- Katılım
- 28 Mart 2011
- Mesajlar
- 2,123
- Tepkime puanı
- 26
Kâinâtın kapıları hakikaten açık mı sizce? Her şey dünya gözümüze göründüğü gibi mi?
Yoksa etrafınıza karşılaştığınız hâdiselere baktığınızda gördüğünüz sadece dıştaki tenteneli kaneviçeli süslü püslü tül perde mi? Her varlığın her hâdisenin bir iç bir de dış yüzü bir mülk bir de melekût yönü yok mu?
Aynı kitabı farklı ‘niyet’ ve ‘nazar’la ayrı ayrı okumak mümkün değil mi? Ayrı ayrı okumak ve aynı cümlelerden muhtelif mânâlar çıkartmak? Gözümüzdeki gözlük camı ne renkse âlem de o renk görünmez mi bize? Hayat zaten o rengi berraklaştırmak ve hakikati görmek imtihanı değil midir?
Doğru cevaplara ulaşmadan önce doğru sorular sorabilmek… Perdelerin ötesine derinlerederûna nüfuz edebilmek… Aklı göze indirmemek kalbi nefse esir etmemek… Ten kafesinden geçmek ukbâyı fenâya tercih etmek…
***
Evet fâni sevgililerdeki hüsün ihsan cemâl ve kemâlin yani güzelliklerin tüm sebepleri Bâki Sevgili’nin hüsnü ihsânı ve cemâlinin çok perdelerden geçmiş gayet zayıf bir gölgesinin gölgesi gibidir Gölgelerle vuslat bile insanı sevindirse de onların zevalleri kuvvetli îman sahiplerini asla incitmez Gölgelere ‘bizzat’ muhabbetin fenaya muhabbetin tasvirini yapan şu şâire hak vermeyeniniz var mı? “Dünyada sevilmiş ve seven nâfile bekler / Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler”
Demek ki âyine-i Samed olan kalp ancak Bâki Sevgili olan Allâh’a olan muhabbet ile doyabilecek ve insan bu muhabbetini de Habîbullah’a (asm) olan ittibaı ile yani sünnet-i seniyyeye olan bağlılığı ile ancak gösterebilecek Gölgeleri ve aynaları ise ancak ‘Allâh için’ sevdiği takdirde muhabbet bağında bir serseri gibi dolaşmaktan kurtulacak…
***
Gaflet hicâp olur da basîret peçelenirse her şeyin rengi değişir; nûr-ı Hakk nihân olur; bütün varlıklar birer fâni muzır telakki edilir; varlık yokluk zannedilir; hayat azap içinde azap; ebediyet belâ; ömür aynı hevâ; emeller eleme dönüşür; ölüm yokluk çürümek kokuşmak olarak bilinir Vuslat hicrana hicran vuslata dönüşür
Gaflet perdesi kalınlaşırsa açlığın tokluk tokluğun açlık; giyinikliğin çıplaklık çıplaklığın giyiniklik olduğu tevehhüm edilir Erkekler kadınlaşır kadınlar erkekleşir…
Adalet zulümle zulüm adaletle yer değiştirir; hak ile bâtıl hayır ile şer doğru ile yalan aynı tezgaha düşer Dünyevî hayat vasıta iken maksad olur; âhiret hayatı gaye iken âlet olur Ameller riyânın kirli suyu ile bulanır sular günahları arıtamayacak kadar kirlenir…
Elmas camın cam elmasın yerine geçer
Gaflet perdesi kalkarsa nûr-ı Hakk ayân olur Bu nazarla her varlık îmânın ve tevhîdin birer delili olur Akıl manevi hazinelerin anahtarı; dünya âhiretin tarlası bilinir Ömür baştanbaşa hayırlı amellerle dolar gerçek ömrün öte dünya olduğu idrak edilir
Bütün varlıkların Yaratan’ını tesbîh eden birer zâkir olduğu hakikati ortaya çıkar Fakirlik zenginliğin; âcizlik kuvvet ve kudretin sebebi olur İnsan fakriyle fahred acziyle ve zaafıyla mutlak Kudret’in kapısını çalar
Zamanın en güzel sesi ona daimâ “Eğer Allâh’ı buldun ise bütün eşyâ senindir gör!” nidâsını haykırır Ölümü Hakiki Bâki olana kavuşma kapısı olduğu anlaşılır ve ancak bu mukaddes köprünün sevgiliyi sevgiliye kavuşturan köprü olabileceği görülür
Ey nefis!
Sen de gaflet perdeni yırt!
Gerçek vuslatın Allâh"a kavuştuğun gün olduğunu gör!
