Evlilik kader midir?

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,345
Tepkime puanı
25
Evlilik kader midir?
Değerli kardeşimiz;
Kader, Allah'ın olmuş ve olacak her şeyi bilmesidir. Bu açıdan insanların iradesini ilgilendiren konularda insan iradesine bırakılmıştır.

Kaderi ikiye ayırabiliriz: ızdırari kader, ihtiyari kader.

"ızdırari kader"de bizim hiçbir tesirimiz yok. O, tamamen irademiz dışında yazılmış. Dünyaya geleceğimiz yer, annemiz, babamız, şeklimiz, kabiliyetlerimiz ızdırari kaderimizin konusu. Bunlara kendimiz karar veremeyiz. Bu nevi kaderimizden dolayı mesuliyetimiz de yok.

İkinci kısım kader ise, irademize bağlıdır. Biz neye karar vereceksek ve ne yapacaksak, Allah ezeli ilmiyle bilmiş, öyle takdir etmiştir. Sizin sorduğunuz soruda bu alanda müzakere edilmektedir. Yani siz bir aday tipi belirliyorsunuz ve arıyorsunuz. Allah'ta sizin istediğiniz vasıflara sahip birkaç kişiyi önünüze çıkarıyor. Sizde bunlardan birini iradenizle beğenip kabul ediyorsunuz. Allah'ın alacağınız eşin kim olduğunu ezelde bilmesi kader, fakat sizin iradenizle seçmeniz cüz'i irade dediğimiz insanın sorumluluk sınırlarıdır.

Evlilik de irademize bağlı olan ihtiyari kader kısmındandır. Yani insan kimi ister, kimle evlenirse o kaderi olur.

Evleneceğiniz kişiyi önceden bilmek için çeşitli oruçlar, susuz kalıp gece evleneceğin kişinin su vermesi, yeni taşındığın evin anahtarını yastığının altına koyup evleneçeğin kişiyi görebilmek v.s gibi mevzuatların aslı yoktur. Bunlar hurafe olup itibar etmemek gerekir.
Selam ve dua ile...
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,015
Tepkime puanı
423
Evlilik kader midir?

İnsan kendi iradesi ile bir işi seçer ve Allah bu fiili yaratır . Evlilik ve insanın evleneceği insanı seçmesi bir tercihdir. Allah Teala'nın ezeli ilmi ile kulun kiminle evleneceğini bilmesi kişinin tercihi üzerinde etkili değildir. Allah, ezeli ilmi ile evlenecek kadın ve erkeğin, kendi cüz'i iradelerini kullanarak birbirleriyle evlenmek isteyeceklerini biliyordu ve zamanı geldiğinde onların bu arzularını külli iradesiyle yarattı ve böylece levh-i mahfuza birbirleriyle evleneceklerini yazdı.

Bir kızla evlenmek istiyorsunuz; iki kişi arasında evlenmenin gerçekleşebilmesi için birçok şartın gerçekleşmesi gerekir, bunları eksiksiz olarak gerçekleştirenler evlenirler, eksik yapanlar, eksikli olanlar ise başarılı olamazlar; Allah Teala bir erkekle bir kızın evlenip evlenmeyeceklerini, gerekli şartları yerine getirip getirmeyeceklerini ezelde bilir ve bunu da yazdırır, eğer olma şartları içinde dua varsa bunu da bilir, bu şart da yerine gelirse evlilik gerçekleşir, dua olmasaydı evlilikolmayacaktı, dua oldu evlilik de oldu; işte bu manada dua sonucu değiştirdi.

Biz kaderimizi bilmiyoruz, ama irademize bağlı işlerde neyin nasıl yapılması gerektiğini biliyoruz, bir de Allah'ın, irademize bağlı kıldığı işlerde kaderin, bizim isteme ve teşebbüsümüze bağlı bulunduğunu biliyoruz; bu manada kaderimizi biz tayin etmiş gibi oluyoruz, bu şuur içinde davranmalı, yaptığımızdan sorumlu olduğumuzu unutmamalıyız.

