Anne Baba ve Çocuklar Arası iletişim

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,345
Tepkime puanı
25
Ailede Anne-Baba ve Çocuklar arası iletişim: Anne-Babanın ve aile içindeki diğer bireylerin çocukla olan iletişimi ve etkileşimi çocuğun aile içindeki yerini belirler.Aile çocuğun ilk sosyal deneyimini edindiği yerdir.

Çocuğa yöneltilen davranış ve ona karşı takınılan tavırbu ilk yaşantıların örülmesinde büyük önem taşır.Sosyal uyum üzerindeki çalışmalarailenin çocuk üzerindeki ilk etkilerinin son derece önemli olduğunu kanıtlamıştır.Evlerinde yakın bir ilgiye demokrasinin birleştiğini gören çocuklaren etkinözgür ve arkadaşlarıyla ilişkilerinde en başarılı çocuklar olmaktadırlar.

Buna karşı daha sert bir denetim altında tutulan yada eğitim yöntemleri değişken olan ailelerde büyüyen çocuklar ise karşı çıkma ve saldırganlık gibi yollarla kendilerini kabul ettirmek istemekte ve kendi iç dünyalarını açıklamakta zorluk çekmektedirler.

Dengeli duygusal ve toplumsal etkileşimin güçlü olduğu aile ortamındayeterli güvensevi ve sevecenlik içinde büyüyen çocuklar gelişimleri için gerekli deneyimleri elde edebilirler.Hor gören cezalandıran ya da hem sevip hem de soğuk davranan anne ve babaların çocukları bağımlı bir kişilik yapısına sahip olmaktadırlar.

Çocuğun aile üyeleri ile olan ilişkileri diğer bireylere nesnelere ve tüm yaşama karşı aldığı tavırlarbenimsediği tutum ve davranışların temelini oluşturur.Aile aynı zamanda çocuğaaile ve toplumun bir üyesi olduğu bilincini aşılar ve uyum biçimlerinin temellerini atar.Anne-Baba-Çocuk ilişkisitemelde anne ve babanın tutumuna bağlıdır.Çocuklar arasında uyum bozukluğuna yol açan birçok olayayeterli ve uygun olmayan ilk anne-baba-çocuk ilişkilerinin neden olduğu saptanmıştır.Anne ve babanın kendi çocukluk yıllarındaki deneyimi şimdiki tutumlarında etkili olabilir.

Çocukluk yılarında kendi anne babasıyla sağlıklı bir iletişim kuramayan yeterli sevgi göremeyen bir baba ya da aşırı baskı altında büyümüş bir annenin tutumları bu kötü deneyimler nedeni ile olumsuz olabilir büyüme aşamalarında başarılı olan çocuklariyi aile ilişkileri içinde yetişmiş bireylerdir.Aile içinde gerçekleşen başarılı ilişkiler mutluar kadaşça bunalımdan uzak ve yapıcı bireylerin oluşumunu sağlar.

Anne ve babanın sevgi ve ilgisinden yoksun olarak büyüyen çocuklar büyük bir sevgi açlığı gösterirler bu açlıkta bir takım davranış ve uyum bozukluklarına neden olabilir.
Çocukluktan erişkinliğe geçiş dönemi olan ergenlik dönemin de gencin sorunlarını kolaylıkla çözebilmesi ve zorluğa uğramadan aşabilmesi geçmişteki olumlu aile ilişkilerine bağlıdır.Çocukluk döneminde sevgi ve güven duygusuyla yetiştirilen çocuk mutlu bir ergen adayıdır.Daha o dönemde anne ve babasıyla başarılı bir iletişim kurabilen çocukzorlu ergenlik döneminde de aynı arkadaşça ilişkilerini sürdürerek kişisel sorunlarını kolaylıkla çözebilir.

alıntı
okisareti.gif
 

Acizane

Başarılı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
10 Nisan 2011
Mesajlar
162
Tepkime puanı
5
Yaş
35
çocuklarla iletişim, iletişim kurmak

İletişim; ne söyleyeceğimizi, nerede ne zaman ve nasıl söyleyeceğimizi en iyi bilme sanatıdır.1 Çocukla iletişim, çocuk eğitiminin temelidir. Çocuğumuzun duygularını, istek ve ihtiyaçlarını anlayabilmemiz, arada güçlü sevgi bağları kurabilmemiz ve ona arzu ettiğimiz terbiyeyi verebilmemiz ancak güzel bir iletişimle mümkündür.


