- Katılım
- 26 Temmuz 2011
- Mesajlar
- 19,432
- Tepkime puanı
- 185
Hayatımız “Bin Aynalı Tapınak” gibidir aslında. Aile, arkadaş, patron, sevgili olarak gördüğümüz yüzlerce ayna vardır etrafımızda.
Kimine aşık oluruz, kiminden nefret ederiz. Kimine şefkat duyar, kimiyle kavga ederiz. Ya şikâyet ederiz, ya da şükrederiz.
Ama bilmeyiz ki onların hepsi aslında kendimizdir…
Hayat dediğimiz gerçeklik, zihnimizdeki dünyanın görüntüsünden başka bir şey değildir. “Gerçek” dediklerimiz, zihnimizdeki algıların toplamıdır.
Zihnimiz algılar, yorumlar ve bir sonuca varır. Ve biz buna “ Gerçek” der, inanç geliştiririz.
Algıladığımız her şey için bir karara varırız. İyi-kötü, güzel-çirkin, doğru-yanlış gibi sonuçlara varırız. Sevilip-sevilmediğimize, istenip istenmediğimize karar veririz.
Aynalara bakar, gördüklerimizi değerlendirir ve bir karara varırız….
İkili ilişkilerde yaptığımız tek şey, aslında kendimizi bulmaktır. Kendimizi arar, kendimize kızar, kendimizi severiz. Çevremizdeki her insan, bize kendi ruhumuzdaki
veya zihnimizdekileri yansıtır.
Birisine kızıyor musun? Yalancı mı diyorsun? Kendine bak! Kime nasıl yalan söylüyorsun. Yoksa kendine mi yalanlar sıralıyorsun.
“ Kimse beni sevmiyor” mu diyorsun? Bak bakalım sen kendini ne kadar seviyorsun?
Terk edilmekten mi korkuyorsun? Sen kendini terk etmiş misin ona bak… Ne zamandır kaçıyorsun kendinden? Ne zamandır başkalarında arıyorsun çareyi?
Aldatılmak dünyandaki en büyük korkun mu? Bırak o zaman kendini aldatmayı…
Gördüğün güzellikler de senden, şikayetlerin de senden aslında. Küçük bir çocuğun kahkasında, kendi masum tarafını buluyorsun..
Sevgilinin gülümsemesinde kendine gülümsediğini fark et... Ruhundaki güzelliklerin yansımasını gör…
Aşık olmak, kendine ulaşmaktır.. Kendini sevdiğin kadar başkalarını seversin.. “ Aşık olunca dünya daha güzel” diyorsun..
Oysa bilmiyorsun ki Aşk, sendeki güzel dünyanın yansıması…
İnsanoğlu hep mutlu olmak, sevilmek, gülmek, eğlenmek ister… Kendi inançları doğrultusunda, mutlu olacağını düşündüğü şeylere yönelir. Çoğu zaman da hayal kırıklığı yaşar.
Kendini aradıkça, daha çok kaybeder.. Başkalarında gördükçe, kendinden daha çok uzaklaşır. Aynaları varlığının sebebi sanır.
Yalnızlık korkusu, aynasız kalma korkusudur… Dünyada ayna diye bir şeyin olmadığını düşün… Neye benzediğini, nasıl göründüğünü nereden bilecektin…
Güzelliğini, hatalarını, yırtık- söküklerini nasıl bilecektin… Nasıl fark edecektin kendini?
Suçlama aynaları, görüntüleri… Yaşadığından memnun olmak istiyorsan, zihnindeki dünyanı düzelt… Çünkü zen neysen hayatın odur... Çünkü sen neye inanırsan onu yaşarsın…
Aynada sevgisizlik mi görüyorsun, sev kendini düzelir.. İligisiz mi sevgilin? Bak bakalım sen nasıl ilgisizlikler yapıyorsun..
Kimi ya da neyi ihmal ediyorsun… Ya da kendinle ne kadar ilgileniyorsun? Patronun çok mu sinirli? Kaç kişiyi azarladın ya da küçümsedin bu aralar?
Kendine neden kızgınsın, ne kadar acımasızsın kontrol et.. Aynada ne görüyorsan o sende var bilesin. Ya istediğin hale getirirsin, ya kabullenirsin…
Sana ait olanları kabul ettikçe ve düzeltebildiklerini düzelttikçe, aynalar dostun olur.. Aynalara küsersen, bil ki kendine küsersin..
Onları kırdıkça kendinden kaçar, suçladıkça kendini suçlarsın...
Sen değiştikçe hayatın değişir.. Sen çirkinleştikçe aynadaki görüntü çirkinleşir. Sen ne kadar güzelsin, ne kadar doğrusun, ne kadar temizsin ona bak! Ya kabullen kucaklaş kendinle, ya da tamir et gördüğün yanlışlarını.. Ancak bu şekilde aynalarla barışır huzura kavuşursun..
Her sabah uyandığında bak aynaya ve sor “ Ayna ayna söyle bana en mutlu kim bu dünyada? ! “ Aldığın cevap senin cevabındır…
Her sabah bak aynaya ve sor “ Ayna ayna söyle bana en güzel kim bu dünyada? ! “ Aldığın cevap hayatındır ..
