YUNUS EMRE DİVANI ( 1 )
Yunus Emre şiirlerini bir divan olarak tanzim etmemiştir. Ancak kendisinden sonra onu çok sevenler
Yunus emre şiirlerini bir DİVAN olarak tanzim etmişlerdir. Bu divanlardan bazıları şunlardır.
Fatih Camii Kütüphanesinde bulunan divan, yazarı belli değildir.
Hacı Selim Ağa Kütüphanesindeki divan, yazarı Şehülislam Ahmet muhtar efendi oğlu Ahmet Muhtardır.
Üsküdar Rufai Asitanesi Şeyhi Hüsnü Efendi divanı
Çarşambada Murat Molla kütüphanesindeki divan, Yazarı Hasan Adülmecit Kırımi 'dir.
Millet Kütüphanesindeki divan,Yazarı belli değildir.
Ortaköy Yahya efendi dergahı'ındaki Hacı Mahmut Efendi Kütüphanesindeki divan, yazarı belli değildir.....
Aşağıda sizlere sunacağım divan BURHAN TOPRAK bey tarafından hazırlanmış ve yayınlanmış divandır......
Bu divanı sitemiz üyelerinin dikkatine sunuyorum, sitemiz arşivinde bulunmasının da faydalı olacağına inanıyorum....
1
KARA TOPRAĞIN ALTINDA
Teferrüç eyleyu vardım, sabahın sinleri gördüm.
Karışmış kara toprağa, şu nazik tenleri gördüm
Çürümüş toprak olmuş ten, sin içinde yatar pinhan
Boşanmış damar, akmış kan, batmış kefenleri gördüm
Yıkılmı sinleri dolmuş, evleri belirsiz olmuş
Kamu endişeden kalmış, ne düş var halleri gördüm
Yaylalar yaylamaz olmuş, kışlalar kışlamaz olmuş
Bar tutmuş, söylemez olmuş, ağızda dilleri gördüm
Kimisi zevk ü işrette, kimi sâz ü beşarette
Kimi belâ vü mihnette, dün olmuş günleri gördüm
Soğulmuş şol kara gözler, belirsiz olmuş ay yüzler
Kara toprağın altında, gül deren elleri gördüm
Kimisi boynunu eğmiş, tenini toprağa salmış
Anasına küsüp gitmiş, boynun buranları gördüm
Kimi zarî kılıp ağlar, zebaniler canın dağlar
Tutuşmuş sinleri oda, çıkan tütünleri gördüm
Yunus bunu kanda gördü, gelip bize haber verdi
Aklım vardı, bilim şaştı; nitekim şunları gördü
2
HEY BENİM ÖMRÜM KUŞU
Hey benim ömrüm kuşu, kanda varasın bir gün
Ecel arayı yörür, ele giresin bir gün
Gele göğüse kona, tenin tutuşa yana
Bir kadeh şerbet suna, içe kanasın bir gün
Görmeğe gelenleri, hal hatır soranları
Sevgili yarenleri, görmez olasın bir gün
Yarenlerin geleler, seni tacilleyeler
Soyalar tonlarını, uryan olasın bir gün
Tap tımar eyle tene, yarak eyle bu cana
şol yılana çiyana, nasip olasın bir gün
Münker ile Nekir gele, gele karşında dura
Dilince sual sora, cevap veresin bir gün
Âşık Yunus nidesin, acep kanda gidesin
Erenler meclisine, girmez olasın bir gün
3
ACEP NOLA BENİM HALİM
Bir korku düştü canıma, acep nola benim halim
Derman olmaz ise bana, acep nola benim halim
Canım tenimden üzüle, gitmek yaragı düzüle
Bu suret nakşı bozula, acep nola benim halim
Dünya tonların soyucak, yuyucu tenim yuyucak
iletip kabre koyucak, acep nola benim halim
Eller gidip ben kalıcak, sinde yalınız olucak
Münker ile Nekir gelicek, acep nola benim halim
Ne ayak tuta, ne elim, ne aklım kala, ne bilim
Cevap vermez ise dilim, acep nola benim halim
Mezarden duru gelicek, hak terazi kurulucak
Amelimiz görülecek, acep nola benim halim
Miskin Yunus eydür sözü, kan yaş ile dolu gözü,
Dergâhına tutar yüzü, acep nola benim halim
4
BİR DEM GELİR
Hak bir gönül verdi bana, ha! demeden hayran olur
Bir dem gelir Şadan olur, bir dem gelir giryan olur
Bir dem sanasIn kış gibi, şol zemheri olmuş gibi
Bir dem beşaretten doğar, hoş bağ ile bostan olur
Bir dem gelir söyleyemez, bir sözü şerh eyleyemez
Bir dem cehalette kalır, nesne bilmez nadân olur
Bir dem div olur ya peri, viraneler olur yeri
Bir dem uçar Belkıs ile, Sultan-ı ins ü can olur
Bir dem varır mescidlere, yüz sürer anda yerlere
Bir dem varır deyre girer, incil okur, ruhban olur
Bir dem gelir isa gibi, ölmüşleri diri kılur
Bir dem girer kibr evine, Fir'avn ile Hâman olur
Bir dem döner Cebrâil'e, rahmet saçar her mahfile
Bir dem gelir gümrah olur, miskin Yunus hayran olur
5
NE SÖYLERLER
NE BİR HABER VERİRLER
YalancI dünyaya konup göçenler
Ne söylerler, ne bir haber verirler
Üzerinde, türlü otlar bitenler
Ne söylerler, ne bir haber verirler
Kimisinin üstünde biter otlar
Kiminin başında sıra serviler
Kimi masum, kimi güzel yiğitler
Ne söylerler, ne bir haber verirler
Toprağa gark olmuş nazik tenleri
Söylemeden kalmış, tatlı dilleri
Gelin, duadan unutman bunları
Ne söylerler, ne bir haber verirler
Yunus der ki, gör takdirin işleri
Dökülmüştür kirpikleri kaşları
Başları ucunda hece taşları
Ne söylerler, ne bir haber verirler.