Küçük Ayşe elinde bir kitapla odaya girer. Heyecanla babasına seslenir: “Bak babacığım, hârika bir kitap buldum. Denizaltı âlemini anlatıyor.” Gazete okuyan baba başını bile çevirmeden cevap verir. “İyi, hemen okumaya başla.” Çocuk yarı kırık bir sesle mırıldanır. “Ama baba, resimlerine beraber baksak” Baba yarı çevirdiği başıyla cevaplar: “Sen bak dedim ya... Hem beni rahat bırak da gazetemi tamamlayayım.” Hayal kırıklığına uğrayan Ayşe, annesine koşar. Ondan da aynı cevap gelir. Mutfakta iş yapmakta olan yardımcı Sevil hanıma doğru yürür. Sevil hanım, tebessümle:
“Yeni kitap mı aldın Ayşeciğim? Çok ta güzele benziyor”, der. Ayşe ağlayarak ona sarılır. Bundan sonra Sevil Hanım hep yolunu gözlediği biricik arkadaşı, ablası olmuştur artık onun. Annesi babası haftalarca evden uzakta olsa hiç aramayan Ayşe, Sevil ablası 2 gün gelmese hemen üzülür ağlar.


“Çocuklarınızla 7 yaşına kadar oynayın, 15 yaşına kadar arkadaş olun, 15 yaşından sonra istişare edin.” Hz. Ali Anne-babalık sanatı; aslında çocuğun kişisel özelliklerini göz Önünde tutarak, onunla sağlıklı bir İletişim kurmayı başarabilmektir.


1. Çocuğunuzu ciddi bir şekilde sonuna kadar dinleyebilmek iletişimin İlk adımıdır. İyi bir dinleyici olun; dinlerken göz kontağı kurun. Pasif değil etkin dinlemeyi seçin. Yani çocuğun sadece sözlerini değil, sözlere yüklediği duyguları anlamaya çalışın. Duygularını ifade etmeye yönlendirin. Çocuk konuşurken mümkün mertebe itiraz ve müdahale etmeden sonunu getirmesini bekleyin. Sizin dinlemeniz neticede ona da dinlemeyi öğretecektir.

2.Çocuğunuza karşı, hitap tarzınıza kadar, sevgi dolu bir yaklaşım sergileyin. Sevginizi ifade edin, Kur’an-ı Kerim’de Peygamberlerin çocuklarına hep “yavrucuğum” diye hitap etmeleri bize en güzel örnektir,

3.Yaptığı güzel şeyleri küçük de olsa muhakkak görün, takdir ve teşvik edin,

4.Ona güvendiğinizi sık sık vurgulayın

5.Empati kurun; yani olayları çocuğun gözüyle görmeye çalışın. Böylece çocuğu daha iyi anlayacak; aranızda duygusal bir bütünlük sağlamış olacaksınız,

6.Çocuğunuza değer verin. Düşüncelerini sözlerini ve duygularını önemsediğinizi hissettirin. Çocuğunuz bir konuda bir öneride bulunduğunda dikkatle dinleyin; değerlendirin. Fikirlerine mutlaka saygı duyun,

7.Evle, aileyle ilgili konularda çocuğunuzla istişare yapın, Kur’an-ı Kerim’de Hz, İbrahim’in, Allah’ın emrini yerine getirmek üzere Hz, İsmail’i kurban etmeye götürürken onunla istişare yapması, bize rehberlik etmelidir,

8.Çocuğunuza hiçbir şeyi tercih etmeyin veya çocuğa böyle tehlikeli bir imaj vermeyin. İşe veya bir eşyaya kendisinden daha çok değer verildiği hissine kapılması çocukta onarılmaz yaralar açar,
9.Çocuğunuza zamanında zaman ayırmasını öğrenin Zamanın çok hızlı akıp geçtiğini, yetişkinler yaşlanırken çocukların yetişkinliğe doğru gittiğini ve geçen zamanın asla geri gelmeyeceğini unutmayın,

