Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
İslam ve Osmanlı Tarihi
Muhtelif Konular
Filistin'deki Islâmi Hareketin Gelisme Süreci ve Bugün Geldigi Nokta
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ömr-ü diyar" data-source="post: 10212" data-attributes="member: 376"><p>Kurulusunu Hazirlayan Etkenler</p><p></p><p>Filistin Islâmi Direnis Hareketi (HAMAS), genelde 1948'deki ilk felaketin ve özelde Haziran 1967 yenilgisinin ardindan Filistin halkinin içine düstügü durumun ve sartlarin dogal bir sonucu olarak ortaya çikmistir. Bu hareketin ortaya çikmasina vesile olan etkenleri iki eksende degerlendirmek mümkündür: a) 1987 yilina kadarki Filistin meselesiyle baglantili siyasi gelismeler b) Filistin'deki Islâmi uyanisin gelismesi ve bunun seksenli yillarin ortasindan buyana geldigi nokta.</p><p></p><p>a.Filistin Meselesiyle Baglantili Siyâsi Gelismeler Ekseni: Filistin halki, kendisine göre bir ölüm kalim meselesi veya Müslümanlarla siyonistler arasinda süre giden bir uygarlik mücadelesi anlami tasiyan davasinin 1948 felâketinden sonra sadece bir mülteciler meselesine, 1967 yenilgisinden sonra da düsman saldirilarinin geride biraktigi izleri silme, karsiliginda da Filistin topraklarinin üçte ikisinden taviz verme oyununa dönüstügünü görmeye basladi. Bu durum Filistin halkini davasina dört elle sarilmaya yöneltti. Bunun sonucunda da Filistin Kurtulus Örgütü (FKÖ) ve çesitli halk direnis gruplari ortaya çikti.</p><p></p><p>Ancak Filistin Kurtulus Örgütü'nde kendini gösteren ve sekillenen Filistin devrimi programi seksenli yillarda içten ve distan birtakim yipranmalara ve bozulmalara maruz kaldi. Bu durum söz konusu programin zayif ve etkisiz hâle gelmesine sebep oldu. Yetmisli yillarda Filistin Milli Misaki'nin üzerinde durdugu çözümlerin disinda da birtakim orta çözümlerin kabul edilmesini mümkün gören çesitli degerlendirmeler ortaya konmustu. Bu degerlendirmeler özellikle Camp David anlasmasinin imzalanmasindan, ardindan siyonist yönetimin Güney Lübnan'i ve 1982'de de Beyrut'u isgal etmesinden sonra Filistin tarafinin açik önerileri seklini aldi. 1982 isgali 1967 yenilgisinden sonra Arap kavmi için en yüz karasi olay olmustu. Filistin'in içindeki tarihi direnise ragmen, söz konusu olayda bir Arap baskenti (Beyrut), Araplar tarafindan gelen hiçbir gerçek fiili tepkiyle karsilasilmadan üç ay süreyle isgal altinda tutulmustu. Bu olayin sonucu Filistin Kurtulus Örgütü'nün zayif düsürülmesi ve Lübnan'dan çikarilmasi oldu. Bu sonuç örgüt içindeki siyâsi çözüm yanlilarinin daha da güçlenmelerine yol açti.</p><p></p><p>Ödün vererek siyâsi çözüm bulma önerileri iki tehlikeli sart içeriyordu. Filistin halki bu sartlari, Hz. Ömer (r.a.) döneminde gerçeklestirilen fethin verdigi ruhla baslattigi cihadinin baslangicindan bugüne kadar sürekli reddetmisti. Bu iki sart da sunlardi:</p><p></p><p>-Siyonist hâkimiyeti ve onun Filistin topraklari üzerindeki varlik hakkini resmen tanimak,</p><p></p><p>-Filistin topraklarinin bir kismindan hatta büyük bir kismindan ödün vermek.</p><p></p><p>Bu sartlar ve onlara dayali öneriler FKÖ'nün ileri gelenlerince kabul görünce silahli mücadele stratejisi de gerilemeye basladi. Buna paralel olarak Arap dünyasinin Filistin davasina verdigi önem de azaldi. Artik bu dava da diger rutin meseleler gibi sadece uluslararasi toplantilarin ve sempozyumlarin gündem dosyalarina konan bir mesele haline geldi.</p><p></p><p>Iran-Irak Savasi'nin patlak vermesinden sonra gerek uluslararasi platformda ve gerekse Arap dünyasinda Filistin meselesi ikinci derecedeki meseleler durumuna düstü. Buna paralel olarak siyonist yönetimin politikasi daha güçlü ve etkili bir hale gelmeye basladi. Siyonist yönetim artik kendini biraz daha yüksekte görmeye basladi. 