Habersız oldugumuz ıslâm dıyarı: Fılıpınler

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,344
Tepkime puanı
25
AHMET MIROGLU



Enformatik cehalet ve Islâm dünyasi...



Büyük bir enformatik cehalet içinde yasiyoruz. Kitle iletisim ve hizli ulasimla dünyanin küçük bir köy haline gelmis olmasi, sanilanin ya da iddia edilenin aksine her seyden haberli olmak anlamina gelmiyor. Tam tersine gerçeklerin çarpitilma ihtimalinin yükselmesi, göz önünde olanlarin gizlenmesinin artmasi anlamina geliyor. Genelde itis-tikis esya doldurulmus karmakarisik bir odada, en orta yerde duran bir seyi arayip da bulamamak gibi bir hal yasiyoruz.



Iste tam o anda hatalari ayiklama sansi elimizden uçup gidiyor ve gerçegi bir türlü ayirt edemiyor, çaresiz kendimizi enformasyon agini eline geçirmis sebekenin yönlendirmesine birakiyoruz. Ama farkina varmadan. Yönlendirme tipki harami gibi usulca, alabildigine sessiz geliyor.



Mesela Filipinler desek, ne gelir akliniza? Uzakdogu Asya'da bir ülke oldugunu belki bilirsiniz. Yine belki Marcos'u da hatirlayabilirsiniz. Ya da magazinciler (yoksa çogunlukla kendileri de birer kurban olan “haberciler” mi demeli?) tarafindan yönlendirilmissek, Marcos'un karisi hakkindaki gereksiz bilgilerle donatilmis da olabiliriz: Kadinin eski bir güzellik kraliçesi olmasi, bir zaman fotomodellik ve mankenlik yapmasi, Marcos'un aklini basindan almasi, diktatörle yaptigi evlilik ve gardrobunu devlet parasiyla temin edilmis yüzlerce çift ayakkabi ile doldurmasi... gibi.



Halbuki Filipinler genis anlamda müslümanlasmis , özellikle iki adasi (Sulu ve Mindanao) Islâm'in hakimiyetini ve devletlesmesini son dönemlere kadar getirebilmis sancili bir ülkedir. Islâm dini mensuplarinca 1450'de (Istanbul'un fethinden 3 yil önce) kurulan Sulu Devleti, 20. yüzyila dek ayakta kalma basarisini göstermistir. Günümüzde müslüman nüfus hâlâ bu iki adada yogundur.



Müslümanlardan çok sonra buralara gelen Portekizliler, Ispanyollar, Ingilizler, Ruslar ve nihayet Amerikalilar... hiristiyanligi getirmis ve hakim kilmistir. Islâm ve müslümanlar niye gerilemis, bunlar neden ilerlemis?..



Gerçek nerede, dünya nerede? Ya biz neredeyiz?..



***



Bir ülke, iki mevsim



Resmi adi Filipinler Cumhuriyeti. Pilipino dilinde “Republika Ng Pilipinas”. Büyük Okyanus'ta 7100 dolayinda ada ve adacik üzerine kurulu ülke. Adalari Luzon, Visaya grubu ve Mindanao adasi olarak üç gruba ayirmak mümkündür. Adalarin en büyükleri kuzeyde Luzon ve güneyde Mindanao'dur.



Bu takimadalar ülkesine tropik iklim hakimdir. Güney Çin Denizi'ne bakan bati kiyilarinda her yil bir kuru, bir de yagmurlu iki (dört degil) mevsim yasanir. Kuru mevsim, Aralik-Mayis arasi dönemi, yagmurlu mevsim de yilin geri kalan bölümünü kapsar. Havanin en iyi oldugu dönem Aralik-Subat arasidir.



Ülkenin toplam kara alaninin yaklasik yarisi ormanlarla kaplidir ve bunun büyük bölümünü de ticari deger tasiyan agaçlar olusturur. Filipinlerde 220 hayvan, 500 kus türü tespit edilmistir. Denizleriyle iç sularindaki balik çesitlerinin sayisi da en az ikibindir .



Verimli topraklariyla Filipinler temelde bir tarim ülkesidir. Ekim alanlarinin büyük kismi pirinç üretimine ayrilmistir. Ikinci ürün büyük oranda ABD'ye ihraç edilen sekerdir. Filipinler metalik ve metal disi mineral kaynaklar açisindan zengindir.