10.Çocuğunuzla aranızda ortak noktalar bulun. Onun ilgi duyduğu, sevdiği alanlara siz de ilgi gösterin. Bu alanlar resim, tarih, eski eserler, koleksiyon, spor vb olduğu gibi herhangi bir olay da olabilir. Bu ortak konular aradaki iletişim bağını kuvvetlendirecektir,

11.Çocuğunuzla her gün çok az da olsa nitelikli beraberlik sağlayın. Bu beraberliğin kitap okuma, oyun oynama, gezme gibi çocuğun seveceği ve seçeceği bir etkinlik olmasına dikkat edin,
Unutmayın ki, bu küçük beraberlikler çocuğunuza çocukluğunun, size de anne babalığın doyulmaz hazzını yaşatacaktır,

12.Çocuğunuzun sevincini ve kederini ilk paylaşmak isteyeceği kişi siz olun. Bunun için de size göre çok önemsiz bile olsa üzüntü ve sevinçlerini samimi olarak paylaşın. Bu hallerin aradaki iletişim köprüsünü kuvvetlendirmede en tesirli anlar olduğunu unutmayın.

13.Okul dönüşü çocuğunuzu sevgiyle karşılayın. Derslerinden önce kendisinin nasıl olduğunu sorun. Çocuğun gün boyunca geçirdiği olayları heyecanla anlatışını dikkatle dinlemek, arada sıcak ilişkilerin kurulmasına en güzel fırsattır, “Çocuğunuzla çocuklaşın” Hadis-i Şerif

14.Çocuğunuzla çocuklaşarak oyun oynayın. Oyun, çocuğun kalbine giden ve sizi onunla bütünleştiren en güzel, en kestirme yoldur. Bu yolu değerlendirmeyi bilin,

15. İster yolda yürürken, ister taşıtla giderken kelime oyunlarıyla, bilemece ve fıkralarla yolculuğunuzu eğlenceli hale getirin,

16.Çocuğunuzdan bir iş yapmasını isterken zamanını iyi kollayın. Başka bir şeye odaklanmış olmamasına, istekli olmasına dikkat edin,

17.Çocuğa emredici konumda olmamaya çalışın. Mesela “yap” demek yerine “yapalım” ifadesini tercih edin,

18. Konuşmalarınızda “lütfen” ve “teşekkür ederim” sözcüklerine yer verin. Gerektiğinde özür dilemeyi bilin.

19.Olumsuz uyarılar yerine olumlu uyarıları tercih edin,
20.Çocuğunuzun arkadaşlarına değer verin; eve davet edin. Aileleriyle tanışıp dostluk kurun. Mümkünse beraber geziler tertipleyin.

21.Çocuğunuzla konuşurken beden dilinizi kontrol altında tutun. Ne söylediğinizden çok nasıl söylediğinize dikkat edin.

22. Çocuğunuzla cedelleşmeye, iddialaşmaya girmeyin. Yumuşak bir şekilde “Ben böyle düşünüyorum” deyin ve susun.

23.Hatalarında yargılayıcı olmayın, tartışmaya girmeyin. Ancak “Ne sonuç çıkarttığını” sorarak tecrübe kazanmasına ve ders çıkarmasına yardımcı olun.

24.
Çocuğunuza yetişkin insanmış gibi davranın; ama ondan yetişkin insan davranışı beklemeyin...
okisareti.gif
 

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,015
Tepkime puanı
423
Peygamber Efendimiz’in (asm) çocuklarla iletişimi

islamda çocuklarla iletişim, dinen çocukla iletişim, couklarla iletişim kurma

efendimizin-cocuk-sevgisi.jpg


Mükemmel bir insan ve rehber olan Peygamber Efendimiz’in (asm) çocuklarla iletişimi

Cocuk cennet kokusudur buyurmuş Peygamberimiz (asm). Torunlarına ‘reyhanlarım’ diyordu bu yüzden. Reyhan; çok güzel koku veren görünümü iç açıcı ama bakımı çok fazla gayret isteyen bir çiçektir. Peygamber efendimiz, o çiçekleri büyütmekle vazifeli anne ve babalara çiçekler için tavsiyede bulunuyor:
“Çocuklarınıza iyi davranın onları iyi terbiye edin”

