari]

Her asır, öncekinden daha kötü olacak, böylece Kıyamete kadar hep bozulacak. [Hadika]

Bir zaman gelecek, beni yalanlayanlar çıkacaktır. “Hadisi bırak, Kur'ana bak” diyeceklerdir. [Ebu Ya’la]

Bu hadiste belirtilen şeylerin hepsi şimdi yaşanmaktadır. Bu gösteriyor ki herkes Kuran'ı kendisine göre yorumlayacak. Zaten hadisleri devre dışı bıraktığınızda, herkes o ayeti kendi kafasına göre yorumlar. Bu proje bir asır önce hayata geçirildi ve şimdi de meyvelerini veriyor.

2. Tıp öğrencisi olduğunuzu varsayalım ve mesleğinizi en güzel şekilde yerine getirmek istiyorsunuz. Tıp kitaplarını seler sular gibi yuttuğunuzu varsayalım.. Hastanede staj esnasında, doktor size bir şeyleri uygulamalı gösteriyor. Siz ise; "Bana kitap yeter", "zaten anlattığınız şeyler kitaptakinin aynısı değil mi", "neden doktoru dinliyorsunuz arkadaşlar, hepsi kitapta yazıyor zaten" der misiniz ?

Her ilim erbabı bilir ki, teorik olarak öğrendiğiniz şeyleri uygulamalı olarak görmezseniz, o öğrendiğiniz şey sadece teoride kalır. Bir mühendis okulunda en güzel şekilde bina yapmayı teoride öğrenebilirsiniz ama onu uygulamaya geçirmediğiniz sürece o bilgi sizde sadece teoride kalır..

İşte Kuran ayetlerinin uygulamalı anlatımı, Peygamber Efendimizdir s.a.v.. Siz uygulamaya (hadise, sünnete) gerek yok, hepsi zaten Kuran'da mevcut derseniz o zaman, üstte söylediğimiz hatayı yapmış olursunuz. (Staj yapan kişinin doktora ne gerek var demesi gibi.)

Bu din oyuncak değildir, hele ki birilerinin oyuncağı hiç değildir.. Hadis ve sünnet olmadan Kuran anlaşılamaz. Anlaşılabilir olsaydı, yukarıdaki hadislerin hiç biri yaşanmazdı.

Hayat bir satrançtır.. Renginiz ya siyahtır ya da beyaz.. Ya Deccalin askerisinizdir ya da Mehdinin.. Ya Şeytanın piyonusunuzdur ya da Hakkın.. Hangi tarafta olmak istiyorsanız orayı seçebilirsiniz.. Yazdıklarım nasibi olanlaradır.. Nasipten yana nasipsizseniz, o sizin nasipsizliğinizdendir.. Selametle..
 

Intruder

Çalışkan Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Haziran 2023
Mesajlar
120
Tepkime puanı
23
İkincisi gelmesine sebep ne.?
Bu soru çok güzel bir soru aslında.. Bu soruyu Hz. İsa yönünden mi cevaplayalım yoksa bizim yönümüzden mi ? Her ikisi ile de cevaplayalım ne dersin..

Hz. İsa yönünden..

Her Peygamber, birinin arkasında namaz kılmıştır.. Hz. İsa kimsenin arkasında namaz kılmamıştır.. (Hz. Mehdi'nin arkasında namaz kılarak bunu gerçekleştirecektir.)

Her Peygamber evlenmiştir ve çocuğu olmuştur. Hz. İsa evlenmemiş ve çocuğu olmamıştır. (Hz. İsa geldiğinde evlenecek ve çocukları olacaktır. Hz. Yahya a.s da evlenmemiştir. Ama onun durumu çok farklıdır. Bunun nedenini bilmek isterseniz söylerim.)

Her Peygamberin kabul olunmuş bir duası vardır. Hz. İsa a.s'ın duası ise, Peygamber Efendimize s.a.v ümmet olabilmekti. Bu yüzden o duasının gerçekleşmesi için tekrar gelecek ve Ümmeti Muhammed'den olacaktır. (Hz. İsa'nın iki kez diriltileceği söylenmiştir. Biri Peygamber olarak, diğeri de Ümmeti Muhammed'den biri olarak..)

Kendisine tabi olanları (Hristiyanları) hak dine (İslama) girdirecek, domuzu öldürecek ve haçı kıracak. Böylece yarım kalan işini tamamlayacak. (Yahudiler, Mehdi a.s zamanın ortadan kaldırılacağı için onlar yer yüzünde olamayacak.)

Peygamber Efendimizin kabrinin yanında boş bir alan vardır. Bu alan Hz. İsa a.s içindir. Hz. İsa a.s vefat ettiğinde oraya defnedilecektir.

Bizim yönümüzden..

"Hak geldi batıl zail oldu"
ayetinin hükmü daha gerçekleşmedi. Peygamber Efendimiz s.a.v zamanında kısmen gerçekleşse de batıl tamamen yok olmadı. Hz. İsa geldiğinde batıl tamamen zail olacak.. Bu çok derin bir konu bunu anlatmaya zamanım yetmez.. (Bunun izahını isteyen olursa ayrı bir yorumda anlatırım.)

"Ahir zamanda ümmetim içerisinde bir halife zuhur edecek. Bu halife malı öyle dağıtacak ki, hesabını bile tutmayacak.", "Sizden birinin sadaka vermek üzere çıkıp, kabul edecek kimseyi bulamayacağı gün gelmezden önce kıyamet kopmaz." Bu hadislerin hiç biri daha gerçekleşmedi. Aynı şekilde zekat verilecek kimsenin bulunamayacağı da belirtilmiştir. Bu olay tarihte bölgesel olarak gerçekleşmiş olsa bile, dünya genelinde böyle bir olay henüz gerçekleşmedi.

Müslümanlar bilimde çok ileri olacak ve yıldızlara yolculuk yapacaklar.. Bilindiği gibi bilim müslüman olmayanlarda, ilim ise müslümanlardadır.. İlmi ve Bilmi Hz. İsa birleştirecektir. Tedavisi olmayan hiç bir hastalık kalmayacak. Anadan doğma a'maları bile iyileştirecek.

Ölüm haricinde her şeyin devası vardır hadisinin manası gerçekleşecektir.

Kuran'ın sırları tamamen ortaya çıkacak.. Dünyada cennet misali bir dönem yaşanacak. Bu zamana Altın çağ denilmektedir. Peygamber Efendimizin s.a.v. zamanından farkı, herkes zengin olacak ve kafir kimse olmayacak..

Ümmetimin başı mı hayırlıdır sonu mu hayırlıdır bilinmez. Hadisin manası o zamanda gerçekleşecektir..

Bunları öğrendikten sonra, Hz. İsa'nın gelmesine sebep nedir sorusu çok saçma bir soru olurdu sanırım.
 

omer_ömer

Çalışkan Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
22 Mart 2024
Mesajlar
104
Tepkime puanı
5
Nedenini niçinini Allah ne sana ne bana soracak değil. Sen sana nakil olanı doğru anlamaya Hz. Peygamber sallalahu aleyhi vesellem gibi sahabeyi kiram gibi doğru anlamaya bak.
Aynen doğru.. Hz. Allah, nedenini, niçinini size ya da bana sormayacak. Siz, size nakil olanı doğru anlıyor musunuz ki.?. Ne sahabe, ne de Hz. Resulullah kadar anlamanızı istemiyorum. Yalnızca kendiniz gibi, kendiniz kadar anlamanız yeterli olacaktır.

''İSA a.s yeryüzüne tekraren gönderilmeyecek''..!

Bu inanış Hıristiyan aleminin inanışıdır. Buna iman eden Muhammedi, Hz. Allah'a noksan sıfat isnat etmiş olur. Çünkü tekrar dünyaya gönderilme hadisesi şayet gerçek olsa idi, Hz. Allah bunu Kuran 'da açıkça bildirmiş olurdu ve böyle bir ayet mevcut değil..
Cevap: Kur’an’da Hz. İsa’nın (as) tekrar yeryüzüne ineceğine işaret eden deliller,
ayetler vardır.
İşte şimdi açık ettiniz. Bu durumda size denmez mi.? Madem öyle İsa a.s 'ın yeryüzüne döneceğine ait Kuran 'dan bir tek ayet belirtin..! Bir tek ayet paylaşın..

Hz. İsa’nın (as) tekrar yeryüzüne ineceğine dair açıkça ifade edilmiş hadis-i
şerifler ise tevatür düzeyindedir. Yani yanlış üzerinde ittifak etmeleri mümkün olmayan
büyük bir topluluk Hz. Peygamber’den (sav) bu rivayetleri aktarmıştır.
İsa. a.s 'ın yeryüzüne tekrar ineceğini ifade eden hadis, uydurma hadistir. Hıristiyan aleminin inancına nasıl sahip çıktığınızın farkında değil misiniz.? Hele ki Peygamber efendimize bunu maletmek gafların en büyüğü olsa gerek..!

