- Katılım
- 22 Şubat 2011
- Mesajlar
- 9,107
- Tepkime puanı
- 81
Hadis-i Şeriflerde kıssalar
Hadis No : 4979
Ravi: İbnu Abbas
Tanım: Hz İbrahim beraberinde Hz İsmail aleyhimasselam ve onu henüz emzirmekte olan annesi olduğu halde ilerledi Kadının yanında bir de su tulumu vardı Hz İbrahim, kadını Beyt'in yanında Devha denen büyük bir ağacın dibine bıraktı Burası Mescid'in yukarı tarafında ve zemzemin tam üstünde bir nokta idi O gün Mekke'de kimse yaşamıyordu, orada hiç su da yoktu İşte Hz İbrahim anne ve çocuğunu buraya koydu, yanlarına, içerisinde hurma bulunan eski bir azık dağarcığı ile su bulunan bir tuluk bıraktı Hz İbrahim aleyhisselam bundan sonra (emr-i İlahi ile) arkasını dönüp (Şam'a gitmek üzere) oradan uzaklaştı İsmail'in annesi, İbrahim'in peşine düştü (ve ona Keda'da yetişti) "Ey İbrahim, bizi burada, hiçbir insanın hiçbir yoldaşın bulunmadığı bir yerde bırakıp nereye gidiyorsun?" diye seslendi Bu sözünü birkaç kere tekrarladı Hz İbrahim, (emir gereği) ona dönüp bakmadı bile Anne, tekrar (üçüncü kere) seslendi "Böyle yapmam sana Allah mı emretti?" dedi Hz İbrahim bunun üzerine "Evet!" buyurdu Kadın: "Öyleyse (Rabbimiz hafizimizdir), bizi burada perişan etmez!" dedi, sonra geri döndü Hz İbrahim de yoluna devam etti Kendisini göremeyecekleri Seniyye (tepesine) gelince Beyt'e yöneldi, ellerini kaldırdı ve şu duaları yaptı: "Ey Rabbimiz! Ailemden bir kısmını, senin hürmetli Beyt'inin yanında, ekinsiz bir vadide yerleştirdim -namazlarını Beyt'inin huzurunda dosdoğru kılsınlar diye- Ey Rabbimiz! Sen de insanlarda mü'min olanların gönüllerini onlara meylettir ve onları meyvelerle rızıklandır ki, onlar da nimetlerinin kadrini bilip şükretsinler" (İbrahim 37) İsmail'in annesi, çocuğu emziriyor, yanlarındaki sudan içiyordu Kaptaki su bitince susadı, (sütü de kesildi), çocuğu da susadı (İsmail bu esnada iki yaşında idi) Kadıncağız (susuzluktan) kıvranıp ızdırap çeken çocuğa bakıyordu Onu bu halde seyretmenin acısına dayanamayarak oradan kalkıp, kendisine en yakın bulduğu Safa tepesine gitti Üzerine çıktı, birilerini görebilir miyim diye (o gün derin olan) vadiye yönelip etrafa baktı, ama kimseyi göremedi Safa'dan indi, vadiye ulaştı, entarisinin eteğini topladı Ciddi bir işi olan bir insanın koşusuyla koşmaya başladı Vadiyi geçti Merve tepesine geldi, üzerine çıktı, oradan etrafa baktı, bir kimse görmeye çalıştı Ama kimseyi göremedi Bu gidip-gelişi yedi kere yaptı İşte (hacc esnasında) iki tepe arasında hacıların koşması buradan gelir Anne, (bu sefer) Merve'ye yaklaşınca bir ses işitti Kendi kendine: "Sus" dedi ve sese kulağını verdi O sesi yine işitti Bunun üzerine: "(Ey ses sahibi!) Sen sesini işittirdin, bir yardımın varsa (gecikme)!" dedi Derken zemzemin yanında bir melek (tecelli etti) Bu Cebrail'di Cebrail kadına seslendi: "Sen kimsin?" Kadın: "Ben Hacer'im, İbrahim'in oğlunun annesi" "İbrahim sizi kime tevkil