- Katılım
- 22 Şubat 2011
- Mesajlar
- 9,107
- Tepkime puanı
- 81
Bu dereceye nasıl kavuştun
Büyük zatların büyük olmalarına bazı şeyler sebep olmuştur Dostlarının ısrarları karşısında dikkat ettikleri, prensip edindikleri hususlardan birkaçını bildirmişlerdir Bunlardan bazılarını, kıymetli eserlerden alarak yazıyoruz:
Hz Ebu Bekir’e sordular: Allah için söyle, bu mertebeye ne ile eriştin Buyurdu ki:
Dinimi dünyaya tercih ettim Ahiret için, Allah rızasını seçtim Her zaman Allahü teâlânın hakkını üstün tuttum, her işimde sadece Allahü teâlânın rızasını gözettim ve bunun dışına asla çıkmadım
Aynı şekilde Hz Ömer’e sordular Buyurdu ki:
Allahü teâlâ dilerse bir kulunu aziz eder dilerse zelil eder Bunu hiç unutmadım
Hz Osman’a sordular Buyurdu ki:
Kur'an ve Sünnete uydum Allahü teâlânın her şeyime vakıf olduğunu hiç unutmadım
Hz Ali de buyurdu ki:
Cihad ile eriştim 30 yıl mücahede kılıcı ile ve haşyet zırhıyla ve vera kalkanı ile, taat ve ibadet oku ile, gönül kapısında oturdum Allahü teâlânın rızasından başka hiçbir şeyi, gönlüme koymadım, hatırıma getirmedim
Hz Lokman buyurdu ki:
Emanete riayet, doğru söylemek ve malayaniyi [faydasız sözü] terk edip, bana gerekmeyeni bırakmakla bu dereceye kavuştum
Hz Musa, Hz Hızır’a, (Ledün ilmine nasıl kavuştun?) diye sordu O da, Günah işlememeye sabretmekle dedi Kavmi, Hz Musa’ya, (Allahü teâlâ neden razı ise, onu yapalım) dediler Vahiy geldi: (Benden razı olursanız, sizden razı olurum) Allah’tan razı olan, Onun emirlerine uyar ve yasaklarından kaçarak Onun takdirine razı olur, böylece yüksek derecelere kavuşur
İmam-ı Ebu Yusuf’un oğlu ölünce, talebesine, Defin işini siz yapın Ben hocamın [imam-ı a’zam Ebu Hanife hazretlerinin] dersine gidiyorum dedi Kendisini vefatından sonra rüyada Cennette muhteşem bir hayat sürerken gördüler Bu ne ihtişam, nasıl kavuştun dediler O da, İlme, ilim öğrenmeye ve öğretmeye olan sevgim ile buyurdu
Hz Musa, Peygamber efendimizin sahip olduğu makamlardan birinin nurunu görünce, bayılacak hâle geldi, Resulullahın bu dereceye nasıl yükseldiğini sordu Hak teâlâ buyurdu ki:
(Yüksek ahlakı sayesinde bu dereceye kavuştu Bu ahlak isardır Ya Musa, ömründe bir kere isar edene, isar ahlakı ile bana kavuşana hesap sormaktan hayâ ederim) [İsar, muhtaç olduğu bir şeyi kendi kullanmayıp, muhtaç olana vermektir]
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kıyamette, sorgusuz sualsiz uçarak Cennete gidenlere melekler, (Bu dereceye nasıl kavuştunuz) dediler “İki hasletimiz vardı Yalnız iken de günah işlemeye utanırdık ve Allahü teâlânın verdiği az rızka razı olurduk” dediler) [İbni Hibban]
Bayezid-i Bistami hazretleri de, Her yerde Allahü teâlânın gördüğünü ve bildiğini düşünüp, edebe riayet etmekle bu dereceye kavuştum buyurdu
Hz Musa, salih bir zata imrenip, kim olduğu sorunca, Hak teâlâ buyurdu ki:
(Bu zat, şu üç amel ile bu dereceye ulaştı: Hiç haset etmedi, ana-babasına asi olmadı ve söz taşımadı)