6
AŞIMA ZEHR-İ KATİL
KATMIŞIM BEN
Bu ömrün yok yere harc etmişim ben
Canım gör nice oda atmışım ben
Kimse kimseye etmemiş ola
Anı kim kendime ben etmişim ben
Amelim rahtını, derdim götürdüm
Kamu assım, ziyana satmışım ben
Cihanda, bir sınık saksıdan ötrü
Güherlerim ziyana satmışım ben
Amelim her ne ki varsa riyadır
Acep ihlâsı ne unutmuşum ben
Giceye eresini kimse bilmez
Tul-i emel başın uzatmışımm ben
Dügeli ömrümü, harcına sürdüm
Ziyandan bellidir, ne utmuşum ben
Aguya bal deyu parmak uzattım
Aşıma zehr-i katil katmışım ben
Biçare Yunus'un çoktur günahı
Hakkın dergâhına yüz tutmuşum ben
7
AYRUK GERİ GELMEYESİN
Yok yere geçirdim günü, ah nideyim ömrüm seni
Geldin geçtin bilmedim, ah nideyim ömrüm seni
Seni bahaya almadım, anın çün kadrin bilmedim
Sana vefadar olmadım, ah nideyim ömrüm seni
Ömrüm ipi üzülüser, suret nakflı bozulusar
Hayrım şerrim yazılasar, ah nideyim ömrüm seni
Ayruk geri gelmeyesin, gelip beni bulmayasın
Bu devranı sürmeyesin, ah nideyim ömrüm seni
işte koyup gidisersin, beni garip edisersin
Kara yere girisersin, ah nideyim ömrüm seni
Hani seninle olduğum, şâd olubeni güldüğüm
Ya son ucu yâd olduğum, ah nideyim ömrüm seni
Miskin Yunus gidisersin, acep sefer edisersin
Ettiklerin bulusarsın, ah nideyim ömrüm seni
8
ELİFTEN BE'Yİ BİLMEYEN
Vaktinize hazır olun, ecel vardır, gelir bir gün
Emanettir kuşça canın, issi vardır, alır bir gün
Nice bin kere kaçarsan, yedi deryalar geçersen
Pervaz uruben uçarsan, ecel seni bulur bir gün
işbu meclise gelmeyen, anup nasihat almayan
Eliften beyi bilmeyen, okur kişi olur bir gün
Tutmaz olur tutan eller, çürür şol söyleyen diller
Sevip kazandığın mallar, vârislere kalır bir gün
Yunus Emrem bunu söyler, aşkın deryasını boylar
şol yüce köşkler, saraylar, viran olur kalır bir gün
9
GÜNDÜZLERİ OLMUŞ GECE
Yer yüzünde gezdim, uğradım nice yiğitler yatır
Kimi ulu, kimi kiçi, key kuşağı berkler yatır
Kimi yiğit, kimi koca, gündüzleri olmuş gece
Kimi derviş, kimi hoca, mümin muhakkikler yatır
Doğru varırdı yolları, kalem tutardı elleri
Bülbüle benzer dilleri, danişment âlimler yatır
Ulu, kiçi ağlamışlar, server yiğitler komuşlar
Baş ucunda yay asmışlar, dökülüben oklar yatır
Atlarının izi tozlu, eginleri dürlü tonlu
Hüküm eder ay ile güne, şol usullü beyler yatır
Elleri dürür kınalı, hem karavaşlu dâyelu
Karga gibi kara saçlı, gül yüzlü hatunlar yatır
Uşacıklar, oğlancıklar, oynar güler bülbül gibi
Ayrılmışlar; anaları, sinlerini bekler yatır
El bağlamışlar kamusu, hak Çalaptandır umusu
Düğürlü kızdır kimisi, alınmadık haklar yatır
Yunus bilmez kendi halin, Hak Çalap söyletir dilin
şol bedir ay gibi alnı ak, münevver yüzler yatır
10
GELEN GEÇER, KONAN GÖÇER
Bu dünya kimseye kalmaz, anadur ölümün zinhar
Kaçan kimse gider gelmez, anadur ölümün zinhar
Gelen geçer, konan göçer, nasip oldukça yer içer
Ecel ömre kefen biçer, anadur ölümün zinhar
Üstüne çün çöker dağlar, ecel gelir dilin bağlar
Kalır bu bahçeler bağlar, anadur ölümün zinhar
Kefen donun ola toprak, bitiser üstünde yaprak
Dola gözlerine toprak, anadur ölümün zinhar
Nice cem'ettin ise mal, alır vârislerin filhal
Sinde sen çekersin vebal, anadur ölümün zinhar
Pes anı sanma malındır, haram ise vebalindir
Helâl ise sualindir, anadur ölümün zinhar
Kalır ayruklara malın, seninle gider âmâlin
irişmez bir pula elin, anadur ölümün zinhar
Geri gelmez varan anda, kalır ol karannu sinde
Sevap işleyugör bunda, anadur ölümün zinhar
Günahkârsın günahın çok, günah için bir ahın yok
Varacak gayrı rahın yok, anadur ölümün zinhar
Yunus tak boynuna bendi, sonra halka ver bu pendi
Cihandan kes bu payvandı, anadur ölümün zinhar
11
BENCİLEYİN GÜLMEDİK BAŞ
Yürü fâni dünya, sana gelende gülmüş var mıdır
