Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Şiir köşesi
ağlamaktan korkma gözüm!..
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="elifgibi" data-source="post: 4322" data-attributes="member: 149"><p style="text-align: left"><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: blue"><strong>Âşığın Gözyaşı Gül Renginde Akar!</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"> </span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"> Gül. Divân şiirinde en çok sözü edilen çiçek, güldür. Sevgilinin yüzü ve yanağı ile sıkı münasebeti vardır. Bazan gül bunlara; bazan da bunlar güle benzerler. Gerek koku, gerekse renk bakımından çok güzel olan gül, daima tazedir.Bu yönüyle bağın, çemenin ve baharın vazgeçilmez bir ögesidir. Bizzat kendisine mahsus gülistan, gülşen ve gülzâr vardır. Hatta ona bazen sultan olarak da rastlarız. Baharın diğer adının gül mevsimi oluşu da güle verilen önemden ileri gelir. Gül yetiştirmenin çok zahmetli bir iş oluşu onun âdetâ nazla beslenip büyümesi şeklinde ele alınır.</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"> Gülün açılması apayrı bir olaydır.O, seher vaktinde sabâ yelinin parmaklarıyla açılır. Onun açılması bir neşe ve sevinç belirtisidir. Çünkü gül açılınca bahar gelir, eğlence başlar. Gülün handân oluşu da yine onun açılması, çâk- ı girîban eylemesidir. Gül bu kadar güzel ve çekici olmasına rağmen çok çabuk solar. Yani geçicidir. Tıpkı âşığın ömrü gibi çabucak geçiverir.</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"> Sabâ yelü gülün yapraklarını yavaşça aralar ve kokusunu her tarafa yayar. Ancak sonbahar yeli onun için felakettir. Onun perişân olmasına, dağılmasına neden olur. Gülün suya olan ihtiyacı her çiçekten fazladır. Sık sık sulanmalıdır. Kökleri su içinde olursa daha güzel yetişir. Bu nedenle güller su kenarlarında bulunur ki “hurrem” oluşu buradan gelir.Bazan gül yaprakları çiğ tanesiyle birlikte görülür.</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"> Bütün bunların hepsi bir yana gül ile bülbül’ün aşkları dillere destandır.Gül , bülbülün sevgilisidir.Âşık da sevgili denen gül karşısında şakıyıp duran bir bülbüldür.Gül ile bülbülün bu hikayeleri İslam – Şark edebiyatlarını çok etkilemiştir.Hatta “Gül ü Bülbül”adlı alegorik,müstakil eserler bile yazılmıştır.</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px">Gülün dikeni aşığın rakibidir. Ancak gül ile diken iyilik ve kötülük, kolay ile zor, dost ile düşman vs. zıtlıkların timsalidir.</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"> Gülün yaprağı anılınca defter,divân, tomar,varak,yazı ile ilgili eşya akla gelir. Sabâ yeli yavaş yavaş bu defterin sayfalarını çevirirken bülbül ondan letâif öğrenir ve şâir, sevgilideki yanağın övgüsüne başlar.Utanan kişinin yüzünün kızarıp güül rengini alması dolayısıyla gül daima utangaç ve hayâ sahibi olarak ele alınır.Gülün toprağa yakın fidanına dâmen-i gül denir ki yanında menekşe, sünbül ve süsen bulunur.Bunlar âdetâ gülün eteğine yapışmışlardır.Güllerin destelenmesi, toplanması ayrı bir husustur. </span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"> Gül aynı zamanda Cennet çiceğidir.İbrahim Peygamber ateşe atılınca gül bahçesine düşmüştür.Bazan sevgiliye gül denir ve onun her haliyle gül oluşu anlatılır.Onun endâmı, güzelliği ,teri,dudağı,kulakları,yanakları,eli,bileği vs. gülde bulunan özellikle ilgilidir.Âşığın göz yaşı da gül renginde akar.Bazan gül ,rengi ve şekli yönünden yakut bir köşke benzer.B azan da ateş, çerağ, şarap ve la’l olur.Divân şiirinde gül ile ilgili teşbih ve mecazların sonu gelmez. Şâir her bakımdan bu güzel çiçeği anar.