etti?" "Allah Teala'ya" "Her ihtiyacınızı görecek Zat'a tevkil etmiş" Ayağının ökçesi -veya kanadıyla- yeri eşeliyordu Nihayet su çıkmaya başladı Kadın (boşa akmaması için) suyu eliyle havuzluyordu Bir taraftan da sudan kabına doldurdu Su ise, kadın aldıkça dipten kaynıyordu İbnu Abbas (ra) dedi ki: "Allah İsmail'in annesine rahmetini bol kılsın, keşke zemzemi olduğu gibi akar bıraksaydı da avuçlamasaydı Bu takdirde (zemzem, kuyu değil) akarsu olacaktı" "Kadın sudan içti, çocuğunu da emzirdi Melek, kadına: "Zayi ve helak oluruz diye korkmayın! Zira, Allah Teala hazretleri'nin burada bir Beyt'i olacak ve bunu da şu çocuk ve babası bina edecek Allah Teala hazretleri o işin sahiplerini zayi etmez!" dedi Beyt yerden yüksekti, tıpkı bir tepe gibi Gelen seller sağını solunu aşındırmıştı Kadın bu şekilde yaşayıp giderken, oraya Cürhüm'den bir kafile uğradı Oraya Keda yolundan gelmişlerdi Mekke'nin aşağısına konakladılar Derken orada bir kuşun gelip gittiğini gördüler "Bu kuş su üzerine dönüyor olmalı, (burada su var) Halbuki biz bu vadide su olmadığını biliyoruz!" dediler Durumu tahkik için, yine de bir veya iki atik adam gönderdiler Onlar suyu görünce geri dönüp haber verdiler Cürhümlüler oraya gelip, suyun başında İsmail'in annesini buldular "Senin yanında konaklamamıza izin verir misin?" dediler Kadın: "Evet! Ama suda hakkınız olmadığını bilin!" dedi Onlar da: "Pekala!" dediler Aleyhissalatu vesselam der ki: "Ünsiyet istediği bir zamanda bu teklif İsmail'in annesine uygun geldi Onlar da oraya indiler Sonra geride kalan adamlarına haber saldılar Onlar da gelip burada konakladılar Zamanla orada çoğaldılar Çocuk da büyüdü Onlardan Arapça'yı öğrendi Büyüdüğü zaman onlar tarafından en çok sevilen, hoşlanılan bir genç oldu Buluğa erince, kendilerinden bir kadınla evlendirdiler Bu sırada İsmail'in annesi vefat etti Derken Hz İbrahim aleyhisselam, İsmail'in evlenmesinden sonra oraya gelip, bıraktığı (hanımını ve oğlunu) aradı İsmail'i bulamadı Hanımından İsmail'i sordu Kadın: "Rızkımızı tedarik etmek üzere (avlanmaya) gitti" dedi Hz İbrahim, bu sefer geçimlerini, hallerini sordu Kadın: "Halimiz fena, darlık ve sıkıntı içindeyiz!" diyerek şikayetvari konuştu Hz İbrahim: "Kocan gelince, ona benden selam et ve "kapısının eşiğini değiştirmesini" söyle!" dedi İsmail geldiği zaman, sanki bir şey sezmiş gibiydi: "Eve herhangi bir kimse geldi mi?" diye sordu: Kadın: "Evet şu şu evsafta bir ihtiyar geldi Senden sordu, ben de haberini verdim, yaşayışımızdan sordu, ben de sıkıntı ve darlık içinde olduğumuzu söyledim" dedi İsmail: "Sana, bir tavsiyede bulundu mu ?" dedi Kadın: "Evet! Sana söylememi emretti ve kapının eşiğini değiştirmeni söyledi!" dedi İsmail: "Bu babamdı Seninle ayrılmamı bana emretmiş Haydi artık ailene git!" dedi ve hanımını boşadı Cürhümlülerden bir başka kadınla evlendi Hz İbrahim onlardan yine uzun müddet ayrı kaldı Bilahare bir