ağlamaktan korkma gözüm!..

elifgibi

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
28 Mart 2011
Mesajlar
2,123
Tepkime puanı
26




Bir gözyaşı, gül mevsiminde güle karşı akarsa aşk olur adı; sevgiyi damıtır en derin yerinden.
Suçlardan sonra tenha gecelerde akarsa tevbedir tadı; gönülleri arıtır en kara kirinden.
Madem ki gözyaşı bir kutlu demdir, elbette bir erdemdir.



Bir gözyaşı, bir cevherdir ateşten kaynayan ve alev gibi yanan.
Özü sudur ama avuçta bir yalım, gönülde bir yangın olur.
Bir ateş düşünün, dumanı âh ile çıkar da külleri göz yaşına karışır ya…
Hayat bir mum alegorisidir hani, mumun başındaki yanış gözde yaş olur da gözyaşı alevle barışır ya…
Alev can ipliğini yakınca, acıdır ki, bedenini eritir de mumun, su ile alev birbiriyle yarışır ya…
Aşıka göre cennet olur cinnet ve kendi gözyaşında boğulur akıbet...


Gözyaşıdır ki yıkayarak yakar, yakarak yıkar.
Arıtır ve eritir; temizler ve gizler…Fazilettir, diyettir…
Bu yüzden denilir ki gözyaşı yiğitler kârıdır ve civanmertler vakarıdır.


Tohumu eken bilir, Göz yaşın döken bilir, Gül kadrin diken değil, Çileyi çeken bilir, Ve ey gözyaşım,

Bulutuna sadık yağmurlar gibi gel, ve kadim bir dostu uğurlar gibi git…
Bir atımlık mesafede yalnızlığın kurşunlanan coşkusuyla gel, geleceği savaşa mecbur annelerin korkusuyla git…
Geceyi içine döken tomurcukların yeşiliyle gel; goncayı açılsın diye bekleyen bülbülün diliyle git…
Bülbüller konan dallarda yaprak gibi gel, ve derinlerde bendini yıkan bir ırmak gibi git.
Yalınkalem savaşlara meftun acılarla gel, pişmanlık dolu yüreklerden sancılarla git…


Ve ağlamaktan korkma gözüm!..

İskender Pala
 

elifgibi

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
28 Mart 2011
Mesajlar
2,123
Tepkime puanı
26
Âşığın Gözyaşı Gül Renginde Akar!


Gül. Divân şiirinde en çok sözü edilen çiçek, güldür. Sevgilinin yüzü ve yanağı ile sıkı münasebeti vardır. Bazan gül bunlara; bazan da bunlar güle benzerler. Gerek koku, gerekse renk bakımından çok güzel olan gül, daima tazedir.Bu yönüyle bağın, çemenin ve baharın vazgeçilmez bir ögesidir. Bizzat kendisine mahsus gülistan, gülşen ve gülzâr vardır. Hatta ona bazen sultan olarak da rastlarız. Baharın diğer adının gül mevsimi oluşu da güle verilen önemden ileri gelir. Gül yetiştirmenin çok zahmetli bir iş oluşu onun âdetâ nazla beslenip büyümesi şeklinde ele alınır.
Gülün açılması apayrı bir olaydır.O, seher vaktinde sabâ yelinin parmaklarıyla açılır. Onun açılması bir neşe ve sevinç belirtisidir. Çünkü gül açılınca bahar gelir, eğlence başlar. Gülün handân oluşu da yine onun açılması, çâk- ı girîban eylemesidir. Gül bu kadar güzel ve çekici olmasına rağmen çok çabuk solar. Yani geçicidir. Tıpkı âşığın ömrü gibi çabucak geçiverir.
Sabâ yelü gülün yapraklarını yavaşça aralar ve kokusunu her tarafa yayar. Ancak sonbahar yeli onun için felakettir. Onun perişân olmasına, dağılmasına neden olur. Gülün suya olan ihtiyacı her çiçekten fazladır. Sık sık sulanmalıdır. Kökleri su içinde olursa daha güzel yetişir. Bu nedenle güller su kenarlarında bulunur ki “hurrem” oluşu buradan gelir.Bazan gül yaprakları çiğ tanesiyle birlikte görülür.
Bütün bunların hepsi bir yana gül ile bülbül’ün aşkları dillere destandır.Gül , bülbülün sevgilisidir.Âşık da sevgili denen gül karşısında şakıyıp duran bir bülbüldür.Gül ile bülbülün bu hikayeleri İslam – Şark edebiyatlarını çok etkilemiştir.Hatta “Gül ü Bülbül”adlı alegorik,müstakil eserler bile yazılmıştır.
Gülün dikeni aşığın rakibidir. Ancak gül ile diken iyilik ve kötülük, kolay ile zor, dost ile düşman vs. zıtlıkların timsalidir.
Gülün yaprağı anılınca defter,divân, tomar,varak,yazı ile ilgili eşya akla gelir. Sabâ yeli yavaş yavaş bu defterin sayfalarını çevirirken bülbül ondan letâif öğrenir ve şâir, sevgilideki yanağın övgüsüne başlar.Utanan kişinin yüzünün kızarıp güül rengini alması dolayısıyla gül daima utangaç ve hayâ sahibi olarak ele alınır.Gülün toprağa yakın fidanına dâmen-i gül denir ki yanında menekşe, sünbül ve süsen bulunur.Bunlar âdetâ gülün eteğine yapışmışlardır.Güllerin destelenmesi, toplanması ayrı bir husustur.
Gül aynı zamanda Cennet çiceğidir.İbrahim Peygamber ateşe atılınca gül bahçesine düşmüştür.Bazan sevgiliye gül denir ve onun her haliyle gül oluşu anlatılır.Onun endâmı, güzelliği ,teri,dudağı,kulakları,yanakları,eli,bileği vs. gülde bulunan özellikle ilgilidir.Âşığın göz yaşı da gül renginde akar.Bazan gül ,rengi ve şekli yönünden yakut bir köşke benzer.B azan da ateş, çerağ, şarap ve la’l olur.Divân şiirinde gül ile ilgili teşbih ve mecazların sonu gelmez. Şâir her bakımdan bu güzel çiçeği anar.

