Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAM VE AİLE
Çocuk Terbiyesi ve eğitimi
Anne, babalar… Kardeş kıskançlığının sebebi sizsiniz?
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Gönül sızım" data-source="post: 37414" data-attributes="member: 1049"><p><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #000080"><img src="https://www.bafra29ekim.k12.tr/Resim.asp?path=/haberler/manset/kucuk/kardeskiskanc.jpg%20&w=333&h=250&q=80" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></span></span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #000080"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: #000080"></span></span><span style="color: black">Çocuk terbiyesinde izlenilen yanlış metotlar gayet doğal ve insani duygu olan kıskançlık hissini doguruyor..</span></p><p><span style="color: black">Anne baba olarak çocuklarınızın iç dünyalarını ve çocukların aile içindeki konumlarını dikkate almayarak yaptığınız davranışlar sonucu kardeş kıskançlığını tetiklediğinizin farkında mısınız?</span></p><p><span style="color: black">Eğer böyle davranıyorsunuz bilin ki kardeş kıskançlığının en temel nedeni sizsiniz!</span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">Nedir Peki kardeşi kardeşe düşüren, anne babayı çaresiz bırakan kardeş kıskançlığının aslı? Kardeş kardeşi neden kıskanır? Kıskançlık çocuğun karakteri midir, sonradan mı gelişir? </span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">Birçok anne-baba, çocuklarının kıskançlığını tarif ederken, “Taa çocukluğundan beri böyle. Kardeşi ile bir türlü anlaşamaz...</span></p><p><span style="color: black">Kıskançlık onun damarlarında var” derken acaba ne kadar doğru söylemektedir? </span></p><p><span style="color: black">Gerçekten kıskançlık duygusu, kişinin genleri vasıtası ile nesilden nesle mi aktarılmaktadır? </span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">kıskançlık insanın yaradılışında hazır bulunan bir mayadır...</span></p><p><span style="color: black">her insanı yaratırken, bu insanın hayatını devam ettirebilmesi için, duygu dünyasının hamuruna, “kıskançlık” mayasını da yerleştirmiştir. </span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">Nasıl ki, “öfke” duygusu yaradılış gereği her insanda vardır ki..</span></p><p><span style="color: black">o insan kendisine zarar verebileceklere karşı kendini koruyabilsin...</span></p><p><span style="color: black">Tıpkı bunun gibi, kıskançlık duygusu da her insanda yaratılış itibari ile vardır ki, insan kendi elinde olan değerlere sahip çıkabilsin… </span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">Tahrip edilen duygular kıskançlığı başlatır</span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">Madem insanın mayasında kıskançlık duygusu vardır, o halde neden bazı insanlar, cinnet noktasında kıskançlık krizlerine kapılır da, bazılarının kıskanması gerekli olan şeylere el uzatılması umurunda bile olmaz? </span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">Bu soruya pedagojik açıdan vereceğimiz ana cevap; “Çocuk terbiyesinde izlenilen yanlış metotlardır” diyebiliriz...</span></p><p><span style="color: black">Yanlış yöntem, bir insanın sahip olabileceği en masum duygu olan kıskançlık duygusunu ya aşırı derecede tetiklemekte.. ya da tamamen öldürülmesine neden olabilmektedir. </span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">Birçok anne-baba, çocuklarının kıskançlıklarını onların karakterinin bir parçası olarak görseler de..