Allah'a Yönelin, Allah'a Yönelmek nasıl olur?

hacı anne

Süper Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
983
Tepkime puanı
16
Allah'a Yönelin, Allah'a Yönelmek nasıl olur?

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

"De ki: O, Allah birdir. Allah sameddir. O, doğurmamış ve doğmamıştır. Onun hiçbir dengi yoktur." (İhlâs, 1,2,3,4)

Rasûlullah (sav) buyurdular:

"Dîninde ihlâslı ol! Böyle yaparsan az amel bile sana kâfî gelir." (Hâkim, IV, 341/7844)

Ebû Cehil'in oğlu İkrime, azılı bir İslâm düşmanı olduğu için Mekke fethedildiğinde ölüm korkusuyla bir gemiye binerek kaçmıştı. Denizde fırtınaya yakalandılar.

Gemidekiler:

"Artık şimdi ihlâslı olup (yalnız Allah'a yönelin)! Zira burada ilâhlarınız size bir fayda veremez" dediler.

Bunun üzerine İkrime şöyle dedi:

"Vallâhi, denizde beni ancak ihlas kurtarırsa, karada da ihlastan başkası kurtaramaz. Allah'ım, sana söz veriyorum; eğer beni içinde bulunduğum şu felâketten kurtarırsan, Muhammed (sav)'e gidip elimi eline koyacağım ve onu affedici ve kerem sahibi olarak bulacağım."

Fırtınadan kurtulan İkrime (ra), kararını tatbik ederek hemen Peygamber Efendimiz'e geldi ve müslüman oldu. (Nesâî, Tahrîmu'd-Dem, 14/4064)
 

hacı anne

Süper Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
983
Tepkime puanı
16
"Artık şimdi ihlâslı olup (yalnız O'na yönelin)! Zira burada ilâhlarınız size bir fayda veremez"

İnsanlar, Allahın sözüne uymadıkları takdirde kendilerine zulmetmiş olurlar. Çünkü yaratılışlarına uygun hal ve tavırların dışına çıkarak, yapılarına ters düşen tutumlar sergilediklerinde; bu hem kendilerini, hem de çevresindekileri olumsuz etkiler.

Şüphesiz Allah, insanlara hiçbir şeyle zulmetmez. Ancak insanlar, kendi nefislerine zulmediyorlar. (Yunus Suresi, 44)

İslam dininin gereklerini yaşamadığı, fıtratına aykırı bir yaşam sürdüğü halde ben çok inançlı biriyimdir diyerek kendisini imanlı zanneden ve sadece başı sıkıştığında Allah diyen kişilere çok rastlamışsınızdır. Bu kişiler darlıktan kurtulduğunda yine eski hayatlarına geri dönerler. Genel olarak sıkıntı ve stres içinde yaşar ve inançlı oldukları halde Allahın kendilerine neden bu olumsuzlukları yaşattığını düşünüp içten içe hırs duyarlar. Allaha inanıyor olmaları sanki bir lütufmuş gibi, karşılığında tüm güzelliklere sahip olmayı isterler.
Boyunlarına taktıkları Arapça Allah yazısı ile inançlı olduklarını markalaştırır ve bir reklam unsuru olarak kullanırlar. (Allahı ve müminleri tenzih ederim) Özellikle bu tip durumlara medyada çok rastlanır. Bu tür samimiyetsiz kişilerin unuttukları çok önemli bir gerçek vardır. Allah, sinelerin üzerine süs olarak takılan bir obje değil, Allah, sinelerin özünde olanı bilendir. (Maide Suresi, 7) Önemli olan tek konu Allah sevgisi ve korkusunu kalplerde hissetmek ve attığımız her adımı bu şuurla atmaktır. İşte o zaman kişinin samimiyeti yüzüne ve tavırlarına da yansır. Aksi halde kişinin, inançlı olduğunu söyleyip de inandığını söylediği konuda hiçbir icraatının olmaması, oldukça samimiyetsiz bir tavırdır ve bu durumda kişi sadece kendini kandırır. Zira Allah insana, şah damarından daha yakındır. Her şeyi bilen ve görendir. Şu anda da Allah, sizin bu satırları okuduğunuzu görüyor ve neler düşündüğünüzü biliyor. İnsan nereye giderse gitsin, ne yaparsa yapsın, ister tek başına ister kalabalık bir ortamda olsun bu gerçek asla değişmeyecektir. Allah, insanları her yerde gördüğünü Kuranda şöyle haber verir:

Senin içinde olduğun herhangi bir durum, onun hakkında Kurandan okuduğun herhangi bir şey ve sizin işlediğiniz herhangi bir iş yoktur ki, ona (iyice) daldığınızda, Biz sizin üzerinizde şahidler durmuş olmayalım. Yerde ve gökte zerre ağırlığınca hiçbir şey Rabbinden uzakta (saklı) kalmaz. Bunun daha küçüğü de, daha büyüğü de yoktur ki, apaçık bir kitapta (kayıtlı) olmasın. (Yunus Suresi, 61)
 

simin_

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
4 Nisan 2011
Mesajlar
14
Tepkime puanı
0
Rasûlullah (sav) buyurdular:

"Dîninde ihlâslı ol! Böyle yaparsan az amel bile sana kâfî gelir." (Hâkim, IV, 341/7844)

Cok guzel bir paylasım Allah razı olsun.

Allah'a Yönelmek, insanın Allah'ı tanıdıktan, Kuran'ı okuyup anladıktan sonra geçmişteki her türlü yanlış tavrını, düşüncesini, alışkanlıklarını kısacası herşeyini bırakarak sadece Allah'a yönelmesi ve yalnızca O'nun istediği şekilde yaşamasıdır.

Hz. İbrahim, doğruyu gördüğü anda çevresindeki insanların yaşantı tarzından tamamen sıyrılarak, hemen Allah'a hicret etmiş bir Müslümandır. Hz. Lut da, Hz. İbrahim gibi üstün bir ahlak göstererek Rabbimiz'e yönelen bir peygamberdir. Kuran'da Hz. Lut'un bu davranışı şöyle haber verilir:

Bunun üzerine Lut ona iman etti ve dedi ki: 'Gerçekten ben, Rabbime hicret edeceğim. Çünkü şüphesiz O, güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.' (Ankebut Suresi, 26)
 

elifgibi

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
28 Mart 2011
Mesajlar
2,123
Tepkime puanı
26
Allah Razı Olsun Krd.

Allah'a gönülden bağlanmak, her ne şart altında olursa olsun, Rabbimiz'e olan iman, bağlılık ve sadakatten vazgeçemeyecek kadar çok sevmek ve O'na karşı haşyet dolu bir korku duymaktır. Allah'a, O'nun razı olmayacağı bir tavır göstermekten içi titreyerek korkacak ve şiddetle kaçınacak kadar büyük bir saygı ile inanmaktır. Allah'a bu şekilde gönülden bağlanan insan, ihlası da kazanmış olur. Allah'a karşı böyle güçlü bir inanç ve bağlılığı olan kişi, hem ibadetlerinde hem de Allah'ın rızasını gözeterek yaptığı diğer tüm işlerinde ihlas ve samimiyetle hareket eder. Bu samimiyetleri dolayısıyla Kuran'da müminlerin 'Rablerine kalpleri tatmin bulmuş olarak bağlanan kimseler' (Hud Suresi, 23) oldukları bildirilmiş ve cennetle müjdelenmişlerdir.
 

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,018
Tepkime puanı
424
Emeğine Sağlık Teşekkürler.

Allah dışında hiçbir varlık, Güneş'i batıdan getiremez, kimse uzayda akıl almaz bir hızla genişleyen evreni durdurmaya güç yetiremez, kimse göğü ve yeri tutamaz. Bunları ancak evrende tek olan ve eşi bulunmayan Allah yapar. Yaratan'la yaratılan ise asla eşit değildir.

Tevhid, Allah'ın varlığını ve O'ndan başka İlâh olmadığını bilmek, Allah'ı Rabb olarak kavramaktır. İslâm, tüm hayatı bu gerçek üzerine kurmaktır. Yüce Allah, tek olandır; Zat'ında, sıfatlarında, işlerinde, isimlerinde, hükümlerinde, asla ortağı, benzeri ve dengi bulunmayandır; O, Vahid'dir.
 

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,018
Tepkime puanı
424
Peygamberimiz (sav) Allah'ın varlığı ve birliğini anlamamız için, yarattıkları hakkında düşünmemizi öğütler: Allah'ın varlığını ve birliğini bulmak için göklere bakın, yeryüzüne bakın, kendinize bakın. Bunların kendiliğinden olup olmadığına bakın. Bütün bunların yaratılışındaki incelikleri düşünün. Çünkü bunlar Allah'ın varlığını ve birliğini gösteren delillerdir.
 
Üst Alt