Suya versin bâğbân gülzârı zahmet çekmesin
Bir gül açılmaz yüzün teg verse bin gülzâre su


Fuzûlî
Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü

İskender Pala



 

elifgibi

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
28 Mart 2011
Mesajlar
2,123
Tepkime puanı
26
<hr style="color: rgb(198, 215, 218);" size="1">


Gül düşleri Hatırımıza düştün hatırına düşür bizi. Sevdik seni, sevindir bizi. Uzaktayız yakınına vardır bizi; yandık pınarına kandır bizi. Sıcak yaz günlerinde yaş dalların titreyişi gibi yandır bizi serin kuyulardan; koyu gecenin yıldızlarına karşı uyandır bizi derin uykulardan. Gözyaşı değil nice demdir gözümüzden akan; belki eriyip biten ruhumuzdur damlayan!.. Gül sözleri edelim çok çok, ve gonca sükutu az az. Gül düşleri görelim gül gecelerinde, Gül’ün aşkını derelim gül hecelerinde. Gözü sürmeli ile ağlayanın arasına gül serpelim, güle yeminler edip. Gönülleri yıkayalım gül suyuyla. Gönüldendir şikayet kimseden feryâdımız yoktur.



Gönlüm ki Gül’e hasret… Üçüncü halin imkansızlığında… Ve kozanın amansız yırtılışında… Cevher Gül’e düştü, mıknatıs bana, güzellik Gül’e, sevgi bana… Güzeller güzelleri severmiş ve sadıklar sadıkları… Güzelliğimi arttır benim Gül’üm, ve arındır ayrık güzelliklerden sevgilerimi… Senden yüzüne bakma lezzetini isterim ve titrerim vefadan sonra ayrılığına düşme dehşetiyle. Genişlet sana indirilene yaslanmakta sinemi, ve sade kıl sensiz düşüncelerden gönül ayinemi. Bir yankı ol, ses kat sesime; bir nazar kıl can ver nefesime. Düşümde ya hayalde gel, bitirdi gerçek beni; geldir bizi her halde gel ya yanına çek beni!.

Gel Efendim! Sen gelmeyince hatıra bilsen neler gelir!..



Gönül ki Gül’e hasret… Güzellik kendisine sıfat değil ad olan… Gül olmayınca bahçeler berbad olan… Bakışındandır başlangıcı bütün hadiselerin; ve en büyük yangın aşkının bir kıvılcımından… Dönüyorsa gökler bir yüzük halkasınca, ve dönmedeyse içinde ne varsa, kaşındandır yüzüğün, inci tanesi kaşından… İyi hal de hatırlatıyor seni bize, kötü hal de; korktuğumuzda da sevgin var içimizde, umduğumuzda da… Gözyaşlarımız gözbebeklerimizi boğazlıyor sensiz, duru şaraplar içinde zehirler yutuyoruz… Gökkuşaklarını toprağa gömenler de, nurunu ağızlarında söndürmek isteyenler de senden öte sınavlarda değiller aslında. Nefis kendini içine üflemekte daim. Gülü kendi sesinde solduranların seni beklemekle geçecektir yüzyıllar süren ömürleri.



Ah bir bilseler!.. Hâb-ı gaflette geçen ömrümü rü’yâ gördüm. Gönüller ki Gül’e hasret… Gönül ki kana boyandı, ve Gül’ün aşkına yandı… Aşk, bir Gül’ün adıydı… İmdat ki seven unuttu, vefa yine sevgiliye düştü!.. Gel ey, unutma bizi!… Seni bir seven aşkına sev hepimizi!.. Kararlıyım bu gece, bütün varlığımla seni öveceğim… Seni sevdiğim gibi…


iskender pala
 

hacı anne

Süper Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
983
Tepkime puanı
16
Allah Razı Olsun Krd
 

elifgibi

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
28 Mart 2011
Mesajlar
2,123
Tepkime puanı
26
sendende hacım benim okuyan gözlerine saglık.
 

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,018
Tepkime puanı
424
Emeğine Sağlık krdşmsüperrharikaa
 
Üst Alt