Çay Hakkında Genel Bilgiler

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,345
Tepkime puanı
25
çay hakkında genel bilgi, çay nasıl yetişir, çay nedir coğrafya, çay nerede yetişir, çay nedir kısaca, çay sözlük, çayın tarihçesi, çayın toplanması
cayy.gif

Anavatanı kimilerine göre Çin, kimilerine göre Hindistan olan çay bitkisinin milattan yaklaşık 2700 yıl önce Çin’de yetiştirildiği öne sürülmektedir. Önceleri ilaç olarak kullanılması sonra da sanayisinin ilk kez Çin’de geliştirilmesi ve buradan da dünyaya yayılması, anavatanının Çin olması görüşünü güçlendirmektedir.

Çay (Camellia sinensis) bitkisi, Theacea Familyası içinde Camellia Cinsine ait her dem yeşil bir ağaçtır. Camellia sinensis iki varyeteye sahiptir. Bunlar, Camellia sinensis var.sinensis ve Camellia sinensis var.assamica dır.

Çay tropikal bölgelerde ve iklim bakımından bol yağışlı ve sıcak alanlarda yetişmektedir. Bitkinin normal gelişebilmesi için toplam yıllık yağışın 2000 mm’den az olmaması ve aylara göre yağış dağılımının düzenli bulunması gerekmektedir. Çay tarımında yetiştiricilik, genel olarak tohum ve çelikle çoğaltılan fidanlarla yapılmaktadır.

Çay’ın ülkemizin Doğu Karadeniz bölgesinde doğuda Sarp sınır kapısından başlayarak, batıda Araklı Deresine kadar olan alan içinde Artvin, Rize, Trabzon illerini kapsayan 180 km uzunluğundaki kıyı şeridinde 10-35 km içerilere kadar uzanan kesimde, 1000 metre yüksekliklere değin ulaşan yamaçlarda ekonomik anlamda yetiştiriciliği yapılmaktadır.

Türkiye, çay tarım alanlarının genişliği bakımından dünya üretici ülkeler arasında 6. sırada, kuru çay üretimi yönünden 5. sırada, yıllık kişi başına tüketim bakımından ise 4. sırada yer almaktadır.

Çayın kalitesini belirleyen ana unsur yetiştiricilik ve üretim şartlarıdır. Çay ürünü, kültüre alınan çay bitkisinin üzerindeki genç sürgünlerin ucundaki tepe tomurcuğu ile bu tomurcuğu izleyen taze ve körpe birinci ve ikinci yapraklardan oluşan, lif vermeyen ve tekniğine uygun olarak toplanan filizlerdir. Bu filizler ‘iki buçuk yaprak’ olarak tanımlanmaktadır.

Siyah çay, iki buçuk yaprağın Ortodoks veya CTC (Crushing – Tearing – Curling) yöntemlerine uygun olarak işlenmesi ile elde edilmektedir. Siyah çayın kalite özellikleri (ISO) Uluslararası Standartlar Organizasyonun 1986/3720 sayılı standardı ile belirlenmiştir. Ayrıca, çayda maksimum kalıntı seviyesini belirleyen düzenlemeler bulunmaktadır. Bu düzenlemeler; Amerikada FDA (Food and Drug Administration) ve EPA (Environmental Protection Administration) tarafından belirlenen US Protokolu ile Dünya Sağlık Örgütü ve FAO tarafından oluşturulan, Avrupa Birliğinde ve birçok ülkede kullanılan Codex Alimentarius’dur.

