Tahiyyat Yüceler Yücesi'nin Huzurunda

elifgibi

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
28 Mart 2011
Mesajlar
2,125
Tepkime puanı
26
2423.jpg


Yıldıza yemin ederek başladı. Aklın bilemeyeceği, gözün göremeyeceği bir alemden haber veriyordu. Sırlarla dolu bir alemden, Gayb Alemi’nden...
Sözün sahibi, her şeye sahip olandı; yemin ettiği yıldıza, hitap ettiği insana ve haber verdiği sırlı aleme. O, Alemlerin Rabbi ALLAH, şöyle buyuruyordu:
“Battığı zaman yıldıza yemin ederim ki,
Arkadaşınız (Muhammed ) sapmadı ve batıla inanmadı.
O, hevesine göre de konuşmaz; o (söyledikleri) vahyedilenden başkası değildir.
Çok güçlü, kuvvetli olan (Cebrail) O’na öğretti. En yüksek ufukta iken asıl şekliyle doğruldu. Sonra yaklaştı, derken daha da yaklaştı. İki yay arası kadar... Hatta daha da yakın oldu.
İşte bu halde ALLAH kuluna vahyettiğini vahyetti. Gözün gördüğünü kalp yalanlamadı.
Şimdi siz, O’nun gördükleri hakkında kendisi ile tartışacak mısınız?
Yemin olsun ki Sidre-i Münteha’nın yanında başka bir defa daha onu gördü. Cennetü’l-Me’va da onun yanındadır. Sidre’yi kaplayan kaplamıştı. Göz ne şaştı, ne de aştı.
Yemin olsun ki, Rabbi’nin en büyük ayetlerinden bir kısmını gördü.” (Necm, 1-18)
* * *
Gören, Muhammed Mustafa aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm, gösteren ise kulunu Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya götüren Rahman’dı (İsra, 1). Nice ayetlerini göstere göstere Sidre-i Münteha’ya çıkardı. Yaratılmış alemin son noktası olan Sidre’den öteye idrak sınırlarının ötesinde bir tarzda huzuruna aldı. Ve işte o yüce huzurda Rasulullah s.a.v., Yüce Mevlâ’yı şöyle selamladı:
“Tahiyyat ALLAH’adır, salâvat ve tayyibat da...
Yaratılmışların her türlü saygı ve hürmeti sadece ALLAH’adır, onların yaptıkları bütün ibadetler, dualar ve iyilikler de...”
Yüce Mevlâ Habibi’ne karşılık verdi:
“Selam sana olsun ey Nebi, ALLAH’ın rahmeti ve bereketleri de...”
O Mübarek Rasül, bu selama mukabelede bulundu:
“Selam, bizim ve ALLAH’ın salih kullarının üzerine olsun.”
Melekler de bu selamlaşmadan haberdar oldular, hep birlikte şehadet getirdiler:
“ALLAH’tan başka ilâh olmadığına şehadet ederim. Muhammed s.a.v.’in O’nun kulu ve Rasulü olduğuna da şehadet ederim.” (Aynî, Binaye, I/308)
* * *
Nebiler Nebisi’nin miracından bizim miracımıza... Namaz müminin miracı, Rabbi ile görüşmesi. Her namaz, o büyük mucizeyi yaşayabilme fırsatı...
Miracımızda, miracın sahibi Fahr-i Kainat s.a.v. Efendimiz rehberimiz. O, namazlarımızdaki her oturuşumuzda Yüce Mevlâmız’la nasıl selamlaşacağımızı öğretti. Rehberlerin en güzeline yaraşır biçimde.
Yüce huzurda şimdi kendimizin olduğunu biliyoruz. Ve her tahiyyatımızda Cenab-ı Mevlâmız’a önce hürmetlerimizi arzediyoruz:
“Tahiyyat ALLAH’adır, salâvat ve tayyibat da...
Yaradılmışların her türlü saygı ve hürmeti sadece ALLAH’adır, onların yaptıkları bütün ibadetler, dualar ve iyilikler de...”
Ve Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz’i selamlıyoruz:
“Selam sana olsun ey Nebi, ALLAH’ın rahmeti ve bereketleri de.”
Nihayet kendimize ve ALLAH’ın salih kullarına dua edip, şehadet getiriyoruz:
“Selam, bizim ve ALLAH’ın salih kullarının üzerine olsun.
ALLAH’tan başka ilâh olmadığına şehadet ederim ve Muhammed s.a.v.’in O’nun kulu ve Rasulü olduğuna da şehadet ederim.”
* * *
Unutmamak gerekir: ALLAH bize çok yakın, biz ise inandığımız ve teslim olduğumuz kadar...


Mehmet Işık

 
Üst Alt