Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Cuma Hutbeleri
Dünya bize, biz birbirimize emanetiz! VAAZ-HUTBE
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ihvan" data-source="post: 91340" data-attributes="member: 8251"><p>DÜNYA BİZE, BİZ BİRBİRİMİZE EMANETİZ!</p><p></p><p>Kardeşlerim!</p><p></p><p>Doğusuyla batısıyla, kuzeyiyle güneyiyle insanlık olarak hepimiz büyük bir aileyiz. Hz. Âdem ile Havvanın çocuklarıyız. Bizi yoktan var eden, hilkatte eş, dinde kardeş kılan, hayat nimetini bizlere lütfeden Yüce Allahın kullarıyız. Her insan saygındır, mükerremdir, özeldir. Dili, rengi, cinsiyeti ve milliyeti ne olursa olsun her insanın canı, haysiyeti ve malı dokunulmazdır.</p><p></p><p>Aziz Müminler!</p><p></p><p>Rabbimiz, bizleri konuşma, görme, işitme gibi yeteneklerle donattı ve yeryüzünün imarıyla sorumlu kıldı. Bizi aynı toprağın üstünde ve aynı gök kubbenin altında bir arada ve insana yaraşır bir şekilde yaşama imtihanına tabi tuttu. İçinde yaşadığımız âlemi bize, bizi de birbirimize emanet etti.</p><p>Böylesi ağır bir yük omuzlarımıza yüklenmişken, birlikte yaşama konusunda zaman zaman ciddi zaaflar gösterebiliyoruz. Etnik, dinî, mezhebî ve meşrebî farklılıklar, bazen çatışma nedeni olarak görülebiliyor. Farklı görüşlere tahammül ve anlayış göstermek ne yazık ki, çoğu zaman sadece dilde kalabiliyor. İnsanların birbirlerini daha az anladığını hatta bazen hiç anlayamadığını üzülerek müşahede ediyoruz. Hemen her gün, merhamet ve şefkatin yerini kin ve nefretin, dostluk ve kardeşliğin yerini düşmanlık ve husumetin, içtenlik ve samimiyetin yerini riyakârlık ve gösterişin aldığından yakınıyoruz.</p><p></p><p>Kıymetli Kardeşlerim!</p><p></p><p>Her aile içinde küçük ya da büyük anlaşmazlıklar</p><p>olabilir. Topyekûn insanlık ailesinin de her konuda uyuşması,</p><p>problemlerden uzak bir bütünlük ve birlik sergilemesi elbette</p><p>mümkün ve gerçekçi değildir. Ancak çatışmanın, çekişmenin,</p><p>ötekileştirmenin, ezmenin, üzmenin, hor görmenin, yok</p><p>saymanın, dünyayı ve hayatı hepimize yaşanamaz kıldığı da</p><p>bir gerçektir.</p><p>Oysa birlikte huzur ve güven içinde yaşayabilmenin</p><p>ahlakı ve hukuku Yüce Rabbimiz ve Efendimiz tarafından</p><p>insanlığa takdim edilmiştir. Kerim Kitabımızda; Eğer Allah</p><p>dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat verdiği</p><p>şeylerde sizi imtihan etmek için ümmetlere ayırdı.1</p><p>buyurulmaktadır. Böylece farklılıkların ilahi kudret ve</p><p>hikmetin, imtihanın birer parçası olduğu hatırlatılmaktadır.</p><p>Peki buna rağmen dünyayı daha güzel, yaşanabilir hale</p><p>getirmek çok mu zor gerçekten?</p><p>Dürüstlüğü, adaleti, sabrı ilişkilerimizin mihveri</p><p>yapmak, gökdelenler inşa etmekten, şirketler kurup</p><p>yönetmekten daha mı zor? Saygıyı, nezaketi, merhameti,</p><p>paylaşmayı hayatımıza hakim kılmak, hayal ötesi buluşlara</p><p>imza atmaktan, uzayın derinliklerinde incelemeler yapmaktan</p><p>daha mı külfetli?