- Katılım
- 26 Temmuz 2011
- Mesajlar
- 19,432
- Tepkime puanı
- 185
Mübarek ramazan ayının gelmesi ile birlikte cami ve türbe önlerindeki dilenci sayısında enflasyon yaşanmaya başlandı.
Özellikle son ekonomik krizden sonra sayıları artan dilenciler yurdun dört bir yanından kalkıp ramazan ayında İstanbul'a geliyorlar
Yer, özellikle ramazan ayında ziyaretçi akınına uğrayan Eyüp Sultan Hazretlerinin türbesinin önü.
Kırk yaşlarında bir kadın, havanın olanca soğukluğuna rağmen üzerinde sadece ince bir pijama takımı, ağzı maskeyle kapatılmış,
saçları sıfıra vurulmuş bir kız çocuğu kucağında olduğu halde oturmuş gelen geçenden para istiyor.
Türbeyi ziyarete gelen yüzlerce insan ramazan ayının verdiği hassasiyetle ellerini ceplerine atarak lösemi hastası olduğuna inandıkları
küçük kız için vicdanlarını rahatlatabilmek adına birkaç kuruş veriyorlar.
Sabahın erken saatlerinden akşamın geç saatlerine kadar süren mesai sonunda kadın ortalama 25 milyon lirayı cebine koyarak
cami avlusundan ayrılıyor. Ve her gün bir öncekinin tekrarı olarak geçiyor.
Yukarıda verdiğimiz örnek özellikle ramazan ayının gelmesiyle birlikte cami ve türbe önlerinde sıkça rastlamaya başladığımız bir manzara. Ramazanda yurdun çeşitli yerlerinden ziyaretlerde bulunmak için İstanbul'a gelen insanları cami avlularında ve türbe önlerinde onlarca dilenci bekliyor.
Bir dilenciyi atlatan ziyaretçi ardından bir başka dilenciye yakalanıyor. Adeta köşe kapmaca oynamak zorunda kalan vatandaşların ısrarla peşinde dolaşan ve
"Allah rızası için" diyerek para isteyen dilencilerden kurtulabilmeleri için tek çareleri var; para vermek.
Özellikle son yıllarda dilencilik bir meslek haline geldi. Şehirlerin kalabalıklaştığı, sokaklardan gelip geçen insan sayısının çoğaldığı,
cepte taşınan en küçük bozuk paraların sıfırlarının enflasyon sebebiyle sürekli arttığı günümüzde bayağı da kârlı bir meslek...
Belki aralarında gerçek ihtiyaç sahipleri de vardır ama bugün sokakta dilenenlerin birçoğu hiç bir özürleri olmadığı halde sadece insanların
merhamet duygularını harekete geçirerek aldıkları paralarla geçimlerini sağlayan insanlardan oluşuyor.
Yani yapılan iş merhamet duygularını istismar edip hayatı bedavaya getirme; tabii sıcakta güneşin altında, soğukta taşların üzerinde
günboyu oturup insanları inandırmak için rol yapma gibi meslek zorluklarını saymazsanız.
Sanatın birtakım incelikleri de var tabii ki. Merhamet duygularını harekete geçirerek para toplayan dilenciler insanları daha kolay ikna edebilmek için
çeşitli yöntemleri deniyorlar.
Kol yanıkları, sakat bacaklar, kucağında lösemi görüntüsü verilmiş çocuklar ile birlikte dilenen anneler, gözü kör olanlar,
boynuna sağır ve dilsiz yazısı asarak dilenenler en sık rastlanan görüntüler.
Dilencilerle ilgili Türkiye genelinde hazırlanmış birtakım istatistikler de mevcut. Bu istatiklere göre dilencilerin yüzde 68'i çocukları ile dilenen kadınlardan,
yüzde 20'si tek başına dilenen küçük çocuklardan, yüzde 12'si erkeklerden oluşuyor.
Yine 370 kişi sakatlık nedeni ile dilenirken, 6 bin 798 kişinin dilenciliği meslek haline getirdiği için dilendiği görülüyor.
Bütün büyük şehirlerde, özellikle de İstanbul'da her geçen gün mantar gibi çoğalan, her köşe başında rastladığımız
dilencilerin sayısında ramazan ayı ile birlikte ciddi bir artış görülüyor.
Yaz aylarında havaların ısınmasıyla ve okulların tatil olmasıyla birlikte çocuklarını alarak büyük şehirlere gelen dilenciler ramazan ayında da türbelerin
çok sayıda bulunduğu İstanbul'dan vazgeçemiyorlar.
İstanbul'da dilencilerin sayısının ramazan ayının gelmesi ile birlikte yüzde 100 oranında arttığı yetkililer tarafından tespit edilmiş.
İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Kontrol Daire Başkanlığı'na bağlı Dilenci Toplama ve Sevk Merkezi'nin verdiği rakamlara göre normal zamanlarda sayıları
7 bin 500 olan dilencilerin sayısı ramazan ayının gelmesi ile birlikte 15 bine ulaşmış.
Hiç bir emek harcamadan insanlardan para alarak geçimlerini sağlayan dilencilerin yüzde 80'i ilkokul mezunu.
Eğitim düzeyleri düşük olan bu insanların çocukları da genellikle ilkokuldan sonra okumuyor. Ya evden kaçarak sokak çocuğu oluyorlar ya da anne ve babaları gibi dileniyorlar.
Genellikle aile boyu dilenen dilencilerin bazıları istisna teşkil edebiliyor, baba çalışırken anne dilencilik yapabiliyor.
Büyük şehirlerin varoşlarında yaşayan dilenciler topladıkları paralarla geçimlerini rahatlıkla sağlayabiliyorlar.
Dilencilerin zabıtaya yakalanmadıkları takdirde bir günde ortalama 25—30 milyon lira kazandıklarını söyleyen yetkililer aylık gelirlerinin de 800 milyona yaklaştıklarını belirtiyorlar.
Ramazan ayı, kandiller, bayramlar gibi vatandaşların merhamet duygularının daha yoğun olduğu dönemlerde bu miktar çok daha artıyor.
dilenciliği meslek haline getirenler sahtekârlıkları, haksız kazançları bir tarafa insanların gönüllerindeki merhamet duygularının körelmesine de sebep oluyorlar.
Gerçek ihtiyaç sahipleri kapılarını çaldığında bir 'acaba' sorusu geçiyor zihinlerden. Dinimizin kudsiyetinin en fazla hissedileceği mekânlarda oluşan nâhoş görüntüler de işin cabası.
Keşke gerekli sosyal düzenlemeler yapılsa, ihtiyaç sahipleri ile hayır sahipleri arasındaki akışı sağlayacak mekanizmalar kurulsa da hem dilenciliği meslek haline
getirenlerden kurtulsa sokaklarımız, cami önlerimiz, hem de gerçekten muhtaç olanların boynu bükük kalmasa.
Alinti..