Filipinlerin Malay irkindan olan atalari, takimadaya kara Asya'sinin güneydogusundan ve bugün Endonezya'nin bulundugu bölgeden gelmislerdir. Ülkede ayrica küçük bir azinlik durumundaki Çinliler, Ispanyollar ve Hint kökenliler yasar. Yerli halk ise Aytalar ya da Balugalar adiyla da bilinen Negritolar idi. Filipinlerde 70-75 dolayinda dil ve lehçe konusulmaktadir. Bu diller geleneksel olarak 8 grupta toplanmistir.



Filipinlerdeki en genis dinî grup olan Katolikler (yüzde 85-90), Filipin Bagimsiz Kilisesi'ni olusturan Aglipayanlari da kapsar. En büyük dinî azinliklar müslümanlar (% 4-15) ve Iglesia ni Kristo (Isa Kilisesi) adli mezhebin de içinde bulundugu protestanlardir. Budistler ve animistler küçük topluluklar olusturur.
 

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,344
Tepkime puanı
25
Adalar üzerinde rahmet esintisi



Filipinlerin Islâmiyet'le ilk temasi 9. ve 10. yüzyillarda Kizildeniz'den Çin Denizi'ne kadar uzanan ve esas itibariyla müslümanlarin denetiminde bulunan milletlerarasi deniz ticaretine katilmasiyla baslar. Bu dönemde müslüman Arap tacirler inci, baharat, baga gibi mallari almak ve Borneo'dan Çin'e yaptiklari yolculuk sirasinda konaklamak için bazi Filipin adalarina ugruyorlardi.



Tersila veya Silsila adi verilen Sulu secere kaynaklari, Tuan (Malayca “hoca efendi”) Mesaika adinda bir Arap tüccarinin Jolo (Colo) adasina geldigini ve burada idareci sinifa mensup bir ailenin kiziyla evlenerek putlara tapan yerli halkin Islâmiyet'i kabul etmelerini sagladigini belirtmekte, ancak bu konuda herhangi bir tarih vermemektedir.



Islâmiyet'in Sulu'ya girisiyle ilgili ilk belge, Jolo (Buansa) adasindaki Jolo sehrinin birkaç mil uzaginda, eskiden Sulu sultanlarinin taç giydikleri Bud Dato'da bulunan ve Tuan (hoca) Makbalu adinda yabanci bir müslümana ait oldugu sanilan 710/1310-1311 tarihli bir mezar tasidir.



Yine Tersilalar, Tuan Serif Evliya da denilen Kerim el-Mahdum adinda sufi bir Arap davetçisinin 1380 yilinda Jolo'ya gelerek mahalli idarecilerin izniyle diger Sulu adalarini gezip Islâm'i yaydigini ve Simunal adasindaki Tubig-Indangan sehrinde bir cami yaptirdigini belirtir.



15. yüzyil baslarinda Raca Baguinda Ali adinda Sumatrali müslüman bir prens küçük donanmasiyla Jolo'ya gelmis ve yerli bir prensesle evlenerek burayi ve çevresindeki diger adalari idare etmeye baslamistir.



Onun ölümünden sonra damadi Serif Ebu Bekir el-Hasim yönetimi üstlenmis ve bassehri Jolo olan Sulu Sultanligini kurmustur (1450). Böylece siyasi güç kazanan Islâmiyet, kisa sürede Sulu takimadalarinin diger adalarina da yayilmistir.



Tersilalar, Mindanao adasinin islâmlasmasini da bir Arap baba ile Johorlu bir Malay prensesinin oglu olan Serif Muhammed Kabungsuvan adindaki bir davetçiye baglarlar. 16. yüzyilin baslarinda Malay yarimadasindan Pulangi'ye (Cotabbato) gelen bu zat, bölgeye daha önce ulasmis olan baska davetçilerle birlikte datularla (yerli yöneticiler) isbirligi yaparak fetihler, diplomasi ve evlilikler yoluyla bölgedeki halki müslümanlastirmis, arkasindan da Mindanao adasinda Maguindanao Sultanligi'ni kurmustur (1515).



