Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Risale-i Nur
Bediüzzaman Said-i Nursi
Demokrat Parti Dönemi
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Ekrem" data-source="post: 2125" data-attributes="member: 3"><p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px">Ankara'da bir gece kalarak dost ve talebeleriyle görüştükten sonra, 3 Aralık 1959 günü Ankara'dan Emirdağ'a, oradan da Isparta'ya gitti. On beş gün sonra tekrar Emirdağ'a döndü. Konya'daki talebelerinin daveti üzerine 19 Aralık 1959'da Emirdağ'dan ayrılarak Konya'ya gitti. Burada talebeleriyle görüştü ve Mevlâna'nın türbesini ziyaret etti. Aynı gün Isparta'ya gitmek üzere Konya'dan ayrıldı.</span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px">Ankara'daki talebeleri yine ısrarla kendisini davet etmekteydiler. Bu ısrarlar üzerine 31 Aralık 1959 günü Ankara'ya geldi. Ancak bu defaki gelişi, basında tartışmalara yol açtı. Demokrat Partili milletvekillerinin kendisini davet ettiği yönünde asılsız haberler yayınlandı. Said Nursî, bir gece Beyrut Palas Otelinde kaldı, ertesi gün İstanbul'a hareket etti. İstanbul'da Divan Yolundaki Piyer Loti Otelinde bir gece kalarak talebeleriyle görüşüp vedalaştı ve 3 Ocak 1960 gününün akşamında, Ankara'ya dönmek üzere İstanbul'dan ayrıldı.</span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px">Daha önceki Ankara seyahatlerinde olduğu gibi bu defa da Beyrut Palas Otelinde kaldı. Ertesi gün talebeleriyle görüştü. Ve son dersini yaptı. “Vasiyetnamem hükmündedir” dediği son dersinde Bediüzzaman, kendi hayatından, Sahabelerden ve Resulullahın (a.s.m.) hayatından örnekler vererek talebelerine istikametten ayrılmamalarını, müspet hareket etmelerini, iman hizmetine ihlâsla devam ederek asayişi muhafaza etmelerini öğütlüyordu.</span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px">6 Ocak 1960 günü saat 10:30 sularında Konya'ya gitmek üzere hareket etti. Konya'ya vardığında beklenmedik bir manzarayla karşılaştı. Konya'nın bütün giriş çıkışları tutulmuş, her yerde güvenlik tedbirleri alınmıştı. Bediüzzaman'ın arabasını gören polisler derhal etrafını kuşattılar ve takip etmeye başladılar. Kardeşi Abdülmecid'i ziyaret eden Bediüzzaman, Mevlâna'nın türbesini de ziyaret ederek Emirdağ'a gitmek üzere Konya'dan ayrıldı. </span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px">Emirdağ'da 4 gün kaldıktan sonra 11 Ocak'ta tekrar Ankara'ya gitmek için yola çıktı. Ancak bu kez Said Nursî'nin şehir merkezine girişi polis tarafından engellendi. Yaklaşık 30 yıl boyunca sürgünler ve mahkemeler yoluyla baskı altında tutulan, her hareketi çok yakından izlenen, fakat mahkemelerin suçsuz bularak serbest bıraktığı Bediüzzaman'ın seyahatleri, bazı çevreleri evhamlandırıyordu.</span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px">Ankara'ya girmesi engellenen Said Nursî, Emirdağ'a geri döndü. Buradaki bir haftalık ikametinden sonra 20 Ocak günü Isparta'ya gitti ve burada bir buçuk ay kaldı.</span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px">Ramazan ayı geldiğinde Bediüzzaman ağır hastaydı. Takvimler 19 Mart 1960 tarihini gösteriyordu. Said Nursî yanındaki talebelerine Urfa'ya gitmek istediğini söyledi. Arabası hazırlandı ve 82 yaşındaki Bediüzzaman, ağır hasta hâliyle arabanın arka koltuğunda yola çıktı. 20 Mart’ta yağmurlu bir havada yaşanan bu yolculuk, onun son yolculuğuydu.