kere daha görmeye geldi Yine İsmail'i evde bulamadı Hanımının yanına gelip, İsmail'i sordu Kadın: "Maişetimizi kazanmaya gitti!" dedi Hz İbrahim: "Haliniz nasıldır?" dedi, geçimlerinden, durumlarından sordu Kadın: "İyiyiz, hayır üzereyiz, bolluk içindeyiz" diye Allah'a hamd ve senada bulundu "Ne yiyorsunuz?" diye sordu Kadın: "Et yiyoruz!" dedi "Ne içiyorsunuz?" diye sorunca da: "Su!" dedi Hz İbrahim: "Allahım, et ve suyu haklarında mübarek kıl!" diye dua ediverdi" Aleyhissalatu vesselam der ki: "O gün onların hububatı yoktu Eğer olsaydı Hz İbrahim, hububatları için de dua ediverirdi" İbnu Abbas der ki: "Bu iki şey (et ve su) Mekke'den başka hiçbir yerde Mekke'deki kadar sıhhata muvafık düşmez (karın sancısı yaparlar) Bu, Hz İbrahim'in duasının bir bereketi ve neticesidir) (Resulullah (sav) Hz ibrahim'den anlatmaya devam etti "İbrahim (İsmail'in hanımına) dedi ki: "Kocan geldiği zaman, benden ona selam söyle ve kapısının eşiğini sabit tutmasını emret! (Çünkü eşik, evin dirliğidir)" Hz İsmail gelince (evde babasının kokusunu buldu ve) "Yanınıza bir uğrayan oldu mu?" diye sordu Kadın: "Evet, bize yaşlı bir adam geldi, kılık kıyafeti düzgundü! " dedi ve (ihtiyar hakkında) bir kısım övgülerden sonra: "Sana bir tavsiyede bulundu mu?" diye sordu Kadın: "Evet sana selam ediyor, kapının eşiğini sabit tutmanı emrediyor" dedi Hz İsmail: "Bu babamdı Eşik de sensin, seni tutmamı, evliliğimizin devamını emrediyor! (Sen yanımda değerli idin kıymetin şimdi daha da arttı" der ve kadın İsmail'e on erkek evlad doğurur) Sonra, Hz İbrahim Allah'ın dilediği bir müddet onlardan ayrı kaldı Derken bir müddet sonra yanlarına geldi Bu sırada Hz İsmail zemzemin yanında Devha ağacının altında kendisine ok yapıyordu Babasını görünce ayağa kalkıp karşılamaya koştu Baba-oğul karşılaşınca yaptıklarını yaptılar (kucaklaştılar, el, yüz, göz öpüldü) Sonra Hz İbrahim: "Ey İsmail! Allah Teala hazretleri bana ciddi bir iş emretti" dedi İsmail de: "Rabbinin emrettiği şeyi yap!" dedi Hz İbrahim: "Bu işte sen yardım edecek misin?" diye sordu O da: "Evet sana yardım edeceğim!" diye cevap verdi Bunun üzerine Hz İbrahim: "Allah Teala hazretleri bana burada bir Beyt yapmamı emretti!" diyerek atrafına nazaran yüksekçe bir tepeyi gösterdi" (İbnu Abbas) dedi ki: "İsmail'le İbrahim işte orada Kabe'nin (daha önceki) temellerini yükselttiler Hz İsmail taş getiriyor, Hz İbrahim de duvarları örüyordu Bina yükselince, Hz İsmail, babası için (bugün Makam olarak bilinen) şu taşı getirdi Yükselen duvarı örerken, Hz İbrahim (iskele olarak) onun üstüne çıkıyordu İsmail de ona (aşağıdan) taş veriyordu Bu esnada onlar: "Ey Rabbimiz (Bu hizmetimizi) bizden kabul buyur! Sen gören ve bilensin!" diyorlardı" İbnu Abbas der ki: "Hz İsmail ve Hz İbrahim binayı yaparken (zaman zaman) etrafında dolaşarak: "Ey Rabbimiz (bu hizmetimizi) bizden kabul buyur! Sen işiten ve bilensin!" (Bakara 127) diye dua ediyorlardı"
