Cennetin Çarşısı

elifgibi

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
28 Mart 2011
Mesajlar
2,125
Tepkime puanı
26
Cennetin Çarşısı
Hafız Ebubekir b. Ebi Asım... Ebû Hüreyre'nin kendisiyle karşılaşan Saîd b. Müseyyeb'e şöyle dediğini rivayet etmişti: "Allâh'tan dilerim ki; seninle beni cennet çarşısında bir araya getirsin." Saîd: "Orada çarşı var mı ki?" diye sorunca, Ebû Hüreyre dedi ki: "Evet vardır. Çünkü Rasûlullah ((Sallâllahü Aleyhi Vesellem)) bana şu haberi vermişti:
"Cennetlikler, amellerinin üstünlüğü sayesinde cennete girdiklerinde, dünyâ günlerinden cuma günü kadar olan bir zaman süresince kendilerine izin verilir. Cennet bahçelerinden birinde Cenab-ı Allâh'ı ziyaret ederler. Onlar için nurdan, inciden, zebercedden, yakuttan, altundan, gümüşten, minberler kurulur. Onların en aşağı mertebelisi -gerçi onların aşağı mertebelisi yoktur- misk ve kâfur tepeleri üzerinde oturur. Kürsülerde oturanların yerlerinin kendilerinkinden üstün olmadığını görürler."
Ebû Hüreyre dedi ki:
— Ya RasûlAllâh (cennette) Rabbimizi görür müyüz?
— Evet göreceksiniz. Güneşi ve dolunay gecesinde ay'ı görme hususundan birbirinizle hiç tartışır mısınız?
— Hayır.
— Aynı şekilde Rabbinizi görme hususunda da tartışmazsınız. O mecliste hazır bulunan herkesle, Rabbi muhakkak konuşur. Dünyadayken onun yapmış olduğu bazı haksızlıkları hatırlatarak der ki:
— Ey falan oğlu falan! Şöyle ve şöyle yaptığın günü hatırlıyor musun?
— Evet, ama beni affetmedin mi?
— Affettiğin için bu mertebeye ulaştın.
Onlar bu haldeyken üzerlerini bir bulut kaplar, üzerlerine bir koku yağdırır. Onun kadar güzel bir kokuyu asla görmemişlerdir. Sonra Aziz ve Celil olan Rabbimiz: "Sizin için hazırladığım ikramların başına gelin ve arzuladıklarınızı alın" der. Bir çarşı görürler ki, orada bulunan eşyaları melekler koruma altına alıp çevrelemişlerdir. O eşyaların benzerini daha önce gözler görmemiş, kulaklar duymamış ve onlar hiç bir beşer kalbinden de geçmemiştir. Arzuladığımız eşyalar bize getirilir. O çarşı da alış veriş olmaz. Orada cennetlikler birbirleriyle karşılaşırlar. Üzerinde kıymetli elbiseler bulunan biri gelir. Kendisinden aşağı derecede olan -gerçi orada aşağı dereceli kimse yoktur- biri onun karşısına çıkar. Üzerindeki kıymetli elbiseler onu çok e!ki-ler. Karşısındaki adam sözünü daha tamamlamadan, diğerini kendisininkinden daha güzel bir elbiseye karşısına dikilmiş olarak görür. Çünkü cennette hiç bir kimsenin hüzünlenmemesi gerekir.
Sonra konaklarımıza döneriz. Zevcelerimiz bizi karşılar, bize: "Hoşgel-diniz, safâlar getirdiniz. Sizi seviyoruz. Gidişinden daha güzel kokulu ve alımlı bir halde yanımıza döndün" derler. Biz de onlara deriz ki: "Her dilediğini yaptıran, Aziz ve Celil olan rabbimizle oturduk. Elbette ki böyle güzel bir halde yanınıza dönmemiz gerekir. Bu, tabiîdir."
İbn Mâce bunu böyle rivayet etmiş ve bunun garib olduğunu söylemiştir.
Müslim... Enes b. Mâlik'ten rivayet etti ki; RasûluIIah ((Sallâllahü Aleyhi Vesellem)) şöyle buyurmuştur:
"Cennette bir çarşı vardır. Cennetlikler her cuma oraya gelirler. Şimal rüzgarı eser, yüzlerine ve elbiselerine savurulur. Daha bir güzelleşip hoş olurlar. Sonra ailelerinin yanına dönerler. Aileleri onlara: "VAllâhi bizim yanımızdan gittikten sonra daha bir güzelleşip hoş olmuşsunuz" derler. Onlar da kendilerine: "Yanınızdan ayrıldıktan sonra VAllâhi siz de daha bir güzel ve hoş olmuşsunuz." cevabını verirler."
Bu hadisin İmam Ahmed b. Hanbel tarafından nakledilen varyantında ise şöyle denilmektedir:
"Doğrusu cennette -içinde misk tepeleri bulunan- bir çarşı vardır. Cennetlikler o çarşıya vardıklarında rüzgâr eser (ve o kokular üzerlerine savrulur)."
 
Üst Alt