</span></p><p><span style="color: black">o parçayı, karakter haline getiren asıl etken, çocuğun duygu dünyasının tahrip ediliyor olmasından kaynaklanmaktadır. </span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">Çocuklara eşit davranmak, kıskançlığı körükler</span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">günümüzde kardeşler arasında oluşan kıskançlığın ana nedenlerinden birinin..</span></p><p><span style="color: black">anne-babaların çocuklarına karşı eşit davranma heyecanından kaynaklandığını görmekteyiz. </span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">Zira, hiçbir çocuk bir diğeri ile eşit değildir...</span></p><p><span style="color: black">Gerek karakter yapısı itibariyle gerek önce veya sonra doğuşu itibariyle her bir kardeş bir diğer kardeşten farklıdır...</span></p><p><span style="color: black">Bu farklılıkları gözetmeden bir anne-baba şefkati ile çocukları eşitlemeye çalışmak, eşitlik çizgisinin ilerisinde bulunan çocuğu ezmek anlamına da gelmektir. </span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">Düşünün lütfen; yaşları birbirine yakın iki çocuğunuz var...</span></p><p><span style="color: black">İkisinin de aynı kabahati işlediklerini farzedin. Eğer bu çocuklarınıza ceza vermeniz gerekiyorsa bir çocuğunuza farklı, diğerine farklı mı ceza vermeyi tercih edersiniz, yoksa ikisinin de suçu aynı olduğu için ikisine de aynı cezayı mı verirsiniz?</span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">Birçok anne-babaya yönelttiğim bu soruya, “Aynı suçu işlemişlerse ikisine de aynı cezayı veririm” cevabını alıyorum çoğu defa...</span></p><p><span style="color: black">Hâlbuki aynı suçu işlemiş iki kardeşe aynı cezayı vermek, görünüşte “eşit”lik ilkesine dayansa da, çocuk terbiyesinde böylesi bir eşitlik “adaletsizliği” doğurur. </span></p><p><span style="color: black">Yine aynı örneği devam ettirirsek; aynı kabahati işleyen bu iki çocuğunuzdan birisi çok duygusal, diğeri ise vurdumduymaz olsun. </span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">Siz duygusal olan çocuğunuza -belki- “öte git” deseniz, kalbi kırılabilir ve bir hafta sizin yüzünüze bakamayabilir. Vurdumduymaz olan çocuğunuza, “öte git” deseniz umurunda bile olmayabilir ve hatta ertesi gün aynı kabahati fazlası ile işleyebilecek cesareti kendinde bulabilir.</span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">Bu durumda, siz her ne kadar kendinizi çocuklarınıza karşı eşit davranıyor sansanız da, çocuklarınızın iç dünyasında uyandırdığınız duygular itibari ile bu eşitlik adaletsizliği barındırmaktadır. </span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">Adaletsizlik, kıskançlık doğurur</span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">Anne babalar çocukları ile kurdukları iletişimde eşitlik ilkesine sadık kalayım diye uğraşırlarken, bir yandan da çocuklarının duygu dünyasının röntgenini çekmeyi ihmal etmemelidirler. </span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">Örneğin, anne baba olarak çarşıya çıktığınız bir gün çocuklarınıza hediye almayı planladınız ve aynı yaştaki iki erkek çocuğunuza, -birbirleri ile kavga etmesin diye- aynı hediyeyi aldınız. ..