Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Aile toplumun temel taşıdır. Allah Teâlâ, aile sayesinde yeryüzünde insanların huzur bulmasını, nesillerin devam etmesini ve Yaratanın isteği doğrultusunda bir hayat yaşanmasını murat etmiştir.
Dinimiz evliliği teşvik etmiş, evlilik dışı kadın-erkek ilişkilerini haram kılmıştır. günümüzde maneviyattan yoksun, maddeci, zevk düşkünü ve bireyci bir anlayışın yaygınlaştığı dünyamızda şiddete yönelen insanların sayısı gittikçe artmaktadır...
Acımasızca işlenen cinayetler artık aileyi de kıskacına almıştır. Yakın akrabalar dahi birbirini hunharca öldürebilmektedir. Hatta şefkat timsali olan anneler bile yavrularını katledebilecek duruma gelmiştir. Fedâkarlık ve özveri merkezi olması gereken aile, bencilliğin ve bireysel hesapların öne çıktığı bir şiddet ve istismar ortamına dönüşmektedir...Baba babaliktan cikip sadece kazanc makinasi gibi gorulmektedir...
İnsanlar arasındaki bu olumsuz eğilimleri dizginleyen, toplumun sevgi ve şefkat ocağı konumundaki ailelere hayat veren, ailevi ilişkileri normalleştiren en büyük güç ise din duygusudur, Allah korkusudur. Ne güzel ifade etmiş İstiklal şairimiz: “Ne irfandır, veren ahlâka yükseklik, ne vicdandır. Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandır.” Bu korkunun kalplerden silindiği bir dünyada artık “insan insanın kurdudur.”
Bu bakımdan manevi hayatın yaşanmasını sadece belli zaman ve zeminlere tahsis etmek, Din eğitimini ve öğretimini sadece bir inanç meselesi olarak görmek büyük bir yanılgıdır.
Din eğitimi ve öğretimi, ailenin hem yıkımdan hem de şiddetten ve istismardan uzak tutulmasının, insan neslinin bozulmadan korunmasının teminatıdır. Yaşadığımız yüzyıl göstermiştir ki, insanların Dinden uzaklaşması ve dini duygularının zayıflamasında, aile kurumu da büyük zarar görmektedir.
İnsanların, kalplerini imanla donatmaları hem ferdî hem de ailevî huzur ve mutluluğun en büyük teminatıdır. Bu gerçeği Mevlâmız şöyle ifade buyurmuştur: “Biliniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur”.[2] kendi icinde Huzuru olmiyanlar cevrelerine nasil Huzurlu bir ortam sagliyabilir ki?
Bizim inanç ve kültürümüzde aile yuvası, kişiliğimizin ve kimliğimizin şekillendiği, dinin, ahlakın ve edebin, hak ve hukukun ilk öğrenildiği bir mekteptir; karşılıklı sevgi, saygı ve fedakârlık gibi yüce değerlerin kazanıldığı bir ortamdır. Burada şiddet ve istismar gibi yanlışlara yer yoktur. Bu güzel din, değil aile içersinde, savaş durumlarında bile çocuklara, yaşlılara ve kadınlara dokunulmasını, mâsum insanların kanının dökülmesini yasaklamıştır.
Peygamberimiz,sav. hayatında ne bir eşine ne de herhangi bir kadına ve çocuğa el kaldırmamıştır. O şefkat ve merhamet Peygamberinin ümmetinden buna rağmen aile içi şiddet ve istismara sapanlar, hem Aziz Peygamberimizin yolundan, ahlâkından uzaklaşmış oluyorlar; hem de günümüzde İslam’a karşı düşmanlık besleyenlere büyük bir fırsat vermiş oluyorlar. Aile içi şiddet ve istismar, Yüce Kitabımızla ve Sevgili Peygamberimizin temiz ahlakıyla asla bağdaşmayan ilkelliklerdir. Yüce Rabbim her türlü yanlışlardan ve kötülüklerden bizleri esirgesin, ailelerimizi sevgi, şefkat ve huzur yuvaları eylesin.amin Alinti.
