- Katılım
- 23 Nisan 2011
- Mesajlar
- 3,344
- Tepkime puanı
- 25
Eşref-i mahlukat olarak yaratılan insanoğlu yaratılanların en şereflisi olmasının gereği olarak Allah’ı bilme, tanıma ve O’na kulluk etme sorumluluğu ile birlikte dünyaya gönderilmiştir. Kur’an-ı Kerim’de Adem (a.s.)’ın çeşitli cins topraktan oluşan yapışkan bir çamurdan, süzülmüş bir özden insan olarak tasarlanıp yaratıldığı, biçiminin düzeltilerek ateşte pişmiş gibi kuru bir çamur haline getirildiği ve içerisine ruh üflenerek hayat bulduğu anlatılır. Bitkiler gibi yerden yaratılan ilk insana eşyaya ait tüm isimler öğretildi ve bütün meleklere ona secde etmesi emredildi. Adem (a.s.)’ın özünden, gönlü huzur bulsun diye eşi Havva vücuda getirildi.Adem eşi Havva ile birleşince O hafif bir yük yüklendi.Böylece insan nesli başlamış oldu.
Gerçekten de pek değersiz topraktan sonra da atılan hakir bir sudan yani meniden yaratılan insana belki de böylece gurura ve kibire kapılmaması öğütleniyordu.Toprakta bulunan madenler ve minerallerin insan vücudunda çeşitli oranlarda bulunduğu bilinmektedir. Ayrıca insan vücudunun %60’ı sudan oluşmaktadır.
Dünyadaki en önemli görevlerimizden biri Marifetullah yani Allah’ı tanımaktır.O’nu tanımak içinse önce kendi nefsimizi, bedenimizi tanımamız gerekir. Çünkü nefsini bilen Rabbini bilir. İnsanoğlu hem madden hem de manen ne muhteşem, ne sırlı, ne mükemmel yaratılmış olduğunu anlasa ve idrak etse bu anlayış onu Allah’ın kudretini ve azametini anlamaya götürür. Hz. Ali’nin dediği gibi insan küçük alemdir ve Alemde görebileceğimiz her şeyin özü Ademoğlu’nda mevcuttur.
Öyleyse gelin hep birlikte insanın bu sırlı ve hikmetli bedenini tanıyalım, onun anne rahmine yerleştirilmesinden itibaren hücre, doku, organ ve sistemler en nihayet bir vücut haline dönüştürülmesine kadar olan hikayesine tanık olalım.
İşe önce erkeğin sperm ve kadının yumurta hücresini tanımaktan başlayalım. Sperm hücresi erkeğin testislerinde yani yumurtalıklarında üretilir.Baş ve kuyruk kısmından oluşur ve görünüş olarak kurbağanın larvasına benzer. Baş kısmında erkekten gelen kalıtsal yapıları taşıyan çekirdek vardır. Bu kalıtsal yapı aynı zamanda X veya Y kromozomunu yani oluşacak bebeğin cinsiyetini belirleyecek olan genetik materyali de taşır.Erkeğin testislerinde üretilen spermlerin yarısında X kromozomu yarısında da Y kromozomu vardır. Dolayısıyla bu spermlerden oluşacak bebeğin kız veya erkek olma olasılığı %50’dir. Bebeğin cinsiyetini erkekten gelen sperm belirler. Baş kısmının önünde onun üçte ikisini kaplayan kalın bir başlık bulunur. Bu başlığın içinde parçalayıcı çok güçlü enzimler vardır. Başlığın görevi kadının yumurta hücresi ile karşılaştığında onun hücre çeperini parçalayarak sperm başının yumurta hücresi içine girmesini sağlamaktır.Eğer bu enzimler erken salınmış olsalar erkek üreme kanallarını harap ederlerdi. Oysa üreme kanallarının içinde sürekli dolaşan ve içi kolesterol yağı ile dolu olan küçük baloncuklar vardır. Başlık kısmının önünü sürekli sıvayan bu yağlar parçalayıcı enzimlerin erkek üreme kanallarındayken açığa çıkmasını önlerler. Kuyruk kısmı ise spermin hareketliliğini sağlar. Kuyruğun içinde, öne arkaya kayma hareketi yaparak spermi öne doğru ilerleten 11 tane mikrotüp ve bu harekete gerekli enerjiyi sağlayan mitokondri denilen bir organel vardır. Normal sperm düz bir çizgi üzerinde dakikada 1 ila 4 milimetre yol alabilir. Spermlerin hareketliliği ortamın ısısı arttıkça artar ancak çok sıcak ortamda yaşam süreleri kısalır. Bu nedenle erkeklerin yumurtalıkları vücut içinde değil de dışarıdadır. Çünkü vücudun iç ısısı oldukça yüksektir.Spermler erkeğin testis kanallarında haftalarca canlı kalabildiği halde kadın üreme organına girdikten sonra ancak 1 veya 2 gün yaşayabilir. Çocuklarda inmemiş testis dediğimiz durumda uzun süre yerine inmeyip karın içinde kalan yumurtalıklar yüksek ısı nedeniyle zarar görür.