</span></p><p><span style="color: black">Acaba doğru yaptınız mı? Çocuklarınızdan birisi, sosyal yönlü oyuncaklar seviyor, bir diğeri matematiksel oyunlar seviyorsa, aldığınız aynı oyuncak her iki çocuğunuzda da aynı sevinci uyandırdı mı? Yoksa kardeşlerden biri çok sevindi de diğeri kenara geçti mahzun mahzun bakıyor mu? </span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">Ve hatta, kenarda üzgün bekleyen çocuğunuz, “Zaten en güzel oyuncağı hep kardeşime alıyorsunuz” diye içindeki duyguları size aktardığında,..</span></p><p><span style="color: black">“Ama ikinize de aynı oyuncağı aldım” diye mi karşılık veriyorsunuz? Halbuki bu durumda çocuğun anlatmak istediği şeyin, “Hep kardeşimin sevineceği oyuncakları tercih ediyorsunuz, aynı oyuncağı bana alsanız da ben bu oyuncaktan hoşlanmıyorum ki” manasına gelebileceğini de düşünmek gerekmez mi? </span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">İşte çocuklar ile anne-baba arasında daha çocukluk yıllarında başlayan bu “adaletsizlik”, çocuğun doğuştan var olan kıskançlık duygularının alev almasını sağlar. </span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">Adaletsizlik güvensizliği, güvensizlik kıskançlığı tetikler </span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">Hâlbuki çocuk terbiyesinin en can alıcı noktası adalet duygusudur. Eğer çocuk o ya da bu sebeple kendisine haksızlık yapıldığı, anne babasının kendisine âdil davranmadığı hissine kapılırsa, bunun sonucu, güven bunalımıdır. ..</span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">Statü kaybı ve kıskançlık</span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">Çocuklara yönelik âdil olmayan davranışlar, çocuklar arasındaki statü kaybına da neden olmaktadır. Statü kaybı ise, kıskançlığı körükleyen en önemli sebeplerden biridir. </span></p><p><span style="color: black">Örneğin, çocuklardan biri bir diğerine göre büyük ise, bu büyük olma statüsüne dikkat edilmeden her bir çocuğa eşit davranacağım mantığı, büyük çocuğun statü kaybına yol açacağı için kıskançlık duygusunu harekete geçirebilir. </span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">Veya eve yeni gelen en küçük kardeşe olan aşırı ilgi ve alaka, büyük kardeşi rahatsız edebilir...</span></p><p><span style="color: black">Kendisi daha önceden evin tek hâkimi iken birden bu hâkimiyetin kaybolduğu hissine kapılabilir. Sevgiyi tek başına kazanıyorken, anne babasının tek sahibi kendisi iken, elinde tuttuğu bu statüyü birden kaybetmek, çocuğu paniklettirebilir.</span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">Anne babalar, çocuklarının iç dünyalarını tanıyarak ve çocukların aile içindeki konumlarını dikkate alarak onlarla iletişime geçmelidirler. ..</span></p><p><span style="color: black">Çocuk ile anne-baba arasında yürütülen ilişki, eşitlik temeline göre değil, adalet anlayışına göre şekillenmelidir...</span></p><p><span style="color: black">Çocuk aile içinde her zaman güven ve huzur içinde hissetmeli, duygularının kırıldığı hissine kapılmamalıdır.</span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">Unutmayın ki, kardeş kardeşin kumasıdır… Oturuşunuz, duruşunuz konuşmanız, en ufak kaş-göz işaretiniz çocuklarınız tarafından yanlış anlaşılabilir ve o evin atmosferini birden bire aleyhinize çevirebilir… </span></p><p><span style="color: black"></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Gönül sızım, post: 37414, member: 1049"] [FONT=Times New Roman][COLOR=#000080][IMG]https://www.bafra29ekim.k12.tr/Resim.asp?path=/haberler/manset/kucuk/kardeskiskanc.jpg%20&w=333&h=250&q=80[/IMG] [/COLOR][/FONT][COLOR=black]Çocuk terbiyesinde izlenilen yanlış metotlar gayet