Ey nefis! Namaz neden seni usandırıyor?

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,345
Tepkime puanı
25
72739.jpg










Bismillahirrahmanirrahim



Bir zaman sinnen, cismen, rütbeten büyük bir adam bana dedi:
“Namaz iyidir. Fakat hergün, hergün beşer defa kılmak çoktur. Bitmediğinden usanç veriyor.”
O zâtın o sözünden hayli zaman geçtikten sonra, nefsimi dinledim. İşittim ki, aynı sözleri söylüyor. Ve ona baktım, gördüm ki, tembellik kulağıyla şeytandan aynı dersi alıyor. O vakit anladım: O zat o sözü bütün nüfus-u emmârenin namına söylemiş gibidir veya söylettirilmiştir. O zaman ben dahi dedim: Madem nefsim emmâredir. Nefsini ıslah etmeyen başkasını ıslah edemez. Öyle ise nefsimden başlarım.
Dedim: Ey nefis! Cehl-i mürekkep içinde, tembellik döşeğinde, gaflet uykusunda söylediğin şu söze mukabil, Beş İkazı benden işit.
BİRİNCİ İKAZ
Ey bedbaht nefsim! Acaba ömrün ebedî midir? Hiç kat’î senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?
Sana usanç veren, tevehhüm-ü ebediyettir. Keyif için, ebedî dünyada kalacak gibi nazlanıyorsun. Eğer anlasaydın ki ömrün azdır, hem faidesiz gidiyor; elbette onun yirmi dörtten birisini, hakikî bir hayat-ı ebediyenin saadetine medar olacak bir güzel ve hoş ve rahat ve rahmet bir hizmete sarf etmek, usanmak şöyle dursun, belki ciddî bir iştiyak ve hoş bir zevki tahrike sebep olur.
İKİNCİ İKAZ
Ey şikemperver nefsim! Acaba, hergün hergün ekmek yersin, su içersin, havayı teneffüs edersin; sana onlar usanç veriyor mu?
Madem vermiyor; çünkü ihtiyaç tekerrür ettiğinden usanç değil, belki telezzüz ediyorsun. Öyle ise, hane-i cismimde senin arkadaşların olan kalbimin gıdası, ruhumun âb-ı hayatı ve lâtife-i Rabbâniyemin havâ-yı nesîmini cezb ve celb eden namaz dahi seni usandırmamak gerektir.
Evet, nihayetsiz teessürat ve elemlere maruz ve müptelâ ve nihayetsiz telezzüzâta ve emellere meftun ve pürsevda bir kalbin kut ve kuvveti, herşeye kadîr bir Rahîm-i Kerîmin kapısını niyaz ile çalmakla elde edilebilir.
Evet, şu fâni dünyada kemâl-i sür’atle vâveylâ-yı firakı koparan giden, ekser mevcudatla alâkadar bir ruhun âb-ı hayatı ise, herşeye bedel bir Mâbûd-u Bâkînin, bir Mahbûb-u Sermedînin çeşme-i rahmetine namaz ile teveccüh etmekle içilebilir.
Evet, fıtraten ebediyeti isteyen ve ebed için halk olunan ve ezelî ve ebedî bir Zâtın âyinesi olan ve nihayetsiz derecede nazik ve letâfetli bulunan zîşuur bir sırr-ı insanî, zînur bir lâtife-i Rabbâniye, şu kasavetli, ezici ve sıkıntılı, geçici ve zulümatlı ve boğucu olan ahvâl-i dünyeviye içinde, elbette teneffüse pek çok muhtaçtır ve ancak namazın penceresiyle nefes alabilir. (Sözler 21. Söz)
Bediüzzaman Said Nursi
LÜGAT:
Âb-I Hayat : Hayat Suyu
Ahvâl-İ Dünyeviye : Dünyanın Halleri
Âyine : Ayna
Bedbaht : Talihsiz
Cehl-İ Mürekkep : Bilmediğinden Habersiz Kimsenin Cehaleti
Cenah : Kanat, Yön
Cezb Ve Celb Etmek : Çekmek
Çeşme-İ Rahmet : Rahmet Çeşmesi
Ebedî : Sonsuz
Ekser : Pek Çok
Elem : Acı, Sıkıntı
Emel : Arzu, İstek
Emmâre : Kötülüğü Emreden
Ezelî : Başlangıcı Olmayan, Sonsuz
Fâni : Gelip Geçici, Ölümlü
Fıtraten : Yaratılış İtibarıyla
Gaflet : Duyarsızlık, Mânevî Sorumluluklarından Habersiz Davranma Hali
Hakikî : Gerçek, Doğru
Halk Olunmak : Yaratılmak
Hane-İ Cisim : Beden, Cisim Evi
Havâ-Yı Nesîm : Hoş Ve Hafif Rüzgar Havası
Hayat-I Ebediye : Sonsuz Hayat
Islah : İyileştirme, Düzeltme
İltihak Etmek : Katılmak
İştiyak : Çok Kuvvetli Arzu Ve İstek
Kadîr : Her Şeye Gücü Yeten
Kâr-I Akıl : Akıl Kârı
Kasavetli : Üzüntülü, Sıkıntılı
Kat’î : Kesin
Kemâl-İ Sür’atle : Çok Hızlı
Kut : Gıda
Külfet : Yük, Zorluk
Lâtife-İ Rabbaniye : İlâhî Hakikatleri Hisseden Ve Mânevî Zevkleri Alan His, Duygu
Letâfetli : Güzel, Hoş
Mâbûd-U Bâkî : İbadete Lâyık Olan Ve Varlığı Hiçbir Zaman Son Bulmayan Allah
Mahbûb-U Sermedî : Varlığı Sonsuz Sevgili Allah
Maruz : Tesiri Altında Kalmak
Medar : Vesile, Dayanak
Meftun : Düşkün, Tutkun, Bağımlı
Meşakkat : Güçlük, Sıkıntı
Mevcudat : Varlıklar
Mukabil : Karşılık
Muztarip Olmak : Iztırap Çekmek
Müptelâ : Düşkün, Bağımlı
Nazik : İnce, Zarif
Nefis : Kişinin Kendisi; İnsanı Daima Kötülüğe, Yasak Zevk Ve İsteklere Teşvik Eden Duygu
Nihayetsiz : Sonsuz
Niyaz : Dua, Yalvarma
Nüfûs-U Emmâre : Kötülüğü Emreden Nefisler
Pürsevda : Sevgiyle Dolu
Rahîm-İ Kerîm : Rahmet Ve İkram Sahibi Allah
Saadet : Mutluluk
Sırr-I İnsani : İnsanın Mânevî Duygusu
Sinnen : Yaş İtibarıyla
Şikemperver : Boğazına Düşkün
Tahrik : Harekete Geçirme
Tasavvur : Zihinde Şekillendirme, Tasarlama
Teessürat : Üzüntüler
Tekerrür : Tekrarlanma
Telezzüz : Lezzet Alma, Lezzetlenme
Teveccüh : Yönelme
Tevehhüm-Ü Ebediyet : Sonsuza Kadar Yaşayacağını Sanmak
Vâveylâ-Yı Firak : Ayrılık Feryadı
Zînur : Nurlu
Zîşuur : Şuur Sahibi
Zulümatlı : Karanlık
 
Üst Alt