Üretici ülkelerde siyah ve yeşil çayın sınıflandırması üretim metotlarına, parça büyüklüğüne ve bölgesel özelliklere göre yapılmaktadır. Üretim metoduna göre CTC ve Orthodoks çaylar. Bölgelere göre; High grown, Medium grown ve Low grown çaylar. Parça büyüklüğüne göre; P (Pekoe), OP (Orange Pekoe), BOP (Broken Orange Pekoe), F ve PF (Fannings ve Pekoe Fannings), D ve DP (Dust ve Dust Pekoe) şeklinde sınıflandırılmaktadır. Japon yeşil çayları genel olarak bölgelere ve üretim şekline göre, Çin yeşil çayları yaprağın yaşına, üretim metoduna göre, Hindistan yeşil çayları, Çin çayına benzer şekilde sınıflandırılmaktadır.
cay3.jpg

Türkiye’de 767 bin dekar alanda yetiştirilen çay bitkileri, tohumla üretilmiş olup, Camellia sinensis orjinli Çin ve Hindistan melezidir. Çay yetiştiriciliği yapılan bölgenin genel olarak yıllık ortalama sıcaklığı 14°C, yağış ortalaması ise 2232.5 mm’dir. Çay bitkisi, her yıl Mayıs-Kasım ayları arasında 3 yada 4 kez sürgün vermekte, hasat işlemi ise makas ile yapılmaktadır. Son yılların üretim verilerine göre, dekar başına yıllık ortalama verim 1.300-1.450 kg arasında değişmektedir.

Çay ürünü, kültüre alınan çay bitkisinin üzerindeki genç sürgünlerin ucundaki tepe tomurcuğu ile bu tomurcuğu izleyen taze ve körpe birinci ve ikinci yapraklardan oluşan, lif vermeyen ve tekniğine uygun olarak toplanan filizlerdir. Bu filizler ‘iki buçuk yaprak’ olarak tanımlanmaktadır. Çay kalitesini fiziki olarak belirleyen de bu tanımdır. Çay yaprağının kimyasal bileşimi, Polifenoller, Enzimler, Alkoloidler, Azotlu bileşikler, Karbonhidratlar, Klorofil ve öteki pigmentler, Vitaminler, Mineral Maddeler ve Uçucu maddelerden oluşmaktadır.

Yeşil çay yaprağının kimyasal bileşimini oluşturan maddelerin, yaprakta bulunma oranları, çok çeşitli etmenlere bağlıdır. Bunlar; bitkisel etmenler, çevresel etmenler ve kültürel tedbirler olarak sınıflandırılmaktadır. Bitkisel etmenler; Çayın çeşidi, çevresel etmenler; iklim ve toprak, kültürel tedbirler ise hasat, gübreleme, budama ve gölgelemedir.

Yeşil çay yaprakları üretim sırasında birçok kimyasal ve biyokimyasal değişikliklere uğramaktadır. Polifenol bileşiklerden flavanollerin %90’ı flavandiollerin tamamı, fenolik asitlerin bir kısmı değişikliğe uğrayarak siyah çayda kalite maddeleri olan theaflavin ve thearubiginlere dönüşür. Karotenoidler ve yağ asitlerin bir kısmı uçucu aroma maddelerine dönüşerek çayda renk, tat, ve koku özellikleri oluşur.

Uluslararası Standartlar Organizasyonu (ISO) 1986 yılında siyah çay kalite standardını belirlemiştir. 1996/10 sayılı Türk Gıda Kodeksi Siyah Çay Tebliği’nde siyah çay kalite standartları belirlenirken ISO standartları göz önüne alınmıştır. ISO Standartları ile Siyah Çay Tebliği’nde belirtilen standart değerler arasında tek fark su ekstraktı değerinde görülmektedir. ISO’da kuru maddedeki su ekstraktı en az %32 iken, Siyah Çay Tebliği’nde bu değer en az %29 olarak belirtilmiştir.

YETİŞTİRİLMESİ
Çay yapraklarının belirli bir büyüklüğe ulaştıktan sonra toplanması gerekir. Bu süre pek çok ülkede 7 günde bir şeklindedir. Bazı ülkeler ise çay yapraklarını 7-12 günlük periyodlar arasında üstten koparırlar. Çayın kalitesi, yapraklarının toplama zamanına göre de farkılık gösterir. Örneğin, Hindistan'ın kuzey bölgelerinde çay, Nisan-Aralık ayları arasında toplanır. Yılın, özellikle ilk aylarında toplanan çayın kalitesinin diğer zamanlarda alman ürüne göre çok daha iyi olduğu bilinir.