Kuran ehli olduğunuzu varsayarak soruyorum. İncil 'e iman ediyor musunuz.? Şu an, İncil 'in hükmü geçerli midir.? İncil 'in indirildiği peygamberi Hz. İsa a.s 'ın peygamberliği devem ediyor mu.? Hıristiyan alemine göre geçerli olan peygamber, geçerli olan İncil sizce de geçerli mi.?
İslam âlimleri, Hz. İsa’nın (as) kıyamete yakın tekrar yeryüzüne gelişini, akide
(inanılan ve itikad edilen esas) konusu olarak değerlendirmektedir. Ehlisünnetin inanç
konularını açıklayan hemen hemen tüm eserlerde Hz. İsa’nın (as) kıyametten önce yeryüzüne
geleceği, Deccal ile mücadele edip onu öldüreceği, gerçek din ahlakını dünyaya hâkim
kılacağı yer almaktadır. İslam âlimleri, Kur’an-ı Kerim’de yer alan delilleri ve hadislerde
bildirilen haberleri bir arada değerlendirerek Hz. İsa’nın (as) dönüşüne inanmayı önemli bir
inanç esası olarak kabul etmişlerdir.531
Hangi İslam alimi bunun altına imzasını atıyor.? Birileri kabul etti diye (sizin gibi) bütün insanlığı da bu günaha sürüklemeye nasıl cüret ediyorsunuz.? Ne Allah 'ın ilim ve iradesine uygun, ne de adaletine.. Şayet adaleti ile hükmetmeyen bir Allah inancına sahipseniz, tartışmam. Böyle bir durumda günahkar kullar, Allah 'ın adaletinden davacı olmazlar mı.?

''Ya Rabbi, neden İsa .a.s 'a ikinci bir fırsat verdin de bize vermedin. Bize de vermiş olsa idin, biz de günahlardan arınmış olarak sana dönerdik'' demezler mi.? İmanınızı bir sorgulayın derim. Şu an dünyada olsa hanginiz inanır.? Mezarcı diye birisi çıktı kimseyi inandıramadı. Ama belki de sizi inandırabilecek kabiliyette birisi çıkar gelir ve inanırsınız, belli mi olur..!

Hz. İsa’nın (as) kıyamete yakın tekrar yeryüzüne geleceğini nakleden âlimlerin
başında sahabeden hadis dersleri alan ve yüzlerce sahabi görmüş âlimlerden ilim tahsil eden

İmam-ı Azam Ebu Hanife (ra) gelmektedir. Ebu Hanife, Fıkh-ı Ekber adlı eserinin son
bölümünde şunları bildirmektedir:

“Deccal’in, Ye'cüc ve Me'cüc’ün çıkması, Güneş’in batıdan doğması, Hz. İsa’nın (as) gökten
inmesi ve diğer kıyamet alametleri, sahih haberlerde varid olduğu vech ile haktır,
olacaktır.”532

Hz. İsa’nın (as) nüzuluna ilişkin ayet ve hadis-i şeriflerden delillere geçmeden önce
Hz. İsa’nın (as) tekrar yeryüzüne inmeyeceğine dair öne sürülen iddiaları cevaplandıralım:

- “Ve senden önce bir beşeri, ebedî (ölümsüz) kılmadık.” (Enbiya suresi, 34)
Enbiya suresi 34. ayette belirtildiği gibi Allah (cc) kimseye ölümsüzlük vermemiştir.

Ancak ayetin Hz. İsa’nın (as) yeryüzüne inmeyeceğiyle bir bağlantısı olamaz. Çünkü Hz. İsa
(as) yeryüzüne tekrar indikten bir süre sonra
zaten ölecektir. Yani ölümsüz değildir. Ayrıca
Hz. İsa (as) Hz. Muhammed’in (sav) şeriatıyla hükmedecektir. Dolayısıyla Hz. İsa (as), Hz.
Muhammed’den (sav) sonra yeni bir din getirmeyecektir. Bu yüzden Hz. İsa’nın (as) tekrar

yeryüzüne inmesi, Hz. Muhammed’in (sav) son peygamber olması meselesine de zıt bir konu
değildir.533
Kuran'a aykırı bu kadar uydurma bilgiyi nerden topladınız.? Bunca satırlar dolusu, ''KULCA'' ifadeler kullanacağınıza, ''ALLAH KELAMI'' bir tek ayet paylaşmanız yeterli olurdu. Ama maalesef öyle bir ayet söz konusu değil. Çünkü İsa a.s tekraren dünyaya gönderilmeyecek..!

Yukarıda kullanmış olduğunuz ifadelerin yersiz ve uydurma olduğunu şu ayet açıkça ortaya koyuyor;

Sana da kendinden önceki Kitabı doğrulayıcı ve onu kollayıp koruyucu olarak Kitabı gerçekle indirdik. Artık onların aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet ve sana gelen gerçekten ayrılıp onların keyiflerine uyma! Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol belirledik. Allah isteseydi, hepinizi bir tek ümmet yapardı, fakat size verdiği nimetler içinde sizi sınamak istedi. Öyleyse hayır işlerine koşun, hepinizin dönüşü Allah'adır. O size ayrılığa düştüğünüz şeyleri haber verecektir. (Maide suresi 48)

Yetmez mi..?
- Hz. İsa’nın (as) vefat ayetleri
“Ey İsa, seni vefat ettireceğim, seni kendime yükselteceğim, seni inkâr edenlerden
arındıracağım…” (Âli İmran Suresi, 55)
Vefat ettirdi ve iş bitirildi.. Tekrar dünyaya gönderilmeyecek..
Görüldüğü gibi Hz. İsa (as) ölmemiştir. Maide suresi 117. ayette Hz. İsa’nın (as) vefat
etmesiyle ilgili “teveffi” kavramı ise şu şekilde geçer: “Ya Rabbi! Ben aralarında olduğum
müddetçe onları kolladım. Fakat sen beni vefat ettirince/aralarından tutup alınca artık onların
gözetleyicisi sen oldun.” (Maide suresi, 117)
Bu ayet, mizan kurulduğunda, kıyamette Hz. İsa a.s 'ın muhatap olacağı sorudur.

Ve yine Allah demişti ki: "Ey Meryem oğlu Îsa, sen mi insanlara ''Beni ve annemi, Allah'tan başka iki tanrı edinin'' dedin.? Haşa, dedi, Sen yücesin, benim için gerçek olmayan bir şeyi söylemek benim haddime değildir! Eğer demiş olsaydım, sen bunu bilirdin, sen benim nefsimde olanı bilirsin, ben senin nefsinde olanı bilmem, çünkü gizlileri bilen yalnız sensin, sen!" (Maide suresi 116)

Ben onlara: Benim ve sizin Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin, diye senin bana emretmiş olduğundan başka bir şey söylemedim. Ben onların içinde olduğum sürece onları kolladım, fakat sen beni vefat ettirince onları gözetleyen Sen oldun. Sen her şeyi görensin. (Maide suresi 117)

Hz. Allah, İsa a.s 'ın, kıyamette, terazi kurulduğunda, kitaplar açıldığında bu soruya muhatap kalacağını bildiriyor. Sen beni vefat ettirince onları gözetleyen sen oldun ifadesi yetmiyor mu.?
Ehlisünnet âlimleri Hz. İsa’nın (as) kıyamete yakın tekrar yeryüzüne indirileceğine
yönelik ayetlerden pek çok delil zikretmiştir. Biz burada, bu delillerden üçünü zikredeceğiz:

Delil 1: …O (İsa) Kıyamet Saati İçin Bir İlimdir…
Zuhruf suresi 61
O, kıyametin kopacağını gösterir bir ilimdir. O saatin geleceğinden hiç şüphe etmeyin, bana uyun, doğru yol budur
.

Bu ayetin muhatabı, Peygamberimiz s.t.a.v efendimizdir. İşaret edilen ise Hz. Kuran 'dır.. ''Bana uyun doğru yol budur'' ne demek.? Bir de sıkılmadan İsa a.s 'ın ismini Kuran yerine koyarak aldatmaya yönelik ifadeler kullanıyorsunuz, yazık.