Bencileyin gözü yaşlı, ağlayu kalmış var mıdır
Söylerim bilmezem sözüm, yürürüm görmezem özüm
Bir oldu gecem gündüzüm, hiç böyle olmuş var mıdır
Benim baştan yüreğim baş, göz yumuldu çekildi kaş
Bencileyin gülmedik baş, cihana gelmiş var mıdır
Döğdüm başım taşlar ile, kan akıttım yaşlar ile
Yarenler kardeşler ile, candan ayrılmış var mıdır
Âhir halkla helâllaşıp, her biriyle esenleşip
Bencileyin aklı şaşıp, ağlayu kalmış var mıdır
Bunca zamanlar bilişip, âhir dönüp ayrılışıp
Böyle bir dertlere düşüp, odlara yanmış var mıdır
Kanda yürüsem inlerim, hiç sesin gelmez dinlerim
Gelesin deyu gözlerim, gidende gelmiş var mıdır
Bu söylediğim sözleri, dertliler için söylerim
Acep bu benim sözümden, haberim almış var mıdır
A dostlar esenleşelim, tuz ekmek helâllaşalım
Ta ölünce ağlaşalım, ağlayıp gülmüş var mıdır
Ağlayıp bulmadım çare, çok yalvardım Peygambere
Yunus gibi yüzü kare, cihana gelmiş var mıdır
12
BIRAK İKİLİĞİ
Sen sende iken menzil alInmaz
Bahrî olmadan gevher bulunmaz
Er açtı yolu ayan eyledi
Tolun ay doğdu, hergiz tolunmaz
Er mânasından almayan cahil
Taştandır bağrı hergiz delinmez
Er urdu yare, zahmi belirmez
Var! Bu yareme, merhem bulunmaz
Mağripten meşrik erin gözüne
Ayan görüne perde olunmaz
Ko ikiliği, gel birliğe yet
Bir olan canlar ayrı dölenmez
Yunus, ver canını Hak yoluna
Can vermeyince canan bulunmaz
13
SENİN KOKUN DUYDU CANIM
İlâhi bir aşk ver bana, kandalığım bilmeyeyim
Yavu kılayım ben beni, isteyuben bulmayayım
Al gider benden benliği, doldur içime senliği
Bu dünyada öldür beni, varıp anda ölmeyeyim
şöyle hayran eyle beni, bilmeyeyim dünden günü
Daim isteyeyim seni, ayruk nakşa kalmayayım
Senin kokun duydu canım, terkini urdu cihanın
Hergiz belirmez mekânın, seni kanda isteyeyim
Aşkın bir od urdu cana, üss yürürem yana yana
Ciğerim gark oldu kana, nice zârî kılmayayım
Ko ben yanayım tüteyim, bülbül olayım öteyim
Dost bahçesinde biteyim, açıluben solmayayım
Halim getirsem dile, kim bana söğe, kim güle
Bâri yanayım derd ile, ben dillere gelmeyeyim
Mansurum çek dâra beni, ayan göster anda Seni
Kurban kılayım bu canı, aşka münkir olmayayım
Aşktır bu derdin dermanı, aşk yolunda verem canı
Yunus Emre eydür bunu, bir dem aşksız olmayayım
14
SORARLAR BİR EYYAM GELİR
Bir gün senin defterini dürerler bir eyyam gelir
Kamu aklını başına dererler bir eyyam gelir
Tevhide uydur sözünü, Mevlâya döndür yüzünü
Eynine kefen bezini, sararlar bir eyyam gelir
Azrail ala canını, unuttura her sanını
Kara toprağa tenini, kararlar bir eyyam gelir
Tenha kabrinde kalıcak, amellerin arz olucak
Mahşer yerine yalıncak, sürerler bir eyyam gelir
Yunus eydür evvel baştan, ayırır seni kardaştan
Ne ettin kurudan yaştan, sorarlar bir eyyam gelir
15
ŞOL KAHR İLE KAZANDIĞIN
Ey dünyayı seven kişi, bir gün koyup gitmek gerek
Senin dileğinle değil, nâçardır ne etmek gerek
Gözün ile gördüğünü, şol hasretin olanları
Âkil isen an bunları, her kimseyi anmak gerek
Şol kahr ile kazandığın, bir gün kalısar körlüğe
Şol mal ki körlüğe kalır, şaylığa harc etmek gerek
Kudret kandilinden senin destur ile indi canın
Bir gün geri gel deniser, şol sözü işitmek gerek
Ne hak buyruğun tutarsın, ne kul sözün işitirsin
Hiç bilmezsin ma’nâ nedir, ne dilde çağırmak gerek
Uydun bu nefsin sözüne, battın günah denizine
Çirk getirdin can yüzüne, tövbeteğin tutmak gerek
Yunus; şimdi sen dil ile, ben Hakkı severim deme
Ol padişah hazretine, görklü meta'iltmek gerek
16
GER TAŞ İSEN ERİYESİN
Sana ibret gerek ise, gel göresin bu sinleri
Ger taŞ isen eriyesin, bakıp görücek bunları
Şunlar ki çoktur malları, gör nice oldu halları
Son ucu bir gömlek imiş, anın da yoktur yenleri
