- Katılım
- 14 Şubat 2015
- Mesajlar
- 1,512
- Tepkime puanı
- 10
Allahü Teala kendisine iman edilip edilmemesini kullarının hür iradelerine bırakmıştır.
İlgili ayette Rabb'imiz: "Dinde ikrah (zorlama) yoktur" buyurmuşlardır.
Bu ayette "din"den murat kişinin Allah'a iman etmesi ya da etmemesidir. Kişiler, hür iradeleriyle Allah'a iman ederler ya da kişiler hür iradeleriyle Allah'a iman etmezler. Her iki taraflı "ikrah" sözkonusu olamaz.
Zaten işte bundan hareketle insanlar "iman" eksenli isimlerini de oluşturmuşlardır.
Allah'a inanan ve iman edenlere, müslüman ya da mü'min denmiş,
Allah'a inanmayan ve iman etmeyenlere de, kafir denmiştir, inanmayan anlamında!
Dolayısıyla, hiçbir iman eden, iman ettiğinden dolayı yadırganamaz, iman etmeyen de iman etmediğinden dolayı insanlar tarafından yadırganamazlar!
Lakin, şunu da ifade etmemiz yerinde olacaktır:
İman ya da imansızlık "sade" duran da bir ameliye değildir. İman edenlerin kutsal kıldığı "değerleri" olduğu gibi, iman etmeyenlerin de kutsal saydığı "değerleri" vardır. İşte tam da burada problem zuhur ediyor.
O da şöyledir:
İman edenler kendi değerleriyle toplumun yönetilmesini arzu ederlerken tabii olarak, iman etmeyenler de kendi değerleriyle toplumun yönetilmesini arzu etmektedirler. İşte mücadele buradan başlamaktadır. Bu mücadele, insanlar nazarında olduğundan dolayı, isimler ekseninde bu mücadeleyi, "iman edenlerle iman etmeyenlerin mücadelesidir" şeklinde tanımlıyoruz.
Hz Adem'den bu yana, imanda ya da imansızlıkta hürriyet olsa da, inanılan değerlerin ikamesi noktasında her daim mücadele olmuştur. Günümüzdeki durumda aynısıdır.
Kim ne derse desin, zafer iman edenlerin olacaktır.
NOT
"Dinde ikrah yoktur" ayetini, her insan istediği şekilde yaşar şeklinde algılayanlar da vardır. Bu anlayış batıldır. Hiçbir iman eden, alkol kullanamaz, kumar oynamayamaz ve namaz kılmamazlık yapamaz! Vs.. Hukuk buna şahit olursa cezayı muhatabına arzeder.
Yine ehl-i kitap da istediği gibi hareket edemez, onlar "cizye" ile beraber bir takım hayati haklar elde ederler.
Kafirler ve müşrikler ise İslam'ın değerleri altında yaşayamazlar, rahatsız olurlar, dolayısıyla onlar böyle bir toplumda barınmazlar. Ya da "münafık" bir sıfatı benimserler ister istemez.
Netice:
Evet "iman"da ikrah yoktur. Kimi iman eder kimi de iman etmez. Her iki insan içindeki halin karşılığını çok kısa zamanda görecektir.
İman edenlere selam olsun.
İlgili ayette Rabb'imiz: "Dinde ikrah (zorlama) yoktur" buyurmuşlardır.
Bu ayette "din"den murat kişinin Allah'a iman etmesi ya da etmemesidir. Kişiler, hür iradeleriyle Allah'a iman ederler ya da kişiler hür iradeleriyle Allah'a iman etmezler. Her iki taraflı "ikrah" sözkonusu olamaz.
Zaten işte bundan hareketle insanlar "iman" eksenli isimlerini de oluşturmuşlardır.
Allah'a inanan ve iman edenlere, müslüman ya da mü'min denmiş,
Allah'a inanmayan ve iman etmeyenlere de, kafir denmiştir, inanmayan anlamında!
Dolayısıyla, hiçbir iman eden, iman ettiğinden dolayı yadırganamaz, iman etmeyen de iman etmediğinden dolayı insanlar tarafından yadırganamazlar!
Lakin, şunu da ifade etmemiz yerinde olacaktır:
İman ya da imansızlık "sade" duran da bir ameliye değildir. İman edenlerin kutsal kıldığı "değerleri" olduğu gibi, iman etmeyenlerin de kutsal saydığı "değerleri" vardır. İşte tam da burada problem zuhur ediyor.
O da şöyledir:
İman edenler kendi değerleriyle toplumun yönetilmesini arzu ederlerken tabii olarak, iman etmeyenler de kendi değerleriyle toplumun yönetilmesini arzu etmektedirler. İşte mücadele buradan başlamaktadır. Bu mücadele, insanlar nazarında olduğundan dolayı, isimler ekseninde bu mücadeleyi, "iman edenlerle iman etmeyenlerin mücadelesidir" şeklinde tanımlıyoruz.
Hz Adem'den bu yana, imanda ya da imansızlıkta hürriyet olsa da, inanılan değerlerin ikamesi noktasında her daim mücadele olmuştur. Günümüzdeki durumda aynısıdır.
Kim ne derse desin, zafer iman edenlerin olacaktır.
NOT
"Dinde ikrah yoktur" ayetini, her insan istediği şekilde yaşar şeklinde algılayanlar da vardır. Bu anlayış batıldır. Hiçbir iman eden, alkol kullanamaz, kumar oynamayamaz ve namaz kılmamazlık yapamaz! Vs.. Hukuk buna şahit olursa cezayı muhatabına arzeder.
Yine ehl-i kitap da istediği gibi hareket edemez, onlar "cizye" ile beraber bir takım hayati haklar elde ederler.
Kafirler ve müşrikler ise İslam'ın değerleri altında yaşayamazlar, rahatsız olurlar, dolayısıyla onlar böyle bir toplumda barınmazlar. Ya da "münafık" bir sıfatı benimserler ister istemez.
Netice:
Evet "iman"da ikrah yoktur. Kimi iman eder kimi de iman etmez. Her iki insan içindeki halin karşılığını çok kısa zamanda görecektir.
İman edenlere selam olsun.