Zuhruf Suresi 57-60 ayetleri arasında Hz. İsa’dan (as) şu şekilde bahsedilmektedir:
“Meryem oğlu (İsa) bir örnek olarak verilince senin kavmin hemen ondan (keyifle söz edip)
kahkahalarla gülüyorlar. Dediler ki ‘Bizim ilahlarımız mı daha hayırlı, yoksa o mu?’ Onu
yalnızca bir tartışma konusu olsun diye (örnek) verdiler. Hayır, onlar “tartışmacı ve düşman”
bir kavimdir. O, yalnızca bir kuldur, kendisine nimet verdik ve onu İsrailoğullarına bir örnek
kıldık. Eğer biz dilemiş olsaydık elbette sizden melekler kılardık. Yeryüzünde (size) halef
(yerinize geçenler) olurlardı.” (Zuhruf suresi, 57-60)

Zuhruf suresi 57-60. ayetlerde Hz. İsa’dan (as) bahsederken hemen peşine gelen Zuhruf suresi 61. ayet şöyle devam etmektedir:

“Şüphesiz o, kıyamet saati için bir ilimdir. Öyleyse ondan yana hiçbir kuşkuya kapılmayın ve
bana uyun. Dosdoğru yol budur.” (Zuhruf suresi, 61)

Ayette Hz. İsa’nın (as) kıyamet saati için bir ilim yani kıyametin yaklaştığını gösteren
bir işaret olduğu vurgulanmıştır. Bu da Hz. İsa’nın (as) tekrar yeryüzüne ineceğinin açık bir
göstergesidir ki Hz. İsa’nın (as) dünyaya ilk gelişi Peygamberimizden (sav) altı asır öncedir.
Dolayısıyla “Kıyamet için ilimdir.” ifadesinden anlaşılan kıyamete yakın tekrar ineceğidir.
Zuhruf suresi 57
Meryem oğlu, bir misal olarak anlatılınca hemen kavmin, ondan ötürü yaygarayı bastılar:

Zuhruf suresi 58
Meryem oğlu, bir misal olarak anlatılınca hemen kavmin, ondan ötürü yaygarayı bastılar:

Zuhruf suresi 59
O, sadece kendisine nimet verdiğimiz ve İsrail oğullarına örnek kıldığımız bir kuldur.

Zuhruf suresi 60
Eğer dileseydik, sizden şu dünyada yerinize geçen melekler yapardık.

Zuhruf suresi 61
O, kıyametin kopacağını gösterir bir ilimdir. O saatin geleceğinden hiç şüphe etmeyin, bana uyun, doğru yol budur
.

Şimdi soruyorum..! Örnek olarak sunduğunuz ayetlerde, İsa a.s 'ın yeryüzüne tekrar gönderileceği hangi ayette bildirilmiş.?

Tekrar soruyorum..! Bu paylaşmış olduğunuz ayetler ''KURAN'' dan değil mi.? Peki bu ayetlerin muhatabı kim.?

Peki, muhatap neye ve kime çağırıyor, neye davet ediyor.? Hiç mi Allah 'tan korkmuyorsunuz da Hıristiyan aleminin inancını, Muhammedi insanlara yaftalamaya, yamamaya çabalıyorsunuz.?

Allah ıslah etsin. Allah adına yalan yanlış şeyler uyduruyorsunuz. Daha zalimini mi arayalım.?
Hadislerde de bu bahis, kıyamet alametlerinin içinde zikredilir.
Bu ayette “O, kıyamet saati için bir ilimdir.” ifadesinde geçen “o” zamirinden kastın
Hz. İsa (as) değil, Kur’an olduğunu söyleyenlerin görüşü ise zayıftır. Çünkü Kur’an’da,
Kur’an hakkında “o” zamiri kullanıldığında mutlaka ayetin öncesinde veya sonrasında veya
ayetin içinde Kur’an’ı anlatan başka ifadeler de bulunmaktadır (Şuara, 26/192-196; Neml,
27/77; Tekvir, 81/19 ve Tarık, 86/13’te olduğu gibi). Ancak bu ifadenin öncesindeki ayetler
tamamen Hz. İsa’dan (as) bahsetmektedir. Bu nedenle “o (hu)” zamirinin bir önceki ayetlerle
ilgili olduğu ve Hz. İsa’yı (as) anlattığı görülmektedir. Bu da Hz. İsa’nın (as) tekrar yeryüzüne
ineceğine delil teşkil eder.535
Yalan, yanlış bir kamyon dolusu kulca kelam.. Ayet gösterin, ayet numarası verin. Birilerinin, siz dahil anladığı, ifadelendirdiği gibi değil, Allah Kelamı bir tek ayet gösterin.. Manalandırılmamış, kulca kelama yer verilmemiş..

Delil 2: Hz. İsa’nın (as) Kitabı Öğretecek Olması

Hz. İsa’nın (as) yeryüzüne tekrar geleceğine işaret eden diğer bir ayet de şöyledir:
“Hani melekler, dediler ki ‘Meryem, doğrusu Allah kendinden bir kelimeyi sana
müjdelemektedir. Onun adı Meryem oğlu İsa Mesih’tir. O, dünyada ve ahirette seçkin, onurlu,
saygındır ve (Allah’a) yakın kılınanlardandır. Beşikte de yetişkinliğinde de insanlarla
konuşacaktır ve o, salihlerdendir. ‘Rabbim, bana bir beşer dokunmamışken, nasıl bir çocuğum
olabilir?’ dedi. (Fakat) Allah neyi dilerse yaratır. Bir işin olmasına karar verirse yalnızca ona
‘Ol!’ der, o da hemen oluverir. Ona Kitab’ı, hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i öğretecek.” (Âli İmran
suresi, 45-48)

“Allah şöyle diyecek: ‘Ey Meryem oğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Ben, seni
Ruhulkudüs ile destekledim, beşikte iken de yetişkin iken de insanlarla konuşuyordun. Sana
Kitab’ı, hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i öğrettim.” (Maide suresi, 110)

Her iki ayette de geçen “Kitap” ifadesini incelediğimizde bunun Kur’an olduğunu
anlarız. Ayetlerde Tevrat ve İncil dışında gönderilen son hak kitabın Kur’an olduğu
bildirilmektedir
.
(Hz. Davud’a verilen Zebur da Eski Ahit’in içindedir. Bu yüzden kitaptan
kasıt Zebur olamaz
.) Yani ayete göre Hz. İsa (as) insanlara İncil’i, Tevrat’ı ve Kitabı öğretecekse bahsedilen bu kitabın Kur’an olmasından başka bir ihtimal kalmamaktadır.
Vay anasına sayın seyirciler.. Bütün kapıları kapattığınızı zannediyorsunuz. Arkadaşım..! Ayet, Ayet, Ayet.. Sizin yahut birilerinin ayetlerden anladığı değil.

İsa a.s peygamberlik verildiğinde, Zebur, Tevrat ve kendisine indirilen İncil 'in muhatabı idi.. Kuran kendisinden sonra yaklaşık 620 sene sonra indirildi ve İsa a.s Kuran ile hükmetmedi, İncil ile hükmetti. Yani iddia ediyorsun ya, kitaptan kasıt Zebur olamaz Kuran diye..! Kuran hiç olamaz. Kuran öğretilmiş olsa idi, İncil 'e ne gerek var. Sınıf atlar direk Kuran 'dan bahsederdi..! İnsanları kandırmayın, insanların akılları ile dalga geçmeyin.

Allah Kelamı 'nı ortaya koyun ve bırakın. Yorum getirmeyin. Kul anladığını yaşar, anladığını yaşamakla mükelleftir. Senin veya sizin kafa karıştırmaktan başka hiç bir ilmi tutanağı olmayan bu paylaşımlarınız, ümmeti Muhammedin yalan, yanlış şeylere inanmasına sebebiyet verir ve Allah indinde bundan sizler de hakettiğinizi alırsınız merak buyurmayın..

Delil 3: Hz. İsa (as) Ölmeden Önce Ehlikitabın Ona İman Edecek Olması

“Bu, bir de inkârlarından, Meryem’e büyük bir iftirada bulunmalarından ve ‘Meryem oğlu İsa
Mesih’i, Allah’ın elçisini öldürdük.’ demelerinden ötürüdür. Oysa onu öldürmediler ve
asmadılar fakat onlara öyle göründü. Ayrılığa düştükleri şeyde doğrusu şüphedelerdir. Bu
husustaki bilgileri ancak sanıya uymaktan ibarettir. Kesin olarak onu öldürmediler, bilakis
Allah (cc) onu kendi katına yükseltti. Allah (cc) güçlüdür, Hâkim’dir. Ehlikitaptan her biri,
ölümünden önce ona (İsa) muhakkak iman edecektir. Kıyamet gününde de o, onlara şahit
olacaktır.” (Nisa suresi, 156-159)
Nisa suresi 155
Sözlerini bozmalarından, Allah'ın ayetlerini inkar etmelerinden, haksız yere peygamberleri öldürmelerinden ve "Kalplerimiz kılıflı" demelerinden ötürü. Hayır, fakat inkarlarından ötürü Allah o kalplerin üzerini mühürlemiştir. Artık pek az inanırlar.

Nisa suresi156
Küfürlerinden ve Meryem'e büyük bir iftira atmalarından.

Nisa suresi 157
Biz Allah'ın elçisi, Meryem oğlu İsa Mesih'i öldürdük! demelerinden ötürü. Oysa onu öldürmediler ve asmadılar; fakat kendilerine, benzer gösterildi. Onun hakkında ayrılığa düşenler, ondan yana tam bir kuşku içindedirler. O hususta kesin bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu yakinen öldürmediler.

Nisa suresi 158
Hayır, Allah onu kendisine yükseltti. Allah daima üstündür, hüküm ve hikmet sahibidir.

Nisa suresi 159
Andolsun, Kitap ehlinden hiç kimse yoktur ki, ölümünden önce ona inanacak olmasın. Kıyamet günü de O, onların aleyhine şahit olacaktır.

Özellikle Nisa suresi 159. ayeti, menfaat ve çıkarına uygunmuş gibi gösteriyorsunuz.