Bahaeddin-i Buhari hazretlerine bu dereceye nasıl kavuştun diye sordular, Resulullah efendimize tâbi olmakla buyurdu
Alaaddin-i Attar hazretleri de buyurdu ki:
Hocam Bahaeddin-i Buhari’nin bana tek nasihati vardı: “Alaaddin beni taklit et” buyurmuştu Bunu yaptım Onu taklit ettiğim her hususta onun aslına kavuştum
Ebü'l-Abbâs-ı Mürsi hazretleri sohbetlerinde hep; "Hocam Ebül-Hasan-ı Şâzili buyurdu ki, Hocam şöyle anlattı" şeklinde söze başlar, hep hocasından nakiller yapardı Bir gün biri; "Hep hocanızdan nakil yapıyorsunuz Hiç kendinizden bir şey söylemiyorsunuz" demesi üzerine buyurdu ki:
Ben evden bir şey getirmedim Ne kazanmışsam dergahta kazandım Hocamdan öğrendiklerimi "Allahü teâlâ buyurdu ki, Resulü buyurdu ki" veya "Ben diyorum ki" diyerek pek çok şey anlatabilirim Ama bütün bunları öğrenmeme, bu dereceye yükselmeme vesile olan hocama karşı edebe riayet ederek, hep hocamdan naklederek konuşuyorum Uygun olan da budur Hocasından bahsetmeyen, hep ben diye konuşan kimsede hayır yoktur En iyi âlim, kendinden söyleyen ve kendine bağlayan değil, nakleden, vasıta olandır Dinimiz nakil dinidir İman ibadet bilgileri kıyamete kadar aynıdır, değişmez Nakleden aziz, nakilsiz konuşan rezil olur
Süfyan-ı Sevri hazretleri haramlardan ve şüpheli şeylerden kaçanların başında gelirdi Edep ve tevazuda benzeri azdı Dostlarından biri kendisini rüyada görüp, Cennette nurdan kanatlarla uçtuğunu gördü "Bu dereceye nasıl kavuştun?" dedi Dine uymakta çok hassas davranmakla buyurdu
Seyyid Abdülkadir Geylani hazretleri, "Bu işe başladığınızda, temeli ne üzerine attınız? Hangi ameli esas aldınız da böyle yüksek dereceye ulaştınız?" diye soranlara buyurdu ki:
Temeli doğruluk üzerine attım Hiç yalan söylemedim İçim ile dışım bir oldu Bunun için işlerim hep rast gitti
Habib-i Râi hazretleri, ağaç çanağını bir taşın altına tutar, biri bal, biri süt olmak üzere iki çeşme akmaya başlardı Oradakiler bu kerameti görünce, Bu dereceye ne ile kavuştun dediler
Muhammed aleyhisselama uymakla buyurdu ve devam etti: Hz Musa’nın kavmi kendisine karşı oldukları halde hâre taşı onlara su verdi Derecesi Hz Musa’dan yüksek olan Resulullaha uyduktan sonra taş niye süt ve bal vermesin ki?
Bişr-i Hâfi hazretleri anlatır:Rüyamda Resulullahı gördüm, bana (Allahü teâlânın seni neden üstün kıldığını biliyor musun?) buyurdu Ben hayır deyince, (Sünnetime tâbi olman, salihlere hizmet etmen, din kardeşlerine nasihat etmen, Ehl-i beytimi ve Eshabımı sevmen sebebiyle bu dereceye kavuştun) buyurdu
Râbia-i Adviyye hazretlerinin tevekkülü o dereceye ulaşmıştı ki; (Gök tunç olsa, yer demir kesilse, gökten bir damla yağmur düşmese, yerden bir bitki bitmese ve dünyadaki bütün insanlar benim çocuğum olsa, Allahü teâlâya yemin ederim ki onlara nasıl bakacağım düşüncesi kalbime gelmez Çünkü, Allahü teâlâ hepsinin rızkını vereceğini bildirmiş ve üzerine almıştır) derdi "Bu yüksek derecelere ne ile kavuştun?" dediklerinde; Beni ilgilendirmeyen her şeyi terk ve ebedi olanın yani Allahü teâlânın dostluğunu istemekle buyurdu