Kani mülke benim deyen, köşk ü saray beğenmeyen
Şimdi bir evde yaturlar, taşlar olmuş üstünleri
Bunlar geri gelmeyeler, zühd-ü tâat kılmayalar
Bu beyliği bulmayalar, zira geçti devranları
Kani ol şirin sözlüler, kani ol güneş yüzlüler
Şöyle kaybolmuş bunlar, hiç belirmez nişanları
Bunlar bir vakit beyler idi, kapıcılar korlar idi
Gel imdi gör, bilmeyesin, bey hangisidir ya kulları
Ne kapı vardır giresi, ne yemek vardır yiyesi
Ne ışık vardır göresi, dün olmuştur gündüzleri
Bir gün senin dahi Yunus, benim dediklerin kala
Seni dahi böyle ide, nitekim etti bunları
17
KABRE VARDIĞIM GECE
Yâ Râb nola halim, kabre vardIĞIm gece
Eyi olmazsa amelim, kabre vardığım gece
Yâ Râbbena yandırma, günahlara bandırma
Çırağım söğündürme, kabre vardığım gece
Yâ Râbbena hayr eyle, Muhammed'e yâr eyle
Muhammed'e eş eyle, kabre vardığım gece
Yâ Râbbena şaşırtma, yüzüm üzre düşürme
Zebâniler üşürme, kabre vardığım gece
Yâ Râbbena eşimden, eşimden yoldaşımdan
Aklı alma başımdan, kabre vardığım gece
Derviş Yunus'un sözü, kan ağlar iki gözü
Mahrum eyleme bizi, kabre vardığım gece
18
YÜZ BİN PEYGAMBER
Hor bakma sen topraĞa, toprakta neler yatur
Kani bunca evliya, yüz bin Peygamber yatur
Cennette buğday yiyen, gaflet gömleğin giyen
Hem dünyaya meyleden, Âdem Peygamber yatur
Arkasiyle kum çeken, göz yaşiyle yuğuran
Kâbeye temel kuran, Halil Peygamber yatur
Vücudunu kurt yiyen, kurt yedikçe şükreden
Belâlara sabreden, Eyyup Peygamber yatur
Balık karnında yatan, deryaları seyreden
Kabak kökün yastanan, Yunus Peygamber yatur
Kuyuda nihan olan, kul deyüben satılan
Mısıra sultan olan, Yusuf Peygamber yatur
Yusuf'un yavu kılan, kurt ile dâvi kılan
Ağlayıp gözsüz kalan, Yakup Peygamber yatur
Asâsın ejder eden, bahre urup yol eden
Fir'avnı helâk eden, Musâ Peygamber yatur
Ol Allahın Habibi, dertlilerin tabibi
Enbiyalar serveri, Resul Muhammed yatur
Hayber kal'asın yıkan, kâfiri oda yakan
Şahinler gibi bakan, Ali gibi er yatur
Ata ana gülleri, Kur'an okur dilleri
Fatmana oğulları; Hasan, Hüseyin yatur
İğnesin suya atan, balıklara getirten
Tacın, tahtın terkeden, ibrahim Etem yatur
Gündüzler sâim olan, geceler kaim olan
Ârifler sultanı, Bayezit Bestam yatur
Hakikat erleri, geçti dünyadan, her biri
Konyada; ol Mevlânâ Hüdavendigâr yatur
Çoktur Hakkın has kulları, fikr eyle bunları
Saysam erenleri, görsen ne sultanlar yatur
Yunus sen de ölürsün, kara yere girersin
Kara yer altında, çok günahkâr kullar yatur
19
EVLİYALAR ALAN DÜNYASIN
Bilirim seni yalan dünyasın
Evliyaları alan dünyasın
Kaçan kurtulsa kuş kurtulaydı
Şahin kanadın kıran dünyasın
Sevdiğim aldın beni ağlattın
Dönüp yüzüme gülen dünyasın
Süleyman tahtın sen viran kıldın
Masumlar boynun buran dünyasın
Dünya, bununla yedi gez doldu
Âhir bizden de kalan dünyasın
Aşık Yunus, sema'la çarh urur
Bu çarhımızı bozan dünyasın
20
GEÇER BU EYYAMLAR
Zikrullah eyleyip tevhit etmeğe
Geçer bu eyyamlar, ellere girmez
Hakkın doğru yollarına gitmeğe
Geçer bu eyyamlar, ellere girmez
Sen âsan et, doğru yolca gitmeğe
Varıp anda, kara yere yatmağa
Geceler supha dek, tevhit etmeğe
Geçer bu eyyamlar, ellere girmez
Aldatmasın seni dünya sefası
Giyesin kefen, koyasın libası
Vücudun şehrinde, ruhun hüması
Geçer bu eyyamlar, ellere girmez
Türlü donlar ile, kendin bezersin
Kitaplar okuyup, sözler yazarsın
Bildim dersin, niçin gafil gezersin
Geçer bu eyyamlar, ellere girmez
Yunus eydür, gelin imdi kardaşlar
Dökelim gözümüzden kanlı yaşlar
Nasihatim budur size dervişler
Geçer bu eyyamlar, ellere girmez
Yunus Emre şiirlerini bir divan olarak tanzim etmemiştir. Ancak kendisinden sonra onu çok sevenler
Yunus emre şiirlerini bir DİVAN olarak tanzim etmişlerdir. Bu divanlardan bazıları şunlardır.
