Gerga ve Harpasa Antik kenti

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,015
Tepkime puanı
423
Gerga

Aydın İli'ne bağlı, Çine İlçesi, Deliktaş Mevkiinde yer alan kent, Alabanda antik kentinin 13 km. kuzey-batısında bulunmaktadır. Kentin tarihinin arkaik döneme kadar gittiğini gösteren izler vardır. Halen kent içinde görülen kalıntılar arkaik dönem ve Roma dönemine aittir. Gerga Karia kültürünü yansıtan önemli bir merkezdir. Dağlar arasında kurulmuş bir kent olması nedeniyle Karia karakterini korumuş olan kentlerden biri olarak nitelendirilmektedir.

Sur duvarları tipik Karia stilindedir. Gerga adı kaynaklarda bir kent olarak belirtildiği gibi yerel bir tanrıya ait olabileceği de belirtilmektedir. En önemli yapı halen ayakta olan ve tapınak olarak adlandırılabilecek özelliklere sahip yapıdır. Yapının hemen altında yere düşmüş kolosal heykelin Kybele'ye ait olabileceği düşünülmektedir. Heykelin zamanımızdan 20-30 yıl önce ayakta olduğu kaynaklardan ve çevre halkından öğrenilmiştir.

HARPASA-ARPAZ
Latince de Harpasa olarak yazılan ve aslının Luwi ya da onun ardılı Kari a dilinden geldiği düşünülen Arpasa, bugün Aydın ili Nazilli ilçesine bağlı eski adı Arpaz ve yeni adı Esen-köy yakınındaki bir ilk çağ kentidir.

Bu antik kentin, yakınlarında bugün Akçay olarak adlandırılan ve Karia döneminde Arpasoz/ Harpa sus adına sahip bir akarsu bulanmaktadır. Harpasa kentinin Roma döneminde bastığı bazı paralar üzerinde ırmak 'tanrısı Arpassos'u canlandıran kabartmaların da bulunması kentin kenarında ki akarsuyun kent yaşamı için ne derece önemli olduğunu ortaya çıkarmaktadır.

Kentin tarihin deki en önemli olaylardan biri I.O. 229 ya da 228 yılında Bergama Krallık ordusu ile Selevkos'ların çayın kıyısında yaptıkları savaştır. Ve savaşı Bergama Kırallık ordusu kazandıktan sonra çay da tarihsel bir öneme kavuşmuştur. Arpasa sözcüğü açılır ve anlamı araştırılırsa; onun Arpa-(A) ssa' dan geldiği ortaya çıkacaktır. Bu sözcük de akarsu kenti anlamına gelmektedir. Arpa sözcüğü incelendiğinde bu sözcüğün Luwi dili ya da onun ardılı dillerin konuşulduğu yörelerde akarsu ile bağlantılı birçok tarihsel ad içinde bulunduğu görülmektedir.

Böylece bu sözcüğün akarsu, ırmak, çay, su, dere gibi anlamlar taşıdığı düşünülmelidir. Arpa'nın sonunda ki PA'nın su anlamına geldiği zaten bilinmektedir. Ayrıca Hint-Avrupa dil grubunda Arakma, akıntı gibi anlamlar taşımaktadır. Ayrıca Hitit'çe de Arra sözcüğünün sulamak olduğu da bilinmektedir. Günümüzde Fransızca1 da da Arroser aynı anlam taşımaktadır. Yine Ermenicede Aru da akarsu anlamına gelmektedir. Bu benzerlikler ışığında sözcüğün akarsu anlamına geldiği rahatça söylenebilir. Assa sözcüğünün ise, Luwi dilinde ya da ardılı İ.O. 1. bin yıl Anadolu dillerinden gelme pek çok yerleşim adında Asa/ Assa biçiminde sözcüklerin bitişinde kullanıldığı görülmektedir. Bu sözcüğün yerleşim anlamını taşıdığı sanılmaktadır. Sözcüğün bir diğer çeşitlemesi ise, İssa'dır. Sözcük Helenler döneminde Assos ya da İssos biçiminde kullanılmış ve Helen döneminden kalma birçok kent adının bitişinde bu sözcüklere rastlanmaktadır. Örneğin: Halikarnas sos, Adrassos, Pedasos gibi. Böylece assos, ssos biçiminde biten kent adlarının öz biçiminin assa olduğu sonucu da güçlenmektedir.