ÇAY ÇEŞİTLERİ
Hint ve Seylan çayları: Ülkenin adının Sri Lanka olarak değişmiş olmasına karşın, tüm Dünya bu ülkenin yetiştirdiği çayı hâlâ "Seylan çayı" olarak anar. Şimdi bunların en önemlilerini sıralayalım:
Portakallı çay: Seylan'da üretilir. Hafif ve hoş bir içimi olup, daha çok süt ve limonla birlikte alınır.
Darjeeling: Gerçek bir Hint çayıdır. Koyu bir rengi, nefis bir içimi vardır. Kahvaltıların en başta gelen içeceğidir. Assam da Dar-jeeling'e çok benzeyen bir Hint çayıdır.
İngiliz çayı: Hint ve Seylan çaylarından elde edilir. Oldukça sert bir içime sahiptir.
Limonlu çay: Seylan'ın Dünyaca ünlü çaylarından biridir. Limon tadı ihtiva eder. Servis yapılırken içine dilimlenmiş limon konulur. Kesinlikle sütsüz içilmelidir.

Çin çayları ve kokulu çaylar: Siyah ve yeşil renktedir ve genellikle sütsüz ve şekersiz olarak servis yapılır. Bellibaşlılarmın adları şöyledir:
Lapsang souchong: Rengi siyahtır. Fukien bölgesinde yetişir.
Yasemin çayı: Kurutulmuş yasemin çiçekleri ihtiva eder.
Earl Gray: Portakal özü ve diğer çayların karışımından elde edilir. Dünyanın en ünlü markalarından biridir. Earl Gray'in eşsiz tadındaki sır, içindeki Çin mandalinasıdır. En iyi Earl Gray çayı, Keemun, ya da Darjeeling adlı çaylardan yapılanıdır.
cay.jpg

ÇAY PİŞİRME YÖNTEMLERİ
Son derece basit bir iş gibi göründüğü için çoğumuz çay pişirmeyi hafife alır ve belirli metodlan olabileceğini aklımıza bile getirmeyiz. Oysa, demiyle kokusuyla damaklarımıza tad bırakan bu keyif vericinin de "nev-i şahsına münhasır" bir pişirme adabı vardır.

İşte bunlardan bazıları: İyi bir.çay pişirmede en önemli etken, bizzat bu hoş bitkinin doğru olarak seçimindedir. Mutfağmızdaki tozlu, kırık ve kötü bir çaysa, kahvaltı masasına harika bir tad götürmeniz elbetteki zordur.
Çaydanlığın da güzel çay pişirmede rolü vardır. Hatta en az çay kadar önemli olduğunu söylemek yanlış olmaz. Gerçek bir çay elde edebilmek içi kullanacağınız demliğin Çin porseleni, ya da seramik olmasında yarar vardır. Çünkü madeni kaplar, ısıyı çok çabuk kaybettikleri gibi, çaya istenmeyen bir koku da katabilirler. Uzmanların bu konudaki görüşü şöyledir: "Demliğin porselen olması, çay yapraklarının açılmasını önler. Bu da dem kalitesini yükseltir..." Eğer, çay bir bardak olarak hazırlanıyorsa, kullanılacak miktar en az bir çay kaşığı olmalıdır.

Demlik, çayı pişirmeden önce içine sıcak su konularak ısıtılıp, sonra boşaltılarak kurutulmalıdır. Demliğe yeniden sıcak su koyarken dikkat edeceğiniz husus, suyun temiz olmasıdır. Su kaynaymca çayı ilave ederek, altını kapatıp 5 dakika kadar beklemeniz yerinde olur.

Servis: Eğer tercihiniz Hint çayı ise, süt, ya da limonla birlikte servis yapabilirsiniz. Genellikle insanlar, çayın içine sütü kendileri koymaktan hoşlanırlar. Bu bakımdan önceden sormanızda yarar vardır. Ama, limonları mutlaka dilimlenmiş olarak çay tabağına koymalısınız. Bu arada, küçük bir süzgeçle, küp şekeri de çayı getirirken tepside bulundurmanızı söylemeye gerek yok tabii.