Peygamberimiz bir gün namaz kılıyordu. Secdede çok uzun kaldı. Vahiy mi geldi diye Sahabeler merak etti. Peygamberimiz namazı bitirdi. Secdede niçin uzun kaldığını merak eden sahabelere meraklarını giderici şu açıklamayı yaptı: “Oğullarım sırtıma binmiştiler ya, acele edip oyunlarını bozmak istemedim

Bizler ise, yaramazlık yaparlar diye, çocukları özellikle camiye götürmeyiz. Çocukla beraber oyun oynarken, çocuk için en güzel bir anda onu orada bırakıp; “namaza gidiyorum” deriz. Hâlbuki peygamberimiz, Umame omzundayken namaza başlar secdeye gittiğinde çocuğu indirir, kalktığı zaman tekrar omzuna alırdı.

Çocuklar her duyduklarını kaydederler
Peygamberimiz bir çocuğun elinden tutunca o bırakıncaya kadar elini çekmezdi. En büyük dikkatsizliklerimizden birisi budur. Oyun anında işitmez, görmez, anlamaz sanırız onları. Hâlbuki çocukların alıcılarının en çok açık olduğu andır oyun anları. Yapmalarını istediğimiz şeyleri o anlarında söyleyebiliriz. Onların hemen kabullenmelerini ve farkına varmadan şartlanmalarını sağlar oyun anları, fakat bu çok önemli anları biz oyundadır duymaz diyerek çocukların duymaması gereken konuları onların belleklerine işleyerek geçiririz. Misafirliklerde çocuklar bir köşede oynarken, annelerinin konuştukları her şeyi kafalarına kaydederler.
Hz. Aişe validemiz oyun oynarken vahiy gelmiş ve vahyi ezberlemiştir.

Efendimizin çocuklarla iletişimi ve çocuklara yaklaşım tarzı
Eğitimi âlemlerin Rabbi tarafından yapılmış bir sevgi peygamberidir O. Tüm insanlığa kusursuz bir örnek olarak gönderilmiş rahmet peygamberidir. Onun çocuklara karşı davranışı rabbimizin istediği şekildedir. Çocuk eğitimin çok önemli olduğu bilen Müminler olarak, çocuklara nasıl davranmamız gerektiğini yalnızca ona bakarak öğrenebiliriz. O nasıl davrandıysa aynı şekilde davranarak hem aile içi huzura hem de toplumsal huzura ulaşmamız mümkün. Çünkü O’nun hayatının her karesinde, hem dünya hem de ahiret hayatının mutluluğu gizlidir.

Çocukların hayatındaki ilkler önemlidir

Peygamberimiz çocukların hayatlarındaki ilk’lere dikkat ederdi. Bu ilklerden birisi de çocuğun midesine inen ilk gıdaydı. Peygamberimiz, Enes’in annesinden Enes’i doğurduğunda çocuğa süt verilmeden kendisine haber verilmesini istemişti. Enes doğar doğmaz Efendimizin yanına getirildi. Peygamberimiz de bebeğin ağzının içini iyi cins bir hurma ile ovdu yani tahnik etti.
Peygamberimiz diğer önem verdiği ilklerden birisi de çocukların ilk duyduklarıydı.
“Kimin bir çocuğu olur da sağ kulağına ezan sol kulağına kamet okursa, ona Ümmi Sübyan (bir tür çocuk hastalığı) zarar vermez”

Çocuk ne yaparsa yapsın dövülemez

Peygamberimiz küçük çocukları dövmeyi yasaklamıştı. Hz. Enes, on yıla yakın bir süre peygamberimizin yanında kaldı. Peygamber Efendimiz bu süre içinde kendisine bir defa bile kızmadı. On veya on üç yaşından önce çocuk ne yaparsa yapsın dövülemezdi.
Efendimiz; “Toprak çocukların ilkbaharıdır” buyurmuştur. Toprak, insandaki negatif enerjiyi çektiğinden toprakla oyun çocukların rahatlamasını sağlar.