doğal ve insani duygu olan kıskançlık hissini doguruyor.. Anne baba olarak çocuklarınızın iç dünyalarını ve çocukların aile içindeki konumlarını dikkate almayarak yaptığınız davranışlar sonucu kardeş kıskançlığını tetiklediğinizin farkında mısınız? Eğer böyle davranıyorsunuz bilin ki kardeş kıskançlığının en temel nedeni sizsiniz! Nedir Peki kardeşi kardeşe düşüren, anne babayı çaresiz bırakan kardeş kıskançlığının aslı? Kardeş kardeşi neden kıskanır? Kıskançlık çocuğun karakteri midir, sonradan mı gelişir? Birçok anne-baba, çocuklarının kıskançlığını tarif ederken, “Taa çocukluğundan beri böyle. Kardeşi ile bir türlü anlaşamaz... Kıskançlık onun damarlarında var” derken acaba ne kadar doğru söylemektedir? Gerçekten kıskançlık duygusu, kişinin genleri vasıtası ile nesilden nesle mi aktarılmaktadır? kıskançlık insanın yaradılışında hazır bulunan bir mayadır... her insanı yaratırken, bu insanın hayatını devam ettirebilmesi için, duygu dünyasının hamuruna, “kıskançlık” mayasını da yerleştirmiştir. Nasıl ki, “öfke” duygusu yaradılış gereği her insanda vardır ki.. o insan kendisine zarar verebileceklere karşı kendini koruyabilsin... Tıpkı bunun gibi, kıskançlık duygusu da her insanda yaratılış itibari ile vardır ki, insan kendi elinde olan değerlere sahip çıkabilsin… Tahrip edilen duygular kıskançlığı başlatır Madem insanın mayasında kıskançlık duygusu vardır, o halde neden bazı insanlar, cinnet noktasında kıskançlık krizlerine kapılır da, bazılarının kıskanması gerekli olan şeylere el uzatılması umurunda bile olmaz? Bu soruya pedagojik açıdan vereceğimiz ana cevap; “Çocuk terbiyesinde izlenilen yanlış metotlardır” diyebiliriz... Yanlış yöntem, bir insanın sahip olabileceği en masum duygu olan kıskançlık duygusunu ya aşırı derecede tetiklemekte.. ya da tamamen öldürülmesine neden olabilmektedir. Birçok anne-baba, çocuklarının kıskançlıklarını onların karakterinin bir parçası olarak görseler de.. o parçayı, karakter haline getiren asıl etken, çocuğun duygu dünyasının tahrip ediliyor olmasından kaynaklanmaktadır. Çocuklara eşit davranmak, kıskançlığı körükler günümüzde kardeşler arasında oluşan kıskançlığın ana nedenlerinden birinin.. anne-babaların çocuklarına karşı eşit davranma heyecanından kaynaklandığını görmekteyiz. Zira, hiçbir çocuk bir diğeri ile eşit değildir... Gerek karakter yapısı itibariyle gerek önce veya sonra doğuşu itibariyle her bir kardeş bir diğer kardeşten farklıdır... Bu farklılıkları gözetmeden bir anne-baba şefkati ile çocukları eşitlemeye çalışmak, eşitlik çizgisinin ilerisinde bulunan çocuğu ezmek anlamına da gelmektir. Düşünün lütfen; yaşları birbirine yakın iki çocuğunuz var... İkisinin de aynı kabahati işlediklerini farzedin. Eğer bu çocuklarınıza ceza vermeniz gerekiyorsa bir çocuğunuza farklı, diğerine farklı mı ceza vermeyi tercih edersiniz, yoksa ikisinin de suçu aynı olduğu için ikisine de aynı cezayı mı verirsiniz? Birçok anne-babaya yönelttiğim bu soruya, “Aynı suçu işlemişlerse ikisine de aynı cezayı veririm” cevabını alıyorum çoğu defa... Hâlbuki aynı suçu işlemiş iki kardeşe aynı cezayı vermek, görünüşte “eşit”lik ilkesine dayansa da, çocuk terbiyesinde böylesi bir eşitlik “adaletsizliği” doğurur. Yine aynı örneği devam ettirirsek; aynı kabahati işleyen bu iki çocuğunuzdan birisi çok duygusal, diğeri ise vurdumduymaz olsun. Siz duygusal olan çocuğunuza -belki- “öte git” deseniz, kalbi kırılabilir ve bir hafta sizin yüzünüze bakamayabilir. Vurdumduymaz