- Katılım
- 14 Şubat 2015
- Mesajlar
- 1,512
- Tepkime puanı
- 10
Devletin bir anlamda anne ve babadan farkı yoktur. Nasıl ki anne ve babalar, çocuklarını inandıkları değerler noktasında ahlaklı kılıp onlarla barışık yaşıyorlarsa, devlet de aynen anne ve baba misali milletini inandıkları değerler noktasında ahlaklı kılıp onlarla barışık bir halde yaşayacaktır. Sağlıklı bir akla sahip olan her insan bu halin doğruluğunu kabul eder. Olması gereken de budur.
Allah'a iman eden ve Allah'ın emir ve yasaklarıyla hayatını şekillendiren anne ve babalar, çocuklarının doğumundan itibaren, çocuklarını inandıkları değerler noktasında yetiştirmenin gayreti içerisinde olurlar. Ki sadece bu da yetmez, anne ve babalar çocuklarına, namazlarıyla, oruçlarıyla ve her türlü ibadetleriyle, doğru ve dürüstlükleriyle, hayat ve yaşamlarıyla da örnek ve önder olmaya gayret ederler. Çünkü, müslüman olan ve Allah'a teslim olan her anne ve baba ister ki kız olsun erkek olsun, çocukları da Allah'a teslim olsun, Kur'an'a teslim olsun, Peygamber'ine teslim olsun. Teslim olsunlar ki onlar da evlatlarıyla barışık bir halde ve manevi sevgi ekseninde yaşasınlar.
İşte devlet de bu merkezde olmalıdır. O da toplumuna bakacaktır. Kendisine tabi olan her bir neferine bakacaktır. Toplumunda, neferlerinde ve müntesiplerinde var olan değerler ekseninde, hayatı ve yaşamı onlara arzedecektir. Caddeyi, sokağı, mahalleyi onlarda var olan değerler ekseninde şekillendirecektir. Eğitim kurumlarını, okullarını vesair kurumlarını hep milletinin değerlerine göre dizayn edecektir, ki devlet milletiyle, insanlarıyla bir ve beraber ve barışık bir eksende yaşasın.
Zaten şu da vardır, devlet dediğimiz olgu, göklerden tevarüs etmemiştir. Devletin neferleri de bu milletin evlatlarıdır. Millet müslümansa evlatlar da müslümandır, evlatlar müslümansa devlet de ona tabiidir, değil mi? O zaman konuşmanın bir anlamı var mıdır bütün bunları? Yoktur ama konuşmak zorunda kalıyoruz, çünkü, devlet ifade ettiğimiz manada müntesipleriyle, toplumuyla ve neferleriyle barışık bir halde değildir uzun bir zamandır. Bundan mütevellit yazmak zorunda kalıyoruz.
İfade ettiğimiz bu husus devletin de olmazsa olmazıdır.
Avrupa Hıristiyan'dır. Genel manada devletlerin tamamı toplumuyla onların değerleri noktasında barışıktır, Avrupa'da bir Kilise'ye girdiğinizde, ana okulu çocuklarının öğretmenleriyle beraber ya da, ilkokul, ortaokul, lise öğrencilerinin öğretmenleriyle beraber Din Derslerini işlediklerine şahit olursunuz. Devletin birinci adamı, oldu ya Kilise'de bunları gördüğünde sevincinden gözyaşlarını da tutamaz bir haldedir. Bu da gösteriyor ki, devlet ve toplum değerleriyle bir anlamda barışık bir haldedir.
Dünyanın hemen hemen her ülkesinde bu güzellikleri görmek mümkündür.
İşte bu güzelliklerin, içersinde yaşadığımız topraklarda da hakim olması gerekiyordu.
Bizim toplumumuz da İslam'dı. İslam üzere hayatını ve yaşamını şekillendiriyordu. Kur'an, İslam, Cami, Peygamber ve onların değerleri toplumumuzun olmazsa olmazıydı.
Ama bizde devlet hep bunlarla uğraştı! Bu değerleri sindirmekle uğraştı. Bu değerlerle hayat ve yaşamını şekillendirenlerle uğraştı. Hal böyle olunca da devlet toplumuna örnek olamadı, ona olması gereken insani özelliklerini öğretmedi, öğretemedi, İslami doğruluğu ve dürüstlüğü onunla özleştiremedi. İstemedi de..!
Ondan sonra böyle ucube bir insanlıkla, toplumla karşılaşıverdik!
Ki bu despotlukları yapanların hemen hemen tamamı da vahiysiz "bilim"e iman edenlerdi! Amentüleri, dini değerleri "bilim" yazacak diyenlerdi..! Kabe, Hac, Kutsal topraklar da neymiş, onlar falanların olsun, bize "bilim" yeter diyenlerdi!
Allah'ı - haşa - göklere hapsedip yeryüzünü "bilim" yönetecektir diyenlerdi!
Ne oldu, ucube bir toplum meydana geldi, ahlak, haya, edep, utanma, iş ahlakı vs. ayaklar altına atıldı! Bunlara değer verilmedi. Hırsızlık, ahlaksızlık, uyuşturucu, beyaz kadın ticareti, kumar, zina, adam öldürmeler vs. normal hale geldi.
İşte, bundan "utanması" gerekenler halan utanmıyorlar da, yaşanan bu rezaletleri gene o tertemiz toplum isteyenlere havale ediyorlar iyi mi..?
Bizim anlamadığımız yer de burasıdır.
İnşallah bir gün bu toplum ve devlet istediğimize havi olarak "barışık" bir halde hayat ve yaşamını kuşanacaktır..!
