Duanın Kabul olması için

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,345
Tepkime puanı
25
Duanın kabul olması için, Duanın Kabul Olmasının Sırları, Dua niçin kabul olmaz, Duanin Kabul Sartlari, Duamız neden kabul olmuyor; duanın kabul olmamasının sebebi
Duanın kabul olması için;

1- İslama uygun hayat yaşamak,
2- O kimse hakkında duanın kabulünün hayırlı olması,
3- İstenilen şeyin meşru olması.

Elbette hepimiz dualarımızın kabul olmasını dileriz. Bunun için ilk tedbir olarak dualarımızı kabul şartlarını yerine getirerek yapmaya dikkat ederiz.

Bu sebeple dualarımıza salavat-ı şerife ile başlarız, sonunda da salavat-ı şerife okuyarak bitiririz.

-Niçin dualarımıza salavat-ı şerife ile başlar, salavat-ı şerife ile bitiririz?

Çünkü salavat-ı şerife Efendimiz (sas) Hazretleri'ne yapılan duadır. Rabb'imiz Resul'ü için yapılan duaları kabul buyuruyor, reddetmiyor. Öyle olunca biz de dualarımızın başında ve sonunda salavat-ı şerife okuyarak kabul olan iki dua arasına almak isteriz dualarımızı. Böylece iki makbul dua arasında kalan duamızın da kabul olacağını ümit ederiz..

Duada dikkat edilmesi gereken ikinci önemli husus:

-Dua, kalb ve kafa birliği içinde yapılmalı, ağız dua ederken kalb ve kafa başka mevzularla meşgul olmamalı, dilinden dökülen duaları kalb de farkında olarak tasdik etmelidir. Yani ağzıyla dua eden kimsenin kalbi de söylediğinin farkında ve tasdikinde olmalıdır. Yoksa kalb başka şeyler düşünüyor, dil ise ezberlediği başka şeyleri söylüyorsa dille kalb arasında kopukluk var demektir.

Buna 'gafil kalb duası' denmektedir. Hadiste "Gafil kalbin duası kabul olmaz." ikazında bulunulmuştur.

Demek ki duada esas olan, kalbdeki sızlanma ve inlemeler dile aksetmeli, dil kalbin feryatlarını ürperti içinde Rabb'ine arz ediyor halde olmalıdır ki, duanın kabul olma şartı olan kalb ve kafa birliği sağlanmış olsun.

-Duamız kabul olmuyor, zannıyla dua terk edilmemelidir.

Çünkü şartlarına uygun yapılan duada boş dönmek yoktur. Zaten içimizden dua isteği gelince bilmeliyiz ki, Rabb'imiz elimizi boş çevirmeyecek, isteğimizin ya aynını, yahut da daha hayırlısını verecek; hatta dünyada vermese de ahirette verecektir. Çünkü bir şeyler vermeyecek olsaydı, boşa çevireceği elimizi Zat'ına doğru uzatma arzusunu bize ilham etmeyecekti.

Nitekim bu önemli anlayışı Hazret-i Bediüzzaman şöyle vecizeleştirmiştir:

-Vermek istemeseydi, istemek hissi vermezdi!

Gerçekten de Rabb'imiz vermek istemeseydi, istemek hissi vermeyecek, boşa çevireceği elimizi dergahına doğru uzatma arzusu uyandırmayacaktı.

Ancak, gerçek böyle olmasına rağmen bizler bazen ümitsizleşiyor, isteğimiz dünyada yerine gelmezse duamız kabul olmadı, vehmine kapılıyor, duamız boşa gitti, zannına bile düşebiliyoruz.

Halbuki şartlarına uygun yapılan duada boş dönmek yoktur.

Çünkü dua bir ibadettir. İbadet olunca, elimize peşin bir şey geçmese dahi, dua ibadetimizi yerine getirmiş, kulluk borcumuzu eda etmiş oluruz. İşte bu ibadet borcumuzu ödemiş olmak dahi başlı başına bir borç ödemesidir.

Namaz borcu gibi dua borcumuzu da yerine getirmiş olmamızın ifadesidir.

Kaldı ki, hangi nimetin hangi duamız hürmetine bize geldiğini de pek bilemiyoruz. Belki sahip olduğumuz nimetlerin birçoğu kabul olmadığını zannettiğimiz dualarımız hürmetine gelmiş bulunmaktadır.

Aleyhissalat-ü Vesselam Efendimiz, merhamet ve kerem sahibi Rabb'imizin Zat'ına uzanan elleri boş çevirmeyeceğini haber verdiği hadisinde şöyle buyuruyor:

-Allah (cc) merhamet ve ikram sahibidir. Kulun eli O'na doğru ümitle uzansın da o eli boş çevirsin, hayırla doldurmasın, Rabb'im bundan haya eder!.