Bazen de, ya bir şükür, ya da sabırla imtihan olmaları için, kulun cüz'i iradesi karışmaksızın, Allah iki kişiyi karşılaştırır ve onları birbirleriyle evlendirir. Eğer bu evlilik güzel bir evlilik olmuşsa, bu, kadın ve erkekten şükrün istenildiği bir nimettir. Eğer bu evlilik kötü bir evlilik olmuşsa, bu evlilik, sabrın istendiği bir imtihan olur. Erkek kadınla, kadın da erkek ile imtihan edilir.

Demek ki, yapılan bütün evliliklerde, kulların cüz'i iradeleri esas alınmamaktadır. Başka bir ifadeyle; ihtiyâri fiillerden olan evlilik, bazen ıztırâri fiiller gibi kulun müdahalesi ve seçmesi olmaksızın meydana gelir. O halde şu hükümleri birer kaide olarak bilmeliyiz:

Eğer kul bir şeyin olmasını ister, ancak Allah onun olmasını murat etmezse, o fiil vücuda gelmez ve meydana çıkmaz. Eğer vücuda gelmeyen bu arzu, bir hayır ise, kul niyetinin mükâfatını görür.

Eğer kul bir şeyin olmasını ister, Allah da onun olmasını murat ederse, o fiil vücuda gelir ve yaratılır. Bu fiilin yaratılmasına kulun cüz'i iradesi sebep olduğundan dolayı, kul bu fiilinden mesuldür. Hayırlı bir iş ise mükâfat, kötü bir iş ise ceza görür.

Kulun hiçbir müdahalesi olmaksızın, sırf Allah'ın dilemesiyle yaratılan fiiller; bu tür fiillerde kulun cüz'i iradesi işe karışmaz. Daha önce ifade ettiğimiz gibi, şükürle veya sabırla imtihan olmaları için Allah onu icat eder.

İşte evlilik bazen ikinci gruba giren bir fiildir. Kulların cüz'i iradelerini kullanmaları neticesinde Allah istediklerini yaratır. Bazen ise üçüncü gruba giren bir fiil olur. Allah kullarının iradelerini karıştırmaksızın onları birbirleriyle evlendirir. Ancak her iki durumda da evlilik kaderdir. Ve Allah'ın ezeli takdiridir.
 
Son düzenleme:

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,015
Tepkime puanı
423
Her şey tamamen nasip, kader, kısmet işidir. Fakat bu, cüz'î irademizi inkâr etmemiz ve yok saymamız mânâsına da gelmiyor. Bir şeyde her ikisini birden algılayabilmeliyiz. Nasip ve kısmet işi olan bir şey, genelde bizim cüz'î irademiz tarafından da tercih edilmiş olabiliyor. Ya da bizim cüz'î irademizle tercih ettiğimiz bir şey, genelde ve aynı zamanda nasip ve kısmetimiz de olabiliyor!

Bununla beraber, cüz'î irademizle seçmediğimiz bir şey bazen kısmetimizde çıkmıyor değil. Ya da kimi zaman cüz'î irademiz başka bir hususta tercih bildirirken, bazen ummadığımız ve beklemediğimiz bir kapı başka bir cihetten açılmıyor değil!

Ne var ki bu tecelli yalnız evlilik tercihinde değil, her konuda ve her zaman söz konusu olmaktadır. Rabb-i Zülcelâl'imiz bunun için, "Belki sevmediğiniz şey, hakkınızda hayırlıdır. Bazen de sevdiğiniz bir şey sizin için şer olur. Allah her şeyi bilir, siz bilmezsiniz"buyurmakta ve dikkat nazarlarımızı kendi yüksek ve sonsuz ilmine ve iradesine çevirmektedir. Fakat hemen belirtelim: Büyü ile kader asla değişmez.
 
Son düzenleme:
Üst Alt