Kendimden bir kıssas...
es-Selamu Aleyküm.
Öncelikle sizin durumunuzun bir aciliyeti olduğunu kalpten kabul ediyorum.
Sizi işinizden çıkaran kişinin adı ve soyadını verebilir misiniz?
Hz. Ali, (as) diyor ki; hakkını aramayan bizden değildir. Açıp anayasayı okudunuz mu? Çalışma özgürlüğü diye bir hak vardır. Hiç kimse (mahkeme tarafından engellenmedikçe) çalışma özgürlüğünden mahrum bırakılamaz. Siz, Cumhuriyet Savcılığına bu gerekçe ile suç duyurusunda bulunup bir işe başvurun ama işi almaya gayret gösterin. Savcılık muhakkak sizi takip altına alacaktır. Eğer bahsettiğiniz kişi yine sizin çalışma özgürlüğünüzü engelliyorsa muhakkak açığa çıkar. Zaten bu aşamada Cumhuriyet Savcısı da Anayasa'nın ihlali gerekçesiyle o kişiye davayı açar. Kurtulacak yeri de kalmaz.
Ama siz mutlaka haklı olduğunuza inanın!!! qqww..k Bize buyrulan: "Haklı olduğunuza inandığınız davadan asla vazgeçmeyin, Allah'ın yardımı mutlaka gelir!" Çünkü Allahu Teala Celle Celalühü el-Hakk'tır, hakkı yerine getirir. Eğer ben o kişiyle mücadele edemem, eli çok uzun diye düşünüyorsanız, haşa Allahu Teala c.c. onunla haşa çıkamaz gibi bir mantık çıkar ki bu yanlıştır! Allahu Teala c.c. el-Aziz'dir: Mağlup edilmesi imkansız galiptir. Burada Allahu Teala'nın c.c. Esma ül Hüsnalarından bahsediyoruz, halk efsanelerinden değil... Önce siz Allahu Teala'ya c.c. güvenin, sonra O'na dayanın! Allah'ım sana güveniyorum ama o kişinin de eli uzun derseniz O'na ortak koşmuş olursunuz. "Korku, gizli şirktir"
Size başımdan geçen bir olayı aktarayım. Olay üniversitede geçti. Birinci sınıftaydım. Yaşım 24 idi. Üniveristeye geç yaşta girdim. İkinci sınıfa geçtiğimde ortalamam bi hayli yüksekti, fakültede birinci olmuştum. Hocalar Çift Ana Dal Programından şu bölüme başvursana mezun olurken elinde farklı iki fakülteden diploman olur dediler... Gittim ama henüz o bölüm ile bizim bölüm arasında bir Yönerge yok. Yani Yönetmelikte adı geçiyor, var fakat öğrenci kaydı gerçekleştirilmediğinden bir program çıkarılmamış. İşin aslı o bölüm puanı yüksek kişilerce tercih edildiğinden fakültede gözde bir bölüm olmuş, hatta başka yerdeki üniversitelerin hukuk bölümüne kafa tutuyor yani. Bir de zaten bizim fakülteyi hiç beğenmiyorlar niteliği ve başarı seviyesi düşük diye... Neyse bizim fakültenin dekanı o fakültede de Uluslararası İlişkiler Bölüm başkanıymış. Hocalarım devreye girdi konuyu aktardı dekanımıza. Demiş ki: gitsin dilekçesini bıraksın, ben ilgileneceğim bu konuyla... Bıraktım dilekçemi. O zaman ben de bir nedenle memlekete dönmüştüm. Sonuçlar açıklanmış, kabul edilenler listesine baktım adım yok. Bölüm sekreterliğine telefon açtım, sekreter sizin dilekçeniz dosyada yok dedi. Sonra da telefonda öğrenciye bilgi vermiyoruz diye tersledi...bu konulardan anlayan tanıdık var ona sordum, dedi ki: bu suçtur! Resmi dilekçeyi kaybedeceğine, kendisini kaybetsin daha iyidir dedi... Sırf bu iş için geri yola çıktım. Fakülte sekreterliğine dilekçe yazdım (şimdi sizin dediğin gibi düşünsem eli uzun diye burayı da karıştırırlar diye korkmalı mıydım? Sonuçta kaç yıldır aynı yerde çalışan memur bunlar, birbirini kayırmaları ihtimali var) Bir baktım ki bölüm sekteterliğine başvurduğum dilekçem ortaya çıktı (!)
Artık sonuçlar açıklanmış, isimler belirlenmiş 10 kişilik kontenjan dolmuş... Dilekçemi bulsanız artık neye yarayacak... Bir yıl daha mı bekleyeceğim? Notlarım düşerse kabul edilme şansım azalacak, onu bırak bir zayıf bile gelse başvuru hakkım kalkıyor ortadan. Cengaver birkaç hoca harkete geçti bir yönetim kurulu toplandı beni de 11. kişi olarak bölüme kaydettirdiler. Şükrettim Allahu Teala'ya. "Haklı olduğunuz davadan ASLA vazgeçmeyin, Allah'ın yardımı mutlaka gelir!"
Demem o ki karşınıza sizin bahsettiğiniz gibi çakallar çıksa da Cumhuriyet Savcılığında böyle cengaverler de vardır. Vekil danışmanı filan dinlemezler alırlar aşağıya!