Ayni yüzyilin son çeyreginde Sulu Sultanligi ve Filipinler'in güneyindeki Ternate sultanligi gibi devletlerle iliskilerin artmasi, hanedanlar arasinda evlilik baglarinin kurulmasi ve Arap, Borneolu , Ternateli davetçilerin bölgeye gelmeleriyle Islâmiyet güçlendi ve 18. yüzyil baslarinda, Ispanyollarin giderek artan sömürgelestirme ve hiristiyanlastirma faaliyetlerine karsilik özellikle Maranao bölgesinde yayildi.



Islâm, Filipin adalarinin güneyinde genelde barisçi yolla yayilmistir. Adalarda yayilmaya baslayan Islâm dini, yeni siyasal ve toplumsal örgütlenmeleri de beraberinde getirmis, hatta ülkenin tamami islâmlasma süreci içine girmisti. Ama Ispanyollarin gelisi Islâm'in güçlü biçimde kurumsallasmasini, yayilmasini ve iyice yerlesmesini önledi.



Islâm'i engelleme çabalari



Ispanyollar takimadaya ilk kez Portekizli denizci Fernao de Magalhaes (Macellan) önderliginde bir kesif heyeti vasitasiyla geldiler (1521). Birkaç basarisiz seferin ardindan 1542'de buraya ulasan denizci Ruy Lopez de Villalobos, adalara dönemin veliaht prensi ve gelecegin Ispanya krali ‘Krallarin en Katoligi' II. Felipe'nin onuruna Filipinler adini verdi. Ondan sonra acimasiz bir katoliklestirme politikasi uygulandi. Hiristiyanlastirma islemi Agustinien, Dominiken, Fransisken ve Cizvit misyonerleri tarafindan yürütüldü. Ama Mindanao ve Sulu'daki müslümanlar hiçbir zaman tam olarak Ispanyol denetimine girmediler.



Ispanyollarin önceleri yalniz Faslilar ve Endülüs müslümanlari , sonra da bütün müslümanlar için kullandigi “Moro” adiyla taninan müslümanlar, ülkenin güneyindeki Mindanao, Sulu ve Palavan gibi adalarda yasamakta ve bölgedeki bes vilayette (Tavi-Tavi, Sulu, Basilan, Maguindanao ve Lanao del Sur) halkin çogunlugunu olusturmaktadir. Sayilari hakkinda maalesef kesin bilgi bulunmamaktadir. Sosyal, dinî ve kültürel bakimdan farkli bir kimlige ve hiristiyanlardan çok daha eski bir tarihe sahip olan müslümanlar, dil ve etnik yapi bakimindan 12 gruba ayrilir.
 

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,344
Tepkime puanı
25
Moro demek, müslüman demek

Ispanyollarin kültürel hedefi adalari tümüyle hiristiyanlastirmak ve Ispanyollastirmakti. Hiristiyanlastirma çabalari, müslümanlarin Islâm'a ve kendi kültürlerine sarilip sürekli mukavemet göstermeleri karsisinda sonuçsuz kaldi. Müslüman davetçilerin belli bölgelere girmesi, faaliyette bulunmasi yasaklandigi gibi, yakalananlarin cezalandirilmasi, hatta camilerin yikilmasi gibi zecri tedbirler alindi. Bunun üzerine “ Moro (Müslüman) Savaslari” adiyla geçen 3 asirlik savaslar basladi. Söz konusu düsmanlik hâlâ sürmektedir.

Müslümanlar, degisik dönemlerde Filipinler Cumhuriyeti hariç, tarihin Filipinliler tarafindan kurulan en genis devletlerine sahip oldular. Hanedan mücadeleleri sirasinda ihanetler yasadilar. Hiristiyanlarca vaftiz edilen devrik sultanlar bile oldu. Ingilizlerin güçlenmesi, Ispanyollarin zayiflamasi sonucunu dogurdu. Müslümanlar Ispanyollarca Juramentado (Juramentado enemigo “ölünceye kadar savasacagina and içmis ezeli düsman”) olarak adlandirilmislardi.

