- Katılım
- 28 Mart 2011
- Mesajlar
- 2,125
- Tepkime puanı
- 25
“Eğri doğru ne isteği varsa Allâh kabul eder” ifadesi, bir temenniden ibarettir.
Yoksa, “Allâh, şu duayı mutlaka kabul eder” demek, isabetli bir hüküm değildir.
Çünkü, hiç kimse, Allâh’ın yerine hüküm verme yetkisine sahip değildir.
Kur’an’da “Her duaya icabet var” denilmekte, “her duanızı kabul ederim” ifadesine yer verilmemektedir.
İcabet etmek, dua eden kulun sesini işitmek, çağrısını duymak, arzusuyla yakından ilgilenmek anlamına gelir.
Arzulanan şeyi verip vermemek Allâh’ın hikmetinin uygun görüp görmemesine bağlıdır.
Bir hasta, bazen midesini tahriş eden bir ilaç isteyebilir, ama uzman doktor bunu vermez..
Allâh da şöyle buyuruyor: “Olur ki, hoşlanmadığınız bir şey sizin için hayırlı olur, olur ki, hoşlanıp arzu ettiğiniz bir şey de sizin için şerli/kötü olur.
Gerçeği Allah bilir, siz bilemezsiniz.”(Bakara, 2/216).
Herkes, dışını süslemeye çalışırken, sen içini, kalbini süsle!
Herkes, dünyadaki faydasız şeyleri imar ederken , sen ahiretini imar et !
Herkes, başkasının ayıbını araştırırken , sen kendi ayıplarınla meşgul ol !
Herkes, insanlara yaranmaya çalışırken, sen Allâh’ın rızasını kazanmaya çalış !
Herkes, fanilerle dost olurken, sen baki olan Allâh ile dost ol !
Herkes, bir şeye güvenirken,sen Allâh’a güven !
Herkes, nefsini beğenirken, sen kötülemeye çalış !
Herkes, mal toplarken, sen cömert ol !
Yoksa, “Allâh, şu duayı mutlaka kabul eder” demek, isabetli bir hüküm değildir.
Çünkü, hiç kimse, Allâh’ın yerine hüküm verme yetkisine sahip değildir.
Kur’an’da “Her duaya icabet var” denilmekte, “her duanızı kabul ederim” ifadesine yer verilmemektedir.
İcabet etmek, dua eden kulun sesini işitmek, çağrısını duymak, arzusuyla yakından ilgilenmek anlamına gelir.
Arzulanan şeyi verip vermemek Allâh’ın hikmetinin uygun görüp görmemesine bağlıdır.
Bir hasta, bazen midesini tahriş eden bir ilaç isteyebilir, ama uzman doktor bunu vermez..
Allâh da şöyle buyuruyor: “Olur ki, hoşlanmadığınız bir şey sizin için hayırlı olur, olur ki, hoşlanıp arzu ettiğiniz bir şey de sizin için şerli/kötü olur.
Gerçeği Allah bilir, siz bilemezsiniz.”(Bakara, 2/216).
Herkes, dışını süslemeye çalışırken, sen içini, kalbini süsle!
Herkes, dünyadaki faydasız şeyleri imar ederken , sen ahiretini imar et !
Herkes, başkasının ayıbını araştırırken , sen kendi ayıplarınla meşgul ol !
Herkes, insanlara yaranmaya çalışırken, sen Allâh’ın rızasını kazanmaya çalış !
Herkes, fanilerle dost olurken, sen baki olan Allâh ile dost ol !
Herkes, bir şeye güvenirken,sen Allâh’a güven !
Herkes, nefsini beğenirken, sen kötülemeye çalış !
Herkes, mal toplarken, sen cömert ol !