1981'de ABD ile Israil arasinda imzalanan stratejik yardimlasma anlasmasinin ardindan ABD'nin bu ülkeye yardim ve desteginin artmasiyla birlikte Israil daha da ileri gitti. Söz konusu anlasmada Golan tepelerinin ilhak edildiginin açiklanmasi ve Irak'in nükleer santrallerinin bombalanmasi da karara baglanmisti.</p><p></p><p>Uluslararasi alanda ABD etki alanini genisletme ve yaptirim gücünü artirma konusunda hayli ilerleme kaydetmis ve Sovyetler Birligi'ni epey geride birakmisti.</p><p></p><p>b.Islâmi Uyanis Ekseni: Diger Arap topraklarinda oldugu gibi Filistin'de de Islâmi uyanisin hizli bir sekilde gelistigi ve yayildigi gözlendi. Bu durum Islâmi hareketin hem fikri hem de örgütsel açidan güçlenmesine ve gelismesine imkân sagladi. Bu gelisme hem 1948'de isgal edilmis olan topraklarda hem de Gazze ve Bati Yaka bölgelerinde gerçeklesti.</p><p></p><p>Filistin'deki Islâmi akim iki sebebe dayanan ciddi bir olumsuzlukla karsi karsiya oldugunu anlamaya basladi. Bu olumsuzlugun kaynagini olusturan iki sebep de sunlardi:</p><p></p><p>Birincisi: Filistin meselesinin Arap ülkelerinin öncelikli konular listesinin en altina düsmesi.</p><p></p><p>Ikincisi: Filistin devriminin programinda isgal son buluncaya kadar silahli mücadelenin yerini, Filistin halkina zorla kabul ettirilecek siyâsi bir çözüm arayisinin almasi.</p><p></p><p>Iste bu iki geri adimin ve siyonist isgalin Filistin halkina lâyik gördügü baskici, gaddar uygulamalarin etkisiyle, disarida degil de Filistin topraklari içinde yasayan Filistin halki arasindaki direnis hamurunun da olgunlasmasiyla birlikte Filistin için cihad anlayisina dayali Islâmi bir programin ortaya konmasi zorunluydu. Bunun ilk tohumlari da 1981'de olusturulan Cihad Ailesi, 1983'te Seyh Ahmed Yasin'in olusturdugu cemaat ve daha baska olusumlarla atilmis oldu.</p><p></p><p>1987'de Filistin'in kurtulusu için yeni ilkeler üzerine yeni bir program ortaya koymak için sartlar olusmustu. Böylece kurulusunda, Filistin'deki Müslüman Kardesler cemaatinin özel bir rolü olan Filistin Islâmi Direnis Hareketi (HAMAS) ortaya çikti.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ömr-ü diyar, post: 10212, member: 376"] Kurulusunu Hazirlayan Etkenler Filistin Islâmi Direnis Hareketi (HAMAS), genelde 1948'deki ilk felaketin ve özelde Haziran 1967 yenilgisinin ardindan Filistin halkinin içine düstügü durumun ve sartlarin dogal bir sonucu olarak ortaya çikmistir. Bu hareketin ortaya çikmasina vesile olan etkenleri iki eksende degerlendirmek mümkündür: a) 1987 yilina kadarki Filistin meselesiyle baglantili siyasi gelismeler b) Filistin'deki Islâmi uyanisin gelismesi ve bunun seksenli yillarin ortasindan buyana geldigi nokta. a.Filistin Meselesiyle Baglantili Siyâsi Gelismeler Ekseni: Filistin halki, kendisine göre bir ölüm kalim meselesi veya Müslümanlarla siyonistler arasinda süre giden bir uygarlik mücadelesi anlami tasiyan davasinin 1948 felâketinden sonra sadece bir mülteciler meselesine, 1967 yenilgisinden sonra da düsman saldirilarinin geride biraktigi izleri silme, karsiliginda da Filistin topraklarinin üçte ikisinden taviz verme oyununa dönüstügünü görmeye basladi. Bu durum Filistin halkini davasina dört elle sarilmaya yöneltti. Bunun sonucunda da Filistin Kurtulus Örgütü (FKÖ) ve çesitli halk direnis gruplari ortaya çikti. Ancak Filistin Kurtulus Örgütü'nde kendini gösteren ve sekillenen Filistin devrimi programi seksenli yillarda içten ve distan birtakim yipranmalara ve bozulmalara maruz kaldi. Bu durum söz konusu programin zayif ve etkisiz hâle gelmesine sebep oldu. Yetmisli yillarda Filistin Milli Misaki'nin üzerinde durdugu çözümlerin disinda da birtakim orta çözümlerin kabul edilmesini mümkün gören çesitli degerlendirmeler ortaya konmustu. Bu degerlendirmeler özellikle Camp David anlasmasinin imzalanmasindan, ardindan siyonist yönetimin Güney Lübnan'i ve 1982'de de Beyrut'u