Yeter ki duamız edebine ve usulüne uygun olarak yapılmış olsun. Bir ibadet şuuru içinde, kalb ve kafa birliği içinde ürpererek yapılsın, ağzın söylediğinden kalb ve kafa habersiz bulunmasın.

Bediüzzaman Hazretleri, kulun yaptığı duasını şöyle tarif etmektedir:

-Dua bir ibadettir. İbadetin faydası ise ahirete bakar. Dünyevi istekler hasıl olmazsa 'O dua kabul olmadı.' denilmez. Belki 'Daha hayırlı şekilde kabul edilerek karşılığı ahirete tehir edildi.' denir, vakti bitmeyen dua ibadetine devam edilir..
 

İLiM DiLeNcİsİ

Rüyalar aleminden
Süper Mod
Katılım
10 Haziran 2011
Mesajlar
709
Tepkime puanı
42
Duanın kabul şartları

DUANIN KABUL OLMASININ ŞARTLARI

Duâ ruhun gıdası, kalbin nuru ibâdetlerin özüdür.
Duâ insanlık çizgisinde tutan, yücelten ilâhî sevgiye erdiren mana aracıdır.
Duâ kabul olunacak bir sığınıştır. Dileğe kavuşturacak yoldur.

Rabbimiz şöyle buyurur:«(Ey Peygamber!) Kullarım beni sana sorarlarsa de ki; ben onlara çok yakınım. Duâ ettiği zaman duacı kulumun isteğini kabul ederim...» (1)

Mü'minler!

Duâ mutlaka kabul olunacak bir ibâdettir. Ancak duayı Peygamberimizin bildirdiği şartlara uygun olarak yapmak lâzımdır.

Bu şartlan beş madde halinde şöylece özetleyebiliriz.

a - Duamızın kabul olunmasının ana şartı vücu dumuzu helal kazançla alınmış helal gıdalarla beslemek ve giydirmektir.

Aşağıda sunacağımız hadis bu gerçeği açıklamaktadır.Sa'd b. Vakkas ( Peygamberizin huzurunda ) ayağa kalktı ve: Ya Resûlellah! Beni duâsı kabul olunanlardan kılması için Allah'a duâ ediniz, ricasında bulundu.

Hz. Peygamber (ona duâ etmedi fakat duâsı kabul olunacak kullardan olmanın yolunu göstererek) şöylece öğüt verdi:

- Ya Sa'd? Yemeğini helal kazançla alınmış helal gıdalardan hazırla. (Helâl yer, helâl içersen) duâsı kabul olunan kullardan olursun.

Muhammed'in canını kudreti altında bulunduran Allah'a yemin ederim ki karnına haram lokma atan kişinin kırk gün (duâsı) kabul olunmaz.

Vücudu haramla; (faiz, rüşvet, karaborsacılık, emeği sömürmek ve eksik tartıp ölçmek gibi haramlar) la beslenen kişi Cehennem ateşine daha yakındır. (2)

Duânın kabul olunması için riâyet olunması gereken bu şartla ilgili bir diğer hadîslerinde ise Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır: «Kişi... elini semaya doğru kaldırır. Ya Rab! Ya Rab! der, (ister). Fakat yediği haram, içtiği haram, giydiği haramdır. Haramla beslenmiştir. Bu durumu {devam ettikçe) duâsı nasıl kabul olunur.»

Mü'minler!

b - Duânın kabulü şayan olmasının bir şartı da duâya Allah'a hamd ve Peygamberimize salât ve selâm ile başlamaktır.

İlk mü'minlerden Übeyd oğlu Fudâle (R.) şöyle anlatıyor. Allah'ın Resulü (S.) Hz. Muhammed (Mescit'de) otururlarken bir adam (gelderek Mescid'e) girdi. Namaz kıldı, (namazını bitirince de) «Allahım! Beni affet bana merhamet et» şeklinde duâ etmeye başladı.

Allah'ın Resulü (ona) şöyle buyurdu:

- Ey namaz kılıp duâ eden kişi! Acele ettin. (Bundan sonra şöyle yapıver)

- Namazım kılıp oturunca Allah'a lâyık olduğu şekilde hamd et. Bana da salât getir. Sonra (dilediğin gibi) Rabbine duâ et. (3)

c - Makbul olacak duânın bir şartı da, mutlaka kabul olunacağı inancıyla duâ etmektir.