Şimdi yine soruyorum; Şahsınız ehli kitaptan sayılmıyor musunuz.? Peki imanın şartı olan amentüde, bütün peygamberlere imanınız var mı, yok mu.? Bunun yanı sıra bütün kitaplara, suhuflar dahil, iman ediyor musunuz.? Etmiyor musunuz.?

Varsayalım iman ettiniz..! Peki, ''Andolsun, Kitap ehlinden hiç kimse yoktur ki, ölümünden önce ona inanacak olmasın'' ..! Hitabının muhatabı kim.?

Bütün kitap ehli olanlar, biz, Siz değil miyiz.? Arkadaşım, Kuran ayetlerinden bahsederken, ne tırnak içi, ne parantez içi yazılara itibar etmeyin ve bunları Allah Kelamı yerine koymayın. Bulanıklığa sebebiyet veriyorsunuz. Allah Kelamı 'nı yalın olarak sunmak mecburiyetin var. Kul, itibar ettiğinde bilecek ki Allah Kelamına inandım, Rabbim böyle buyuruyor..

Hz. İsa’nın Tekrar Yeryüzüne İneceğine Hadis-i Şeriflerden Deliller
Ayet dururken neyin hadisi.? Kendinize alan açmak adına yanlış şeyler uyduruyorsunuz. O kadar teferruata gerek yok bir tek ayet her şeyi kökünden halleder.. Var mı ..?
 

omer_ömer

Çalışkan Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
22 Mart 2024
Mesajlar
104
Tepkime puanı
5
Bunun cevabını size iki türlü anlatacağım..

1. Elinizde binlerce parçadan oluşan bir puzzle olsun ve bu puzzle parçalarından sadece birine bakarak resmin bütünü hakkında çıkarımda bulunabilir misiniz ? Mesela siyah bir puzzle parçasından resmin siyah olduğu çıkarımında bulunabilir misiniz ? Ancak her bir puzzle parçasını birleştirdiğinizde o siyah parçanın ne ifade ettiğini anlarsınız. Yani resmin tümünü görmeden, puzzle parçalarından bir hüküm çıkaramazsınız.

Kuran, geçmiş ve gelecek tüm zamanları içerisinde barındırır. Bir ayeti (tüm yönleriyle) anlayabilmeniz için, öncelikle Kuran'ın tamamına hakim olmanız gerekmektedir. Bu ise ancak geçmiş ve gelecek her şeyi bilmeniz ile mümkündür.

"Bana öncekilerin ve sonrakilerin ilimleri öğretildi" Hadisi Şerif

Eğer tüm zamanları gözünüzün önünde göremiyorsanız (buna cennet ve cehennem de dahil) o zaman siz o ayeti hakiki manada anlayamazsınız. Yani cehennem ehlinden bahsedilen ayetleri okuduğunuzda, gözünüzle o kişilerin cehennemdeki azaplarını görmedikçe o ayetteki bilgi sizde ilmen yakin mertebesinden öteye geçemez.

İlmin üç mertebesi vardır. İlmen Yakin, Aynel Yakin ve Hakkal Yakin.. Daha Aynel yakin mertebesine varamamış kişilerin, ayetler hakkında söz söylemeleri ancak insanları saptırmaktan başka bir işe yaramaz.

Sünnetimi öldürerek dini bozmaya çalışan kimseler çıkacak. [Deylemi]

Allah’ın kitabının dışında uyacağımız bir şey yok diyenler çıkacaktır. [Ebu Davud]

Kâfirler için gelmiş olan âyetleri, Müslümanları kötülemek için delil olarak kullanacaklar. [İbni Ömer]

Sünnet, bid’at gibi çirkin, bid’at da sünnet gibi rağbet görecek. Sünnete uyan garip olacak, yalnız kalacak. Bid’ate uyan, çok yardımcı bulacaktır. [Şir’a]

Camilerde binden fazla kişi namaz kılacak, içlerinde bir mümin bulunmayacak. [Deylemi]

Âlimler fitne unsuru olacak, camiler ve hâfızlar çoğalacak, ama hakiki âlim hiç bulunmayacak. [Ebu Nuaym]

Sonra gelenler, önceki âlimleri cahillikle suçlayacak. [Asakir]

Din âlimi kalmayacak, din adamı yerine geçirilen cahiller, bilmeden fetva verecek, herkesi, doğru yoldan çıkarmaya çalışacak. [Buhari]

Her asır, öncekinden daha kötü olacak, böylece Kıyamete kadar hep bozulacak. [Hadika]

Bir zaman gelecek, beni yalanlayanlar çıkacaktır. “Hadisi bırak, Kur'ana bak” diyeceklerdir. [Ebu Ya’la]

Bu hadiste belirtilen şeylerin hepsi şimdi yaşanmaktadır. Bu gösteriyor ki herkes Kuran'ı kendisine göre yorumlayacak. Zaten hadisleri devre dışı bıraktığınızda, herkes o ayeti kendi kafasına göre yorumlar. Bu proje bir asır önce hayata geçirildi ve şimdi de meyvelerini veriyor.

2. Tıp öğrencisi olduğunuzu varsayalım ve mesleğinizi en güzel şekilde yerine getirmek istiyorsunuz. Tıp kitaplarını seler sular gibi yuttuğunuzu varsayalım.. Hastanede staj esnasında, doktor size bir şeyleri uygulamalı gösteriyor. Siz ise; "Bana kitap yeter", "zaten anlattığınız şeyler kitaptakinin aynısı değil mi", "neden doktoru dinliyorsunuz arkadaşlar, hepsi kitapta yazıyor zaten" der misiniz ?

Her ilim erbabı bilir ki, teorik olarak öğrendiğiniz şeyleri uygulamalı olarak görmezseniz, o öğrendiğiniz şey sadece teoride kalır. Bir mühendis okulunda en güzel şekilde bina yapmayı teoride öğrenebilirsiniz ama onu uygulamaya geçirmediğiniz sürece o bilgi sizde sadece teoride kalır..

İşte Kuran ayetlerinin uygulamalı anlatımı, Peygamber Efendimizdir s.a.v.. Siz uygulamaya (hadise, sünnete) gerek yok, hepsi zaten Kuran'da mevcut derseniz o zaman, üstte söylediğimiz hatayı yapmış olursunuz. (Staj yapan kişinin doktora ne gerek var demesi gibi.)

Bu din oyuncak değildir, hele ki birilerinin oyuncağı hiç değildir.. Hadis ve sünnet olmadan Kuran anlaşılamaz. Anlaşılabilir olsaydı, yukarıdaki hadislerin hiç biri yaşanmazdı.

Hayat bir satrançtır.. Renginiz ya siyahtır ya da beyaz.. Ya Deccalin askerisinizdir ya da Mehdinin.. Ya Şeytanın piyonusunuzdur ya da Hakkın.. Hangi tarafta olmak istiyorsanız orayı seçebilirsiniz.. Yazdıklarım nasibi olanlaradır.. Nasipten yana nasipsizseniz, o sizin nasipsizliğinizdendir.. Selametle..
Bunun cevabını size iki türlü anlatacağım..

1. Elinizde binlerce parçadan oluşan bir puzzle olsun ve bu puzzle parçalarından sadece birine bakarak resmin bütünü hakkında çıkarımda bulunabilir misiniz ? Mesela siyah bir puzzle parçasından resmin siyah olduğu çıkarımında bulunabilir misiniz ? Ancak her bir puzzle parçasını birleştirdiğinizde o siyah parçanın ne ifade ettiğini anlarsınız. Yani resmin tümünü görmeden, puzzle parçalarından bir hüküm çıkaramazsınız.

Kuran, geçmiş ve gelecek tüm zamanları içerisinde barındırır. Bir ayeti (tüm yönleriyle) anlayabilmeniz için, öncelikle Kuran'ın tamamına hakim olmanız gerekmektedir. Bu ise ancak geçmiş ve gelecek her şeyi bilmeniz ile mümkündür.

"Bana öncekilerin ve sonrakilerin ilimleri öğretildi" Hadisi Şerif

Eğer tüm zamanları gözünüzün önünde göremiyorsanız (buna cennet ve cehennem de dahil) o zaman siz o ayeti hakiki manada anlayamazsınız. Yani cehennem ehlinden bahsedilen ayetleri okuduğunuzda, gözünüzle o kişilerin cehennemdeki azaplarını görmedikçe o ayetteki bilgi sizde ilmen yakin mertebesinden öteye geçemez.

İlmin üç mertebesi vardır. İlmen Yakin, Aynel Yakin ve Hakkal Yakin.. Daha Aynel yakin mertebesine varamamış kişilerin, ayetler hakkında söz söylemeleri ancak insanları saptırmaktan başka bir işe yaramaz.