Ayrıca Hititçede iskân etmek, yerleşmek anlamına gelen Asas fiilinin bulunması da Asa/ Assa'nın Luwi dilinde yerleşim anlamına geldiğini daha da güçlendirmektedir. Asa-Assa ile biten tarihsel coğrafya adları (Helence-Assos)- kenti anlamına gelmektedir. Böylece Arpasa'nın akarsu kenti anlamını taşıdığı açıkça ortaya çıkmaktadır. Bu adların sonunu oluşturan Asa/ Assa ya da Assos bitişleri Türkçede- sun ya da sın biçimini almıştır. Helen ağzının değiştirmediği- sa bitişleri ise Türk ağzında çoğu kez son a'sını yitirmiş hatta bazen a'yı yitirdikten sonra s'si de z biçimini aldığı görülmektedir. Arpasa'nın Arpaz olması gibi

Arpaz Beyler Konağı, 18. yüzyıl Ayanlık dönemi yapılarındandır. Arpaz'daki en önemli mimari yapılar kümesini oluşturan beyler konağı, Harpasa Antik Kentinin bulunduğu Hisartepenin eteklerinde ve Akçay Ovasına hakim konumda inşa edilmiştir. Kuruluş, değişik zamanlarda inşa edilmiş bir kısmı yıkıntı halindeki yapı birimlerinden oluşur. Bunların arasında iri payandalarla desteklenmiş etek duvarları, üstü yıkılmış bir kale görünümündedir.

Benzer payandalı duvar izleri konağın batı ve güney kısımlarında hala durmaktadır. Bu kalıntılar burada müstahkem bir duvarla çevrili bir eski avlunun varlığını düşündürüyor. Kalenin gerisinde yükselen bir kule, çiftlik sahiplerinin ikametgâhı olan evle karşı karşıya durmaktadır. Kulenin eve bakan cephesinin birinci katında bulunan giriş kapısına çıkan taş merdivenler vardır. Kapının üst kısmında daha önce kullanılan bir çekme köprüye ait makara yuvaları bulunmaktadır. İndirildiği zaman evin zemin kat taşlığına dayanan kemerli bir platforma oturan köprü, evden kuleye doğrudan doğruya geçebilmeyi sağlıyordu. Söz konusu köprü günümüze ulaşamamıştır. Dışa tamamen kapalı olan kulenin zemin katı Meşrutiyet Dönemine kadar zindan olarak kullanılmış. Giriş katından üst kata ahşap bir merdivenle çıkılır. Bu kat ovaya bakan parmaklıklı pencereleri, oturma sekileri, dolapları ve alçıdan ocağı ile bir yaşama mekânı olarak düzenlenmiştir. Yanında sonradan eklendiği anlaşılan kubbeli bir küçük hamam yer alır.

Konak sahiplerinden Dr. Osman Arpaz'dan alınan bilgiye göre, kule II. Mahmud zamanında, Rodos'a ıslahata gönderilen Hacı Hasan Bey tarafından ve Rodos'tan getirtilen 20 kadar Rum ustaya yaptırılmıştır. Muhtemelen Hacı Hasan Bey'in yaptığı işler kulenin yapımı ile değil ama onarımı ile ilgilidir. Nitekim Kel Mehmet'in 1830 yılında kuleyi kuşatarak ateşe verdiği bilinmektedir. Kuledeki onarım izleri ise 1830lardan sonraya ait görünmektedir.

Kulenin karşısında duran bey evi, oymalı ahşap işçiliği, nakışlı tavanlarındaki çarkıfelek motifleriyle, 19.yy üslup özelliklerini yansıtan güzel bir taşra yapısıdır. Dekoratif özellikleri nedeniyle, kulenin onarımı sırasında yapılmış olmalıdır.

Günümüze kadar büyük ölçüde ayakta kalan Arpaz Beyler Konağı, müştemilat yapıları ve kulenin onarımı ve turizme kazandırılabilmesi için, varislerinin müracaatı ve Aydın İl Genel Meclisi'nin girişimi ile konakta incelemeler yapılmış, ancak varislerinin çok olması ve hepsinin onayının henüz alınamamış olması nedeniyle herhangi bir işlem yapılamamıştır. Bu tip özel mülkiyete ait yapılarda öncelikle tüm varislerin onayı olması gerekmektedir.
 
Üst Alt