- Katılım
- 26 Temmuz 2011
- Mesajlar
- 19,432
- Tepkime puanı
- 185
Bazen düşünüyorum da kelimeler bile insanın ruh halini anlatamıyor ..
yalnızlık ,buruk yüreğim ,acı ve korkular bir kara bulut gibi çökerken üstüne ,üstüne insanın, anlatmak ya da bir şeylere bir anlam yüklemek zorlaşıyor.
Düşündüklerimizi ,hissediklerimizi asla anlatamıyoruz. Kelimeler boğazına düğümleniyor insanın. Sıkıldığımız, yorulduğumuz, bıktığımız anlar oluyor, anlam veremiyoruz. Kimi zaman bir huzursuzluk kaplıyor içimizi ama o sıkıntının, huzursuzluğun sebebini bir türlü bulamıyoruz. Olduğumuz yerden sağa dönüyoruz, sola dönüyoruz fakat hep aynı huzursuzluk dört bir taraftan sarıyor bizi. Hayatın en zor aşamalarında bile ayakta kalmaya çalışıyoruz.
Bir yandan kazandıklarımıza sevinirken diğer yandan kaybettiklerimiz için üzülüyoruz.
Aslında hep kazanmak, hep bir şeylere sahip olmak istiyoruz. En güzelini hep kendimiz için istiyoruz. Huzurluğumuzun sebebini kendi kendimize sormak yerine başkalarının huzursuzluğunda huzur bulmaya kalkışıyoruz. Sonra da başımıza gelen sıkıntılara bir anlam yüklemeye çalışıyoruz.
Bir başkasının da duygularını,düşüncesini dinlemek, önemsemek yerine her söylediğimizin doğru olduğuna kendimizi inandırıp ona göre yaşıyoruz.
Bazen çok yüksek tepelerden bakıyoruz hayata, insanlara. Sanki Kaf dağının üstündeymişiz gibi bizden başka her şeyi küçük görüyoruz ya da küçümsüyoruz.
Aslında hiçbir şeyi bilmiyoruz ,hiçbir şeyi görmüyoruz sadece kendi kendimizi kandırıyoruz!!bu yüzden bildiklerimiz hep bilmediklerimizin içinde eriyip gidiyor.........
yalnızlık ,buruk yüreğim ,acı ve korkular bir kara bulut gibi çökerken üstüne ,üstüne insanın, anlatmak ya da bir şeylere bir anlam yüklemek zorlaşıyor.
Düşündüklerimizi ,hissediklerimizi asla anlatamıyoruz. Kelimeler boğazına düğümleniyor insanın. Sıkıldığımız, yorulduğumuz, bıktığımız anlar oluyor, anlam veremiyoruz. Kimi zaman bir huzursuzluk kaplıyor içimizi ama o sıkıntının, huzursuzluğun sebebini bir türlü bulamıyoruz. Olduğumuz yerden sağa dönüyoruz, sola dönüyoruz fakat hep aynı huzursuzluk dört bir taraftan sarıyor bizi. Hayatın en zor aşamalarında bile ayakta kalmaya çalışıyoruz.
Bir yandan kazandıklarımıza sevinirken diğer yandan kaybettiklerimiz için üzülüyoruz.
Aslında hep kazanmak, hep bir şeylere sahip olmak istiyoruz. En güzelini hep kendimiz için istiyoruz. Huzurluğumuzun sebebini kendi kendimize sormak yerine başkalarının huzursuzluğunda huzur bulmaya kalkışıyoruz. Sonra da başımıza gelen sıkıntılara bir anlam yüklemeye çalışıyoruz.
Bir başkasının da duygularını,düşüncesini dinlemek, önemsemek yerine her söylediğimizin doğru olduğuna kendimizi inandırıp ona göre yaşıyoruz.
Bazen çok yüksek tepelerden bakıyoruz hayata, insanlara. Sanki Kaf dağının üstündeymişiz gibi bizden başka her şeyi küçük görüyoruz ya da küçümsüyoruz.
Aslında hiçbir şeyi bilmiyoruz ,hiçbir şeyi görmüyoruz sadece kendi kendimizi kandırıyoruz!!bu yüzden bildiklerimiz hep bilmediklerimizin içinde eriyip gidiyor.........