Sünnetimi öldürerek dini bozmaya çalışan kimseler çıkacak. [Deylemi]

Allah’ın kitabının dışında uyacağımız bir şey yok diyenler çıkacaktır. [Ebu Davud]

Kâfirler için gelmiş olan âyetleri, Müslümanları kötülemek için delil olarak kullanacaklar. [İbni Ömer]

Sünnet, bid’at gibi çirkin, bid’at da sünnet gibi rağbet görecek. Sünnete uyan garip olacak, yalnız kalacak. Bid’ate uyan, çok yardımcı bulacaktır. [Şir’a]

Camilerde binden fazla kişi namaz kılacak, içlerinde bir mümin bulunmayacak. [Deylemi]

Âlimler fitne unsuru olacak, camiler ve hâfızlar çoğalacak, ama hakiki âlim hiç bulunmayacak. [Ebu Nuaym]

Sonra gelenler, önceki âlimleri cahillikle suçlayacak. [Asakir]

Din âlimi kalmayacak, din adamı yerine geçirilen cahiller, bilmeden fetva verecek, herkesi, doğru yoldan çıkarmaya çalışacak. [Buhari]

Her asır, öncekinden daha kötü olacak, böylece Kıyamete kadar hep bozulacak. [Hadika]

Bir zaman gelecek, beni yalanlayanlar çıkacaktır. “Hadisi bırak, Kur'ana bak” diyeceklerdir. [Ebu Ya’la]

Bu hadiste belirtilen şeylerin hepsi şimdi yaşanmaktadır. Bu gösteriyor ki herkes Kuran'ı kendisine göre yorumlayacak. Zaten hadisleri devre dışı bıraktığınızda, herkes o ayeti kendi kafasına göre yorumlar. Bu proje bir asır önce hayata geçirildi ve şimdi de meyvelerini veriyor.

2. Tıp öğrencisi olduğunuzu varsayalım ve mesleğinizi en güzel şekilde yerine getirmek istiyorsunuz. Tıp kitaplarını seler sular gibi yuttuğunuzu varsayalım.. Hastanede staj esnasında, doktor size bir şeyleri uygulamalı gösteriyor. Siz ise; "Bana kitap yeter", "zaten anlattığınız şeyler kitaptakinin aynısı değil mi", "neden doktoru dinliyorsunuz arkadaşlar, hepsi kitapta yazıyor zaten" der misiniz ?

Her ilim erbabı bilir ki, teorik olarak öğrendiğiniz şeyleri uygulamalı olarak görmezseniz, o öğrendiğiniz şey sadece teoride kalır. Bir mühendis okulunda en güzel şekilde bina yapmayı teoride öğrenebilirsiniz ama onu uygulamaya geçirmediğiniz sürece o bilgi sizde sadece teoride kalır..

İşte Kuran ayetlerinin uygulamalı anlatımı, Peygamber Efendimizdir s.a.v.. Siz uygulamaya (hadise, sünnete) gerek yok, hepsi zaten Kuran'da mevcut derseniz o zaman, üstte söylediğimiz hatayı yapmış olursunuz. (Staj yapan kişinin doktora ne gerek var demesi gibi.)

Bu din oyuncak değildir, hele ki birilerinin oyuncağı hiç değildir.. Hadis ve sünnet olmadan Kuran anlaşılamaz. Anlaşılabilir olsaydı, yukarıdaki hadislerin hiç biri yaşanmazdı.

Hayat bir satrançtır.. Renginiz ya siyahtır ya da beyaz.. Ya Deccalin askerisinizdir ya da Mehdinin.. Ya Şeytanın piyonusunuzdur ya da Hakkın.. Hangi tarafta olmak istiyorsanız orayı seçebilirsiniz.. Yazdıklarım nasibi olanlaradır.. Nasipten yana nasipsizseniz, o sizin nasipsizliğinizdendir.. Selametle..
İslam Dini 'nin yaşanılabilir olması için hadislere ihtiyaç yoktur. Hz. Kuran ve Hz. Resulullah 'ın sünnetleri yeterlidir..!

Neden mi.? Madem ki hadisler üzerine bu kadar yoğunlaşma ihtiyacı hissediyorsunuz, o zaman size şu soruyu yöneltirim;

Hz. Muhammed Mustafa s.t.a.v. hayatta iken tek bir hadisin yazılmasına müsaade etmiş midir.? Hayır..

Peki, veda hutbesinde ne buyurmuştur.?

"Ey müminler! "Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça, yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanetler, Allah'ın kitabı Kur an-ı Kerim ve Peygamberinin sünnetidir''.

Buna rağmen yok şu sebep, yok bundan dolayı gibi saptırmalara karnımız tok. Uzun lafın kısası, hadislerle Din yaşanmaz. Uyarıcılığı olsa da, ne ayetin yerini alabilir, ne de sünnetlerin. Sizin ifadenizi size uyarlıyorum. Bir de bu cihetten bakmanızı öneririm..

Hayat bir satrançtır.. Renginiz ya siyahtır ya da beyaz.. Ya Deccalin askerisinizdir ya da Mehdinin.. Ya Şeytanın piyonusunuzdur ya da Hakkın, ya da din simsarlarının oyuncağısınızdır. Hangi tarafta olmak istiyorsanız orayı seçebilirsiniz.. Yazdıklarım nasibi olanlaradır..

Nasipten yana nasipsizseniz, o sizin nasipsizliğinizdendir.. Bizden de selametle..
 

omer_ömer

Çalışkan Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
22 Mart 2024
Mesajlar
104
Tepkime puanı
5
Bu soru çok güzel bir soru aslında.. Bu soruyu Hz. İsa yönünden mi cevaplayalım yoksa bizim yönümüzden mi ? Her ikisi ile de cevaplayalım ne dersin..

Hz. İsa yönünden..

Her Peygamber, birinin arkasında namaz kılmıştır.. Hz. İsa kimsenin arkasında namaz kılmamıştır.. (Hz. Mehdi'nin arkasında namaz kılarak bunu gerçekleştirecektir.)

Her Peygamber evlenmiştir ve çocuğu olmuştur. Hz. İsa evlenmemiş ve çocuğu olmamıştır. (Hz. İsa geldiğinde evlenecek ve çocukları olacaktır. Hz. Yahya a.s da evlenmemiştir. Ama onun durumu çok farklıdır. Bunun nedenini bilmek isterseniz söylerim.)

Her Peygamberin kabul olunmuş bir duası vardır. Hz. İsa a.s'ın duası ise, Peygamber Efendimize s.a.v ümmet olabilmekti. Bu yüzden o duasının gerçekleşmesi için tekrar gelecek ve Ümmeti Muhammed'den olacaktır. (Hz. İsa'nın iki kez diriltileceği söylenmiştir. Biri Peygamber olarak, diğeri de Ümmeti Muhammed'den biri olarak..)
Kim uydurdu bunları, ne kadar saçma cevaplar veriyorsunuz. Bir de zamane birisiyle evlendirin bari. Allah ıslah etsin..

Hz. İsa a.s, Peygamber s.a.v efendimizden 620 sene evvel yaşamış bir peygamber. Dolayısı ile o, zamanını yaşadı ve ahiret yurdunda insanlık diriltildiği zaman, zaten Hz. Muhammed Mustafa s.t.a.v efendimize ümmet olarak dirilecek.

Mü-minûn suresi 52. ayette buyruluyor ki;
Ve işte sizin bu ümmetiniz bir tek ümmettir, ben de sizin Rabbinizim, benden korkun.

Mü-minûn suresi 53. ayette;
Fakat işlerini aralarında parçalayıp, çeşitli Kitaplara ayırdılar. Her parti, kendi yanında bulunanla sevinmektedir.

En'am suresi 38. ayette;
Yeryüzünde yürüyen hiçbir hayvan ve iki kanadıyle uçan hiçbir kuş yoktur ki, sizin gibi birer ümmet olmasınlar. Biz Kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmamışızdır. Sonra, Rableri huzuruna toplanacaklardır.

Bakara suresi 213. ayette;
İnsanlar bir tek ümmet idi. Sonra Allah, peygamberleri, müjdeciler ve uyarıcılar olarak gönderdi; onlarla beraber, anlaşmazlığa düştükleri konularda insanlar arasında hükmetmek üzere, içinde gerçekleri taşıyan Kitabı indirdi. Kendilerine Kitap verilmiş olanlar, kendilerine açık deliller geldikten sonra, sırf aralarındaki kıskançlıktan ötürü onda anlaşmazlığa düştü. Bunun üzerine Allah, kendi izniyle inananları, onların üzerinde ayrılığa düştükleri gerçeğe iletti. Allah, dilediğini doğru yola iletir.

Kuran bunları buyururken, sizler Allah 'ın ilim ve iradesine ters ifadeler kullanıyorsunuz.
Kendisine tabi olanları (Hristiyanları) hak dine (İslama) girdirecek, domuzu öldürecek ve haçı kıracak. Böylece yarım kalan işini tamamlayacak. (Yahudiler, Mehdi a.s zamanın ortadan kaldırılacağı için onlar yer yüzünde olamayacak.)