Kaynak: Buhari, Enbiya 8
Hadis No : 4979
Ravi: İbnu Abbas
Tanım: Hz İbrahim beraberinde Hz İsmail aleyhimasselam ve onu henüz emzirmekte olan annesi olduğu halde ilerledi Kadının yanında bir de su tulumu vardı Hz İbrahim, kadını Beyt'in yanında Devha denen büyük bir ağacın dibine bıraktı Burası Mescid'in yukarı tarafında ve zemzemin tam üstünde bir nokta idi O gün Mekke'de kimse yaşamıyordu, orada hiç su da yoktu İşte Hz İbrahim anne ve çocuğunu buraya koydu, yanlarına, içerisinde hurma bulunan eski bir azık dağarcığı ile su bulunan bir tuluk bıraktı Hz İbrahim aleyhisselam bundan sonra (emr-i İlahi ile) arkasını dönüp (Şam'a gitmek üzere) oradan uzaklaştı İsmail'in annesi, İbrahim'in peşine düştü (ve ona Keda'da yetişti) "Ey İbrahim, bizi burada, hiçbir insanın hiçbir yoldaşın bulunmadığı bir yerde bırakıp nereye gidiyorsun?" diye seslendi Bu sözünü birkaç kere tekrarladı Hz İbrahim, (emir gereği) ona dönüp bakmadı bile Anne, tekrar (üçüncü kere) seslendi "Böyle yapmam sana Allah mı emretti?" dedi Hz İbrahim bunun üzerine "Evet!" buyurdu Kadın: "Öyleyse (Rabbimiz hafizimizdir), bizi burada perişan etmez!" dedi, sonra geri döndü Hz İbrahim de yoluna devam etti Kendisini göremeyecekleri Seniyye (tepesine) gelince Beyt'e yöneldi, ellerini kaldırdı ve şu duaları yaptı: "Ey Rabbimiz! Ailemden bir kısmını, senin hürmetli Beyt'inin yanında, ekinsiz bir vadide yerleştirdim -namazlarını Beyt'inin huzurunda dosdoğru kılsınlar diye- Ey Rabbimiz! Sen de insanlarda mü'min olanların gönüllerini onlara meylettir ve onları meyvelerle rızıklandır ki, onlar da nimetlerinin kadrini bilip şükretsinler" (İbrahim 37) İsmail'in annesi, çocuğu emziriyor, yanlarındaki sudan içiyordu Kaptaki su bitince susadı, (sütü de kesildi), çocuğu da susadı (İsmail bu esnada iki yaşında idi) Kadıncağız (susuzluktan) kıvranıp ızdırap çeken çocuğa bakıyordu Onu bu halde seyretmenin acısına dayanamayarak oradan kalkıp, kendisine en yakın bulduğu Safa tepesine gitti Üzerine çıktı, birilerini görebilir miyim diye (o gün derin olan) vadiye yönelip etrafa baktı, ama kimseyi göremedi Safa'dan indi, vadiye ulaştı, entarisinin eteğini topladı Ciddi bir işi olan bir insanın koşusuyla koşmaya başladı Vadiyi geçti Merve tepesine geldi, üzerine çıktı, oradan etrafa baktı, bir kimse görmeye çalıştı Ama kimseyi göremedi Bu gidip-gelişi yedi kere yaptı İşte (hacc esnasında) iki tepe arasında hacıların koşması buradan gelir Anne, (bu sefer) Merve'ye yaklaşınca bir ses işitti Kendi kendine: "Sus" dedi ve sese kulağını verdi O sesi yine işitti Bunun üzerine: "(Ey ses sahibi!) Sen sesini işittirdin, bir yardımın varsa (gecikme)!" dedi Derken zemzemin yanında bir melek (tecelli etti) Bu Cebrail'di Cebrail kadına seslendi: "Sen kimsin?" Kadın: "Ben Hacer'im, İbrahim'in oğlunun annesi" "İbrahim sizi kime tevkil etti?" "Allah Teala'ya" "Her ihtiyacınızı görecek