Bahar tebessüm ediyor

Hasret

Çalışkan Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
29 Mart 2011
Mesajlar
337
Tepkime puanı
16
Sabah namazını kıldığınızda lütfen evinizin penceresini açın ve baharı seyredin. Baharın yüzümüze nasıl tebessüm ettiğini, ağaçların, toprağın ve yeryüzünün nasıl dirildiğini göreceksiniz. Pencerenizi uzun süre kapatmayın, çiçeklere bakın, toprağı izleyin, sabahla birlikte uyanan canlıları selamlayın. Sonra bir selam da kendinize verin.

Bahar mevsimi, yeniden dirilişi simgelerken, bir yandan da güneşiyle yağmuruyla üzerimize bereket yağdırıyor. Özellikle nisan yağmurunun kültürümüzde önemli bir yeri vardır. Anadolu’da insanlar, nisan ayı süresince evlerin çatılarına kaplar koyar ve yağmur suyu toplamaya çalışırlar. İnsanlar bu suyun birçok derde deva olabileceğine inanırlar. Son günlerde, Selçuk Üniversitesi, Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Genel Biyoloji Anabilim Dalı ve Mikrobiyoloji Bilim Dalı Başkanı, Prof Dr. Yusuf Durak, bilimsel açıdan da baharda yağan yağmurun faydalarının olduğunu ifade ediyor. Buna göre, ilkbaharda, tabiat uyanıyor, ağaçların çiçekleri reçine eterik yağ ve uçucu yağlarıyla birlikte meyve çiçek yaprak ve ağaç dalları üzerindeki özellikle laktik asit bakterileri gibi faydalı mikroorganizmalar bu dönemde rüzgar ve hava akımları arı böcek ve sineklerin yardımıyla atmosfere karışıyor. Nisan yağmuruna karışan bu maddeler yeryüzüne düşüyor ve faydalı hale geliyor.

Mevlevilerde de bahar yağmurundan faydalanma geleneği var ve bu gelenek hâlâ devam ediyor. Mevlana bu konuda, “Güz yağmurundan kaçabildiğince kaç, çünkü güz yağmurları yaprakları döktüğü gibi seni de hasta eder. Ama bahar yağmuru nasıl tabiatı canlandırıyorsa senin de dimağını ve bedenini o şekilde canlandırır” der. Buradan hareket eden Mevleviler yağmur suyu biriktirme geleneğini sürdürüyorlar. Bu gelenek genellikle, yirmi bir nisanla yirmi bir mayıs arasında devam ediyor.

Psikoloğa gitmek ayıp mı?
Eskiden insanlar psikoloğa gittiklerini herkesten gizlerler bundan kimseye söz etmezlerdi. Çünkü duyulduğunda “deli doktoruna gitmiş” diye anılacaklarını ve itibarlarının düşeceğini sanırlardı. Şimdilerde psikoloğa gitmek ve psikolojik destek almak insanların bu konuda bilinçliliğini ve duyarlılığını gösteriyor. Hatta anneler bunu kasıla kasıla altın günlerinde mahalle toplantılarında anlatıyorlar. Ancak ülkemizin bazı bölgelerinde hâlâ insanlar psikiyatriste gitmekten kaçınıyor, bu konuda bir ihtiyaç ortaya çıktığında ise bunu çevrelerindeki insanlardan gizleme ihtiyacı hissediyorlar. Öncelikle şunu ifade edeyim, ihtiyaç hasıl olduğunda, yaşı ya da konumu ne olursa olsun yardım almak ve bunun bir eksiklik değil bir gereksinim olduğunu düşünmek gerekir. Bunu bir sorun olarak gören kimseler bilgilendirilmeli ve nasıl ki, başımız, midemiz ağrıdığında dahiliye uzmanına gidiyorsak ruhumuzda bir örselenme meydana geldiğinde de ruh hekimine gidebileceğimiz ifade edilmelidir.

Müslüman psikoloğa gitmez polemiği
Bazı çevrelerde inançlı insanların psikoloğa gitmelerine gerek olmadığını, müslümanın depresyona giremeyeceğini ve bunun iman zayıflığıyla ilgili olabileceğini düşünüyorlar. Elbette, Allah’a tevekkül eden, bilgi ve bilinç sahibi, Yaratıcı’nın kendini gördüğünü ve kuşattığını bilen ve idrak eden kişi ruhsal olarak da daha güçlü ve dirençlidir. Ancak insanız ve hayatımızın bazı dönemlerinde zayıf düşebilir, yardım almaya ihtiyaç duyabiliriz. Eğer bu gibi bir ihtiyaç hasıl olmuşsa doktora gitmekten kaçınmamalı ve bunu bir kusur olarak görmemeliyiz. Eğer insan isek ve bu dünyaya imtihan için gelmişsek, depresyona da girebiliriz, psikiyatriste de gidebiliriz. Buna hakkımız var.
 

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,015
Tepkime puanı
423
emeklerine sağlık ***güzel...bir konu...
 

beydeba

Başarılı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
285
Tepkime puanı
20
emeğine sağlık kardeşim
 
Üst Alt