Peygamber Efendimizin kabrinin yanında boş bir alan vardır. Bu alan Hz. İsa a.s içindir. Hz. İsa a.s vefat ettiğinde oraya defnedilecektir.
Aman Ya Rabbi aman.. Siz, öncelikli olarak Din, Müslüman, Hıristiyan ve Yahudi kelimelerinin gerçek manasını öğrenin. Allah 'ın emri şöyle ki;

Kim İslam'dan başka bir din ararsa, bilsin ki, ondan kabul edilmeyecek ve o, ahirette kaybedenlerden olacaktır.
(Al'i İmran suresi 85)

Hangi peygamber Din getirmiştir.?

Biz, Nuh'a ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. Nitekim İbrahim'e, İsmail 'e, İshak 'a, Yakub 'a, torunlarına, İsa'ya, Eyyub 'a, Yunus 'a, Harun 'a, Süleyman 'a da vahyetmiş ve Davud 'a da Zebur 'u vermiştik.
(Nisa suresi 163)

Bu ayeti kerimeler size bir şeyler ifade ediyor mu.?
Bizim yönümüzden..

"Hak geldi batıl zail oldu" ayetinin hükmü daha gerçekleşmedi.
Peygamber Efendimiz s.a.v zamanında kısmen gerçekleşse de batıl tamamen yok olmadı. Hz. İsa geldiğinde batıl tamamen zail olacak.. Bu çok derin bir konu bunu anlatmaya zamanım yetmez.. (Bunun izahını isteyen olursa ayrı bir yorumda anlatırım.)
İfadeler bakın.. Kesin ve net. Gelecek, olacak, bitecek.. Aman da aman.. Hz. Resulullah s.t.a.v efendimiz işi yarım bıraktı ve bu işi tamamlamak Hz. İsa a.s 'a kaldı.. Bu nasıl saçmalıktır, nasıl bir gaflettir.? Bu ifadelerinizle Hz. Allah 'a noksan sıfat isnat ettiğinizi bilin.
"Ahir zamanda ümmetim içerisinde bir halife zuhur edecek. Bu halife malı öyle dağıtacak ki, hesabını bile tutmayacak.", "Sizden birinin sadaka vermek üzere çıkıp, kabul edecek kimseyi bulamayacağı gün gelmezden önce kıyamet kopmaz." Bu hadislerin hiç biri daha gerçekleşmedi. Aynı şekilde zekat verilecek kimsenin bulunamayacağı da belirtilmiştir. Bu olay tarihte bölgesel olarak gerçekleşmiş olsa bile, dünya genelinde böyle bir olay henüz gerçekleşmedi.
İşte hadis, hadis diye çığırtkanlık yapmanızın asıl sebebi bu.. İstediğiniz gibi at koşturacak, istediğiniz hadisi uyduracak, istediğiniz emele daha rahat ve sorunsuz ulaşacaksınız. Yazık ki yazık...

Lafa gelince Kuran hiç bir şeyi noksan bırakmamıştır. İşinize gelmediği zaman hadisler olmadan bu yolda yürünmez. Hadislerin önü tıkanmalı. Bu kadar saçma ifadeler hadis diye zikredilmemeli. Kuran ve sünnet yeter. Hadislerle din yaşanmaz.
Müslümanlar bilimde çok ileri olacak ve yıldızlara yolculuk yapacaklar.. Bilindiği gibi bilim müslüman olmayanlarda, ilim ise müslümanlardadır.. İlmi ve Bilmi Hz. İsa birleştirecektir. Tedavisi olmayan hiç bir hastalık kalmayacak. Anadan doğma a'maları bile iyileştirecek.
Allah Allah.. Silkelesek daha dökülecek çok şeyler var. Bu nasıl bir inanış, nasıl bir gaflettir.? İlim Allah 'ın yed'indedir, bilim de. Bunu da İsa a.s 'a bağlamayı becerdiğinize göre daha çok şeyler çıkacak gibi duruyor.
Ölüm haricinde her şeyin devası vardır hadisinin manası gerçekleşecektir.

Kuran'ın sırları tamamen ortaya çıkacak.. Dünyada cennet misali bir dönem yaşanacak. Bu zamana Altın çağ denilmektedir. Peygamber Efendimizin s.a.v. zamanından farkı, herkes zengin olacak ve kafir kimse olmayacak..

Ümmetimin başı mı hayırlıdır sonu mu hayırlıdır bilinmez. Hadisin manası o zamanda gerçekleşecektir..

Bunları öğrendikten sonra, Hz. İsa'nın gelmesine sebep nedir sorusu çok saçma bir soru olurdu sanırım.
Soru mu saçma, açıklama diye yazdığınız onca satırlar mı.? Bu saçmalıklarla kimi kandıracağınızı zannediyorsunuz.?

İsa a.s yeryüzüne tekraren gönderilmeyecek. Ve siz de bu saçmalıklarınızla ümmeti Muhammedi kandırma çabalarınızdan vaz geçin. Saçma inancınızla yüz yüze kalın. Her dem Kuran yeter diyen siz..! Nasıl olur da Hz. Allah 'a ve Kuran 'a noksanlık isnat edersiniz.?

Kuran ve sünnet yeter...!
 

Intruder

Çalışkan Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Haziran 2023
Mesajlar
120
Tepkime puanı
23
Eskilerin deyimiyle; İşkembe-i Kübra'dan çok güzel bilgiler vermişsiniz..

Ehli sünnet alimi birinin sözünden veya yazılı bir metninden delil getirmek dışında her türlü şeyi yapmışsınız.. Bu da sizin büyük bir alim (!) olduğunuzu gösteriyor..

İlme yeni başlayanların bile bildiği bir şeyi sizin bilmiyor olmanız çok hayret verici bir şey..

Wikipedia'da Sünnetin tanımı şöyledir..

Sünnet (Arapça: سنة) veya Sünnet-i Seniyye, tarz, yol anlamına gelen bir İslam dini terimidir. İslam dininde peygamber Muhammed'in farz olarak tanımlanan Kur’an emirleri dışındaki davranışları ve herhangi bir konuda söylemiş olduğuna inanılan söz (kavli sünnet, hadis), fiil (eylem) ve takrirlerine (susarak onaylama) verilen addır. Fıkıh'ta Ef'ali mükellefin'den sayılır.

Okuduğunuzu anlayan biriyseniz, Sünnetin 3'e ayrıldığını ve bunların Kavli Sünnet (hadis), Fiili Sünnet (eylem ve fiilleri) ve Takriri Sünnet olduğunu bilirdiniz..

Kavli Sünneti (hadisleri), sünnetin dışında saymanız bu zamana kadar gelen tüm ekollerin dışında bir yoldur..

Sizin tüm sorularınıza teker teker cevap verirdim ama bu çok gereksiz bir davranış olurdu. Bazen siz bir şeyleri anlatırsınız ama karşınızdaki kişi bunu ısrarla anlamak istemiyorsa ona daha fazlasını söylemeniz artık gereksizdir ve onun bu hakikatleri bizzat kendi gözüyle görmesini beklemekten başka yapacak pek bir şeyiniz de yoktur.

Sözümü tekrarlıyorum.. Din kimsenin oyuncağı değildir.. İslam adına kim ne konuşmuşsa bunun hesabı diğerlerine göre çok daha zor geçer. İslam adına yanlış bir şey konuşmak, işlediğiniz diğer günahlara benzemez.. Eğer bir kişi sizin yazınızı okuyarak yanlış bir itikada saparsa, bunun cezasını o saptırdığınız kişiler mislince (cehennemde) çekersiniz..

"Kim bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir can kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur." Maide 32

Siz bu ayeti sadece kişiyi maddeten öldürmek olarak mı anlıyorsunuz.. Bir kimseyi bozuk yollara sokarak manen de öldürebilirsiniz.. Bu manen öldürüş, maddeten öldürmekten çok daha ağır bir şeydir.. Çünkü maddeten öldürülen kişinin sadece bu dünyası heba olurken, manevi şekilde öldürdüğünüz kişinin ise sonsuz bir hayatı mahvolur..

Kuşkusuz bu söylediğiniz şeyleri inandığınız ölçüde ihlaslı bir şekilde anlatıyorsunuzdur. Ama bilmediğiniz şey şu ki;

"Cehennem, ihlaslılarla doludur" Hadisi Şerif

Bu yüzden akıllı kişi, kendi düşüncesi veya söylemleri dile getirmek yerine İslam alimlerinin sözlerinden alıntılar yapar ki bu vebalin altında ezilmesin.. Kendisine bu bilgiyi kimden duydun denildiğinde hemen o okuduğu alimleri öne sürebilmelidir.. Yoksa bu vebal kimse için kolay değildir.

Haa bu arada kimin peşinden gidiyorsanız, "beni o kimse kandırdı" demeniz sizi kurtarmayacaktır.. Çünkü bunu size doğru bir şekilde anlatanlar da oldu.. Siz kendi tercihinizi o kimseden yana kullandınız.