Çocuğa ilk öğretilecek bilgi; Nahl suresinin 78. ayetidir

Çocuğa ilk kelam olarak öğretilmesini istediği şey Nahl suresinin 78. ayeti idi.
Meali: “Allah sizi, analarınızın karnından siz hiçbir şey bilmez durumda iken çıkardı. Şükredesiniz diye size kulaklar, gözler ve kalpler verdi”


Sahabe; yeni doğan çocukları için sofra kurardı

Peygamberimiz, elini yeni doğan bebeğin başına koyarak dua ederdi. Çocuğun doğumundan sonra ziyafet vermek bu duanın toplu yapılması için olduğundan sahabeler yeni doğan bebekler için ziyafet yemeği vermeyi önemserlerdi. Peygamberimiz sayıların ve günlerin batıllığını bize bildirmekle beraber, çocuğun hayatında bazı günlerde ve yıllarda bir takım olayların başlatılmasını uygun bulur. Çocuğun önemli günlerinden biri de, çocuğun eğitimin başladığı gündür. Bu yaş dört yaşını 4 ay 4 gün gecedir. Peygamberimiz kendisine bir çocuğun doğum haberi ulaştırıldığında bizim sorduklarımıza benzemeyen bir soru sorardı: “Yaratılışı tam mı?” Tam cevabını alınca da onu eksiksiz gönderen Rabbine şükrederdi.

Efendimiz çocuklara hayır demezdi
Hz. Hasan ve Hüseyin, bir gün peygamberimize gelerek, Efendimizin kendilerine bir deve almasını istediler. Peygamberimiz o anda çocuklara deve alacak durumda değildi. Torunlarını üzmeden deveyi unutturacak bir çözüm yolu buldu. Küçük torunlarının önüne çökerek onlara seslendi; “Haydi binin bundan daha iyi deve mi olur” Çocuklar büyük bir sevinçle dedelerinin sırtlarına binmişler ve deveyi unutmuşlardı. Çocukların bu tarz istekleri karşısında bizler tarafından söylenen sözler hep aynıdır; Paramız yok, ileride alırız, daha sonra vs. Bu sözler, çocuklara parayı önemsetir ve onları fakirlik psikolojisine sokar. Eğer bunu fark edemez isek çocuklarımız, büyüdüklerinde paraya tapar hale gelirler.

Çocuğu olan onunla çocuklaşsın
Efendimiz; “Çocuğu olan onunla çocuklaşsın” buyurmuştur. Peygamberimizin göbeği üzerine akıtan torununu almak isteyen Ebu Leyla bin Abdurrahman’a Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu: “Oğlumu bırakın hacetini tamamlayıncaya kadar onu korkutmayın

Asla çocukları çocuk yerine koymayın!

Peygamber Efendimiz çocuklarla karşılaştığında büyükler gibi selam verirdi. Onlarla sır paylaşırdı. Çocuklara değer verir en yorgun olduğu zamanlarda bile onları incitmezdi. Ayrıca, Peygamberimize göre çocuklar büyükleri rahatsız etmez, büyükler çocukları rahatsız eder. Hasta çocuk ziyaretinde bizler çocuklarla ilgilenmekten çok anne ve babayla konuşmakla meşgul oluruz. Oysa peygamberimiz çocuklarla meşgul oluyor, onlarla konuşuyordu.

Milli Gazete
okisareti.gif
 

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,015
Tepkime puanı
423
Çocuklarla İletişim ve Sohbet Etme Sanatı

5-6 yaş çocuklarla sohbet etme sanatı

Çocuk ve sohbet deyince akla oyun geliyor hemen. Ebeveyn olup da çocuğu ile oyun oynamayan var mıdır? Varsa çok şey kaybediyordur elbette. Oyun oynama yakınlığına giremediğiniz bir çocukla ne kadar sohbet edebilirsiniz ki…

Çocukların en bilgece yönlerinden biri de, çocuk sevenlerle çocuk sevmeyenleri, sahte sevgilerle gerçek sevgileri çok iyi ayırt etmeleridir. Bu da gerçek bir sohbeti kiminle yapabileceklerini bilmelerini sağlar. Çocuğun her şeyi bilinmeli midir? Hayır. Ama bilmemizi gerekenleri bilebilmek için onunla konuşabiliyor olmamız gerekir. Ayakta değil çömelip, elimizdeki işimize bakaraktan değil göz göze gelerek, ne anlatacağını merak ederek, dinlediğimizde… İşte böyle olduğunda çocuk o güzel dünyasını açar bize. Artık onu gerçekten bilebilir, gerçekten koruyabilir, gerçekten annesi, babası, abisi, ablası olabiliriz. Biz onu dinlediğimizde, o da bizi dinler.