</span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px">21 Mart günü Urfa'ya ulaştığında talebeleri kendisine Halilürrahman Dergâhını göstermek istediler. Ama o yürüyemeyecek kadar rahatsızdı. Onu şehrin en iyi oteli olan İpek Palas Oteli'ne yerleştirdiler. Bu arada otele gelen polisler, derhal Isparta'ya dönmesi emrini tebliğ ettiler. Bunu duyan halk otelin önüne toplandı. Polis ısrarla Bediüzzaman ve yanındaki talebelerinin Urfa'dan ayrılmasını istiyordu. Bu baskı sürerken Bediüzzaman 23 Mart 1960 günü 27 numaralı odada sabaha karşı vefat etti.</span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px">Hayatı boyunca dayanılması güç acılara ve baskılara maruz kalmasına rağmen, hayat tarzıyla bir destan yazan Bediüzzaman, arkasında miras olarak altı bin sayfalık Risale-i Nur Külliyatı ile milyonlarca Nur Talebesini bırakmıştı.</span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px">Büyük bir cemaatle kılınan cenaze namazından sonra Bediüzzaman'ın naaşı Halilürrahman Dergâhında kendisine ayrılan türbeye defnedildi. Bediüzzaman'ın ahiret yolculuğunu duyan dostları ve talebeleri yurdun dört bir tarafından gelerek ziyaret ediyor, dualar ediyor, hatimler indiriyor, gıyabî cenaze namazı kılıyorlardı. Artık Urfa'da kalabalıklar hiç eksik olmuyordu.</span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px">Bediüzzaman'ın vefatından, yaklaşık iki ay sonra 27 Mayıs 1960'da bir askerî darbe oldu. Türkiye'de Demokrat Parti iktidarı boyunca yaşanan ekonomik ve dinî gelişmelerden rahatsız olan çevreler adına askerler iktidara el koydu. Alparslan Türkeş'in perde arkasında liderliğini yaptığı Millî Birlik Komitesi hükümeti, ilk iş olarak geniş çaplı tutuklamalar başlatarak Demokrat Partinin ileri gelenlerini Yassıada Hapishanesinde topladıktan sonra, Bediüzzaman'ın kabrinin nakledilmesine karar verdi. Kanunî prosedürü ihmal etmeyen ihtilâl komitesi, Bediüzzaman'ın Konya'da yaşayan kardeşi Abdülmecid Nursî'den tehdit ile bir nakil dilekçesi alarak, 12 Temmuz 1960 gecesi Urfa'daki mezarını kırdırdı. Bediüzzaman'ın naaşını, askerî bir uçağa koyarak Afyon askerî havaalanına indirtti. Yerini Abdülmecid Nursî'nin de bilmediği bir mezara defnettirdi. Hayatta iken onun varlığını istemeyenler, vefatından sonra da onu rahat bırakmamışlardı.</span></p> <p style="margin-left: 20px"></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Ekrem, post: 2125, member: 3"] [INDENT][SIZE=3]Ankara'da bir gece kalarak dost ve talebeleriyle görüştükten sonra, 3 Aralık 1959 günü Ankara'dan Emirdağ'a, oradan da Isparta'ya gitti. On beş gün sonra tekrar Emirdağ'a döndü. Konya'daki talebelerinin daveti üzerine 19 Aralık 1959'da Emirdağ'dan ayrılarak Konya'ya gitti. Burada talebeleriyle görüştü ve Mevlâna'nın türbesini ziyaret etti. Aynı gün Isparta'ya gitmek üzere Konya'dan ayrıldı.[/SIZE] [SIZE=3]Ankara'daki talebeleri yine ısrarla kendisini davet etmekteydiler. Bu ısrarlar üzerine 31 Aralık 1959 günü Ankara'ya geldi. Ancak bu defaki gelişi, basında tartışmalara yol açtı. Demokrat Partili milletvekillerinin kendisini davet ettiği yönünde asılsız haberler yayınlandı. Said Nursî, bir gece Beyrut Palas Otelinde kaldı, ertesi gün İstanbul'a hareket etti. İstanbul'da Divan Yolundaki Piyer Loti Otelinde bir gece kalarak talebeleriyle görüşüp vedalaştı ve 3 Ocak 1960 gününün akşamında, Ankara'ya dönmek üzere İstanbul'dan ayrıldı.[/SIZE] [SIZE=3]Daha önceki Ankara seyahatlerinde olduğu gibi bu defa da Beyrut Palas Otelinde kaldı. Ertesi gün talebeleriyle görüştü. Ve son dersini yaptı. “Vasiyetnamem hükmündedir” dediği son dersinde Bediüzzaman, kendi hayatından, Sahabelerden ve Resulullahın (a.s.m.) hayatından örnekler vererek talebelerine istikametten ayrılmamalarını, müspet hareket etmelerini, iman hizmetine ihlâsla devam ederek asayişi muhafaza etmelerini öğütlüyordu.