Doğum ve sünnet adetleri

ceylannur

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
2 Eylül 2011
Mesajlar
3,872
Tepkime puanı
37
DOĞUM VE SÜNNET ADETLERİ

Doğum hayata atılan ilk adimdir. Her doğum ailenin akrabaların ve soyun sayısını artırır. Akraba ilişkilerinin çok sıkı olduğu ve aşiretsel yapının egemen olduğu ilimizde sayı artışı çok önemlidir. Bu nedenle her aile mutlak çocuk sahibi olma arzusu taşır. Ailelerin çok çocuklu olması bunun en güzel belirtisidir.

Her anne babanın en büyük arzusu erkek çocuklarının olmasıdır. Erkek çocuğu olmayan aileler bu arzularını gerçekleştirmek için birden çok evlilik yapabilirler. Bunda ‘baba suyunun devam etmesi ‘ düşüncesi yatar. Kısmen de ‘hayvan gütme bağ, bahçe islerinde babaya yardim etme baba yaşlanınca da ona bakma ‘ fikri yatar.

Çocuğu olmayan aileler, çocukları olsun diye türbelere yatırlara gider adak adarlar. Halk arasında ‘kari koca ilacı’ denilen ilaçlar kollanılır. Doğu köy yerinde yaşlı kadınlar nezaretinde gerçekleştirilmekle birlikte doğum evlerinde de gerçekleştirenler vardır.

Doğum işaretlerinin başlamasıyla beraber doğum kolay olsun diye cami damındaki lor tas denilen silindir seklindeki tas dikine kaldırılır.

Doğum sonrasında aile ve akrabalar çocuğu ve anneyi ziyarete gelirler. Geldiklerinde ‘pirsiyar ‘ denilen hediyeler getirilir. Doğum evinde bankut da denilen (dam dövme ) denilen haşlanmış buğday, nohut kuru üzüm ve ceviz içi karışımından oluşan eğlencelik yiyecek istenir. Evin damına çıkılır ve hediye verilinceye dek dama vurulur.

Doğum sonrası kırkı çıkıncaya kadar anne ve bebek, cin ve al basmasına karşı yalnız bırakılmaz bununla birlikte yatağın etrafı kalın iple çevrilir. Lohusalık döneminde anne ya hiç yada dışarı çıkınca biri eslik eder.

Ayni günlerde doğum yapan kadınlar saçları karışmasın diye birbirine iğne vererek görüşebilir.

Bebeğin kesilen göbek bağı yastığın içine konur bu şekilde çocuğun uyuyacağına inanılır. Kimi zamanda cami duvarına konur. Bu şekilde de okumuş adam olacağına inanılır.

Çocuğa ad konulurken ailede ölmüş birinin adi verilir. O ad yaşatılmaya çalışılır. Ayrıca çocuğun doğduğu ay ve gün belirli ay ve gün ise o ad ve gün ile adlandırılır. Bunların dışında peygamber isimleri Allah'ın sıfatları ve dini büyükleri isimleri ile de adlandırılabilirler. Bebek beşikte yatırılır. Erkek çocuk çoğu zaman doğar doğmaz sünnet ettirilir. Sünnetler çok sade çoğu zaman sesiz sedasız yapılır.

TÜRBE ZİYARETLERİ

Hakkari de türbe ziyaretleri halkın yaşantısında büyük yer tutar. Günlük yasam içerisinde lüzum görüldükçe ziyaretler gerçekleştirilebildi ği gibi yılın belli bir bölümün gerçekleştirilen umumi ziyaretlerde vardır. Ziyaretler kimi zaman ruhi ve amansız bir hastalığı olan şifa bulması düşüncesiyle kimi zaman değişik doğa ve dileklerde bulunmak ***esiyle yapılır. Ziyaret esnasında türbede yatanın ruhuna fatiha ve kurandan sureler okunur. Ziyaretçiler yatır hürmetine dua ve dileklerinin kabulünü yüce Allah’tan dilerler. Yatırın hayrına adak keserek dağıtılır yada hayır denilen bisküvi gibi tüketim maddeleri dağıtılır. Umumi ziyaretler her yılın yerel takvimle “nivi timeh” (28 temmuz) denilen güne rast gelen gün gerçekleştirilir bu ziyaretler diğer ziyaretlerden farklı olarak bir piknik ve senlik havasında yapılır. Türbe ziyaretlerine uzak köylerden ve yerleşme mahallelerinden de yoğun bir katilim olur.

Ziyaret sırasında mum yakılması görülmemekle birlikte, bez bağlama dilek taşı yapıştırma gibi inançlar da mevcuttur.

MESKEN DURUMU

Hakkari de geleneksel yapı sekli olan yığma tas kerpiç ve toprak damlı evlerden oluşmaktadır. Yörenin ekonomik yapısı ve iklim özelliklerinden kaynaklanan bu geleneksel yapı seklinde duvarlar en az 60 cm genişliğinde çamurdan harç kullanılarak tas veya toprak kerpiçten yapılır. Evin damı mertek denilen kalın ve uzunca ağaçlar ile döşendikten sonra üzeri söğüt ve çalılarla daha sonrada kamış ile örtülür. Bundan sonra çamur ve toprak ile üstü kapatılır. Lor taşı denilen silindir seklindeki tas ile iyice gezdirilerek sıkıştırılır. Bu şekilde karlı ve yağmurlu günlerde damın damlaması önlenmiş olur. Daha sonrada duvarlar içine saman katılmış çamur ile sıvanır. Ekonomik bakımdan dar gelirli olan yöre insani için en ideal yapı tipini oluşturur. İklim açısından da ele alındığında kisin sıcak, yazları da serin çok ferah bir oturma imkanı sağlar. Meskenler soba veya şömine türü ocaklarla ısıtılmaktadır. Köy yerinde soba veya şömine ayni amanda yemek pişirilme aracı olarak ta kullanılır.