Çalışan anne babaların en büyük derdidir çocuğu ile zaman geçirememek… Uzun zaman geçiremiyoruz, o zaman kaliteli zaman geçirmeliyiz diye düşünürler. Fakat burada çok tehlikeli bir viraj vardır, eğer yorgunsanız, içinizden gelmediği halde çocuğunuzla “kaliteli zaman geçirmeliyim” bilinci ile kendinizi zorlayıp “15 dk” vakit geçirmeye çalışıyorsanız, çocuk bunu çok çabuk algılar. Sıkıldığınızı fark eder, ama sebebi yorgunluğunuza değil kendisinden sıkılmış olmanıza verir. Buradan yola çıkıp kendisinin sıkıcı olduğu fikrine bile kapılabilir. O yüzden içinizden geldiği zaman, içinizden geldiği kadar, içinizden geldiğini iyi ifade ederek zaman geçirilmelidir çocuklarla. Bu zamanlardaki sohbettir tüm ilişkiyi belirleyen, o ilişkiye yön veren…
Beğenilmeyen çocuklar, sık eleştirilen çocuklar, kendisinden yapabileceğinin üzerinde şeyler beklenen çocuklar, agresif anne babanın çocukları bu sohbetlerden yoksun kalırlar. Başkaları ile konuşmaya başlayabilirler, içlerine kapanabilirler.

Çoğu çocuk anne babasına dokunmayı, kucağa oturmayı iki minicik öpücük almayı sever. 5-6 yaş çocuğu rüyalarını anlatmaya bayılır. Rüyalarını anlatarak dünyasını, korkularını, endişelerini dile getirir. Günlük hayatta konusu geçmeyebilecek pek çok şeyin konuşulması sağlanmış olur. Her anne babanın rüya kanalını değerlendirmesi gerekir.

Her çocuğun çok sevdiği bir oyun vardır. O oyunda anne babasını görebilmek onun için paha biçilmez oranda değerlidir. İçinizden geldiğinde, gerçekten müsait olduğunuzda bu oyunu çocuğunuzla oynamanız kesinlikle önerilir. O oyunda konuşulanlar her iki taraf için de paha biçilmez olacaktır.
Rol değiştirip, onu anne veya baba yapmak, anne veya babanın da çocuk olması; ebeveynliğiniz hakkında çok zengin bir bilgi sunar ve çok şey gözle görünür hale gelir. Annenin de çocuk rolünde, kendi çocuğunun sıkıntılarını mizahi bir üslupla dile getirmesi, mız mızlanması, yemek yemek istememesi çocuğa çok şey katar. Belki de o davranışlarını değiştirmesine yol açar.

Çocukla birlikte resim yapmak, özellikle de aile ve arkadaş resimlerinin çizilmesi yine onun dünyasına girmenin ve onun dünyasından onunla sohbet edebilmenin bir başka önemli yoludur. Kimi kimin yanına çizmiş, kimi arkaya kimi öne almış, kiminle ilgili ne anlatıyor hepsi tek tek sorulabilir, öğrenilebilir. Kendisini çizmesi istenip, sonra da “bu çocuk nasıl bir çocukmuş bana anlatır mısın” denerek çocuğun ağzından çocuk dinlenebilir. Yarım masallar anlatıp devam edip masalı tamamlamasını istemek, çocukla sohbet etmenin bir başka yoludur. Anne baba anlatır çocuk tamamlar veya çocuk anlatır anne baba tamamlar.

Günlük hayatımızın içinde yer alan bir çocuk, bizimle şekillenir. Anneannesiyle, amcasıyla nasıl sohbet ettiğimize dikkat eder. Onlara dair ilk bilgileri bizden alır. Bu yönüyle bakıldığında sohbet etme tarzını da bizden öğrenir. Bizim verdiğimiz tepkileri kopyalar, aynen bizim gibi tepki verir. Mimiklerini dahi bizimkilere benzetir. Fiziki olarak size benzemeyen çocuğunuz mimikleriyle tıpkı “siz” olur.