O meşhur ve yalın ifadesiyle aile toplumun temel taşıdır. Allah Teâlâ, aile sayesinde yeryüzünde insanların huzur bulmasını, nesillerin devam etmesini ve Yaratanın isteği doğrultusunda bir hayat yaşanmasını murat etmiştir. Dinimiz evliliği teşvik etmiş, evlilik dışı kadın-erkek ilişkilerini haram kılmıştır. Üzülerek belirtmek gerekir ki, günümüzde maneviyattan yoksun, maddeci, zevk düşkünü ve bireyci bir anlayışın yaygınlaştığı dünyamızda şiddete yönelen insanların sayısı gittikçe artmaktadır. Acımasızca işlenen cinayetler artık aileyi de kıskacına almıştır. Yakın akrabalar dahi birbirini hunharca öldürebilmektedir. Hatta şefkat timsali olan anneler bile yavrularını katledebilecek duruma gelmiştir. Fedâkarlık ve özveri merkezi olması gereken aile, bencilliğin ve bireysel hesapların öne çıktığı bir şiddet ve istismar ortamına dönüşmektedir.
İnsanlar arasındaki bu olumsuz eğilimleri dizginleyen, toplumun sevgi ve şefkat ocağı konumundaki ailelere hayat veren, ailevi ilişkileri normalleştiren en büyük güç ise din duygusudur, Allah korkusudur. Ne güzel ifade etmiş İstiklal şairimiz:
“Ne irfandır, veren ahlâka yükseklik, ne vicdandır.
Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandır.”
Bu korkunun kalplerden silindiği bir dünyada artık “insan insanın kurdudur.”
Bu bakımdan manevi hayatın yaşanmasını sadece belli zaman ve zeminlere tahsis etmek, Din eğitimini ve öğretimini sadece bir inanç meselesi olarak görmek büyük bir yanılgıdır. Din eğitimi ve öğretimi, ailenin hem yıkımdan hem de şiddetten ve istismardan uzak tutulmasının, insan neslinin bozulmadan korunmasının teminatıdır. Yaşadığımız yüzyıl göstermiştir ki, insanların Dinden uzaklaşması ve dini duygularının zayıflamasında, aile kurumu da büyük zarar görmektedir. İnsanların, kalplerini imanla donatmaları hem ferdî hem de ailevî huzur ve mutluluğun en büyük teminatıdır. Bu gerçeği Mevlâmız şöyle ifade buyurmuştur: “Biliniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur”.
Bizim inanç ve kültürümüzde aile yuvası, kişiliğimizin ve kimliğimizin şekillendiği, dinin, ahlakın ve edebin, hak ve hukukun ilk öğrenildiği bir mekteptir; karşılıklı sevgi, saygı ve fedakârlık gibi yüce değerlerin kazanıldığı bir ortamdır. Burada şiddet ve istismar gibi yanlışlara yer yoktur. Bu güzel din, değil aile içersinde, savaş durumlarında bile çocuklara, yaşlılara ve kadınlara dokunulmasını, mâsum insanların kanının dökülmesini yasaklamıştır. Bizim Peygamberimiz, hayatında ne bir eşine ne de herhangi bir kadına ve çocuğa el kaldırmamıştır. O şefkat ve merhamet Peygamberinin ümmetinden buna rağmen aile içi şiddet ve istismara sapanlar, hem Aziz Peygamberimizin yolundan, ahlâkından uzaklaşmış oluyorlar; hem de günümüzde İslam’a karşı düşmanlık besleyenlere büyük bir fırsat vermiş oluyorlar. Aile içi şiddet ve istismar, Yüce Kitabımızla ve Sevgili Peygamberimizin temiz ahlakıyla asla bağdaşmayan ilkelliklerdir.
Yüce Rabbim her türlü yanlışlardan ve kötülüklerden bizleri esirgesin, ailelerimizi sevgi, şefkat ve huzur yuvaları eylesin.
Aile içi şiddet ve istismara HAYIRRRRRR diyorum.. Esini her vurusunuzda cocugunuzun yuregine kin ve nefret Tohumlari ektiginizi biliyormusunuz?
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Mü’minlerin îmân bakımından en mükemmeli, huyu en iyi olanıdır. Hayırlınız, kadınlarına karşı hayırlı olanlardır "