Seçim senin, ya aynaya gülerek bakacaksın ya ağlayıp kızacaksın…
Fatoş Cömert
Kimine aşık oluruz, kiminden nefret ederiz. Kimine şefkat duyar, kimiyle kavga ederiz. Ya şikâyet ederiz, ya da şükrederiz.
Ama bilmeyiz ki onların hepsi aslında kendimizdir…
Hayat dediğimiz gerçeklik, zihnimizdeki dünyanın görüntüsünden başka bir şey değildir. “Gerçek” dediklerimiz, zihnimizdeki algıların toplamıdır.
Zihnimiz algılar, yorumlar ve bir sonuca varır. Ve biz buna “ Gerçek” der, inanç geliştiririz.
Algıladığımız her şey için bir karara varırız. İyi-kötü, güzel-çirkin, doğru-yanlış gibi sonuçlara varırız. Sevilip-sevilmediğimize, istenip istenmediğimize karar veririz.
Aynalara bakar, gördüklerimizi değerlendirir ve bir karara varırız….
İkili ilişkilerde yaptığımız tek şey, aslında kendimizi bulmaktır. Kendimizi arar, kendimize kızar, kendimizi severiz. Çevremizdeki her insan, bize kendi ruhumuzdaki
veya zihnimizdekileri yansıtır.
Birisine kızıyor musun? Yalancı mı diyorsun? Kendine bak! Kime nasıl yalan söylüyorsun. Yoksa kendine mi yalanlar sıralıyorsun.
“ Kimse beni sevmiyor” mu diyorsun? Bak bakalım sen kendini ne kadar seviyorsun?
Terk edilmekten mi korkuyorsun? Sen kendini terk etmiş misin ona bak… Ne zamandır kaçıyorsun kendinden? Ne zamandır başkalarında arıyorsun çareyi?
Aldatılmak dünyandaki en büyük korkun mu? Bırak o zaman kendini aldatmayı…
Gördüğün güzellikler de senden, şikayetlerin de senden aslında. Küçük bir çocuğun kahkasında, kendi masum tarafını buluyorsun..
Sevgilinin gülümsemesinde kendine gülümsediğini fark et... Ruhundaki güzelliklerin yansımasını gör…
Aşık olmak, kendine ulaşmaktır.. Kendini sevdiğin kadar başkalarını seversin.. “ Aşık olunca dünya daha güzel” diyorsun..
Oysa bilmiyorsun ki Aşk, sendeki güzel dünyanın yansıması…
İnsanoğlu hep mutlu olmak, sevilmek, gülmek, eğlenmek ister… Kendi inançları doğrultusunda, mutlu olacağını düşündüğü şeylere yönelir. Çoğu zaman da hayal kırıklığı yaşar.
Kendini aradıkça, daha çok kaybeder.. Başkalarında gördükçe, kendinden daha çok uzaklaşır. Aynaları varlığının sebebi sanır.
Yalnızlık korkusu, aynasız kalma korkusudur… Dünyada ayna diye bir şeyin olmadığını düşün… Neye benzediğini, nasıl göründüğünü nereden bilecektin…
Güzelliğini, hatalarını, yırtık- söküklerini nasıl bilecektin… Nasıl fark edecektin kendini?
Suçlama aynaları, görüntüleri… Yaşadığından memnun olmak istiyorsan, zihnindeki dünyanı düzelt… Çünkü zen neysen hayatın odur... Çünkü sen neye inanırsan onu yaşarsın…
Aynada sevgisizlik mi görüyorsun, sev kendini düzelir.. İligisiz mi sevgilin? Bak bakalım sen nasıl ilgisizlikler yapıyorsun..
Kimi ya da neyi ihmal ediyorsun… Ya da kendinle ne kadar ilgileniyorsun? Patronun çok mu sinirli? Kaç kişiyi azarladın ya da küçümsedin bu aralar?
Kendine neden kızgınsın, ne kadar acımasızsın kontrol et.. Aynada ne görüyorsan o sende var bilesin. Ya istediğin hale getirirsin, ya kabullenirsin…
Sana ait olanları kabul ettikçe ve düzeltebildiklerini düzelttikçe, aynalar dostun olur.. Aynalara küsersen, bil ki kendine küsersin..
Onları kırdıkça kendinden kaçar, suçladıkça kendini suçlarsın...
Sen değiştikçe hayatın değişir.. Sen çirkinleştikçe aynadaki görüntü çirkinleşir. Sen ne kadar güzelsin, ne kadar doğrusun, ne kadar temizsin ona bak! Ya kabullen kucaklaş kendinle, ya da tamir et gördüğün yanlışlarını.. Ancak bu şekilde aynalarla barışır huzura kavuşursun..
Her sabah uyandığında bak aynaya ve sor “ Ayna ayna söyle bana en mutlu kim bu dünyada? ! “ Aldığın cevap senin cevabındır…
Her sabah bak aynaya ve sor “ Ayna ayna söyle bana en güzel kim bu dünyada? ! “ Aldığın cevap hayatındır ..
Seçim senin, ya aynaya gülerek bakacaksın ya ağlayıp kızacaksın…
Fatoş Cömert