Çay hakkında ansiklepodik bilgiler;

Çay hakkında ansiklopedik bilgi
Çay (Thea sinensis); Alm. Tee (m), Fr. The (m), İng. Tea; tea plant. Familyası: Çaygiller (Theaceae). Türkiye’de yetiştiği yerler: Doğu Karadeniz bölgesinde yetiştirilmektedir.

Vatanı olan Çin’de yabani olarak yetiştiği zaman yüksekliği 10-12 metreyi bulan, yetiştirildikleri zaman ise boyları 2-3 metreyi aşmayan ve yaprak dökmeyen bir ağaç. Haziran-temmuz aylarında beyaz renkli ve güzel kokulu çiçekler açar. Yaprakları basit ve saplı, sert, koyu yeşil renkli, oval şekillidir. 5-9 taç yapraktan müteşekkil olan çiçekler dallarda teker teker bulunur. Meyveleri 3 gözlü olup, her gözünde bir tohum bulunur.

Çayın tarihçesi
Çay, Çince “Ça” kelimesinden türetilmiştir ve bütün diller, bu içecek için bundan aldıkları ve ürettikleri kelimeleri kullanırlar. İlk olarak çaya Çin’de isa aleyhisselamın doğumundan 2700 yıl önce yazılmış olan belgede rastlanılmıştır. Fakat kayıtlar yalnız ilaç olarak kullanıldığını belirtmektedir.

Çayın Çinlilerin milli içkisi olması, ancak milattan 400 yıl sonradır. Ortaçağlarda ticari münasebetlerin başlamasıyla beraber yavaş yavaş çayın kıymeti de anlaşılmış ve bütün dünyaya yayılmıştır. Miladi 350 yıllarında Çinliler gemilerle Seylan’a gidiyorlar ve mallarını Arap ve İran gemilerinin getirdiği mallarla mübadele ediyorlardı. Beşinci yüzyılın ortasında Çinliler Kızıldeniz’deki Aden’e kadar geldiler. Sekizinci yüzyıldan itibaren Arap ve İran gemileri Çin’e kadar gittiler. On beşinci yüzyıldan itibaren çay karayoluyla Orta Asya’ya geldi ve böylece Tibetliler onu genel olarak kullanmaya başladılar.

Avrupa çay hakkındaki haberleri ancak Haçlı seferleri sırasında alabildi. On altıncı yüzyılda çaydan, meşhur seyyahlardan Giovanni Battista Ramusio (1559), L. Almedia (1588) ve Tareira (1610) tarafından bahsedilmiştir. Fakat çayın hazırlanması hakkında kesin bir bilgiye sahip değillerdi. 1610 yılında Hollanda-Doğu Hindistan şirketinin gemileri ilk çayı Hollanda’ya getirdiler ve çok geçmeden sevilen bir içecek oldu. Paris’e ilk çay 1635’te, Londra’ya 1650’de geldi. Rusya’ya karayolundan 1638’de ulaştı. Almanya’ya ise 1647 yılında girdi. Çayın halk tarafından da benimsenmesi birçok doktorun bunu tavsiye etmesinden ileri gelmiştir.

Türkiye''de çay ziraatine ait ilk denemeler 1888 senesinde Bursa’da yapılmış ve başarısızlıkla nihayet bulmuştur. 1924 senelerinde Kafkasya’dan getirilen tohumlar ile Rize’de bazı denemeler yapılmış ve iklime uygun tohum kullanıldığı için iyi neticeler alınmıştır. Fakat çay ekimi, kuvvetli teşvik edici sebepler bulunmadığı için ilerleyememiş ve ancak 20 dönümlük kadar bir çay bahçesi yapılmıştır. 1939’da 3788 sayılı kanunun çıkartılması ile çay ziraati büyük bir hızla gelişmiştir. 1939’da 2130 dönüm olan çaylıkların sahası, 1957’de 93.360 dönüme yükselmiştir. Çay yetiştirme işi memleketimizde ilk önce Rize civarında başlamış ve zamanla yayılmıştır. Bugün Sürmene’den Hopa’ya kadar olan mıntıkada, sahilden 500 m’ye kadar yükseklikte olan yerlerde, geniş çapta çay fidanı yetiştirilmektedir.
cay2.jpg

