- Katılım
- 22 Şubat 2011
- Mesajlar
- 9,107
- Tepkime puanı
- 81
Allah'a borç verin
Akıl güneşini yak, parlat; gözlerinden bulut gibi yaşlar saç.
Sana, küçücük çocuk gibi ağlayan göz gerek. O ekmeği az ye; çünkü ekmek, yüzünün suyunu giderdi.
Beden, gece gündüz, onunla gelişmekte, dallanıp yapraklanmakta; ama can dalı da onun yüzünden
yapraklarını dökmekte, güz mevsimine girip sararmakta.
Allah'a borç verin; borç verin şu beden azığından da karşılığında gönülden çayır çimen bitsin.
Borç ver, şu beden lokmasını azalt da hiçbir gözün görmediği yüz belirsin, görünsün sana.
Beden, kendisini pislikten kurtarırsa, misklerle, ululuk incileriyle dolar.
Şu pisliği verir de arılığı alır; bedeni, "Sizi tertemiz bir hale getirmeyi diler" sırrından faydalanır.
Ama Şeytan seni korkutur; sakın ha, sakın der; bundan pişman olursun, için sıkılır.
Şu hevesleri bedeninden giderir, atar, şu heveslerden geçersen, çok pişman olursun, çok gamlanırsın.
Şunu ye, sıcaktır bu, ilâçtır sana; faydalanmak, iyileşmek için şunu iç.
Hem de şu niyetle ye, iç; bu beden, bir binektir; neyi huy edindiyse, neye alıştıysa onu vermek daha doğrudur.
Kendine gel; huyunu değiştirme; sağlığın bozulur; aklında, gönlünde yüzlerce hastalıklar doğar.
O alçak Şeytan, bu çeşit korkutur adamı; halka yüzlerce afsun okur.