Çocukla sohbet sanattır. Lakin her çocuğun konuşkan olmasını, okula gidip gelince neler yaptığını neler yediğini anlatmasını beklemek haksızlık olur. Çocuğu kendi bireyselliği içinde değerlendirmek ve yukarıdaki yöntemlerden hangisinden daha çok hoşlanıyorsa ona o şekilde yaklaşmak yerinde olacaktır. Muhhabetiniz bol olsun…

Uzm. Psk. Dan. Ömer Akgül
okisareti.gif
 

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,015
Tepkime puanı
423
Çocuklara Din ve Ahlak Anlatılırken Nelere Dikkat Etmeli

Dinsiz toplumlarda insanlar mutsuz, karamsar, saldırgan ve güvenilirlikten uzaktırlar. Bunun tek sebebi, çocuk yaştan itibaren alınan materyalist eğitimdir. Çevrelerinde gördükleri herşeyin kör tesadüfler sonucu oluştuğunu düşünürler. Yakınları ve kendilerinin ölümünü ise bir son, yani yok oluş zannederler.

Din eğitimi almayan çocuklar var oluşu ve ölümü anlayamadığı için ruhları boşlukta kalır. Din ise ruhun ilacıdır, tek şifa kaynağıdır.

Kur'an'dan mü'minler için şifa ve rahmet olan şeyleri indiriyoruz. Oysa o, zalimlere kayıplardan başkasını arttırmaz. (İsra Suresi, 82)

Çocukla iletişim kurarken ona saygı duymak ve değer vermek gerekir. Çocuğa sanki bir şeyden anlamayan aklı zayıf kişi muamalesi yapmak doğru değildir. 'Çocuktur, nasılsa anlamaz' demek yerine, 30 yaşında bir insanla konuşuyormuşcasına hürmet ve saygı ile konuşmak gerekir. Şayet 'nasılsa aklı ermez' diye düşünülerek konuşulursa, çocuğun üstüne şeytani bir delilik çöker.

Çocuklar derin sevginin yaşanacağı Allah'ın tecellileridir. Çocuğa, onu sevdiğinizi ve ona saygı duyduyduğunuzu hissettirmeniz gerekir. Çocukların çoğu meşru isteklerine, şımarır düşüncesi ile red cevabı vermek her zaman doğru değildir. Bu tür isteklere olumlu cevap vermek çocuğun size olan sevgi ve saygısını artırır. Bu jestleri çocuk asla unutmaz.

Çocuklar, sevgi ve saygı duyduğu kişileri model alır ve söylediklerini çok önemserler. Öncelikle Kuran ahlakına uygun tavırları yaşamın her alanında göstererek çocuğa örnek olmak çok önemlidir. Çünkü çocuk, model aldığı kişiyi taklit etmekten çok hoşlanır.

Çocuğun Allah'ı çok sevmesi için, Allah'ın yarattıkları üzerinde düşünmesine vesile olmak gerekir. Örneğin, çikolatayı, elmayı Allah yaratıyor dedikten sonra elma ağacının detayları çocuğa anlatılıp düşünmesi sağlanabilir. ''Küçücük bir elma çekirdeği toprağa atılıyor ve 80 metre yüksekliğinde bir ağaca dönüşüyor. Hiç bir zaman bir elma ağacından portakal çıkmıyor. Kimi elma ağaçları kırmızı, kimi sarı kimi de yeşil elma veriyor. Her biri çamurlu toprakta yetişmesine rağmen mis gibi kokuyor ve enfes lezzetler üretiyor. Her ağaç, binlerce dal ve meyve veriyor. Bunun oluşması için sadece biraz zaman gerekiyor. 30 Yılda gelişen bir ağacın 30 saniyede geliştiğini düşün...'' şeklinde bir anlatım, Allah'ın varlığı ile beraber büyüklüğünü de kavramasına vesile olur inşaAllah.