Zat'a tevkil etmiş" Ayağının ökçesi -veya kanadıyla- yeri eşeliyordu Nihayet su çıkmaya başladı Kadın (boşa akmaması için) suyu eliyle havuzluyordu Bir taraftan da sudan kabına doldurdu Su ise, kadın aldıkça dipten kaynıyordu İbnu Abbas (ra) dedi ki: "Allah İsmail'in annesine rahmetini bol kılsın, keşke zemzemi olduğu gibi akar bıraksaydı da avuçlamasaydı Bu takdirde (zemzem, kuyu değil) akarsu olacaktı" "Kadın sudan içti, çocuğunu da emzirdi Melek, kadına: "Zayi ve helak oluruz diye korkmayın! Zira, Allah Teala hazretleri'nin burada bir Beyt'i olacak ve bunu da şu çocuk ve babası bina edecek Allah Teala hazretleri o işin sahiplerini zayi etmez!" dedi Beyt yerden yüksekti, tıpkı bir tepe gibi Gelen seller sağını solunu aşındırmıştı Kadın bu şekilde yaşayıp giderken, oraya Cürhüm'den bir kafile uğradı Oraya Keda yolundan gelmişlerdi Mekke'nin aşağısına konakladılar Derken orada bir kuşun gelip gittiğini gördüler "Bu kuş su üzerine dönüyor olmalı, (burada su var) Halbuki biz bu vadide su olmadığını biliyoruz!" dediler Durumu tahkik için, yine de bir veya iki atik adam gönderdiler Onlar suyu görünce geri dönüp haber verdiler Cürhümlüler oraya gelip, suyun başında İsmail'in annesini buldular "Senin yanında konaklamamıza izin verir misin?" dediler Kadın: "Evet! Ama suda hakkınız olmadığını bilin!" dedi Onlar da: "Pekala!" dediler Aleyhissalatu vesselam der ki: "Ünsiyet istediği bir zamanda bu teklif İsmail'in annesine uygun geldi Onlar da oraya indiler Sonra geride kalan adamlarına haber saldılar Onlar da gelip burada konakladılar Zamanla orada çoğaldılar Çocuk da büyüdü Onlardan Arapça'yı öğrendi Büyüdüğü zaman onlar tarafından en çok sevilen, hoşlanılan bir genç oldu Buluğa erince, kendilerinden bir kadınla evlendirdiler Bu sırada İsmail'in annesi vefat etti Derken Hz İbrahim aleyhisselam, İsmail'in evlenmesinden sonra oraya gelip, bıraktığı (hanımını ve oğlunu) aradı İsmail'i bulamadı Hanımından İsmail'i sordu Kadın: "Rızkımızı tedarik etmek üzere (avlanmaya) gitti" dedi Hz İbrahim, bu sefer geçimlerini, hallerini sordu Kadın: "Halimiz fena, darlık ve sıkıntı içindeyiz!" diyerek şikayetvari konuştu Hz İbrahim: "Kocan gelince, ona benden selam et ve "kapısının eşiğini değiştirmesini" söyle!" dedi İsmail geldiği zaman, sanki bir şey sezmiş gibiydi: "Eve herhangi bir kimse geldi mi?" diye sordu: Kadın: "Evet şu şu evsafta bir ihtiyar geldi Senden sordu, ben de haberini verdim, yaşayışımızdan sordu, ben de sıkıntı ve darlık içinde olduğumuzu söyledim" dedi İsmail: "Sana, bir tavsiyede bulundu mu ?" dedi Kadın: "Evet! Sana söylememi emretti ve kapının eşiğini değiştirmeni söyledi!" dedi İsmail: "Bu babamdı Seninle ayrılmamı bana emretmiş Haydi artık ailene git!" dedi ve hanımını boşadı Cürhümlülerden bir başka kadınla evlendi Hz İbrahim onlardan yine uzun müddet ayrı kaldı Bilahare bir kere daha görmeye geldi Yine İsmail'i evde