Güneşle meşgul olmak varken, yıldızlarla uğraşmamalıdır.

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
Güneşle meşgul olmak varken, yıldızlarla uğraşmamalıdır.

İnsan nasıl yaşarsa, öyle ölür. Nasıl ölürse, öyle diriltilir. Bunu cenab-ı Peygamber aleyhissalatü vesselam buyurmuştur. İşte ömrü boyunca dinimize hizmet edenlerin akibetleri ve ahiretleri güzel olur. Velhasıl, biz dünyayı terk etmesek bile, dünya bizi terk edecektir. Dünya bizi terk etmese bile, biz onu terk edeceğiz.

Cenab-ı Peygamber aleyhissalatü vesselam buyuruyor ki; Bu dünya mel’undur. Yani seni Allahtan ayırır. Bu dünyada Allah için olmayan her şey de mel’undur. Dünyaya kıymet vermeğe değmez! Velhasıl, Allahü teala yarattığı kulunun hem dünyada, hem ahirette, kabirde ve mahşerde, her yerde rahat etmesi için, kendisini hiçbir yerde, hiçbir zaman, çaresiz bırakmamıştır. Evlenirken de, iş kurarken de, yemek yerken de, her zaman her yerde, Onun rızasına uygun yaşamak imkanımız vardır. Çünki bildirmeseydi, sual sormazdı. Ama her şeyi bildirdi. Bildirdiği için de, artık bize düşen, onu öğrenmek, öğrendiklerimizi tatbik etmek, ondan sonra da, onları Allah rızası için yapıp, tarlaya ekmektir. Tarla çok bereketli bir yerdir; ancak Allah için yapılanlar ahirette bire yüz, bire yediyüz verecektir. Ve şimdi fırsat zamanıdır.

Büyükler Vel-asr suresini anlatırlarken buyuruyorlar ki; Asr kelimesi, ikindi anlamına gelir. Başka ne anlama gelir? Günün başlama saatidir. Yani mesela perşembe ikindi namazında cuma başlar. Cuma ikindiye kadar devam eder. Peygamberimiz aleyhissalatü vesselam son Peygamber, ondan sonra Peygamber yoktur. O halde, gün bitimi, Peygamberliğin sonu, hep bunlar, asr kelimesi ile izah edilir. Allahü teala buyuruyor ki; Asrdan sonra, yani yeni gün başladıktan sonra, çok fitneler çıkacaktır. İnsanlar hüsrana uğrayacaklar. İnnel insane lefi husr: Buyurdular ki; Hem inne var, hem lam, kasem var. Yani muhakkak, insanlar ahirete yaklaştıkça, hüsrana uğrayacaklardır. İllellezine amenü: Yalnız müstesna olarak, iman edenler, yani Ehl-i sünnet itikadında olanlar, hariçtir. Ve amilüssalihati: Yani ibadet yapanlar, İslamın beş şartını yerine getirenler hariçtir. Ve tevasavbilhak: Davet-ül hak, kelime-i tevhid anlamına da gelir. Bu, dinimizin yayılmasına hizmet manasınadır. Yani Allahın dinini, islamı yaymak için uğraşanlar, nefsine karşı çıkanlar, ilim yaymak için çalışanlar, velhasıl insanlara faydalı olacak hizmetleri yapanlar hariçtir. Efendim, bir insana bir şey anlatmak çok zor bir iştir. Hemen arkasından cenab-ı Hak da buyuruyor ki; Ve tevasavbissabr: Siz bu işi yaparken çok sıkıntılar çekeceksiniz, çok üzüntülü günler geçireceksiniz. İşte o zaman, sabr edin.

Kalbinde Büyüklere, evliyaya zerre kadar muhabbeti olan, imanla ölür, küfür üzere gitmez. Bid’at ehli olmaz, kâfir ve müşrik, hiç olmaz. Mektûbâtta imam-ı Rabbani hazretleri buyuruyorlar ki; Eğer Allahü teala bir kuluna bu yolun büyüklerinden birini tanıtmışsa, ona her şeyi vermiştir. İman, namaz, oruç, hepsi onu tanımaya bağlıdır. Ne gibi? Eshab-ı kiramın Peygamber efendimizi aleyhissalatü vesselam tanıması gibi. Onu tanımayan küfür üzerine kaldı, tanıyan, Eshab-ı kiram oldu.