Çevrenizde gördüğünüz herşeyi vesile kılıp Allah'ın varlığını ve büyüklüğünü anlatmanız mümkün elbette. Mesela Allah'ın tavuskuşunda yarattığı renkler, kelebek kanatlarındaki simetri detaylı olarak anlatılabilir. Bu anlatım esnasında çocuğa sorular da sorulmalıdır. Örneğin ''kelebek kanatlarındaki simetri ve desenler sence tesadüfen olabilir mi?'' ya da ''Küçücük tahta parçası olan tohum, sence kendi kendine bu kadar çeşitli bitkileri üretiyor olabilir mi?'' gibi...

Bütün bu iman hakikatlerini anlatırken, ona bunların tam tersini söyleyen şeytan diye bir varlığın da bulunduğunu hatırlatmak çok önemlidir. ''Şeytan herşeyin tesadüf sonucu oluştuğunu söyler, sence sen, ben, kuşlar, çiçekler... tesadüfen olmuş olabilir miyiz?'' diye sorular sorularak çocuğun düşünmesi ve aklını kullanması sağlanmalıdır inşaAllah.
Yaratan, hiç yaratmayan gibi midir? Artık öğüt alıp-düşünmez misiniz? (Nahl Suresi, 17)

Çocuğa, ibadete ilişkin teklifler getirmeden önce ibadetin mantığı anlatılmalıdır. Sabırlı olmak, güzel söz söylemek, iyilik yapmak, israf etmemek gibi önemli ibadetler çocuğa sevdirilmeli ve uygulama ortamları oluşturulmalıdır. Tabağında yemek bıraktığında ''arkandan ağlar'' gibi gerçek dışı bir üslup kullanmak yerine, daha gerçekçi ve Kuran'i bir üslupla israf etmenin iyi bir şey olmadığı, bu yiyeceklere ulaşamayan çocukların var olduğu anlatılmalıdır.

Çocuğa aile fertlerinden önce Allah ve peygamberleri tanıtılmalı ve sevdirilmelidir. Allah'ın varlığını kavrayan çocuk O'nu çok sever, O'nun sevgisini kaybetmekten korkar. Allah'ın cenneti yarattığını, iyi insanlarla ve ailesi ile cennette buluşacağını bilmelidir. Ölümü yok oluş zanneden çocuk öfke duyar, bunalıma girer, kinlenir. Oysa ölümün bir son değil, asıl başlangıç olduğu, ölen yakınları ile cennette buluşacağını bilen çocuk huzur dolar, sakinleşir.

Çocuğa din anlatılmazssa ruhu boşlukta kalır. Dini çağ dışı görüp dinden uzak, düşünemeyen, sisteme köle edilmiş olarak yetiştirilen çocuklar genelde ukala, saldırgan, çılgın ve kavgacı olurlar. Oysa din ruhun gıdasıdır, insanların neşeli ve sağlıklı olmasını sağlar. Din yok edildiğinde insanların, dolayısıyla toplumların sağlığı bozulur. Bugün Türkiye ve dünyada yaşanan cinnet, cinayet, ahlaksızlık, bunalım, savaş ve zulmün nedeni, dinden uzak yaşamlardır. Bu zihniyete göre, kör tesadüfler sonucu oluşan canlıların bir hayvan kadar değeri yoktur.

Çocuklarımızı şeytanın kurmuş olduğu bu sistemin içinden çekip kurtarmak için lütfen ertelemeden, onlara iman hakikatlerini ve Allah'ın varlığını anlatalım. Ve bunu yaparken onlara bir yetişkin gibi davranıp kişilikli bireyler olmalarına vesile olalım. Hz. İbrahim'in henüz koşma çağındaki çocuğu ile rüyasını istişare ettiğini ve Hz. İsmail'in de koşma çağında bir çocuk olmasına rağmen olgun ve teslimiyetli tavrını örnek alalım ve imanın insana olgunluk feraset kazandırdığını asla unutmayalım! Yaşı kaç olursa olsun...

Böylece (çocuk) onun yanında koşabilecek çağa erişince (İbrahim ona): 'oğlum dedi. 'Gerçekten ben seni rüyamda boğazlıyorken gördüm. Bir bak, sen ne düşünüyorsun. (Oğlu İsmail) Dedi ki: 'Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaAllah, beni sabredenlerden bulacaksın. (Saffat Suresi, 102)
İbrahim Akın
 
Üst Alt