HAZRET-İ ALLAH ’IN ZATİ SIFATLARI
VÜCUD : Var olmasıdır.
KIDEM : Evveli olmamaktır.
BEKA : Sonu olmamaktır
VAHDANİYET : Tek olmasıdır.
MUHALEFETÜN Lİ’L-HAVADİS : Yarattıklarından hiçbir şeye benzememesidir.
KIYAM Bİ-NEFSİHİ : Mekana ihtiyacı yoktur. Zaman ve mekandan münezzehtir.
Hz. Allah 'ın zati sıfatları üzerinde tefekkür ve düşünmek, kula yasaktır. Fani evsaf ile baki olan düşünülemez, idrak edilemez, kavranamaz, anlaşılamaz. İman boyutunda kul, ancak zevkini alır.. Başkaca bir düşünceye giremez.
SÜBÛTİ SIFATLARI
HAYAT : Diri olmasıdır. Diriliği ebedi ve ezelidir. Hiçbir kaynağa muhtaç değildir.
İLİM : Her şeyi bilmesidir. Yegane alim odur. İlmin her dalı onun yedindedir.
SEMİ : Her şeyi işitmesidir. İşitmesinde sınır yoktur.
BASAR : Her şeyi görmesidir. Cümle yaratılmışların görgü ufku vardır, onun görüşünde ufuk yoktur.
İRADE : İstediğini dilemesidir. Hiçbir yarattığına karşı sorumlu değildir.
KUDRET : Her şeye gücü yetendir. Alemde görülen güç Hz. Allah ’ın takdiri kadardır.
KELAM : Söylemesidir. Her zerrenin anlayacağı lisanı konuşur.
TEKVİN : Her şeyi yaratan odur. Başka yaratıcı aramak şirktir.
Sübuti sıfatları olarak, bütün alemleri kuşattığı gibi, ''ben kuluma verid damarından da yakınım'' buyruğu ile kuşatandır, çepeçevre kapsayandır. İnsana verilmiş olan her bir meleke, Hz. Allah 'ın subuti sıfatlarının tecellisidir. Bi'zatihi değil, izafidir, mecazidir. Bu sır anlaşıldığı zaman Allah bilinir.. Hz. Allah 'ı bilmenin, idrak etmenin başkaca bir yolu ve yöntemi yoktur.
Bütün alemlerden zuhuru görülen hal ve ahval, tamamı ile Hz. Allah 'ın ilim ve iradesinin zuhuru olup, O 'nun ilmi ve iradesi dışında zerrece bir tecelliyat yoktur. Kulca ifade etmek gerekirse, madem ki kaza ve kaderi yaratan, hayrı ve şerri var eden O, öyle ise elimize verilmiş olan senaryonun dışına çıkma gibi bir kabiliyet insana verilmemiştir.
Bu sıfatları müşahede etmeden Hz. Allah bilinemez. Bu sebepledir ki, ''nefsini bilen Rabbını bilir'' buyrulmuştur. Bu biliş olmadan bildiğimizi zannettiğimiz Allah inancı, zan ve düşünceden ibarettir. Hakikat değildir..
Fiili sıfatları ise her yerde mevcuttur.
İHYA : Diriltmek.
İMATE : Öldürmek.
TAHLİK : Yaratmak.
TERZİK : Rızıklandırmak
Hz. Allah’ın subuti sıfatlarından insana bahşedilen, bir zerreden başka nedir.? Aksi bir düşünce ve zan, zerre olanı, külli zannetmek, ummandan bir katre olup, ummanım diye hava atmaya benzer.
Hz. Allah’ın Fiili Sıfatları: yaşatan, öldüren, tekrar dirilten, rızıklandırandır.
Yukarıda belirtmeye çalıştığım gibi, cümle alem, Hz. Allah’ın ilim ve iradesinin, yani bilerek dilemesinin zuhurudur.
Bi'zatihi değildir, izafidir, mecazidir.
Konunun en başından beri sunmaya çalıştığım bu hakikat, Evliyaullah 'ın vermiş olduğu talim ve terbiye ile mümkün olup, adı ise, ''ilm'i ledün'' dür. Bu ilmi, günümüz kitaplarında bulmak neredeyse mümkün değildir. Yalnızca satırda kalır..
Bu kadar kesin ve net bir ifadeyi şunun için kullanıyorum; Kuran 'da, Musa a.s ile Hızır a.s kıssasında geçen, yani, Hızır a.s 'da olan ilm'i ledün, ''Hz. Allah 'ın ilmi'' , Musa .as 'a verilmemiştir. Bu ilimden habersiz olan Musa a.s, Hızır a.s 'ın her bir davranışının sebebini sormuş, neden ve niçinini merak etmiştir ve sonuç ayrılıkla neticelenmiştir.
Kavi bir imana sahip isek, Hz. Allah 'ı bilmek hiç de sır değil..
