Allah Yolunda Harcamak ve Cömertlik

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:
"Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcamadıkça, gerçek iyiliğe asla erişemezsiniz.
Her ne harcarsanız Allah onu hakkıyla bilir."
(Al-i İmran; 92)

Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede; insanların mallarından sadaka vermesini ve insanların sevdiği şeylerden harcamasını emrediyor.
Çünkü insan, ancak sevdiği şeylerden fedakarlık yaparsa, Allah-u Zülcelal'in rızasına müstahak olabilir.
Nasıl ki, dünya keyf ve sefası insan nefsinin hoşuna gidiyorsa, dünyada sahip olduğu mallar da insanın hoşuna gider.
İnsan, mallarını çoğaltmak için çalışıp durur.
Fakat Allah-u Zülcelal'in verdiğinden öteye gidemez.
Bu malları Allah-u Zülcelal bize verdiğine göre, bizim için o mallar ancak bir emanettir.

Allah-u Zülcelal; bizde ki emanet mallarımızdan, (emanet olarak bulunan dünya malından) sadaka ve bu malların zekatını, öşürünü vermemizi emrediyor.
Nakledildiğine göre; şu beş şeyi esirgeyenden, Allah-u Zülcelal de beş şeyi esirger: "Zekat vermekten kaçınan kimsenin, Allah-u Zülcelal de malını korumasız bırakır.
Sadaka vermeyen kimseyi, Allah-u Zülcelal de sağlıktan mahrum bırakır.
Öşür vermeyen kimsenin, Allah-u Zülcelal de tarlasını bereketsiz kılar.
Dua etmeyen kimseyi, Allah-u Zülcelal de icabetten mahrum bırakır. Namazına itina göstermeyen kimse de, ölürken "La İlahe İllallah" dan mahrum kalır."
İşte bizler bunlara dikkat etmeliyiz.
Allah-u Zülcelal'in bizlere verdiği nimetlere karşılık, emrettiği şeylere uymalıyız.
Yoksa münkirlik yaparsak, sonunda kaybedecek bizler oluruz.

Bir gün Ashab-ı Kiram Hz. Peygamber (S.A.V)'e şöyle bir soru sorarlar: "Ya Resulullah! Sen dünyadan ayrılınca, yerin üstü mü yoksa altı mı bizim için daha hayırlı olacaktır?" Hz. Peygamber (S.A.V) bu soruya şöyle cevap verir:
"Yöneticileriniz hayırlılarınız; zenginleriniz cömertleriniz olduğu, işlerinizde aranızda danışarak görüldüğü sürece yerin üstü sizin için yerin altından daha hayırlıdır.
Yöneticileriniz şerlileriniz; zengileriniz cimriniz olduğu, işleriniz de kadınlara kaldığı zaman yerin altı sizin için yerin üstünden daha hayırlıdır." (Tirmizi)

Gerçekten de böyledir.

Şu içinde bulunduğumuz ahir zamana bir bakarsak, Hz. Peygamber (S.A.V)'in sözlerinin ne kadar doğru olduğunu görürüz.
Az olsun çok olsun, mutlaka sadaka vermeliyiz.
Çünkü sadakanın on faydası vardır.
Bunlardan beş tanesi dünyada, beş tanesi de ahirette görülür.
Sadakanın dünyada görülen beş faydası şunlardır:
Sadaka malı artırır.
Nitekim Kays bin Ebî Garaze (R.A) şöyle anlatmıştır:
"Hz. Peygamber (S.A.V) bizim alışveriş mahallimize geldi bize simsarlar deniyordu ve: "Ey tacirler topluluğu! Şeytan ve günah satışa katılırlar, şimdi siz satışınıza sadaka karıştırın" buyurdu."
(Tirmizi, Ebu Davud, İbn Mace)

Sadaka sahibinin vücudunu günahlardan arındırır.
Sadaka belaları savar ve hastalıkları giderir.
Sadaka vermek yoksulları sevindirir.
Bilindiği gibi amellerin en üstünü, mü'minleri sevindirmektir. Sadaka malı çoğaltır ve rızkı bollaştırır.
Nitekim Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:
"Her neyi hayra harcarsanız Allah, onun yerine başkasını verir." (Sebe; 39)

Sadakanın ahirette görülecek faydalarına gelince:
Sadaka, sahibine kıyamet gününün şiddetli sıcağında gölge olur.
Sadaka, hesabın kolay geçmesini sağlar.
Sadaka, mizanın iyilikler kefesinin ağır basmasını sağlar.
Sadaka, sırat köprüsünden geçmeyi kolaylaştırır.
Sadaka, cennetteki dereceleri artırır.
Sadakanın yoksulların dua etmesine yol açmaktan başka, hiç bir faydası olmasa bile; aklı başında olan kimse, sırf bu yüzden sadaka vermelidir.
Sadaka, Allah-u Zülcelal'in rızasını kazandırdığı gibi, şeytanı da hırsından çatlatır.

Ayrıca insan, sadaka vermekle salihleri örnek almış olur. Onlara uymuş olur.
Çünkü salihler, sadaka vermeye çok önem vermişlerdir.

Allah-u Zülcelal kendi fazlı ve keremi ile bizlere muamele etsin ve hepimize razı olacağı şekilde salih amel nasip etsin.. AMİN.
 
Üst Alt