Spermlerin içinde bulunduğu semende yani menide, döllenmeye kadar spermin ihtiyaç duyacağı fruktoz şekeri yani besin ve prostaglandin bulunur. Prostaglandin hem kadın rahminden salgılanan akıntı ile etkileşerek onun spermi kabul etmesini sağlar hem de rahimin aşağı değil de yukarı doğru kasılmasını sağlayarak spermin yumurtaya daha kısa sürede ulaşmasına neden olur. Erkeğin prostat bezinden salgılanan ve süte benzeyen sıvı, alkali bir ortam oluşturarak kadının asitli olan ve spermin hareketini, dölleme yeteneğini azaltan salgılarını dengeli hale getirir. Ayrıca prostat salgısı hafif pıhtılı bir yapıdadır.Spermler bu yoğun kıvamlı salgının içinde hareket edemezken meni dışarı atıldıktan ve zamanla sıvılaşmaya başladıktan sonra sperm hareketliliği de artar.
Her bir seferde dışarı atılan meni miktarı ortalama 3,5 mililitredir ve her mililitrenin içinde ortalama 120 milyon sperm vardır.Yani her boşalmada toplam 400 milyon sperm atılır. Bir mililitre içindeki sperm sayısı 20 milyonun altına düşerse o erkek kısır sayılır. Sperm sayısı normal olsa da eğer spermlerin çoğunun şekli anormal ya da çoğu hareketsiz veya az hareketli ise yine erkek kısır sayılır. Spermin başlığındaki parçalayıcı enzimler, kadının rahminden salgılanan koyu kıvamlı akıntı içinde küçük kanalcıklar açarak spermin yukarı doğru hareket etmesini sağlar. Ayrıca yumurta hücresinin içine girmek için de bu enzimlere ihtiyaç vardır. Enzimlerde bir problem olduğunda da kısırlık sorunu ortaya çıkabilir. Hakikaten gözle görülemeyecek kadar küçük sperm hücresini n yaratılışındaki incelik ve hikmet , ne kadar büyük bir varlık tarafından yaratıldığını ve O’nun izni olmaksızın aslında hiçbir şeyin var olamayacağını gösteriyor. . Fatır suresi 11. Ayette belirtildiği gibi ‘Allah sizi topraktan, sonra bir meniden yarattı, sonra da sizi çift çift yaptı. O’nun ilmi olmaksızın hiçbir dişi gebe kalmaz, doğurmaz da.’