Dualarımla.
NOT
Sanılmasın ki Devlet, Hıristiyan olanlara ve diğer vasıfta olanlara hizmet etmeyecektir. Hayır! Herkes inancına göre eğitimini devletten alacaktır ve hiçbir nefer dışlanmayacaktır.
Allah'a iman eden ve Allah'ın emir ve yasaklarıyla hayatını şekillendiren anne ve babalar, çocuklarının doğumundan itibaren, çocuklarını inandıkları değerler noktasında yetiştirmenin gayreti içerisinde olurlar. Ki sadece bu da yetmez, anne ve babalar çocuklarına, namazlarıyla, oruçlarıyla ve her türlü ibadetleriyle, doğru ve dürüstlükleriyle, hayat ve yaşamlarıyla da örnek ve önder olmaya gayret ederler. Çünkü, müslüman olan ve Allah'a teslim olan her anne ve baba ister ki kız olsun erkek olsun, çocukları da Allah'a teslim olsun, Kur'an'a teslim olsun, Peygamber'ine teslim olsun. Teslim olsunlar ki onlar da evlatlarıyla barışık bir halde ve manevi sevgi ekseninde yaşasınlar.
İşte devlet de bu merkezde olmalıdır. O da toplumuna bakacaktır. Kendisine tabi olan her bir neferine bakacaktır. Toplumunda, neferlerinde ve müntesiplerinde var olan değerler ekseninde, hayatı ve yaşamı onlara arzedecektir. Caddeyi, sokağı, mahalleyi onlarda var olan değerler ekseninde şekillendirecektir. Eğitim kurumlarını, okullarını vesair kurumlarını hep milletinin değerlerine göre dizayn edecektir, ki devlet milletiyle, insanlarıyla bir ve beraber ve barışık bir eksende yaşasın.
Zaten şu da vardır, devlet dediğimiz olgu, göklerden tevarüs etmemiştir. Devletin neferleri de bu milletin evlatlarıdır. Millet müslümansa evlatlar da müslümandır, evlatlar müslümansa devlet de ona tabiidir, değil mi? O zaman konuşmanın bir anlamı var mıdır bütün bunları? Yoktur ama konuşmak zorunda kalıyoruz, çünkü, devlet ifade ettiğimiz manada müntesipleriyle, toplumuyla ve neferleriyle barışık bir halde değildir uzun bir zamandır. Bundan mütevellit yazmak zorunda kalıyoruz.
İfade ettiğimiz bu husus devletin de olmazsa olmazıdır.
Avrupa Hıristiyan'dır. Genel manada devletlerin tamamı toplumuyla onların değerleri noktasında barışıktır, Avrupa'da bir Kilise'ye girdiğinizde, ana okulu çocuklarının öğretmenleriyle beraber ya da, ilkokul, ortaokul, lise öğrencilerinin öğretmenleriyle beraber Din Derslerini işlediklerine şahit olursunuz. Devletin birinci adamı, oldu ya Kilise'de bunları gördüğünde sevincinden gözyaşlarını da tutamaz bir haldedir. Bu da gösteriyor ki, devlet ve toplum değerleriyle bir anlamda barışık bir haldedir.
Dünyanın hemen hemen her ülkesinde bu güzellikleri görmek mümkündür.
İşte bu güzelliklerin, içersinde yaşadığımız topraklarda da hakim olması gerekiyordu.
Bizim toplumumuz da İslam'dı. İslam üzere hayatını ve yaşamını şekillendiriyordu. Kur'an, İslam, Cami, Peygamber ve onların değerleri toplumumuzun olmazsa olmazıydı.
Ama bizde devlet hep bunlarla uğraştı! Bu değerleri sindirmekle uğraştı. Bu değerlerle hayat ve yaşamını şekillendirenlerle uğraştı. Hal böyle olunca da devlet toplumuna örnek olamadı, ona olması gereken insani özelliklerini öğretmedi, öğretemedi, İslami doğruluğu ve dürüstlüğü onunla özleştiremedi. İstemedi de..!
Ondan sonra böyle ucube bir insanlıkla, toplumla karşılaşıverdik!
Ki bu despotlukları yapanların hemen hemen tamamı da vahiysiz "bilim"e iman edenlerdi! Amentüleri, dini değerleri "bilim" yazacak diyenlerdi..! Kabe, Hac, Kutsal topraklar da neymiş, onlar falanların olsun, bize "bilim" yeter diyenlerdi!
Allah'ı - haşa - göklere hapsedip yeryüzünü "bilim" yönetecektir diyenlerdi!
Ne oldu, ucube bir toplum meydana geldi, ahlak, haya, edep, utanma, iş ahlakı vs. ayaklar altına atıldı! Bunlara değer verilmedi. Hırsızlık, ahlaksızlık, uyuşturucu, beyaz kadın ticareti, kumar, zina, adam öldürmeler vs. normal hale geldi.
İşte, bundan "utanması" gerekenler halan utanmıyorlar da, yaşanan bu rezaletleri gene o tertemiz toplum isteyenlere havale ediyorlar iyi mi..?
Bizim anlamadığımız yer de burasıdır.
İnşallah bir gün bu toplum ve devlet istediğimize havi olarak "barışık" bir halde hayat ve yaşamını kuşanacaktır..!
Dualarımla.
NOT
Sanılmasın ki Devlet, Hıristiyan olanlara ve diğer vasıfta olanlara hizmet etmeyecektir. Hayır! Herkes inancına göre eğitimini devletten alacaktır ve hiçbir nefer dışlanmayacaktır.