[/SIZE] [SIZE=3]6 Ocak 1960 günü saat 10:30 sularında Konya'ya gitmek üzere hareket etti. Konya'ya vardığında beklenmedik bir manzarayla karşılaştı. Konya'nın bütün giriş çıkışları tutulmuş, her yerde güvenlik tedbirleri alınmıştı. Bediüzzaman'ın arabasını gören polisler derhal etrafını kuşattılar ve takip etmeye başladılar. Kardeşi Abdülmecid'i ziyaret eden Bediüzzaman, Mevlâna'nın türbesini de ziyaret ederek Emirdağ'a gitmek üzere Konya'dan ayrıldı. [/SIZE] [SIZE=3]Emirdağ'da 4 gün kaldıktan sonra 11 Ocak'ta tekrar Ankara'ya gitmek için yola çıktı. Ancak bu kez Said Nursî'nin şehir merkezine girişi polis tarafından engellendi. Yaklaşık 30 yıl boyunca sürgünler ve mahkemeler yoluyla baskı altında tutulan, her hareketi çok yakından izlenen, fakat mahkemelerin suçsuz bularak serbest bıraktığı Bediüzzaman'ın seyahatleri, bazı çevreleri evhamlandırıyordu.[/SIZE] [SIZE=3]Ankara'ya girmesi engellenen Said Nursî, Emirdağ'a geri döndü. Buradaki bir haftalık ikametinden sonra 20 Ocak günü Isparta'ya gitti ve burada bir buçuk ay kaldı.[/SIZE] [SIZE=3]Ramazan ayı geldiğinde Bediüzzaman ağır hastaydı. Takvimler 19 Mart 1960 tarihini gösteriyordu. Said Nursî yanındaki talebelerine Urfa'ya gitmek istediğini söyledi. Arabası hazırlandı ve 82 yaşındaki Bediüzzaman, ağır hasta hâliyle arabanın arka koltuğunda yola çıktı. 20 Mart’ta yağmurlu bir havada yaşanan bu yolculuk, onun son yolculuğuydu.[/SIZE] [SIZE=3]21 Mart günü Urfa'ya ulaştığında talebeleri kendisine Halilürrahman Dergâhını göstermek istediler. Ama o yürüyemeyecek kadar rahatsızdı. Onu şehrin en iyi oteli olan İpek Palas Oteli'ne yerleştirdiler. Bu arada otele gelen polisler, derhal Isparta'ya dönmesi emrini tebliğ ettiler. Bunu duyan halk otelin önüne toplandı. Polis ısrarla Bediüzzaman ve yanındaki talebelerinin Urfa'dan ayrılmasını istiyordu. Bu baskı sürerken Bediüzzaman 23 Mart 1960 günü 27 numaralı odada sabaha karşı vefat etti.[/SIZE] [SIZE=3]Hayatı boyunca dayanılması güç acılara ve baskılara maruz kalmasına rağmen, hayat tarzıyla bir destan yazan Bediüzzaman, arkasında miras olarak altı bin sayfalık Risale-i Nur Külliyatı ile milyonlarca Nur Talebesini bırakmıştı.[/SIZE] [SIZE=3]Büyük bir cemaatle kılınan cenaze namazından sonra Bediüzzaman'ın naaşı Halilürrahman Dergâhında kendisine ayrılan türbeye defnedildi. Bediüzzaman'ın ahiret yolculuğunu duyan dostları ve talebeleri yurdun dört bir tarafından gelerek ziyaret ediyor, dualar ediyor, hatimler indiriyor, gıyabî cenaze namazı kılıyorlardı. Artık Urfa'da kalabalıklar hiç eksik olmuyordu.[/SIZE] [SIZE=3]Bediüzzaman'ın vefatından, yaklaşık iki ay sonra 27 Mayıs 1960'da bir askerî darbe oldu. Türkiye'de Demokrat Parti iktidarı boyunca yaşanan ekonomik ve dinî gelişmelerden rahatsız olan çevreler adına askerler iktidara el koydu. Alparslan Türkeş'in perde arkasında liderliğini yaptığı Millî Birlik Komitesi hükümeti, ilk iş olarak geniş çaplı tutuklamalar başlatarak Demokrat Partinin ileri gelenlerini Yassıada Hapishanesinde topladıktan sonra, Bediüzzaman'ın kabrinin nakledilmesine karar verdi. Kanunî prosedürü ihmal etmeyen ihtilâl komitesi, Bediüzzaman'ın Konya'da yaşayan kardeşi Abdülmecid Nursî'den tehdit ile bir nakil dilekçesi alarak, 12 Temmuz 1960 gecesi Urfa'daki mezarını kırdırdı. Bediüzzaman'ın naaşını, askerî bir uçağa koyarak Afyon askerî havaalanına indirtti. Yerini Abdülmecid Nursî'nin de bilmediği bir mezara defnettirdi. Hayatta iken onun varlığını istemeyenler, vefatından sonra da onu rahat bırakmamışlardı.[/SIZE] [/INDENT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Risale-i Nur
Bediüzzaman Said-i Nursi
Demokrat Parti Dönemi
Üst
Alt