bulamadı Hanımının yanına gelip, İsmail'i sordu Kadın: "Maişetimizi kazanmaya gitti!" dedi Hz İbrahim: "Haliniz nasıldır?" dedi, geçimlerinden, durumlarından sordu Kadın: "İyiyiz, hayır üzereyiz, bolluk içindeyiz" diye Allah'a hamd ve senada bulundu "Ne yiyorsunuz?" diye sordu Kadın: "Et yiyoruz!" dedi "Ne içiyorsunuz?" diye sorunca da: "Su!" dedi Hz İbrahim: "Allahım, et ve suyu haklarında mübarek kıl!" diye dua ediverdi" Aleyhissalatu vesselam der ki: "O gün onların hububatı yoktu Eğer olsaydı Hz İbrahim, hububatları için de dua ediverirdi" İbnu Abbas der ki: "Bu iki şey (et ve su) Mekke'den başka hiçbir yerde Mekke'deki kadar sıhhata muvafık düşmez (karın sancısı yaparlar) Bu, Hz İbrahim'in duasının bir bereketi ve neticesidir) (Resulullah (sav) Hz ibrahim'den anlatmaya devam etti "İbrahim (İsmail'in hanımına) dedi ki: "Kocan geldiği zaman, benden ona selam söyle ve kapısının eşiğini sabit tutmasını emret! (Çünkü eşik, evin dirliğidir)" Hz İsmail gelince (evde babasının kokusunu buldu ve) "Yanınıza bir uğrayan oldu mu?" diye sordu Kadın: "Evet, bize yaşlı bir adam geldi, kılık kıyafeti düzgundü! " dedi ve (ihtiyar hakkında) bir kısım övgülerden sonra: "Sana bir tavsiyede bulundu mu?" diye sordu Kadın: "Evet sana selam ediyor, kapının eşiğini sabit tutmanı emrediyor" dedi Hz İsmail: "Bu babamdı Eşik de sensin, seni tutmamı, evliliğimizin devamını emrediyor! (Sen yanımda değerli idin kıymetin şimdi daha da arttı" der ve kadın İsmail'e on erkek evlad doğurur) Sonra, Hz İbrahim Allah'ın dilediği bir müddet onlardan ayrı kaldı Derken bir müddet sonra yanlarına geldi Bu sırada Hz İsmail zemzemin yanında Devha ağacının altında kendisine ok yapıyordu Babasını görünce ayağa kalkıp karşılamaya koştu Baba-oğul karşılaşınca yaptıklarını yaptılar (kucaklaştılar, el, yüz, göz öpüldü) Sonra Hz İbrahim: "Ey İsmail! Allah Teala hazretleri bana ciddi bir iş emretti" dedi İsmail de: "Rabbinin emrettiği şeyi yap!" dedi Hz İbrahim: "Bu işte sen yardım edecek misin?" diye sordu O da: "Evet sana yardım edeceğim!" diye cevap verdi Bunun üzerine Hz İbrahim: "Allah Teala hazretleri bana burada bir Beyt yapmamı emretti!" diyerek atrafına nazaran yüksekçe bir tepeyi gösterdi" (İbnu Abbas) dedi ki: "İsmail'le İbrahim işte orada Kabe'nin (daha önceki) temellerini yükselttiler Hz İsmail taş getiriyor, Hz İbrahim de duvarları örüyordu Bina yükselince, Hz İsmail, babası için (bugün Makam olarak bilinen) şu taşı getirdi Yükselen duvarı örerken, Hz İbrahim (iskele olarak) onun üstüne çıkıyordu İsmail de ona (aşağıdan) taş veriyordu Bu esnada onlar: "Ey Rabbimiz (Bu hizmetimizi) bizden kabul buyur! Sen gören ve bilensin!" diyorlardı" İbnu Abbas der ki: "Hz İsmail ve Hz İbrahim binayı yaparken (zaman zaman) etrafında dolaşarak: "Ey Rabbimiz (bu hizmetimizi) bizden kabul buyur! Sen işiten ve bilensin!" (Bakara 127) diye dua ediyorlardı"
Kaynak: Buhari, Enbiya 8