Fatih Camii Kütüphanesinde bulunan divan, yazarı belli değildir.
Hacı Selim Ağa Kütüphanesindeki divan, yazarı Şehülislam Ahmet muhtar efendi oğlu Ahmet Muhtardır.
Üsküdar Rufai Asitanesi Şeyhi Hüsnü Efendi divanı
Çarşambada Murat Molla kütüphanesindeki divan, Yazarı Hasan Adülmecit Kırımi 'dir.
Millet Kütüphanesindeki divan,Yazarı belli değildir.
Ortaköy Yahya efendi dergahı'ındaki Hacı Mahmut Efendi Kütüphanesindeki divan, yazarı belli değildir.....
Aşağıda sizlere sunacağım divan BURHAN TOPRAK bey tarafından hazırlanmış ve yayınlanmış divandır......
Bu divanı sitemiz üyelerinin dikkatine sunuyorum, sitemiz arşivinde bulunmasının da faydalı olacağına inanıyorum....
1
KARA TOPRAĞIN ALTINDA
Teferrüç eyleyu vardım, sabahın sinleri gördüm.
Karışmış kara toprağa, şu nazik tenleri gördüm
Çürümüş toprak olmuş ten, sin içinde yatar pinhan
Boşanmış damar, akmış kan, batmış kefenleri gördüm
Yıkılmı sinleri dolmuş, evleri belirsiz olmuş
Kamu endişeden kalmış, ne düş var halleri gördüm
Yaylalar yaylamaz olmuş, kışlalar kışlamaz olmuş
Bar tutmuş, söylemez olmuş, ağızda dilleri gördüm
Kimisi zevk ü işrette, kimi sâz ü beşarette
Kimi belâ vü mihnette, dün olmuş günleri gördüm
Soğulmuş şol kara gözler, belirsiz olmuş ay yüzler
Kara toprağın altında, gül deren elleri gördüm
Kimisi boynunu eğmiş, tenini toprağa salmış
Anasına küsüp gitmiş, boynun buranları gördüm
Kimi zarî kılıp ağlar, zebaniler canın dağlar
Tutuşmuş sinleri oda, çıkan tütünleri gördüm
Yunus bunu kanda gördü, gelip bize haber verdi
Aklım vardı, bilim şaştı; nitekim şunları gördü
2
HEY BENİM ÖMRÜM KUŞU
Hey benim ömrüm kuşu, kanda varasın bir gün
Ecel arayı yörür, ele giresin bir gün
Gele göğüse kona, tenin tutuşa yana
Bir kadeh şerbet suna, içe kanasın bir gün
Görmeğe gelenleri, hal hatır soranları
Sevgili yarenleri, görmez olasın bir gün
Yarenlerin geleler, seni tacilleyeler
Soyalar tonlarını, uryan olasın bir gün
Tap tımar eyle tene, yarak eyle bu cana
şol yılana çiyana, nasip olasın bir gün
Münker ile Nekir gele, gele karşında dura
Dilince sual sora, cevap veresin bir gün
Âşık Yunus nidesin, acep kanda gidesin
Erenler meclisine, girmez olasın bir gün
3
ACEP NOLA BENİM HALİM
Bir korku düştü canıma, acep nola benim halim
Derman olmaz ise bana, acep nola benim halim
Canım tenimden üzüle, gitmek yaragı düzüle
Bu suret nakşı bozula, acep nola benim halim
Dünya tonların soyucak, yuyucu tenim yuyucak
iletip kabre koyucak, acep nola benim halim
Eller gidip ben kalıcak, sinde yalınız olucak
Münker ile Nekir gelicek, acep nola benim halim
Ne ayak tuta, ne elim, ne aklım kala, ne bilim
Cevap vermez ise dilim, acep nola benim halim
Mezarden duru gelicek, hak terazi kurulucak
Amelimiz görülecek, acep nola benim halim
Miskin Yunus eydür sözü, kan yaş ile dolu gözü,
Dergâhına tutar yüzü, acep nola benim halim
4
BİR DEM GELİR
Hak bir gönül verdi bana, ha! demeden hayran olur
Bir dem gelir Şadan olur, bir dem gelir giryan olur
Bir dem sanasIn kış gibi, şol zemheri olmuş gibi
Bir dem beşaretten doğar, hoş bağ ile bostan olur
Bir dem gelir söyleyemez, bir sözü şerh eyleyemez
Bir dem cehalette kalır, nesne bilmez nadân olur
Bir dem div olur ya peri, viraneler olur yeri
Bir dem uçar Belkıs ile, Sultan-ı ins ü can olur
Bir dem varır mescidlere, yüz sürer anda yerlere
Bir dem varır deyre girer, incil okur, ruhban olur
Bir dem gelir isa gibi, ölmüşleri diri kılur
Bir dem girer kibr evine, Fir'avn ile Hâman olur
Bir dem döner Cebrâil'e, rahmet saçar her mahfile
Bir dem gelir gümrah olur, miskin Yunus hayran olur
5
NE SÖYLERLER
NE BİR HABER VERİRLER
YalancI dünyaya konup göçenler
Ne söylerler, ne bir haber verirler
Üzerinde, türlü otlar bitenler
Ne söylerler, ne bir haber verirler
Kimisinin üstünde biter otlar
Kiminin başında sıra serviler
Kimi masum, kimi güzel yiğitler
Ne söylerler, ne bir haber verirler
Toprağa gark olmuş nazik tenleri
Söylemeden kalmış, tatlı dilleri
Gelin, duadan unutman bunları
Ne söylerler, ne bir haber verirler
Yunus der ki, gör takdirin işleri
Dökülmüştür kirpikleri kaşları
Başları ucunda hece taşları
Ne söylerler, ne bir haber verirler.