</p><p>Kin ve nefret duygularını, hırs ve intikam arzularını</p><p>parçalamak, atomu parçacıklara ayırmaktan daha fazla mı</p><p>çaba gerektiriyor? Yüreklerde sevgi, muhabbet, şefkat</p><p>üretmek, kocaman fabrikalar kurup silah üretmekten daha mı masraflı ve zahmetli?</p><p></p><p>Kıymetli Kardeşlerim!</p><p></p><p>Efendimiz (s.a.s)in Ensar ve Muhacir arasında tesis</p><p>ettiği destansı kardeşlik hala diriliğini zihinlerimizde</p><p>muhafaza etmektedir. Bu kardeşlik sevgi, saygı, yardımlaşma,</p><p>dayanışma, paylaşma ve özveri temellidir.</p><p>Geliniz, Efendimizin sahip olduğu ve ümmetine</p><p>öğrettiği bu kardeşlik ve birlikte yaşama ahlakını hayatımıza</p><p>ne kadar yansıtabildiğimizi hep birlikte sorgulayalım:</p><p>Rahmet Elçisi (s.a.s), Mümin, cana yakın kimsedir.</p><p>İnsanlarla dostluk kurmayan, kendisiyle dostluk</p><p>kurulamayan kimsede hayır yoktur.2 buyuruyor. Peki</p><p>bugün bizler, hiçbir kaygı gütmeksizin sevgi ve muhabbetle</p><p>gönüllerimizi birbirimize açabiliyor muyuz? Aramızdaki</p><p>kardeşlik bağlarına sımsıkı tutunabiliyor muyuz?</p><p>Efendimiz (s.a.s), kardeşimize tebessüm etmemizin</p><p>dahi sadaka olduğunu3 haber veriyor. Peki, bunu ne kadar</p><p>yerine getirebiliyoruz? Yoksa ihtiraslarımızı önceleyerek hem</p><p>kendimizi hem kardeşlerimizi böylesi bir güzellikten mahrum</p><p>mu bırakıyoruz?</p><p>Allah Resûlü (s.a.s), Allah için size sığınan kimseye</p><p>sığınak olun. Allah için isteyen kimseye verin. Sizi davet</p><p>edenin davetine icabet edin. Size bir iyilik yapana</p><p>karşılığını verin.4 buyuruyor. Peki, zorda, darda kalanlara</p><p>yalnızca Rabbimizin rızasını umarak yardım elimizi</p><p>uzatabiliyor muyuz? Yoksa her bir yetimi, öksüzü, sahipsizi,</p><p>yoksulu rahatımızı kaçıran bir yük olarak mı görüyoruz?</p><p></p><p>Kardeşlerim!</p><p></p><p>Kendinizi beğenip temize çıkarmayın. Kimin takva</p><p>üzere olduğunu O çok iyi bilir.5 ayeti gereğince kendimizi</p><p>hesaba çekip eksiklerimizi telafi etmeye mi çalışıyoruz?</p><p>Yoksa hata ve kusurlarımızı görmezden gelip, kalpler kırıp,</p><p>onurlar mı çiğniyoruz?</p><p>Aile ve akraba münasebetlerimizde, komşuluk</p><p>ilişkilerimizde, arkadaşlıklarımızda, işyerlerimizde, trafikte,</p><p>çarşıda, pazarda, ticaretimizde, kısacası günlük hayatın akışı</p><p>içinde, çoğu zaman öfkemize yenik mi düşüyoruz?</p><p></p><p>Kardeşlerim!</p><p></p><p>Önümüzdeki hafta farklı bir maneviyat iklimi olan üç</p><p>aylara gireceğiz. Gelecek Perşembeyi Cumaya bağlayan gece</p><p>Regaip kandilini idrak edeceğiz. Regaip kandili vesilesiyle,</p><p>kardeşlerimize olan rağbetimizi, sevgi ve muhabbetimizi,</p><p>sadakatimizi bir kez daha gözden geçirelim. Beraberce huzur</p><p>içinde yaşayabilmek adına saygı, hoşgörü, merhamet ve</p><p>adalet başta olmak üzere ahlakî erdemleri hayatımıza hâkim</p><p>kılmak için gayret gösterelim. Kendimize nasıl muamele</p><p>edilmesini istiyorsak başkalarına da öyle muamele edelim.