-Salât ve Selam üzerine olsun -Peygamberimiz şöyle buyurur: «Kabul buyuracağına tam bir şekilde inanarak Allah'a duâ ediniz.» (4)

Duâlarımızın mutlaka karşılık göreceği hususunda Peygamberimiz bir diğer hadîslerinde de şöyle buyur*muşlardır: «Rabbimiz ikramı bol ve haya sahibi bir Rab'dır. Ellerini kendisine uzatan kulunun ellerini boş çevirmekten utanır.» (5)

d - Duânın kabul olunmasının bir önemli şartı da günahı gerektirecek bir istekte bulunmamak ve acele etmemektir.

Ebû Hüreyre (R.) şöyle anlatıyor:

Allah'ın Resulü (duâlarımızla ilgili olarak) şöyle buyurdu:

- Günahı (gerektirecek) veya akrabalık ilişkilerinin kopmasına sebep olacak bir hususta dilemedikçe ve bir de acele etmedikçe her bir kulun duâsı kabul olunur. (Rabbinden istediği kendisine verilir.)

(Bir sahâbî tarafından) soruldu:

- Ya Resûlellah! (Müminin duâsının kabulüne engel olan) acele nedir?

Allah'ın Resulü (S.) «aceleyi» şöylece açıkladı:

- Duâcı kul; Allah'a dua ettim, (evet) duâ edip -istedim de duâlarımın kabul olunduğunu görmedim,
der. Bu durumda (duâ etmekten) usanır ve duâyı bırakır. (İşte bu davranış duânın kabulüne engel olan aceledir.) (6)

e - Duânın kabul olunmasının bir mühim şartı da bir mü'minin helakini veya zarara uğramasını dilemek gibi İslâm Dini'nin ilkeleri ile çatışan bir hususta olmaksızın, bağırıp - çağırmaksızın, konuşur gibi hitaplarda bulunmaksızın ve zoraki edebî sanat gösterileri yapmaksızın duâ etmektir.

Rabbimiz duâda da olsa meşru sınırları aşanları sevmediğini şöylece beyân etmektedir: «Rabbinize yalvararak ve gizlice dua edin. Çünkü O, aşın gidenleri sevmez. Yeryüzünü düzelttikten sonra orada bozgunculuk yapmayın. Azabından korkarak ve rahmetini umarak Allah'a duâ edin. Şüphesiz ki, Allah'ın rahmeti, iyilik yapanlara pek yakındır.» (7)

Mü'minler!

Özetlediğimiz şartlarına riayet edilerek arı bir gönül ve samimi bir dil ile yapılacak duâ Rabbimiz katında kabul olunacağı ve kul hakkındaki ilahî takdir de duâ ile değişebileceğinden Peygamberimiz bizleri birbirimize bedduâ etmekten sakındırarak şöyle öğüt vermiştir:

«Sakın ha kendi nefisleriniz aleyhine istekte bulunmayınız. Çocuklarınıza bedduâ etmeyiniz. Mallarınız aleyhine de bedduâda bulunmayınız. Zira isteklerin Allah'a sunulacağı ve O'nun tarafından kabul edileceği bir anda duâ etmiş olursunuz da Allah bedduâlarınızı kabul buyurur.»(8)

Yüce Rabbimden, bizleri kabul buyuracağı duâları yapma mutluluğuna erdirmesini diler, hutbemizi Peygamberimizin yaptığı bir duâ ile bitiririm: «Allahım! Senin emirlerine ve yasaklarına aykırı çıkmamıza engel olacak şekilde bizleri korkun/saygına erdir. Cennet'ine erdirecek ölçüde bizleri itaate muvaffak kıl. Dünya hayatının felâketlerini kolaylıkla göğüslettireceğin güçte bize sarsılmaz bir inanç ver.

Allahım!.. Bizleri yaşattığın sürece kulaklarımız, gözlerimiz ve bedeni gücümüzden bizi yararlandır.
İntikam duygularımızı ancak bize zulmedenlere yönelt. Düşmanlarımıza karşı bize yardım et.

1. Ya Rab! Bizi dinimizin ölçülerine aykırı yaşamak felâketine uğratma. Dünya hayatını arzularımızın gayesi, ilmimizin amacı kılma. (Senden korkmayacak ve) bize merhamet etmeyecek olanları üzerimize salma.» (9) Bakara,186.

2. M. İ. Kesir, Bakara, 168, 1/149.

3. S. Tirmizî, Hn. 3473.

4. Tac, 5/110.

5. Tac, 5/113.

6. R. Salihin, B. Fi Mesâilid-Duâ, Hn. 4.

7. A'raf, 55-56.

8. R. Salihin, B. F. M. Duâ, Hn. 2.

9. ag. eser ve bab.
 
Üst Alt