Mü’minin kalbi, nur olduğu için, aydınlıktır. Kafirin kalbi karanlıktır, zulmet, küfür olduğu için. İşte mü’min, kalbi aydınlık olduğu için, kendisi için de, başkaları için de, daima ışıktır.

Sabahleyin güneş çıktıktan sonra Işığın altında çalışanların işleri muntazamdır. Karışık değildir. Neyaptığını herkes görür, onun için gizli ve kötü bir şey yapamaz. Karanlık işler yapamaz. Hep iyilik yapar. Yanlış bir şey de yapmaz. Çünki önündeki kuyuyu, çukurları görür. Çarpmamak ve çarpılmamak için, elinden gelen gayreti gösterir. Fakat bazıları, akşam güneş battıktan sonra sokağa çıkıyorlar, onlar da gece çalışıyorlar. Çünki onlar Işığı görmüyorlar. Karanlıkta çalışanlar karanlık işler yaparlar. İşleri karışıkdır. İtimat telkin etmezler. İşin başı Işığı görmek ve Işık altında çalışmaktır. Işığa yönünü dönen aydınlık işler yapar, Işığa arkasını dönen karanlık işler yapar. Bunu iyi anlamak lazımdır.

Bir evin her tarafı yanıyorsa. Kurtulmak mümkün değilse. Bir mübarek zât gelip, dese ki; “Bak evladım, istersen seni kurtarabilirim. Ama şartlarım var. Bunları yerine getirmen lazım” dese. İnsan ne der? Efendim, şart falan anlamam. Ben yanmaya hazırım, der mi? İmkan yok! Tabi efendim, her şeyi yaparım. Yeter ki, siz beni şu ateşten kurtarın, der. Veyahut da iki gözü âmâ birisine bir mübarek zât geliyor; “Bende bir göz damlası var, onu damlatırsan iki gözün açılacak” diyor. Gözleri açılsa, her tarafı güzel güzel görse, bu adamın sevinci anlatılabilir mi? Böyle bir nimete kavuşan kişi, bu nimete kavuşmasına sebep olan zâtı nasıl unutur? Onun için, büyükler buyuruyor ki; “Beni küfürden kurtaran hocamdan, ben başka bir keramet istemem”. Biz de demeliyiz ki; Ateşte yanmak üzereyken mübarek bir zat bizi kurtardıktan sonra, başka Ondan ne istenir? Abdülhakim efendi hazretleri kuddise sirruh buyuruyorlar ki; Bundan önceki ümmetlerin helak olmasının bir sebebi de, peygamberlerine çok lüzumsuz sorular sormalarıydı. Bize imanı öğreten büyüğümüze tam teslim olmalıdır. Güneşle meşgul olmak varken, yıldızlarla uğraşmamalıdır. Değmez çünki. Elhamdülillah, Mübarek hocamız her şeyi anlatmışlar. İsmini de Tam İlmihâl Seadet-i Ebediye koymuşlar. Tam demek, burada noksan yok, aradığınız her konuyu bulabilirsiniz demektir. Zaten vaktimiz çok mahdut, onu tekrar tekrar okuyup, anlamaya çalışmalıdır. Çok çeşitli kitab okumak yerine doğru olan, büyüklerden nakil olan kitabı çok okumalıdır. Yemek için hazır lokma varken, onu yemeğe çalışmak lazım. Yoksa, buğday ekip, un yapıp, ekmek hazırlamağa vaktimizde yok, lüzumda yok. Akıllı olmak, ahiret ticaretini bilmek lazımdır.

İnsan dünyada hocasını unutursa, ahiretde unutulur. Unutmazsa unutmazlar. Dünyada sahip çıkmazsa, ahiretde sahip çıkmazlar. Dünyada biz sahip çıkalımki, ahiretde bize sahip çıksınlar.

Allahü tealaya emanet olunuz efendim.

islamiforumlar.net ailesinin muhterem üyelerinin, Cuma gününü tebrik ederiz,müstecâb dualarınızı istirham ederiz efendim.


ali zeki osmanağaoğlu
 
Üst Alt