</p><p>Unutmayalım ki; dünya bize, biz birbirimize emanetiz!</p><p></p><p>1 Mâide, 5/48.2</p><p>İbn Hanbel, II, 40.</p><p>3 Tirmizi, Birr ve Sıla, 36.</p><p>4 Ebû Dâvûd, Zekât, 38.</p><p>5 Necm, 53/32.</p><p></p><p>Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü (17.04.2015)</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ihvan, post: 91340, member: 8251"] DÜNYA BİZE, BİZ BİRBİRİMİZE EMANETİZ! Kardeşlerim! Doğusuyla batısıyla, kuzeyiyle güneyiyle insanlık olarak hepimiz büyük bir aileyiz. Hz. Âdem ile Havvanın çocuklarıyız. Bizi yoktan var eden, hilkatte eş, dinde kardeş kılan, hayat nimetini bizlere lütfeden Yüce Allahın kullarıyız. Her insan saygındır, mükerremdir, özeldir. Dili, rengi, cinsiyeti ve milliyeti ne olursa olsun her insanın canı, haysiyeti ve malı dokunulmazdır. Aziz Müminler! Rabbimiz, bizleri konuşma, görme, işitme gibi yeteneklerle donattı ve yeryüzünün imarıyla sorumlu kıldı. Bizi aynı toprağın üstünde ve aynı gök kubbenin altında bir arada ve insana yaraşır bir şekilde yaşama imtihanına tabi tuttu. İçinde yaşadığımız âlemi bize, bizi de birbirimize emanet etti. Böylesi ağır bir yük omuzlarımıza yüklenmişken, birlikte yaşama konusunda zaman zaman ciddi zaaflar gösterebiliyoruz. Etnik, dinî, mezhebî ve meşrebî farklılıklar, bazen çatışma nedeni olarak görülebiliyor. Farklı görüşlere tahammül ve anlayış göstermek ne yazık ki, çoğu zaman sadece dilde kalabiliyor. İnsanların birbirlerini daha az anladığını hatta bazen hiç anlayamadığını üzülerek müşahede ediyoruz. Hemen her gün, merhamet ve şefkatin yerini kin ve nefretin, dostluk ve kardeşliğin yerini düşmanlık ve husumetin, içtenlik ve samimiyetin yerini riyakârlık ve gösterişin aldığından yakınıyoruz. Kıymetli Kardeşlerim! Her aile içinde küçük ya da büyük anlaşmazlıklar olabilir. Topyekûn insanlık ailesinin de her konuda uyuşması, problemlerden uzak bir bütünlük ve birlik sergilemesi elbette mümkün ve gerçekçi değildir. Ancak çatışmanın, çekişmenin, ötekileştirmenin, ezmenin, üzmenin, hor görmenin, yok saymanın, dünyayı ve hayatı hepimize yaşanamaz kıldığı da bir gerçektir. Oysa birlikte huzur ve güven içinde yaşayabilmenin ahlakı ve hukuku Yüce Rabbimiz ve Efendimiz tarafından insanlığa takdim edilmiştir. Kerim Kitabımızda; Eğer Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat verdiği şeylerde sizi imtihan etmek için ümmetlere ayırdı.1 buyurulmaktadır. Böylece farklılıkların ilahi kudret ve hikmetin, imtihanın birer parçası olduğu hatırlatılmaktadır. Peki buna rağmen dünyayı daha güzel, yaşanabilir hale getirmek çok mu zor gerçekten? Dürüstlüğü, adaleti, sabrı ilişkilerimizin mihveri yapmak, gökdelenler inşa etmekten, şirketler kurup yönetmekten daha mı zor? Saygıyı, nezaketi, merhameti, paylaşmayı hayatımıza hakim kılmak, hayal ötesi buluşlara imza atmaktan, uzayın derinliklerinde incelemeler yapmaktan daha mı külfetli? Kin ve nefret duygularını, hırs