olan çocuğunuza, “öte git” deseniz umurunda bile olmayabilir ve hatta ertesi gün aynı kabahati fazlası ile işleyebilecek cesareti kendinde bulabilir. Bu durumda, siz her ne kadar kendinizi çocuklarınıza karşı eşit davranıyor sansanız da, çocuklarınızın iç dünyasında uyandırdığınız duygular itibari ile bu eşitlik adaletsizliği barındırmaktadır. Adaletsizlik, kıskançlık doğurur Anne babalar çocukları ile kurdukları iletişimde eşitlik ilkesine sadık kalayım diye uğraşırlarken, bir yandan da çocuklarının duygu dünyasının röntgenini çekmeyi ihmal etmemelidirler. Örneğin, anne baba olarak çarşıya çıktığınız bir gün çocuklarınıza hediye almayı planladınız ve aynı yaştaki iki erkek çocuğunuza, -birbirleri ile kavga etmesin diye- aynı hediyeyi aldınız. .. Acaba doğru yaptınız mı? Çocuklarınızdan birisi, sosyal yönlü oyuncaklar seviyor, bir diğeri matematiksel oyunlar seviyorsa, aldığınız aynı oyuncak her iki çocuğunuzda da aynı sevinci uyandırdı mı? Yoksa kardeşlerden biri çok sevindi de diğeri kenara geçti mahzun mahzun bakıyor mu? Ve hatta, kenarda üzgün bekleyen çocuğunuz, “Zaten en güzel oyuncağı hep kardeşime alıyorsunuz” diye içindeki duyguları size aktardığında,.. “Ama ikinize de aynı oyuncağı aldım” diye mi karşılık veriyorsunuz? Halbuki bu durumda çocuğun anlatmak istediği şeyin, “Hep kardeşimin sevineceği oyuncakları tercih ediyorsunuz, aynı oyuncağı bana alsanız da ben bu oyuncaktan hoşlanmıyorum ki” manasına gelebileceğini de düşünmek gerekmez mi? İşte çocuklar ile anne-baba arasında daha çocukluk yıllarında başlayan bu “adaletsizlik”, çocuğun doğuştan var olan kıskançlık duygularının alev almasını sağlar. Adaletsizlik güvensizliği, güvensizlik kıskançlığı tetikler Hâlbuki çocuk terbiyesinin en can alıcı noktası adalet duygusudur. Eğer çocuk o ya da bu sebeple kendisine haksızlık yapıldığı, anne babasının kendisine âdil davranmadığı hissine kapılırsa, bunun sonucu, güven bunalımıdır. .. Statü kaybı ve kıskançlık Çocuklara yönelik âdil olmayan davranışlar, çocuklar arasındaki statü kaybına da neden olmaktadır. Statü kaybı ise, kıskançlığı körükleyen en önemli sebeplerden biridir. Örneğin, çocuklardan biri bir diğerine göre büyük ise, bu büyük olma statüsüne dikkat edilmeden her bir çocuğa eşit davranacağım mantığı, büyük çocuğun statü kaybına yol açacağı için kıskançlık duygusunu harekete geçirebilir. Veya eve yeni gelen en küçük kardeşe olan aşırı ilgi ve alaka, büyük kardeşi rahatsız edebilir... Kendisi daha önceden evin tek hâkimi iken birden bu hâkimiyetin kaybolduğu hissine kapılabilir. Sevgiyi tek başına kazanıyorken, anne babasının tek sahibi kendisi iken, elinde tuttuğu bu statüyü birden kaybetmek, çocuğu paniklettirebilir. Anne babalar, çocuklarının iç dünyalarını tanıyarak ve çocukların aile içindeki konumlarını dikkate alarak onlarla iletişime geçmelidirler. .. Çocuk ile anne-baba arasında yürütülen ilişki, eşitlik temeline göre değil, adalet anlayışına göre şekillenmelidir... Çocuk aile içinde her zaman güven ve huzur içinde hissetmeli, duygularının kırıldığı hissine kapılmamalıdır. Unutmayın ki, kardeş kardeşin kumasıdır… Oturuşunuz, duruşunuz konuşmanız, en ufak kaş-göz işaretiniz çocuklarınız tarafından yanlış anlaşılabilir ve o evin atmosferini birden bire aleyhinize çevirebilir… [/COLOR] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAM VE AİLE
Çocuk Terbiyesi ve eğitimi
Anne, babalar… Kardeş kıskançlığının sebebi sizsiniz?
Üst
Alt