VÜCUD : Var olmasıdır.
KIDEM : Evveli olmamaktır.
BEKA : Sonu olmamaktır
VAHDANİYET : Tek olmasıdır.
MUHALEFETÜN Lİ’L-HAVADİS : Yarattıklarından hiçbir şeye benzememesidir.
KIYAM Bİ-NEFSİHİ : Mekana ihtiyacı yoktur. Zaman ve mekandan münezzehtir.
Hz. Allah 'ın zati sıfatları üzerinde tefekkür ve düşünmek, kula yasaktır. Fani evsaf ile baki olan düşünülemez, idrak edilemez, kavranamaz, anlaşılamaz. İman boyutunda kul, ancak zevkini alır.. Başkaca bir düşünceye giremez.
SÜBÛTİ SIFATLARI
HAYAT : Diri olmasıdır. Diriliği ebedi ve ezelidir. Hiçbir kaynağa muhtaç değildir.
İLİM : Her şeyi bilmesidir. Yegane alim odur. İlmin her dalı onun yedindedir.
SEMİ : Her şeyi işitmesidir. İşitmesinde sınır yoktur.
BASAR : Her şeyi görmesidir. Cümle yaratılmışların görgü ufku vardır, onun görüşünde ufuk yoktur.
İRADE : İstediğini dilemesidir. Hiçbir yarattığına karşı sorumlu değildir.
KUDRET : Her şeye gücü yetendir. Alemde görülen güç Hz. Allah ’ın takdiri kadardır.
KELAM : Söylemesidir. Her zerrenin anlayacağı lisanı konuşur.
TEKVİN : Her şeyi yaratan odur. Başka yaratıcı aramak şirktir.
Sübuti sıfatları olarak, bütün alemleri kuşattığı gibi, ''ben kuluma verid damarından da yakınım'' buyruğu ile kuşatandır, çepeçevre kapsayandır. İnsana verilmiş olan her bir meleke, Hz. Allah 'ın subuti sıfatlarının tecellisidir. Bi'zatihi değil, izafidir, mecazidir. Bu sır anlaşıldığı zaman Allah bilinir.. Hz. Allah 'ı bilmenin, idrak etmenin başkaca bir yolu ve yöntemi yoktur.
Bütün alemlerden zuhuru görülen hal ve ahval, tamamı ile Hz. Allah 'ın ilim ve iradesinin zuhuru olup, O 'nun ilmi ve iradesi dışında zerrece bir tecelliyat yoktur. Kulca ifade etmek gerekirse, madem ki kaza ve kaderi yaratan, hayrı ve şerri var eden O, öyle ise elimize verilmiş olan senaryonun dışına çıkma gibi bir kabiliyet insana verilmemiştir.
Bu sıfatları müşahede etmeden Hz. Allah bilinemez. Bu sebepledir ki, ''nefsini bilen Rabbını bilir'' buyrulmuştur. Bu biliş olmadan bildiğimizi zannettiğimiz Allah inancı, zan ve düşünceden ibarettir. Hakikat değildir..
Fiili sıfatları ise her yerde mevcuttur.
İHYA : Diriltmek.
İMATE : Öldürmek.
TAHLİK : Yaratmak.
TERZİK : Rızıklandırmak
Hz. Allah’ın subuti sıfatlarından insana bahşedilen, bir zerreden başka nedir.? Aksi bir düşünce ve zan, zerre olanı, külli zannetmek, ummandan bir katre olup, ummanım diye hava atmaya benzer.
Hz. Allah’ın Fiili Sıfatları: yaşatan, öldüren, tekrar dirilten, rızıklandırandır.
Yukarıda belirtmeye çalıştığım gibi, cümle alem, Hz. Allah’ın ilim ve iradesinin, yani bilerek dilemesinin zuhurudur.
Bi'zatihi değildir, izafidir, mecazidir.
Konunun en başından beri sunmaya çalıştığım bu hakikat, Evliyaullah 'ın vermiş olduğu talim ve terbiye ile mümkün olup, adı ise, ''ilm'i ledün'' dür. Bu ilmi, günümüz kitaplarında bulmak neredeyse mümkün değildir. Yalnızca satırda kalır..
Bu kadar kesin ve net bir ifadeyi şunun için kullanıyorum; Kuran 'da, Musa a.s ile Hızır a.s kıssasında geçen, yani, Hızır a.s 'da olan ilm'i ledün, ''Hz. Allah 'ın ilmi'' , Musa .as 'a verilmemiştir. Bu ilimden habersiz olan Musa a.s, Hızır a.s 'ın her bir davranışının sebebini sormuş, neden ve niçinini merak etmiştir ve sonuç ayrılıkla neticelenmiştir.
Kavi bir imana sahip isek, Hz. Allah 'ı bilmek hiç de sır değil..