Gelelim kadın yumurtasını tanımaya. Kadında yumurtalıklar karın içinde yerleşmiştir. Her kız çocuğu bu yumurtalıklar içindeki ortalama 300.000 ila 400.000 yumurta ile birlikte doğar. Her yumurtanın çevresi bir sıra hücre ile çevrilmiştir. Bu hücrelerin görevi hem yumurtayı beslemek hem de ergenliğe kadar bu yumurtanın olgunlaşmasını engelleyecek bir faktör salgılamaktır. Ergenlik döneminde beyinden salgılanan hormonlar yardımıyla yumurtalıklar, içindeki yumurtalarla birlikte büyümeye başlar. Her ay bu hormonlar sayesinde 6 ila 12 yumurta paketinin büyümesi hızlandırılır. Ancak çeşitli mekanizmalarla bunlardan sadece biri büyümeye devam ederken diğerleri küçülmeye başlar. İşte seçilmiş bu yumurta paketi büyümesini tamamlayıp yumurtalıktan atılmaya hazır olduğunda yaklaşık 1-1,5 santimetre boyundadır. 28 günlük adet periyodunun 14. Gününde bu yumurta paketi pek çok hormonun da etkisiyle karın boşluğuna atılır.Yumurta hücresi atılırken, paketin içinde kalan diğer hücreler yumurtalıkta büyümeye devam ederek progesteron ve estrogen hormonları salgılamaya başlarlar. Bu hormonlar eğer o ay bir gebelik olursa gebeliğin devamı için gereklidir. Gebelik oluşmadığı takdirde bu hücreler bozulmaya başlar. Üretilen hormonlar iyice azalınca adet kanaması meydana gelir.
Yumurtalıktan karın boşluğuna atılan yumurta hücresi ancak 24 saat canlı kalabilir. Bu 24 saat içinde bir sperm tarafından döllenirse gebelik oluşur. Rahmin sağ ve sol üst köşesinden çıkan tüpler yumurtalıklara doğru uzanır. Uçları saçaksı yapıda olan tüpler bu saçaklarla yumurtalıkları adeta içine alır. Saçakların içinde sürekli hareket eden tüycükler vardır ve yumurtalıktan atılan yumurtayı tüpün içine doğru çekerler.
Bu arada kadın üreme organına atılan meninin içindeki 400 milyon spermden ancak bin ila 3 bini yumurtanın yakınlarına kadar yani tüplere gelmeyi başarabilir. Bu yolculuk yaklaşık 5-10 dakika sürer. Bu sürede spermler hem rahmi hem de tüpleri geçmek zorundadırlar. Rahim ve tüpler kasılma hareketi yaparak spermlerin yol almasına yardımcı olurlar. Spermler ve yumurta tüplerde karşılaşırlar.Ancak yumurtanın etrafını saran çok sayıda hücre tabakası vardır ve spermler başlıklarında bulunan parçalayıcı enzimlerle bu hücre tabakalarında küçük bir kanal açarak yumurtaya ulaşmak zorundadırlar. Yumurta hücresine ulaşmayı başaran bir sperm hücre içine girdikten sonra yumurtanın çevresini kaplayan kafes tarzındaki yapı tamamen kapatılarak diğer spermlerin girişine engel olur. Böylece yumurta hücresine sadece bir spermin girmesine izin verilir. Sperm ve yumurta hücresinin buluşmasıyla döllenme işlemi gerçekleşmiş olur.
Kur’an-ı Kerim’de Bakara suresi 223. Ayette kadın ve erkeğin birleşmesi şöyle anlatılır: ‘Kadınlarınız (ın ön uzvu) sizin için (döl) ekme yeridir O halde (ilişkinizde) o ekme yerinize (hayız hali dışında) nasıl isterseniz öyle varın, birbiriniz için ön hazırlıklar yapın. Allah’ın emirlerine aykırı davranmaktan sakının (da meşru yerden temasta bulunun) ve mutlaka O’na kavuşacağınızı da bilin. Bunu iman edenlere müjdele’. Bu ayette kadın adetliyken olmamak şartıyla ve sadece vajinadan olmak koşuluyla cinsi münasebetin şekline bir sınırlama getirilmemiş aksine onun ön hazırlıklarla zenginleştirilmesi öğütlenmiştir.
Görüldüğü gibi sperm ve yumurta hücresinin yapısı, onların bir araya gelip döllenmesi üstün bir sanat eseri, insanı şaşkına çevirip Yaratıcısına hürmet ve sevgiyle bağlanmasını sağlayan mucizevi bir yaratılış harikasıdır.
DR. FİRDEVS KARA