ve intikam arzularını parçalamak, atomu parçacıklara ayırmaktan daha fazla mı çaba gerektiriyor? Yüreklerde sevgi, muhabbet, şefkat üretmek, kocaman fabrikalar kurup silah üretmekten daha mı masraflı ve zahmetli? Kıymetli Kardeşlerim! Efendimiz (s.a.s)in Ensar ve Muhacir arasında tesis ettiği destansı kardeşlik hala diriliğini zihinlerimizde muhafaza etmektedir. Bu kardeşlik sevgi, saygı, yardımlaşma, dayanışma, paylaşma ve özveri temellidir. Geliniz, Efendimizin sahip olduğu ve ümmetine öğrettiği bu kardeşlik ve birlikte yaşama ahlakını hayatımıza ne kadar yansıtabildiğimizi hep birlikte sorgulayalım: Rahmet Elçisi (s.a.s), Mümin, cana yakın kimsedir. İnsanlarla dostluk kurmayan, kendisiyle dostluk kurulamayan kimsede hayır yoktur.2 buyuruyor. Peki bugün bizler, hiçbir kaygı gütmeksizin sevgi ve muhabbetle gönüllerimizi birbirimize açabiliyor muyuz? Aramızdaki kardeşlik bağlarına sımsıkı tutunabiliyor muyuz? Efendimiz (s.a.s), kardeşimize tebessüm etmemizin dahi sadaka olduğunu3 haber veriyor. Peki, bunu ne kadar yerine getirebiliyoruz? Yoksa ihtiraslarımızı önceleyerek hem kendimizi hem kardeşlerimizi böylesi bir güzellikten mahrum mu bırakıyoruz? Allah Resûlü (s.a.s), Allah için size sığınan kimseye sığınak olun. Allah için isteyen kimseye verin. Sizi davet edenin davetine icabet edin. Size bir iyilik yapana karşılığını verin.4 buyuruyor. Peki, zorda, darda kalanlara yalnızca Rabbimizin rızasını umarak yardım elimizi uzatabiliyor muyuz? Yoksa her bir yetimi, öksüzü, sahipsizi, yoksulu rahatımızı kaçıran bir yük olarak mı görüyoruz? Kardeşlerim! Kendinizi beğenip temize çıkarmayın. Kimin takva üzere olduğunu O çok iyi bilir.5 ayeti gereğince kendimizi hesaba çekip eksiklerimizi telafi etmeye mi çalışıyoruz? Yoksa hata ve kusurlarımızı görmezden gelip, kalpler kırıp, onurlar mı çiğniyoruz? Aile ve akraba münasebetlerimizde, komşuluk ilişkilerimizde, arkadaşlıklarımızda, işyerlerimizde, trafikte, çarşıda, pazarda, ticaretimizde, kısacası günlük hayatın akışı içinde, çoğu zaman öfkemize yenik mi düşüyoruz? Kardeşlerim! Önümüzdeki hafta farklı bir maneviyat iklimi olan üç aylara gireceğiz. Gelecek Perşembeyi Cumaya bağlayan gece Regaip kandilini idrak edeceğiz. Regaip kandili vesilesiyle, kardeşlerimize olan rağbetimizi, sevgi ve muhabbetimizi, sadakatimizi bir kez daha gözden geçirelim. Beraberce huzur içinde yaşayabilmek adına saygı, hoşgörü, merhamet ve adalet başta olmak üzere ahlakî erdemleri hayatımıza hâkim kılmak için gayret gösterelim. Kendimize nasıl muamele edilmesini istiyorsak başkalarına da öyle muamele edelim. Unutmayalım ki; dünya bize, biz birbirimize emanetiz! 1 Mâide, 5/48.2 İbn Hanbel, II, 40. 3 Tirmizi, Birr ve Sıla, 36. 4 Ebû Dâvûd, Zekât, 38. 5 Necm, 53/32. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü (17.04.2015) [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Cuma Hutbeleri
Dünya bize, biz birbirimize emanetiz! VAAZ-HUTBE
Üst
Alt