Geleneksel yapı şekli toprak damlı evler olmakla birlikte eğitim düzeyinin gelişmesi ve ekonomik gelişmeye bağlı olarak son yıllarda basta il ve ilçe merkezleri olmak özere modern yapılar inşa edilmektedir. Özellikle il merkezin de toplu konut idaresince yapımı gerçekleştirilen 300 konutun yapımı tamamlanmış ve sahiplerine dağıtılmıştır. Kamu sektöründe de memur lojmanları bölgenin iklim özellikleri göz önünde tutularak kaloriferli ve her türlü konfora haiz bir şekilde inşa edilmektedir.


GÖRGÜ KURALLARI İNSAN İLİŞKİLERİ

Muhafazakar bir aile yapısının hakim olduğu ilimizde, insanlar arası ilişkiler karşılıklı saygı-sevgi ve iyi niyet esasına dayanır. Aile içinde yaşlılar büyük hürmet ve saygı görürler. Yaşlılar yetişkin çocuklarının yanında, sıcacık aile ortamında torunlarıyla oynaşarak günlerini geçirirler. Yaşlıların huzur evine verilmesi Hakkari aile yapısında şiddetle karşı çıkılan bir olaydır, örf ve adetlerde böyle bir şeye rastlanılmamıştır. Yaşlılar küçüklere karşı şefkat yaşlılarda sevgi gösterisinde bulunur ayni şekilde saygı görürler. Küçükler büyüklerin yanında yüksek sesle konuşmazlar, onların sözünü kesmezler.

Bir toplulukta otururlarken büyüklere bas kösede bir yer ayrılır. Toplulukta yaşlılar konuşurken küçükler dinler. Yaslıların bulunduğu yerde çocuklar konuşmaya hayta ederler. Yeni birisi içeri girerken selam eder oturur, yaşlı birisi ise ayağa kalkılır ve gelen kimseye yer gösterilir. Oturduktan sonra herkes teker teker hoş geldiniz der. Birisi su istenildiğinde gelen suyu önce çevresindekilere ikram eder. Sonra kendisi içer. Toplulukta oturulurken ayak ayak üstüne atılmaz bu da bir saygı gereğidir, oturanlara doğru ayak uzatılmaz. Küçükler büyüklerin yanında sigara içmezler.

Yol veya herhangi bir toplulukta karsılaştıkların da öncelikle büyükler küçüklerin hal hatırlarını sorarlar. İnsanlar yolda karşılaştıklarında tanısın tanımasın herkese selam verirler.

Dul ve yetimlere ayrı bir şefkat ve himaye duygusuyla yaklaşılır. Yetim malini yemek ateşe atmak gibi kerih görülür. Ramazan ayında akrabalara, yetimlere ve komşulara iftar yemekleri verilir, muhtaçlar daha çok görülüp gözetilir, zenginler bu ayda zekatlarını verirler, ölmüşlere hatimler okunur.

KOMŞULUK


Komşuluk ilişkileri karşılıklı yardımlaşma ve dayanışma esasına dayanır. Komşular acı-tatlı günlerinde birbirlerini arayıp sorarlar. Bunların dışında normal günlerde de birbirlerini karşılıklı olarak ziyaret ederler. “komşuda pişer bize de düşer” deyimi en güzel burada karşılık bulmuştur. Komşular pişirdikleri sıcak aşları birbirlerine gönderirler. Kap iade edilirken bos iade edilmez, değişik bir yiyecekle iade ederler. Evde acilen ihtiyaç edilen herhangi bir şeyi komşularından istemeye çekinmezler. Yeni gelen komşulara hoş geldine gidilir.


Konu-komşu hastalanmışsa ziyaretlerine gidilir.gidilirken eli bos gidilmez. Ya yiyeceği bir yemek yapılarak götürülür yada hediyelik seker ve meyve götürülür. Hastaya ve yakınlarına geçmiş olsun dileklerinde bulunulur.

HAC MEVSİMİ

Hacca gidecekler törenle uğurlanır hacdan dönenler ziyaret edilir, elleri öpülür, hacılarda hacdan getirdikleri tespih takke misvak vb.. hediyeler takdim eder.
SOFRA ADABI

Sofralar oldukça zengin bir yapıya sahiptir. Hazırlanan yemekler tek tek değil de tümünü bir arada sofraya getirilir ve isteyen istediği yemekten yer. Masada yemek yeme alışkanlığı görülmemektedir. Yemek, yere serilen muşambadan sofralıklar üzerinde, yere bağdaş kurularak yenir. Sofraya önce yaşlılar sonra da evin diğer fertleri oturur. Ailenin kalabalığına göre tüm aile fertleri bir arada yiyebildiği gibi, önce erkeklerin sonrada kadın ve çocukların birlikte yedikleri de olur. Misafir bulunan durumlarda da sofraya önce erkekler oturur sonrada sofra kadın ve çocuklar için evin başka bir odasına götürülür. Yemekler ayni kaptan yenir, eksildikçe ilave edilir. Bu durum sofraya oturanlar doyuncaya kadar devam eder. Ekmek her zaman ihtiyaçtan fazla konur. Yemekte bıçak kullanma alışkanlığı görülmemektedir. Sofrada misafir varsa ev sahibi misafir çekilmeden doysa bile sofradan çekilmez.misafire eslik eder. Sofra kalktıktan hemen sonra semaver getirilerek çay içilir.
 
Üst Alt