Mevlânâ Hazretleri
Ölüm gününü düğün gecesi" diye tavsîf eder;
Sen de öldüğün günü gerçek düğün günün bil!
Yoksa etrafınıza karşılaştığınız hâdiselere baktığınızda gördüğünüz sadece dıştaki tenteneli kaneviçeli süslü püslü tül perde mi? Her varlığın her hâdisenin bir iç bir de dış yüzü bir mülk bir de melekût yönü yok mu?
Aynı kitabı farklı ‘niyet’ ve ‘nazar’la ayrı ayrı okumak mümkün değil mi? Ayrı ayrı okumak ve aynı cümlelerden muhtelif mânâlar çıkartmak? Gözümüzdeki gözlük camı ne renkse âlem de o renk görünmez mi bize? Hayat zaten o rengi berraklaştırmak ve hakikati görmek imtihanı değil midir?
Doğru cevaplara ulaşmadan önce doğru sorular sorabilmek… Perdelerin ötesine derinlerederûna nüfuz edebilmek… Aklı göze indirmemek kalbi nefse esir etmemek… Ten kafesinden geçmek ukbâyı fenâya tercih etmek…
***
Evet fâni sevgililerdeki hüsün ihsan cemâl ve kemâlin yani güzelliklerin tüm sebepleri Bâki Sevgili’nin hüsnü ihsânı ve cemâlinin çok perdelerden geçmiş gayet zayıf bir gölgesinin gölgesi gibidir Gölgelerle vuslat bile insanı sevindirse de onların zevalleri kuvvetli îman sahiplerini asla incitmez Gölgelere ‘bizzat’ muhabbetin fenaya muhabbetin tasvirini yapan şu şâire hak vermeyeniniz var mı? “Dünyada sevilmiş ve seven nâfile bekler / Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler”
Demek ki âyine-i Samed olan kalp ancak Bâki Sevgili olan Allâh’a olan muhabbet ile doyabilecek ve insan bu muhabbetini de Habîbullah’a (asm) olan ittibaı ile yani sünnet-i seniyyeye olan bağlılığı ile ancak gösterebilecek Gölgeleri ve aynaları ise ancak ‘Allâh için’ sevdiği takdirde muhabbet bağında bir serseri gibi dolaşmaktan kurtulacak…
***
Gaflet hicâp olur da basîret peçelenirse her şeyin rengi değişir; nûr-ı Hakk nihân olur; bütün varlıklar birer fâni muzır telakki edilir; varlık yokluk zannedilir; hayat azap içinde azap; ebediyet belâ; ömür aynı hevâ; emeller eleme dönüşür; ölüm yokluk çürümek kokuşmak olarak bilinir Vuslat hicrana hicran vuslata dönüşür
Gaflet perdesi kalınlaşırsa açlığın tokluk tokluğun açlık; giyinikliğin çıplaklık çıplaklığın giyiniklik olduğu tevehhüm edilir Erkekler kadınlaşır kadınlar erkekleşir…
Adalet zulümle zulüm adaletle yer değiştirir; hak ile bâtıl hayır ile şer doğru ile yalan aynı tezgaha düşer Dünyevî hayat vasıta iken maksad olur; âhiret hayatı gaye iken âlet olur Ameller riyânın kirli suyu ile bulanır sular günahları arıtamayacak kadar kirlenir…
Elmas camın cam elmasın yerine geçer
Gaflet perdesi kalkarsa nûr-ı Hakk ayân olur Bu nazarla her varlık îmânın ve tevhîdin birer delili olur Akıl manevi hazinelerin anahtarı; dünya âhiretin tarlası bilinir Ömür baştanbaşa hayırlı amellerle dolar gerçek ömrün öte dünya olduğu idrak edilir
Bütün varlıkların Yaratan’ını tesbîh eden birer zâkir olduğu hakikati ortaya çıkar Fakirlik zenginliğin; âcizlik kuvvet ve kudretin sebebi olur İnsan fakriyle fahred acziyle ve zaafıyla mutlak Kudret’in kapısını çalar
Zamanın en güzel sesi ona daimâ “Eğer Allâh’ı buldun ise bütün eşyâ senindir gör!” nidâsını haykırır Ölümü Hakiki Bâki olana kavuşma kapısı olduğu anlaşılır ve ancak bu mukaddes köprünün sevgiliyi sevgiliye kavuşturan köprü olabileceği görülür
Ey nefis!
Sen de gaflet perdeni yırt!
Gerçek vuslatın Allâh"a kavuştuğun gün olduğunu gör!
Mevlânâ Hazretleri
Ölüm gününü düğün gecesi" diye tavsîf eder;
Sen de öldüğün günü gerçek düğün günün bil!