- Katılım
- 26 Temmuz 2011
- Mesajlar
- 19,432
- Tepkime puanı
- 185
<TABLE class=inlineimg title=virgul style="WORD-SPACING: 0px; TEXT-TRANSFORM: none; TEXT-INDENT: 0px; FONT-FAMILY: geneva,<TBODY><TR style="page-break-inside: avoid"><TD class=inlineimg title=virgul style="FONT-SIZE: 11px; FONT-FAMILY: geneva,(BÜTÜN CENNET çocuklarına ve Rabbin emrine itiraz etmemiş anne ve babalara...)
BEBEKLERİMİN KABİRDE YAPAYALNIZ OLMASI BENİ MUTSUZ EDİYOR.
</TD></TR></TBODY></TABLE>BEŞ DOĞUM YAPTIM HİÇBİR ÇOCUĞUM YAŞAMADI,BEBEKLERİMİN KABİRDE YAPAYALNIZ OLMASI BENİ MUTSUZ EDİYOR.
Kadının biri her yıl doğum yapıyordu, fakat çocuk yaşını doldurmadan üç aylık, dört aylık, dokuz aylıkken ölüp giderdi.
Böyle, böyle derken kadın tam dokuz çocuğunu kaybetmişti. Bir gece çok ağlayıp dua etti, o gece rüyasında cenneti ve oradaki sayısız nimetleri, köşkleri gördü. Köşklerden birinin üzerinde kendi adı yazılıydı, oradan içeriye girince bütün çocuklarının orada meleklerin refakatinde çok mutlu olduklarını görünce, Allah'a şükretti.
Dünyada rahat yoktur, dünyayı esas maksat yaparsak ve her yönüyle burada rahat içinde yaşayalım diye düşünürsek o zaman hayatı anlamamışız demektir.
Başımıza gelen her hadise, hastalıklar, musibetler, felaketler, bu hayat imtihanın bir parçasıdır. Rabbimiz bizi deniyor bizim sabrımızı ölçüyor. Asıl hayat ölümden sonra başlayacaktır, ölüm her şeyin sonu değil, her şeyin başlangıcıdır, daha güzel bir dünyaya göçmektir. Her insan Allah'ın takdir ettiği kadar yaşar bu dünyada ömrü uzamaz veya kısalmaz, hastalıklar veya musibetler hayatı ne uzatır ne de kısaltır.
Kimse ecelinden önce ölmez takdir edilen süre dolunca insan bu dünyadan göçer. Hepimiz göçeceğiz ahiret hepimizin gideceği yerdir, ölüm bitiş değildir, hayatın daha başka şartlar altında devam etmesidir.
Kaybettiğimiz sevdiklerimiz bizlerden uzak olsa da gittikleri yerde mutludur, vereni bildikten sonra alanı da biliriz, sürekli şöyle olmasaydı, böyle olmasaydı gibi sözler bizlere karamsarlık dışında bir şey vermez.
Hasta olmasaydı, kaza olmasaydı gibi sözler yerine takdire boyun eğip sabır göstermek zorundayız.