1898'de Ispanyol-Amerikan savasi sonucu, bütün Filipinler ABD'ye devredildi. Amerikan ordusu barisi ve huzuru saglamak, kaçakçilik, korsanlik ve köle ticaretini önlemek adi altinda müslüman bölgelerde seri askeri operasyonlar düzenledi. En siddetlisi, binlerce müslümanin katliamiyla sonuçlanan “bud dajo” harekâtidir (1906). 1915'te Sulu Sultani II. Cemal el-Kiram, idaresi altinda bulunan bölgelerin hakimiyet hakkini resmen ABD'ye devretti. Ancak kendilerini hiristiyan Filipin halkindan ayri gören müslümanlar, Bangsa Moro (Müslüman Cemaat, Morolar) adini siyasi anlamda kullanmaya basladilar. Filipin bagimsizlik mücadelesi boyunca islâmî kimlige sahip ayri bir bagimsiz devlet olma yolunda çabalarini sürdürdüler.

4 Temmuz 1946'da bagimsizligin ilan edilmesiyle, müslümanlar kendilerini bir oldu-bitti karsisinda buldular. Müslüman bölgelere yapilan bilinçli hiristiyan iskâni, zamanla müslümanlari azinlik durumuna düsürdü. Egitimsiz, yardimsiz, issiz birakilan ve güvenlik güçlerince hasimlari karsisinda daima mahkum edilen ve çaresiz durumlara düsürülen, itilip kakilan, ikinci sinif muamelesi gören müslümanlar hosnutsuzdular.

1968'de Coregidor'da 30 müslüman askerin hiristiyan subaylarca, üstlerine itaatsizlik gibi sudan bir bahaneyle katledilmesi, 1971'de bir caminin kundaklanarak 70 kisinin diri diri yakilmasi bardagi tasiran son damla
oldu. Olaylarin tirmanmasi üzerine 1972 Eylülünde sikiyönetim ilan edildi.

Umutlari gelecege tasimak

Müslümanlar, bir süre Filipinler Üniversitesi'nde ögretim üyeligi yapan Nur Misuari önderliginde Moro National Liberation Front'u (MNLF, Moro Milli Bagimsizlik Cephesi) kurdular (1969). Kisa sürede Islâm Konferansi Teskilati'nin (IKT) destegini aldilar.

1976'da MNLF ile hükümet temsilcileri, müslümanlarin yasadigi 13 vilayeti içine alacak özerk bir bölgenin kurulmasini öngören Trablus (Tripoli) Anlasmasi'ni imzaladilar. Hükümetin bunu 10 vilayeti kapsayacak sekilde daraltmasi, çatismalari yeniden baslatti.

Bunun üzerine hükümet, yumusayarak dinî bayram günlerini resmi tatil kabul etti, medeni hukukta müslümanlarla ilgili düzenlemeler yapti. Dinî egitimin saglanmasina yönelik tedbirler aldi. Amanah (Emanet) Bank adinda faizsiz bir banka kurulmasina izin verdi. Müslümanlara idari mevkilerde görev verdi. 1981'de Müslüman Isleri Bakanligi kuruldu. Bu bakanligi1984'te Office of Muslim Affairs and Cultural Communities'e (Müslüman Isleri ve Kültürel Cemaatler Dairesi) dönüstürdü.

1986'dan sonra MNLF ile görüsmeler tekrar basladi. Polis ve askeri güçlerin olusturulmasindaki oranlar ve özerk bölgeye dahil edilecek vilayetlerin sayisi hakkinda anlasma saglanamadi. 1989'da ve 1992'de olumsuzlukla sonuçlanan iki girisim daha oldu.

Müslümanlar daha sonra Islâmî Kurtulus Cephesi adinda ikinci bir teskilat daha kurdular. Bir süre sonra bu iki teskilat birleserek bagimsizlik mücadelesine birlikte devam ettiler. Su anda özerk, Islâm'i daha serbest yasama imkanina kavusmus durumdalar.

Mücadele hâlâ olanca hiziyla sürmektedir. Fakat Islâm dünyasi ve müslümanlar Kibris, Filistin, Bosna Hersek, Çeçenistan, Afganistan ve Irak'taki sicak gündemle; Islâm dünyasinin yeralti ve yerüstü zenginliklerini sömürmeye yönelik soguk (psikolojik) savasla o kadar yogun bir mesguliyet içindeler ki, ne Filipinleri, ne de oradaki Morolari (Müslümanlari) düsünecek haldeler.

Bu vesileyle birazcik gündeme getirme sansi bulabilmissek ne mutlu bize.
 
Üst Alt