güzel sözler

hacı anne

Süper Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
984
Tepkime puanı
16
Eritirim her bir boncuğu teker teker...
Mevla aşkıyla yanar sinem...
Kalbim de ellerime eşlik eder; Ya Allah, Subhan Allah çeker...

Ne kadar kibirli dursa da,
Bardağın önünde eğilir çaydanlık...
Öyleyse bu büyüklenmek niye?
Bu kibir bu gurur niye?
Mütevazi olup, hatta bir adım bile geçmesek gurur kapısından

Bardağı bunun için öper insan anlından....
Büyümek istersek küçülmeliyiz kendi gözümüzde
Yücelik damına tevazu merdiveniyle çıkılıyor...

Görmesek de biliyoruz yeşilin güven, siyahın asalet, pembenin muhabbet ve beyazın temizlik şarkıları söylediğini...

Sönmeyen yıldızların sadece gökte değil yerde de parladığını...

Neşesini, ümüdini, aşkını, yaşama sevincini kaybedenin başka kaybedecek bir şey olmadığını...

Görmesek de biliyoruz...
Erkeklerin ağlamadığını, lakin erkek oğlu erkeklerınin ağlamadan duramadığını, gözyaşını sadece yürekteki ateşi değil, Cehennemi bile söndürmeye kadir olduğunu...

Aşkın gölde, çölde, yolda, dağda, dilde, gülde değil, gönülde olduğunu...

Görmesek de biliyoruz...
Başlayanın bitirdiğini, yürüyenin vardığını, arayanın bulduğunu, duranın düşdüğünü, düşenin ezildiğini, ezilenin de çözüldüğünü...

Merhaba'nın bir bardak çay kadar sıcak, Elvedanın en az zemheri akşamları kadar soğuk olduğunu...

Bosna da vurulan kuşu...
Çeçenya'da bitmeyen kışı... Filistin'de atılan taşı... Bağdat'ta akan yaşı, Kerbela'da kesilen başı...

Ariflerin ağlarken güldüğünü ve çınarların ayakta öldüğünü...

En koyu karanlıkların alnında şafak yakındır yazdığını....
Bir çiçekle baharın gelmeyeceğını fakat bir çiçeğin alnında baharın yazılı olduğunu...

Görmesek de biliyoruz en büyük körlüğün nankörlük olduğunu ve en büyük özrün elde-ayakta, dilde-dudakta değil, insanlık cevherini kaybetmiş bir beyin de olduğunu...

Görebilenlere, selam olsun...

Gerçek fakir, bir veya iki lokma ya da bir veya iki hurma ile baştan savulan değildir...
Asıl fakir, ihtiyacını giderecek bir şey bulamayan, kendisine sadaka verilmesinin zarureti bilinmeyen ve kalkıp insanlardan dilenmeyen kimsedir.

Ulemanın yanında dilimizi...
Evliyanın yanında gönlümüzü...
Namazdayken kalbimizi...
Yemekteyken midemizi...
Başkasının evinde gözümüzü...
Halkın arasında dilimizi koruyalım...
İki şeyi unutmamak lazım:
Allah’ı ve ölümü...
İki şeyi de unutmak:
Başkasına yaptığımız iyiliği...
Başkasının bize yaptığı kötülüğü...

En çok sevdiğimizden hiç yüz bulamasak...
Kab bin Malik Hz.'leri gibi yalnız kalsak,
Başta komutan iken nefer yapılsak,
Emriniz başım üstüne diyebilmektir HİZMET...

Hz.Aişe, Peygamberimiz Aleyhisselatü vesselam ile yeni evlenmişti. Eşinin kendisini sevip sevmediğini merak etmekteydi. Ya da kendisini ne kadar ve nasıl sevdiğini. Hz. Aişe bu düşüncesini Peygamber Aleyhisselatü vesselam ile konuşmadan edemedi.
Ey ALLAH`ın Resulu, beni seviyor musun?
Evet, ya Aişe tabi seviyorum...
Hz. Aişe annemiz dahasını da merak ediyordu. Acaba nasıl seviyordu?
Hemen sordu.
Beni nasıl seviyorsun?
Peygamber Efendimiz Aleyhisselatü vesselam sevgi şeklini tanımladı eşine:
Kördüğüm gibi...
Bu cevap Hz. Aişe'yi çok sevindirdi. Çünkü kördüğüm açılmazdı. Açılmayan, bitmeyen sırlı bir sevgi demekti.

Alacağı cevap onu cok mutlu ettiği için, Hz Aişe sık sık sorardı:
Ey ALLAH'ın Resulü, kördüğüm ne alemde?
Peygamberimiz Aleyhisselatü vesselam Hz.Aişe'yi memnun eden cevabı verdi her defasında:
ilk günkü gibi...
Sevmekte de eşsizdi O (sav)...

O aynaydı: Yarattığı varlıkları çok seven ve onlar tarafından da çok sevilen Vedud`un aynası...

Karpuzu severiz...
İçimizi serinletir...
Siyah çekirdekleri var diye onu yemekten vazgeçmeyiz...
Asıl olan çekirdekleri yutmadan, ellerimizi kirletmeden karpuzu yeme becerisini gösterip içimizi serinletmek...
Hayatı da seviyoruz...
Eğer içimize serinlik (Huzur) istiyorsak.
Hayatında siyah çekirdeklerini ayıklamasını bilmek gerek...

Aşka yanmalı can dediğin...
Ya canan olmalı ya da canını almalı...
Yar diyemezsin ki herkese, içindeki yaran olmalı...
Herkesin de bir yüreği vardır amma yürek dediğin Bir (b)aşka yanmalı...

Bir ince iştir yaşamak dediğin, sana yürümek düşer...
Çünkü, yol olur yeryüzü yürümeyi bilene...
Yeter ki vakar olsun duruşun, özlemli olsun yürüyüşün. Yürümek, kavlin olsun, ahdin olsun, vefan olsun...
Vur kendini yollara...
İmdada sesin olsun, dara uzansın ellerin, zora dayansın bileğin...
Olurda sürçerse ayağın;
Dayandığın, güvendiğin her daim RABBİN olsun...

Benimlesin sen

Hiç yüz vermedim güneşe bugün..
Benimlesin sen
gösterip hava attım çiçeklere..
Adını zıpkınla kazdım göğün en yüksek yerine...
Bir de SENİ SEVİYORUM diye bağırdım duydun mu?​
 

vaveyla

Çalışkan Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
26 Şubat 2011
Mesajlar
503
Tepkime puanı
10



İki alem vardır: İlki varlık alemi, ikincisi manâ alemi.
Varlık alemi gündüz gibidir, olanı biteni açıkça görürsün, kendini kolayca ele verir. Manâ alemi ise gece gibidir, onu bulmak için mutlaka gönül ışığını yakman gerekir.
 
Üst Alt