O gün, herkesi, her topluluğu, uydukları kişilerle beraber çağıracağız. Gerçekten de kitabı, sağ eline verilenler, çekirdekteki kıl kadar bile zulüm görmeden kitaplarını okuyacaklar. İsrâ 71
 

Intruder

Çalışkan Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Haziran 2023
Mesajlar
120
Tepkime puanı
23
Söylediğim hiç bir şeyi akli veya nakli hiç bir delille çürütemeyip sadece laf kalabalığı (demagoji) yapmışsın. Bu da gösteriyor ki ilimden yana bir hiçsin..

Sana hiç bir nakli delile ihtiyaç duymadan (ayet ve hadis söylemeden) sadece fizik kuralları ile bile anlatabilirim Hz. İsa'nın geleceğini..

Nasıl ki yazımda ayet ve hadise dair tek bir şey yazmayacaksam sen de cevabında aynı şekilde hiç bir ayetle cevap vermeyeceksin. Eğer kendi ilmine güveniyorsan sadece kendi bildiklerini yaz.. (Ayetleri kopyala yapıştır yaparak değil.)

Fizik kuralına göre, bir cisim en yüksek seviyesine ulaştıktan sonra inişe geçer.

Bu kurala göre cisim en yüksek seviyesine ulaştıktan sonra aşağı yönde hızlı bir hareket hasıl olur.. Bunu bir başka şekilde anlatmak gerekirse, güneş en yüksek ısı seviyesine ulaştıktan sonra ısısını bir anda kaybedecek ve yok olacaktır.. Bir başka örnek ise, bir yıldız en yüksek ışığa ulaştıktan sonra süper nova şeklinde patlayarak o yıldız söner..

Bu fizik kuralına göre bir şey en üst seviyeye çıkması lazımdır ki, o şeyin sonu gelsin.. Şimdi size göre İslam en yüksek seviyeye ulaşmış mıdır ? Ya da en yüksek seviyeden neyi anlıyorsunuz..

Herkesin Müslüman olacağı bir zamanın olması lazımdır ki İslam en yüksek seviyeye ulaştı denilebilsin.. Yani o seviyeden ötesi olamasın.. Eğer dünyada bir kafir bile kaldıysa bu İslam'ın en üst seviyesi olamaz. Çünkü hala iman edecek biri vardır.

Peki İslam'ın en yüksek seviyeye ulaştığı bir zaman gelecekse o zaman insanlara önderlik edecek kimse nasıl biri olmalıdır ? Bu kişinin bir peygamber olması veya en azından bir peygamber gücünde olması gerekir değil mi ? Bu örneği daha kolay anlayabilmeniz için şöyle anlatayım. Bir aletin çalışması için bir veya bir kaç pil yeterlidir.. Bir dairenin veya bir binadaki cihazların çalışması için 220 volt elektrik yeterlidir.. Bir mahallenin elektrik ihtiyacı için bir trafo yeterlidir. Bunu bir ilçe için, bir şehir için ve hatta bir ülke için düşünün.. Bir de bunu tüm dünyanın elektrik ihtiyacının karşılanması için ne kadar bir elektriğe lazım geldiğini düşünün. (İşte o kimse herkesin kalplerine manevi gücü hiç bir kesintiye uğratmadan bir anda verebilecek güçte olmalıdır.)

Yani o zamanda imam (önder) olan kişi gücünü ancak nübüvvetten almalıdır.. Peki yeni bir peygamber gelmeyecekse, o kimse bu gücü nasıl elde edecek veya bu güce nasıl dayanacak.. (Bir barajdaki elektriğin çıkış gücü ile eve varıncaya kadar ki gücü arasında dağlar kadar fark vardır.. Barajdan çıkışı 400.000 volt iken eve gelişi 220 volta inmektedir.)

Yani o kişinin daha önce bir peygamber olması veya en azından bir peygamber gücünde olması gerektiğini aklınız az çok alır.. (Tabi herkeste bu aklın bulunmadığını da bilmekte fayda var. Eğer böyle bir akla sahipseniz Allah'a bolca şükredin.)

Bu sorularıma sadece akli deliller getirerek cevap ver.. Eğer buna verebilecek akli deliller getirmek yerine yine laf ebeliği yapacak olursan, böylece herkes senin ahlakın gibi akıl seviyeni de anlar..(Cevap verecek düzeyde bilgisi olamayanların başvurduğu şey ancak dalga geçmek veya onu dalgaya vurmaktır.)

Bundan sonra yazacaklarım ehlinedir, ehli olmayan lütfen okumasın..

Allah'ın Cemal ve Celal isimleri vardır.. Bunlardan biri de El-Hadi ve El-Mudill esmalarıdır. Bu isimler asla bir birini yok etmezler. Çünkü aralarında El-Adl esması bulunmaktadır. Tarih boyunca kah El-Hadi esması, kah El-Mudill esması bir diğerini geçmiştir. Ama asla biri diğerini yok etmemiştir. Çünkü aralarında aşılmaz bir engel vardır. Biri tatlı biri acı iki deniz budur.. Aralarındaki engel ise El-Adl (Her şeye hakkını teslim eden) esmasıdır..

İşte tarih boyunca biri bir diğerine baskın geldiyse de asla biri diğerini yok etmemiştir. Hz. İsa zamanında El-Hadi esması %99.9 seviyesine ulaşacak ve El-Mudill esması %0.1 seviyesinde kalacak ama onu tamamen yok etmeyecektir.. Hz. İsa a.s vefat ettikten sonra bu tam tersi bir yönde olacak ve bu kez El-Mudill esması %99.9 seviyesine ulaşacak, El-Hadi %0.1 seviyesine inecek.. Bu durum tarihte hiç bir zaman gerçekleşmedi..

El-Mudill esmasının %0.1 oranında olması o zamanda, şeytan ve avanelerinin koma şeklinde de olsa hala yaşıyor olmalarından.. El-Hadi esmasının %0.1 oranında olması da Allah Allah diyen zatın hala hayatta olmasından dolayı olacaktır. Ne zaman o kişi ölür.. İşte o zaman kıyamet kopar.

Herkes ölüp dirildikten sonra; El-Hadi esmasının tecellisinde olanlar ile El-Mudill esması tecellisinde olanlar ayrılır.. El-Hadi esmasındakiler Cennete, El-Mudill esmasında olanlar ise Cehenneme gönderilir.. Yani kendisinde Cemal esması bulunanlar o isimlerle birlikte Cennete, kendisinde Celal esması bulunanlar o isimlerle birlikte Cehenneme atılır.. Bu yüzden cennette kötü bir şey, cehennemde ise iyi bir şey yoktur..

Cenneti isteyen kendisinde Cemal isimleri, Cehennemi isteyen de Celal isimleri arttırsın.. İlmin karşısında ancak cahil durur ve yine ancak cahil ilme bir sınır çizer. (Sözüm anlayanadır.)
 
Son düzenleme:

nur98

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
5 Nisan 2024
Mesajlar
25
Tepkime puanı
0
Yaş
22
Ne zaman bırakırsınız hadislere iman etmeyi reddeden insanlara dinsiz muamelesi yapıp ilmi ile dalga geçmeyi. Böyle bir kural mı var ne yazıyor kuranda hadislere iman etmeyen kafirdir diye bir şey mi yazıyor, sizce haşa unutmuş mu böyle bir şeyi tüh eksik mi kalmış yoksa

İşiniz gücünüz yokmuş gibi kelimeleri çarpıtıp hadislere (senin benim gibi insanların inanarak yazdığı kitap) iman etmeyenleri dinden çıkmışçasına göstermeyi ne zaman kesersiniz. Bir de arada laf falan atıyorsunuz orta okul teneffüsündeki çocuklar bile sizin gibi çirkinleşmiyordur

Kurana iman Hadislere kritik etmeliyiz!
 

Intruder

Çalışkan Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Haziran 2023
Mesajlar
120
Tepkime puanı
23
Ne zaman bırakırsınız hadislere iman etmeyi reddeden insanlara dinsiz muamelesi yapıp ilmi ile dalga geçmeyi. Böyle bir kural mı var ne yazıyor kuranda hadislere iman etmeyen kafirdir diye bir şey mi yazıyor, sizce haşa unutmuş mu böyle bir şeyi tüh eksik mi kalmış yoksa
O zaman şu sohbeti dikkatlice dinle. Bu sohbetteki şeylere inanıp inanmamak sizin imanınızla doğru orantılıdır.


Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: "Öyle bir zaman gelecek ki doğru söyleyenler yalanlanacak, yalancılar ise doğrulanacak. Güvenilir kimseler hâin sayılacak, hâinlere güvenilecek. Kişi kendisinden şâhitlik etmesi istenmediği halde şâhitlik edecek, yemin etmesi istenmediği halde yemin edecek. İnsanların dünya ile en mes’ûd olanı, Allah’a ve Rasûlü’ne iman etmeyen aşağılık alçak takımından biri olacak!"
 

nur98

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
5 Nisan 2024
Mesajlar
25
Tepkime puanı
0
Yaş
22
Dinledim ehli sünnet ve cemaat inancından bahsediyor Müslümanları imanlarından eden güçlere karşı önemliymiş​
İslam'ın nasıl değişime uğradığını birlik olunması gerektiğinden tevhit kavramlarından efendimizin yaratılışından bahsediyor​
İslam'ın temelini hadis-i şerifler oluşturur muş hadis-i şerifler imanı güçlendirirmiş falan benim imanımı video mu ölçecekmiş ne haddine pardon. yahu bu beyefendinin kim olduğunu da biliyorum önünde sevenlerini diz çöktüren elini eteğini öptüren (kadınlara da) hiç kimse benim örnek alıp peşinden gidebileceğim biri değildir hadisler hakkındaki görüşüm belli bana şeyh videosu atıyorsun birde imanımla orantılıymış. geleceği de biliyor haşaa kerametleri de var​
He bir de şöyle bir şey var konuşması çok tatlı dinlerim bu adamı çok güzel İslam üzerine konuşmaları var bilirim. Anlatmak istediğim peşinden gidip ağzından ne çıkarsa inanmam analiz ederim sen dersin ki ne haddine ama bende böyle kutsal kitabımız dışında herkese her şeye kritik etmek önemli benim için.​
Benim de keşke olsa böyle kafama yatan fikirlerimizin uyduğu bir hocam çok şanslısınız gerçekten. valla çok isterdim rahat rahat dinleyeyim diken üstünde dinliyorum hocaları geçen bir hocanın videosuna denk geldim güzel güzel konuşuyor 1 saatlik video 40. dk da apır sapır konuşmaya başladı tüh dedim yine gitti​
Bu arada büyük konuşuyorsunuz bazen, duracağınız yeri bilin rica ediyorum​
 

Intruder

Çalışkan Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Haziran 2023
Mesajlar
120
Tepkime puanı
23
Bu sohbetten aynı şeyleri anladığımızı düşünmüyorum.. Sohbette anlatılanları dinlemek yerine daha çok sohbeti veren kişiye odaklanmışsınız bu da sizin o sohbeti gereği gibi anlamanıza mani olmuş. Sohbette anlatılan "dört köşe mankafa" ifadesine ne kadar da uyuyorsunuz. 09:33 dakikada belirtilen "Gök kubbenin altında yaşayan insanların en şerlileri, en kötüleri" arasında belki değilsinizdir ama onlarla aynı çizgide hareket ettiğinizden asla şüpheniz olmasın. Siz de onlar gibi Peygamber Efendimizi s.a.v itibarsızlaştırıyor ve O'nu devre dışı bırakıyorsunuz..

Allah'ın dinini kendi heva ve hevesinize göre yorumladığınız için bunun cezasını misliyle çekeceksiniz.. Kuran'ın bir çok yerinde Peygamber Efendimize ittiba' etmemiz söylenmesine rağmen siz o ayetleri görmezden geliyor ve biz Kuran'a inananlardanız diyerek insanları kendiniz gibi Peygamber Efendimizden s.a.v uzaklaştırıyorsunuz..

Sohbeti anlamadığınızı gösteren bir başka husus ise, yahudilerin de La ilahe illallah dediğinden ama Muhammedu'r-Resulullah demediğinden bahsediyor olmasıdır.. Kıyamete yakın ümmetimin yahudileri gelecek sözünün bir manası da budur.. Siz Allah'a iman ediyor ama Resulullah'a iman etmiyorsunuz..

Bir şeyin cüz'inin inkarı o şeyin küllinin inkarına sebep olur fıkıh kuralına göre tüm ayetlere inansanız ama sadece birini inkar etseniz, tüm ayetleri inkar etmiş sayılırsınız.. Aynı şekilde, Peygamber Efendimize inandığınızı (!) söyleyip O'nun sözlerine inanmadığınızı söylemeniz de yine aynı bu şekildedir.

İstediğiniz gibi yaşayın.. Size bir şey diyen yok.. Ama yaşadığınız şeyleri din diye başkalarına anlatmaya kalkarsanız, işte o zaman Allah'ın dinini bozmaya çalışanlardan olursunuz.

Sohbetin 29:00 dakikasında Peygamberi postacı yerine koyuyorlar, getirdiği mektubu teslim etti (ve gitti). Postacının başka vazifesi kaldı mı, demek mektubu alan postacıdan daha ileri olmak lazım. Bu kadar mantıksız ve bu derecede budala bir kavim türemedi diyor..

Siz kendi aklınızı ilah edinmişsiniz ve o doğrultuda gidiyorsunuz.. Bir şey sizin aklınıza yatıyorsa, o şey doğrudur.. Yatmıyorsa o şey doğru değildir..

Halbuki bir şeyi Allah ve Resülü demişse o şey doğrudur.. Daha peygamberi kabullenememiş birine Hz. Ebubekir'in sözüyle cevap vermek ne kadar doğrudur bilmiyorum ama "O söylediyse doğrudur !" şeklinde iman edenlerdeniz.

Son sözümü sohbetin 30:57 dakikasındaki Şeyh Nazım Kıbrısi Hz.lerinin duası ile bitiriyorum..

Milleti delalete süren kimseleri Allah defeylesin ! Ehli Sünnete kuvvet versin. Hak dostlarını izhar eylesin. Hakkın kılıçları olan Ricalullah meydana çıksın ve çakalları ortadan tard etsin.. Amin
 

nur98

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
5 Nisan 2024
Mesajlar
25
Tepkime puanı
0
Yaş
22
Bu zamana kadar bana bu denli edepsizlik yapan olmamıştı. Yahudilere benzetip ayetleri inkar ettiğimi, Resulullah'a iman etmediğimi yazmışsınız. İftira ediyorsunuz hakkım helal değildir.

Allah sizi bildiği gibi yapsın inşallah.
 

Intruder

Çalışkan Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Haziran 2023
Mesajlar
120
Tepkime puanı
23
Siz kendinize yapılan edepsizliği bile kabul edemezken, biz nasıl Resulullah'a yapılan edepsizliği kabul edebiliriz.. Aramızdaki en büyük fark bu olsa gerek.. (Siz kendinizi düşünüyorsunuz, biz ise dini islamı)

Peygamber Efendimizin s.a.v hiç bir sözünü hem kabul etmeyeceksiniz, hem de yahudiler de Peygamber Efendimize iman etmiyorlardı sözüne alınacaksınız.. En büyük iftirayı Peygamber böyle bir şey söylemedi diyerek siz Allah'ın Resülüne yapıyorsunuz.. Farkında bile değilsiniz..

Allah c.c sizi de bizi de islah eylesin.. Biz kendimizi doğru yolda olduğunu zannedenlerden değiliz.. Öyle olsaydı her vakit namazlarında "Bizi doğru yola ilet, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna" şeklinde dua etmezdik..

Peki kendilerine nimet verilenler kimlerdir diye soracak olursanız bunun hakkında Kuran'da şöyle geçer..

Kim Allah’a ve Peygamber’e itaat ederse, işte onlar Allah’ın kendilerine nimetler verdiği peygamberler, sıddîklar, şehitler ve sâlihlerle beraberdirler. Bunlar ne güzel arkadaştır! Nisa 69

Kuran her ayetiyle bir mucizedir.. Bir ayet, yine bir başka ayet tarafından açıklanmaktadır..

Görenedir görene, köre nedir köre ne !

Bilmediklerinizi öğrenmek yerine bir şeyleri bilenlere de savaş açıyorsunuz.. (Bu da sizin nasipsizliğinizdendir.)

Kıyamet günü nice hak sahipleri, hakkını o kimseden isterken borçlu çıkarlar.. Bu söz, anlayan için çok büyük bir sözdür.. Selametle..
 

nur98

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
5 Nisan 2024
Mesajlar
25
Tepkime puanı
0
Yaş
22
Ben mesleğim icabı bu yaşımda onca insan gördüm, sizin kadar iğrenç birini ilk defa görüyorum.

Şimdi kendinizi temize çıkarmaya kalkışmayın; kendisinden korkanı en iyi bilen o'dur.(Necm 32)
 

Intruder

Çalışkan Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Haziran 2023
Mesajlar
120
Tepkime puanı
23
Ben mesleğim icabı bu yaşımda onca insan gördüm, sizin kadar iğrenç birini ilk defa görüyorum.
Teşekkür ederim, beni iltifatlarınızla şımartıyorsunuz. O sizin zarifliğinizin bir göstergesidir.

Bizde gördüğünüz her şey aslında sizde olandan başkası değildir. Biz bir ayna isek aynada gördüğünüz sizin güzelliğinizdir.. Eğer siz çirkinseniz bunda aynanın suçu nedir ? (Kendi çirkinliğinizden dolayı neden aynaya çirkinlik isnat edersiniz ?)

Şahsıma istediğiniz her şeyi söyleyebilirsiniz çünkü ayette geçtiği gibi nefsimi temize çıkarmam. Yoksa siz bu ayeti paylaşarak kendi nefsinizi temize mi çıkarmak istiyorsunuz ?

Ölmüş köpek leşindeki güzelliği bile gören bir peygamberin ümmetiyiz. Siz köpek leşinde bulunan kötü şeylere değil ondaki güzelliklere odaklanın ki her şeydeki güzelliği görebilecek duruma gelebilesiniz.

Selametle..
 
Üst Alt