Çayın yetiştirilmesi
Yabani çay ağacı 7-10 m’lik bir yükseklikte olmasına karşılık, yapraklarını daha kolay toplayabilmek için kültürlerinde boylarını 3 m’yi geçirtmezler. Kuvvetli budama sayesinde ağacın yeni filizler getirmesi sağlanır ki, en değerli yaprakları taşıyanlar da bunlardır. Büyüyebilmesi için çay ağacının nemli sıcak bir iklime ve bol güneşe ihtiyacı vardır. bu yüzden çay bahçeleri genellikle tepelerin güney tarafındadır. Çay fideleri birer metre aralıkla dikilir ki, büyüyünce, aralarından rüzgar esebilsin. Üç yıl sonra ürünün alınmasına başlanabilir ve bu arka arkaya yedi yıl sürer. Bu süreden sonra toplanan yaprakların değerleri gittikçe azalır ve eskileri çıkarılıp yerine yenileri dikilir.

Çayın toplanması
Çin’de yılda üç kez çay yaprağı toplanır. Yağmur mevsiminden biraz önce, mart, nisanda yeni, taze yeşil yapraklar toplanır ki, en iyi çay da bunlardan yapılanıdır. Mayısın sonu ve haziranın başında ikinci ürün alınır. Fakat bunun değeri birinci ürüne oranla biraz düşüktür. Temmuz ve ağustosta yaprakların değeri çok azalır. Bu yüzden toplama yapılmayabilir.

Rize bölgesinde çay yaprakları bilhassa Mayıs-haziran aylarında toplanmaktadır. Toplanan yapraklar bu bölgedeki fabrikalarda hemen işlenmektedir.

Yağmur mevsiminde, nemliliğin çayın tadına etkisi fena olduğundan, yapraklar toplanmaz. Sabah erkenden gecenin çiğ taneleri buğulanıp uçtuktan sonra toplanır.

Çay yaprakları bitkinin üzerinde bulundukları yerlere göre değer taşır ve bunlardan elde edilen çayların da aynı şekilde değerleri değişiktir.

Beyaz kirpik, üzerinde beyaz yumuşak tüyler bulunan henüz açılmamış yaprak tomurcuklarıdır. Bu yapraktan elde edilen çaya altınbaş veya akkuyruk ismi verilmektedir.

Çay elde edilecek yapraklar, dalın ucunda yeni açılmış ikibuçuk yapraktır. Daha aşağıdaki kartlaşmış yapraklar koparılıp çay yapılmaz. Bizde en iyi kaliteli çay Sürmene-Hopa arasında yetişmektedir.

Çayın elde edilişi
Çay ağacından işleme göre iki tip çay elde edilmektedir. Siyah ve yeşil çay. Siyah çay elde etmek için toplanan yapraklar raflara serilerek soldurulur. Sonra makinalarda bükülür. Böylece hücre çeperlerinin kısmen parçalanması sağlanır. Soldurulmuş ve bükülmüş çaylar rutubetli bir odada fermantasyona bırakılır. Sonra fırınlarda kurutulur ve nihayet elenerek kalitelerine ayrılır ve ambalajlanarak ticarete çıkarılır. Türkiye’de siyah çay elde edilmekte ve içilmektedir. Yeşil çay fermante edilmeden hazırlanan çaydır. Toplanan yapraklar doğrudan doğruya kavrulur veya 80-90 °C’de ısıtılmış su buharına tutulur, sonra makinalarda kıvrılarak kalitelerine ayrılır ve ambalajlanır. Yeşil çayın tadı siyah çaydan daha kuvvetli ve serttir. Yeşil çayı daha fazla Asyalılar sever.