6
AŞIMA ZEHR-İ KATİL
KATMIŞIM BEN
Bu ömrün yok yere harc etmişim ben
Canım gör nice oda atmışım ben
Kimse kimseye etmemiş ola
Anı kim kendime ben etmişim ben
Amelim rahtını, derdim götürdüm
Kamu assım, ziyana satmışım ben
Cihanda, bir sınık saksıdan ötrü
Güherlerim ziyana satmışım ben
Amelim her ne ki varsa riyadır
Acep ihlâsı ne unutmuşum ben
Giceye eresini kimse bilmez
Tul-i emel başın uzatmışımm ben
Dügeli ömrümü, harcına sürdüm
Ziyandan bellidir, ne utmuşum ben
Aguya bal deyu parmak uzattım
Aşıma zehr-i katil katmışım ben
Biçare Yunus'un çoktur günahı
Hakkın dergâhına yüz tutmuşum ben
7
AYRUK GERİ GELMEYESİN
Yok yere geçirdim günü, ah nideyim ömrüm seni
Geldin geçtin bilmedim, ah nideyim ömrüm seni
Seni bahaya almadım, anın çün kadrin bilmedim
Sana vefadar olmadım, ah nideyim ömrüm seni
Ömrüm ipi üzülüser, suret nakflı bozulusar
Hayrım şerrim yazılasar, ah nideyim ömrüm seni
Ayruk geri gelmeyesin, gelip beni bulmayasın
Bu devranı sürmeyesin, ah nideyim ömrüm seni
işte koyup gidisersin, beni garip edisersin
Kara yere girisersin, ah nideyim ömrüm seni
Hani seninle olduğum, şâd olubeni güldüğüm
Ya son ucu yâd olduğum, ah nideyim ömrüm seni
Miskin Yunus gidisersin, acep sefer edisersin
Ettiklerin bulusarsın, ah nideyim ömrüm seni
8
ELİFTEN BE'Yİ BİLMEYEN
Vaktinize hazır olun, ecel vardır, gelir bir gün
Emanettir kuşça canın, issi vardır, alır bir gün
Nice bin kere kaçarsan, yedi deryalar geçersen
Pervaz uruben uçarsan, ecel seni bulur bir gün
işbu meclise gelmeyen, anup nasihat almayan
Eliften beyi bilmeyen, okur kişi olur bir gün
Tutmaz olur tutan eller, çürür şol söyleyen diller
Sevip kazandığın mallar, vârislere kalır bir gün
Yunus Emrem bunu söyler, aşkın deryasını boylar
şol yüce köşkler, saraylar, viran olur kalır bir gün
9
GÜNDÜZLERİ OLMUŞ GECE
Yer yüzünde gezdim, uğradım nice yiğitler yatır
Kimi ulu, kimi kiçi, key kuşağı berkler yatır
Kimi yiğit, kimi koca, gündüzleri olmuş gece
Kimi derviş, kimi hoca, mümin muhakkikler yatır
Doğru varırdı yolları, kalem tutardı elleri
Bülbüle benzer dilleri, danişment âlimler yatır
Ulu, kiçi ağlamışlar, server yiğitler komuşlar
Baş ucunda yay asmışlar, dökülüben oklar yatır
Atlarının izi tozlu, eginleri dürlü tonlu
Hüküm eder ay ile güne, şol usullü beyler yatır
Elleri dürür kınalı, hem karavaşlu dâyelu
Karga gibi kara saçlı, gül yüzlü hatunlar yatır
Uşacıklar, oğlancıklar, oynar güler bülbül gibi
Ayrılmışlar; anaları, sinlerini bekler yatır
El bağlamışlar kamusu, hak Çalaptandır umusu
Düğürlü kızdır kimisi, alınmadık haklar yatır
Yunus bilmez kendi halin, Hak Çalap söyletir dilin
şol bedir ay gibi alnı ak, münevver yüzler yatır
10
GELEN GEÇER, KONAN GÖÇER
Bu dünya kimseye kalmaz, anadur ölümün zinhar
Kaçan kimse gider gelmez, anadur ölümün zinhar
Gelen geçer, konan göçer, nasip oldukça yer içer
Ecel ömre kefen biçer, anadur ölümün zinhar
Üstüne çün çöker dağlar, ecel gelir dilin bağlar
Kalır bu bahçeler bağlar, anadur ölümün zinhar
Kefen donun ola toprak, bitiser üstünde yaprak
Dola gözlerine toprak, anadur ölümün zinhar
Nice cem'ettin ise mal, alır vârislerin filhal
Sinde sen çekersin vebal, anadur ölümün zinhar
Pes anı sanma malındır, haram ise vebalindir
Helâl ise sualindir, anadur ölümün zinhar
Kalır ayruklara malın, seninle gider âmâlin
irişmez bir pula elin, anadur ölümün zinhar
Geri gelmez varan anda, kalır ol karannu sinde
Sevap işleyugör bunda, anadur ölümün zinhar
Günahkârsın günahın çok, günah için bir ahın yok
Varacak gayrı rahın yok, anadur ölümün zinhar
Yunus tak boynuna bendi, sonra halka ver bu pendi
Cihandan kes bu payvandı, anadur ölümün zinhar