</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: maroon">Suya versin bâğbân gülzârı zahmet çekmesin</span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: maroon">Bir gül açılmaz yüzün teg verse bin gülzâre su </span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"> Fuzûlî</span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><em>Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü</em></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"><strong>İskender Pala </strong></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p></p> <p style="text-align: left"> </p> <p style="text-align: left"> </p> <p style="text-align: left"></p> <p style="text-align: left"></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="elifgibi, post: 4322, member: 149"] [LEFT][CENTER][FONT=Book Antiqua][SIZE=4][COLOR=blue][B]Âşığın Gözyaşı Gül Renginde Akar![/B][/COLOR] Gül. Divân şiirinde en çok sözü edilen çiçek, güldür. Sevgilinin yüzü ve yanağı ile sıkı münasebeti vardır. Bazan gül bunlara; bazan da bunlar güle benzerler. Gerek koku, gerekse renk bakımından çok güzel olan gül, daima tazedir.Bu yönüyle bağın, çemenin ve baharın vazgeçilmez bir ögesidir. Bizzat kendisine mahsus gülistan, gülşen ve gülzâr vardır. Hatta ona bazen sultan olarak da rastlarız. Baharın diğer adının gül mevsimi oluşu da güle verilen önemden ileri gelir. Gül yetiştirmenin çok zahmetli bir iş oluşu onun âdetâ nazla beslenip büyümesi şeklinde ele alınır. Gülün açılması apayrı bir olaydır.O, seher vaktinde sabâ yelinin parmaklarıyla açılır. Onun açılması bir neşe ve sevinç belirtisidir. Çünkü gül açılınca bahar gelir, eğlence başlar. Gülün handân oluşu da yine onun açılması, çâk- ı girîban eylemesidir. Gül bu kadar güzel ve çekici olmasına rağmen çok çabuk solar. Yani geçicidir. Tıpkı âşığın ömrü gibi çabucak geçiverir. Sabâ yelü gülün yapraklarını yavaşça aralar ve kokusunu her tarafa yayar. Ancak sonbahar yeli onun için felakettir. Onun perişân olmasına, dağılmasına neden olur. Gülün suya olan ihtiyacı her çiçekten fazladır. Sık sık sulanmalıdır. Kökleri su içinde olursa daha güzel yetişir. Bu nedenle güller su kenarlarında bulunur ki “hurrem” oluşu buradan gelir.Bazan gül yaprakları çiğ tanesiyle birlikte görülür. Bütün bunların hepsi bir yana gül ile bülbül’ün aşkları dillere destandır.Gül , bülbülün sevgilisidir.Âşık da sevgili denen gül karşısında şakıyıp duran bir bülbüldür.Gül ile bülbülün bu hikayeleri İslam – Şark edebiyatlarını çok etkilemiştir.Hatta “Gül ü Bülbül”adlı alegorik,müstakil eserler bile yazılmıştır. Gülün dikeni aşığın rakibidir. Ancak gül ile diken iyilik ve kötülük, kolay ile zor, dost ile düşman vs. zıtlıkların timsalidir. Gülün yaprağı anılınca defter,divân, tomar,varak,yazı ile ilgili eşya akla gelir. Sabâ yeli yavaş yavaş bu defterin sayfalarını çevirirken bülbül ondan letâif öğrenir ve şâir, sevgilideki yanağın övgüsüne başlar.Utanan kişinin yüzünün kızarıp güül rengini alması dolayısıyla gül daima utangaç ve hayâ sahibi olarak ele alınır.Gülün toprağa yakın fidanına dâmen-i gül denir ki yanında menekşe, sünbül ve süsen bulunur.Bunlar âdetâ gülün eteğine yapışmışlardır.Güllerin destelenmesi, toplanması ayrı bir husustur. Gül aynı zamanda Cennet çiceğidir.İbrahim Peygamber ateşe atılınca gül bahçesine düşmüştür.Bazan sevgiliye gül denir ve onun her haliyle gül oluşu anlatılır.Onun endâmı, güzelliği ,teri,dudağı,kulakları,yanakları,eli,bileği vs. gülde bulunan özellikle ilgilidir.Âşığın göz yaşı da gül renginde akar.Bazan gül ,rengi ve şekli yönünden yakut bir köşke benzer.B azan da ateş, çerağ, şarap ve la’l olur.Divân şiirinde gül ile ilgili teşbih ve mecazların sonu gelmez. Şâir her bakımdan bu güzel çiçeği anar. [/SIZE][/FONT][FONT=Book Antiqua][SIZE=4][COLOR=maroon]Suya versin bâğbân gülzârı zahmet çekmesin Bir gül açılmaz yüzün teg verse bin gülzâre su [/COLOR] Fuzûlî [I]Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü[/I] [B]İskender Pala [/B] [/SIZE][/FONT][/CENTER] [/LEFT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Şiir köşesi
ağlamaktan korkma gözüm!..
Üst
Alt