Kullanıldığı yerler
Çay keyif verici olarak içilmesinin yanı sıra, tıbbi önemi haizdir. Çay yapraklarında % 1,5-4 kadar kafein, az miktarda da teofilin vardır. Çay yaprakları % 10 civarında tanen de ihtiva eder. İhtiva ettiği alkaloitlerden dolayı bariz idrar söktürücü etkisi vardır. Büzücü etkisinden dolayı göz banyolarında kullanılır. Çay yapraklarının eczacılıktaki asıl kullanılışı kafein elde etmek bakımındandır. İlaç hammaddesi olarak oldukça fazla kullanılan kafein, ya sentetik olarak veyahut da çay yapraklarından elde edilmektedir. Uzun müddet ve fazla miktarda çay kullananlarda teizm adı verilen uykusuzluk, iştahsızlık, zayıflama ve sinirlilik halleri ile kendini gösteren bir hastalık belirir. Az miktarları dinlendirici ve iştah açıcı etkisi yanında keyif vericidir.

Çayı limonla içmek adeti Rusya’dan gelmiştir. Bazıları bu yüzden çayın asıl aromasının kaybolduğunu iddia ederler. Gerçekten çay saf olarak hazırlanırsa, kendi aroması tam olarak meydana çıkar. Genellikle çay daha başka içeceklerle de karıştırılır. Süt bunlardan biridir. Rusların semaverde yaptıkları çay çok ince bir çaydır. 240 gr suya 1/2 gram çay yaprağı atarlar. En çok tanınmış semaver çayı yeşil yapraklı çaydan yapılır ve bu ince çayın en iyi aromaya sahip olduğunu iddia edenler çoktur.

Ticareti: Rize bölgesinden elde edilen çay memleketin ihtiyacına kafi gelmemektedir. Bu sebeple Tekel İdaresi her sene hemen hemen memleketimizde elde edilen miktarda çayı Hindistan, Pakistan ve Seylan’dan ithal etmekte ve bunları harman yaptıktan sonra piyasaya çıkarmaktadır. Yapılan hesaplamalarda Türkiye’de her vatandaşın milli gelirden aldığı payın % 20’sini keyif verici maddeler için harcadığı ortaya çıkmaktadır.
okisareti.gif

 

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,015
Tepkime puanı
423
çay hakkında bilgi-çayın özellikleri

ÇAY HAKKINDA BİLGİ

Kurutulan yaprakları haşlanarak suyu içilen kamelyagillerden bir ağaççık. Gerçekte çay, bu ağacın, yani çay ağacının kurutulunca karamsı bir renk alan küçük ve kıvrık yapraklandır. Biz «çay» deyince, çay ağacını değil, daha çok sabah kahvaltılarımızda içtiğimiz kırmızı renkteki buruk, kokulu sıvıyı düşünürüz.

Çok içilen çay bir besin değildir. İçinde sinir sistemimizi uyaran ve kafein denilen bir madde ile tanen denilen ve dericilikle, eczacılıkta kullanılan bir madde vardır. Uyarıcı ve dinlendirici niteliği yüzünden küçüklerden çok yetişkinler çaya alışırlar. Kahve ve sigarada olduğu gibi çaya düşkün olanlara «tiryaki» denir.

Çay, Avrupa ve Türkiye’ye çok uzaklardan geldi. Bugün bizde de, Rize bölgesinde yetiştirilir. Anayurdu Çin’dir. Çay adı «Thai» dan (Say gibi okunur) gelir. Bu güzel kokulu yapraklar oradan geldiği için dilimize de böyle geçmiştir.
cay1.jpg

ÇAY ÜRETİMİ

Çay ağacı 1,5-2 mboyundadır. Kamelyagillerden bir bitki olan ağaç budanmazsa boyu 8-10 metreyi bulur. Ağaç, tohumdan yetiştirilir ve 3 yıllık olduğu zaman ilk ürün elde edilir. Ama en iyi ürün, dikildikten 6-7 yıl sonra alınır. Çin ile Hindistan arasındaki dağlık bölgede yetişen çay ağacı oradan iklim ve toprak şartları uygun yerlere, Seylan, Cava ve Japon adalarına ve Güney Asya’nın yüksek yerlerine yayılmıştır. Çay, yetişmek için yükselti ister. Genel olarak 1000 -1500 m^yüksekliği olan yerlerde iyi çay yetişir. Ağaç, sıcaktan çok hoşlanmaz. Kışın yaprakları dökülmez.