11
BENCİLEYİN GÜLMEDİK BAŞ
Yürü fâni dünya, sana gelende gülmüş var mıdır
Bencileyin gözü yaşlı, ağlayu kalmış var mıdır
Söylerim bilmezem sözüm, yürürüm görmezem özüm
Bir oldu gecem gündüzüm, hiç böyle olmuş var mıdır
Benim baştan yüreğim baş, göz yumuldu çekildi kaş
Bencileyin gülmedik baş, cihana gelmiş var mıdır
Döğdüm başım taşlar ile, kan akıttım yaşlar ile
Yarenler kardeşler ile, candan ayrılmış var mıdır
Âhir halkla helâllaşıp, her biriyle esenleşip
Bencileyin aklı şaşıp, ağlayu kalmış var mıdır
Bunca zamanlar bilişip, âhir dönüp ayrılışıp
Böyle bir dertlere düşüp, odlara yanmış var mıdır
Kanda yürüsem inlerim, hiç sesin gelmez dinlerim
Gelesin deyu gözlerim, gidende gelmiş var mıdır
Bu söylediğim sözleri, dertliler için söylerim
Acep bu benim sözümden, haberim almış var mıdır
A dostlar esenleşelim, tuz ekmek helâllaşalım
Ta ölünce ağlaşalım, ağlayıp gülmüş var mıdır
Ağlayıp bulmadım çare, çok yalvardım Peygambere
Yunus gibi yüzü kare, cihana gelmiş var mıdır
12
BIRAK İKİLİĞİ
Sen sende iken menzil alInmaz
Bahrî olmadan gevher bulunmaz
Er açtı yolu ayan eyledi
Tolun ay doğdu, hergiz tolunmaz
Er mânasından almayan cahil
Taştandır bağrı hergiz delinmez
Er urdu yare, zahmi belirmez
Var! Bu yareme, merhem bulunmaz
Mağripten meşrik erin gözüne
Ayan görüne perde olunmaz
Ko ikiliği, gel birliğe yet
Bir olan canlar ayrı dölenmez
Yunus, ver canını Hak yoluna
Can vermeyince canan bulunmaz
13
SENİN KOKUN DUYDU CANIM
İlâhi bir aşk ver bana, kandalığım bilmeyeyim
Yavu kılayım ben beni, isteyuben bulmayayım
Al gider benden benliği, doldur içime senliği
Bu dünyada öldür beni, varıp anda ölmeyeyim
şöyle hayran eyle beni, bilmeyeyim dünden günü
Daim isteyeyim seni, ayruk nakşa kalmayayım
Senin kokun duydu canım, terkini urdu cihanın
Hergiz belirmez mekânın, seni kanda isteyeyim
Aşkın bir od urdu cana, üss yürürem yana yana
Ciğerim gark oldu kana, nice zârî kılmayayım
Ko ben yanayım tüteyim, bülbül olayım öteyim
Dost bahçesinde biteyim, açıluben solmayayım
Halim getirsem dile, kim bana söğe, kim güle
Bâri yanayım derd ile, ben dillere gelmeyeyim
Mansurum çek dâra beni, ayan göster anda Seni
Kurban kılayım bu canı, aşka münkir olmayayım
Aşktır bu derdin dermanı, aşk yolunda verem canı
Yunus Emre eydür bunu, bir dem aşksız olmayayım
14
SORARLAR BİR EYYAM GELİR
Bir gün senin defterini dürerler bir eyyam gelir
Kamu aklını başına dererler bir eyyam gelir
Tevhide uydur sözünü, Mevlâya döndür yüzünü
Eynine kefen bezini, sararlar bir eyyam gelir
Azrail ala canını, unuttura her sanını
Kara toprağa tenini, kararlar bir eyyam gelir
Tenha kabrinde kalıcak, amellerin arz olucak
Mahşer yerine yalıncak, sürerler bir eyyam gelir
Yunus eydür evvel baştan, ayırır seni kardaştan
Ne ettin kurudan yaştan, sorarlar bir eyyam gelir
15
ŞOL KAHR İLE KAZANDIĞIN
Ey dünyayı seven kişi, bir gün koyup gitmek gerek
Senin dileğinle değil, nâçardır ne etmek gerek
Gözün ile gördüğünü, şol hasretin olanları
Âkil isen an bunları, her kimseyi anmak gerek
Şol kahr ile kazandığın, bir gün kalısar körlüğe
Şol mal ki körlüğe kalır, şaylığa harc etmek gerek
Kudret kandilinden senin destur ile indi canın
Bir gün geri gel deniser, şol sözü işitmek gerek
Ne hak buyruğun tutarsın, ne kul sözün işitirsin
Hiç bilmezsin ma’nâ nedir, ne dilde çağırmak gerek
Uydun bu nefsin sözüne, battın günah denizine
Çirk getirdin can yüzüne, tövbeteğin tutmak gerek
Yunus; şimdi sen dil ile, ben Hakkı severim deme
Ol padişah hazretine, görklü meta'iltmek gerek
16
GER TAŞ İSEN ERİYESİN
Sana ibret gerek ise, gel göresin bu sinleri
Ger taŞ isen eriyesin, bakıp görücek bunları