isgal etmesinden sonra Filistin tarafinin açik önerileri seklini aldi. 1982 isgali 1967 yenilgisinden sonra Arap kavmi için en yüz karasi olay olmustu. Filistin'in içindeki tarihi direnise ragmen, söz konusu olayda bir Arap baskenti (Beyrut), Araplar tarafindan gelen hiçbir gerçek fiili tepkiyle karsilasilmadan üç ay süreyle isgal altinda tutulmustu. Bu olayin sonucu Filistin Kurtulus Örgütü'nün zayif düsürülmesi ve Lübnan'dan çikarilmasi oldu. Bu sonuç örgüt içindeki siyâsi çözüm yanlilarinin daha da güçlenmelerine yol açti. Ödün vererek siyâsi çözüm bulma önerileri iki tehlikeli sart içeriyordu. Filistin halki bu sartlari, Hz. Ömer (r.a.) döneminde gerçeklestirilen fethin verdigi ruhla baslattigi cihadinin baslangicindan bugüne kadar sürekli reddetmisti. Bu iki sart da sunlardi: -Siyonist hâkimiyeti ve onun Filistin topraklari üzerindeki varlik hakkini resmen tanimak, -Filistin topraklarinin bir kismindan hatta büyük bir kismindan ödün vermek. Bu sartlar ve onlara dayali öneriler FKÖ'nün ileri gelenlerince kabul görünce silahli mücadele stratejisi de gerilemeye basladi. Buna paralel olarak Arap dünyasinin Filistin davasina verdigi önem de azaldi. Artik bu dava da diger rutin meseleler gibi sadece uluslararasi toplantilarin ve sempozyumlarin gündem dosyalarina konan bir mesele haline geldi. Iran-Irak Savasi'nin patlak vermesinden sonra gerek uluslararasi platformda ve gerekse Arap dünyasinda Filistin meselesi ikinci derecedeki meseleler durumuna düstü. Buna paralel olarak siyonist yönetimin politikasi daha güçlü ve etkili bir hale gelmeye basladi. Siyonist yönetim artik kendini biraz daha yüksekte görmeye basladi. 1981'de ABD ile Israil arasinda imzalanan stratejik yardimlasma anlasmasinin ardindan ABD'nin bu ülkeye yardim ve desteginin artmasiyla birlikte Israil daha da ileri gitti. Söz konusu anlasmada Golan tepelerinin ilhak edildiginin açiklanmasi ve Irak'in nükleer santrallerinin bombalanmasi da karara baglanmisti. Uluslararasi alanda ABD etki alanini genisletme ve yaptirim gücünü artirma konusunda hayli ilerleme kaydetmis ve Sovyetler Birligi'ni epey geride birakmisti. b.Islâmi Uyanis Ekseni: Diger Arap topraklarinda oldugu gibi Filistin'de de Islâmi uyanisin hizli bir sekilde gelistigi ve yayildigi gözlendi. Bu durum Islâmi hareketin hem fikri hem de örgütsel açidan güçlenmesine ve gelismesine imkân sagladi. Bu gelisme hem 1948'de isgal edilmis olan topraklarda hem de Gazze ve Bati Yaka bölgelerinde gerçeklesti. Filistin'deki Islâmi akim iki sebebe dayanan ciddi bir olumsuzlukla karsi karsiya oldugunu anlamaya basladi. Bu olumsuzlugun kaynagini olusturan iki sebep de sunlardi: Birincisi: Filistin meselesinin Arap ülkelerinin öncelikli konular listesinin en altina düsmesi. Ikincisi: Filistin devriminin programinda isgal son buluncaya kadar silahli mücadelenin yerini, Filistin halkina zorla kabul ettirilecek siyâsi bir çözüm arayisinin almasi. Iste bu iki geri adimin ve siyonist isgalin Filistin halkina lâyik gördügü baskici, gaddar uygulamalarin etkisiyle, disarida degil de Filistin topraklari içinde yasayan Filistin halki arasindaki direnis hamurunun da olgunlasmasiyla birlikte Filistin için cihad anlayisina dayali Islâmi bir programin ortaya konmasi zorunluydu. Bunun ilk tohumlari da 1981'de olusturulan Cihad Ailesi, 1983'te Seyh Ahmed Yasin'in olusturdugu cemaat ve daha baska olusumlarla atilmis oldu. 1987'de Filistin'in kurtulusu için yeni ilkeler üzerine yeni bir program ortaya koymak için sartlar olusmustu. Böylece kurulusunda, Filistin'deki Müslüman Kardesler cemaatinin özel bir rolü olan Filistin Islâmi Direnis Hareketi (HAMAS) ortaya çikti. [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
İslam ve Osmanlı Tarihi
Muhtelif Konular
Filistin'deki Islâmi Hareketin Gelisme Süreci ve Bugün Geldigi Nokta
Üst
Alt