En çok yetiştiği Uzak Doğu ülkelerinde yılda 3 kere yaprak verir. Şubatta verdiği yapraklar en iyi cins sayılır.

Çay yetişen ülkelerde, toplama zamanı gelince, herkes tarlalara yayılır, evlerde kimse kalmaz. En küçüğünden en büyüğüne kadar herkes çayla uğraşır. Toplayıcılar elle bir-bir kopardıkları yaprakları kamıştan bir sepete koyarlar. Bunları ikişer ikişer omuzlarındaki sırığa asarak büyük sepetlere taşırlar. Dolan sepetler kurutma yerine götürülür. Yapraklar, özel yerlerde bir süre kurutulduktan sonra, iki el arasında- ya da makineyle yuvarlanarak bükülür. Böylece bildiğimiz kıvrık yaprakçıklar ortaya çıkar. Kıvrılan yapraklar serin bir yerde mayalanmaya bırakılır. Sonra çaylar bir süre açık havada tutulur ve dar kenarlı tavalara konarak, ateşte bir daha kurutulur. Artık içilmeye hazırdır. İstenilen büyüklükte kesilir, kutulanır ve satışa çıkarılır. (bknz. Türkiye’de çay üretimi)

ÇAYIN TÜRLERİ

Yetiştiği yere ve toplandığı zamana göre çayın türleri de değişir. Dünyada başlıca 2 çay türü vardır:

1) Siyah Çay — Sıcak suyla haşlandığı zaman tuğla kırmızısı olur. Burukluğu az, içimi hoştur. Rize bölgesinde yetiştirilen çay ile Avrupa ülkelerinde aranılan tür budur.

2) Yeşil Çay — Pişirildiği zaman suyu açık sarı renkte olur. İçimi çok buruktur. Bu tür çay en çok Asya’da, Rusya’da, Amerika’da ve Kuzey Afrika’da sevilir. Bu iki temel türün yanında çay, yetiştiği yere göre de önem kazanır. Dünyada en çok Seylan, Cava ve Çin çayları ün kazanmıştır.

Bir de özel çay türleri vardır. Bunların başlıcaları şunlardır:

Akkuyruk (ya da çiçek) : Çay fidanının tepesindeki körpe filizin verdiği kıvrık tek yapraktan elde edilen en iyi cins çaydır.

Altınbaş: Bu da tepe yapraklarından elde edilen sarı renkli bir çaydır. Eskiden bu çaylar ayrı ayrı içilirdi. Ama bugün bu çaylar birbirine karıştırıldığı (harman edildiği) için Akkuyruk ve Altınbaş ayrı ayrı satılmaz.

ÇAYIN ÖZELLİKLERİ

Bugün dünyada kahve, sigara ve içkilerle birlikte çay da en çok kullanılan keyif verici bir içecektir. Hemen her yerde haşlanıp suyu içilir. Yine birçok ülkelerde içine şeker katılır. Yalnız Çinliler, Japonlar ve bazı Asya ulusları çayı şekersiz içerler. Çinlilerin ve Japonların içtikleri çay bizimkine benzemez. Rengi çok koyu, adeta yeşilimsidir. İçine şeker katılmadığı için de buruk, acı bir tadı vardır. Çin ve Japon evlerinde çaydanlık ocağın üstünden eksilmez.
 

İLiM DiLeNcİsİ

Rüyalar aleminden
Süper Mod
Katılım
10 Haziran 2011
Mesajlar
709
Tepkime puanı
42
Yeşil çayda var ben yeşil çayı daha çok seviyorum. Tabi siyah çay da Türkler'in vazgeçilmezi. Çaysız bir sohbet düşünülemez.
 
Üst Alt