Şunlar ki çoktur malları, gör nice oldu halları
Son ucu bir gömlek imiş, anın da yoktur yenleri
Kani mülke benim deyen, köşk ü saray beğenmeyen
Şimdi bir evde yaturlar, taşlar olmuş üstünleri
Bunlar geri gelmeyeler, zühd-ü tâat kılmayalar
Bu beyliği bulmayalar, zira geçti devranları
Kani ol şirin sözlüler, kani ol güneş yüzlüler
Şöyle kaybolmuş bunlar, hiç belirmez nişanları
Bunlar bir vakit beyler idi, kapıcılar korlar idi
Gel imdi gör, bilmeyesin, bey hangisidir ya kulları
Ne kapı vardır giresi, ne yemek vardır yiyesi
Ne ışık vardır göresi, dün olmuştur gündüzleri
Bir gün senin dahi Yunus, benim dediklerin kala
Seni dahi böyle ide, nitekim etti bunları
17
KABRE VARDIĞIM GECE
Yâ Râb nola halim, kabre vardIĞIm gece
Eyi olmazsa amelim, kabre vardığım gece
Yâ Râbbena yandırma, günahlara bandırma
Çırağım söğündürme, kabre vardığım gece
Yâ Râbbena hayr eyle, Muhammed'e yâr eyle
Muhammed'e eş eyle, kabre vardığım gece
Yâ Râbbena şaşırtma, yüzüm üzre düşürme
Zebâniler üşürme, kabre vardığım gece
Yâ Râbbena eşimden, eşimden yoldaşımdan
Aklı alma başımdan, kabre vardığım gece
Derviş Yunus'un sözü, kan ağlar iki gözü
Mahrum eyleme bizi, kabre vardığım gece
18
YÜZ BİN PEYGAMBER
Hor bakma sen topraĞa, toprakta neler yatur
Kani bunca evliya, yüz bin Peygamber yatur
Cennette buğday yiyen, gaflet gömleğin giyen
Hem dünyaya meyleden, Âdem Peygamber yatur
Arkasiyle kum çeken, göz yaşiyle yuğuran
Kâbeye temel kuran, Halil Peygamber yatur
Vücudunu kurt yiyen, kurt yedikçe şükreden
Belâlara sabreden, Eyyup Peygamber yatur
Balık karnında yatan, deryaları seyreden
Kabak kökün yastanan, Yunus Peygamber yatur
Kuyuda nihan olan, kul deyüben satılan
Mısıra sultan olan, Yusuf Peygamber yatur
Yusuf'un yavu kılan, kurt ile dâvi kılan
Ağlayıp gözsüz kalan, Yakup Peygamber yatur
Asâsın ejder eden, bahre urup yol eden
Fir'avnı helâk eden, Musâ Peygamber yatur
Ol Allahın Habibi, dertlilerin tabibi
Enbiyalar serveri, Resul Muhammed yatur
Hayber kal'asın yıkan, kâfiri oda yakan
Şahinler gibi bakan, Ali gibi er yatur
Ata ana gülleri, Kur'an okur dilleri
Fatmana oğulları; Hasan, Hüseyin yatur
İğnesin suya atan, balıklara getirten
Tacın, tahtın terkeden, ibrahim Etem yatur
Gündüzler sâim olan, geceler kaim olan
Ârifler sultanı, Bayezit Bestam yatur
Hakikat erleri, geçti dünyadan, her biri
Konyada; ol Mevlânâ Hüdavendigâr yatur
Çoktur Hakkın has kulları, fikr eyle bunları
Saysam erenleri, görsen ne sultanlar yatur
Yunus sen de ölürsün, kara yere girersin
Kara yer altında, çok günahkâr kullar yatur
19
EVLİYALAR ALAN DÜNYASIN
Bilirim seni yalan dünyasın
Evliyaları alan dünyasın
Kaçan kurtulsa kuş kurtulaydı
Şahin kanadın kıran dünyasın
Sevdiğim aldın beni ağlattın
Dönüp yüzüme gülen dünyasın
Süleyman tahtın sen viran kıldın
Masumlar boynun buran dünyasın
Dünya, bununla yedi gez doldu
Âhir bizden de kalan dünyasın
Aşık Yunus, sema'la çarh urur
Bu çarhımızı bozan dünyasın
20
GEÇER BU EYYAMLAR
Zikrullah eyleyip tevhit etmeğe
Geçer bu eyyamlar, ellere girmez
Hakkın doğru yollarına gitmeğe
Geçer bu eyyamlar, ellere girmez
Sen âsan et, doğru yolca gitmeğe
Varıp anda, kara yere yatmağa
Geceler supha dek, tevhit etmeğe
Geçer bu eyyamlar, ellere girmez
Aldatmasın seni dünya sefası
Giyesin kefen, koyasın libası
Vücudun şehrinde, ruhun hüması
Geçer bu eyyamlar, ellere girmez
Türlü donlar ile, kendin bezersin
Kitaplar okuyup, sözler yazarsın
Bildim dersin, niçin gafil gezersin
Geçer bu eyyamlar, ellere girmez
Yunus eydür, gelin imdi kardaşlar
Dökelim gözümüzden kanlı yaşlar
Nasihatim budur size dervişler
Geçer bu eyyamlar, ellere girmez