Orucun Nefsin Terbiyesine Bakan Faydası

eMeKLi uYuSS

Çalışkan Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
18 Haziran 2011
Mesajlar
420
Tepkime puanı
5
Yaş
38
İnsan nefsi, kendisini hür ve serbest ister, kendisine hiç karışanı olmadan, dilediği tarzda hareket etmeyi fıtrî olarak arzular. Mahiyetindeki âcizlik ve zayıflığı, kusur ve hatâları hiçbir vakit görmeye yanaşmaz. Hadsiz nimetlerle beslenip yaşatıldığını, terbiye olunduğunu asla düşünmek istemez. Üstelik, servet ve iktidarı da varsa, gaflet içinde, ilâhî nimetleri, gâsıbâne ve hırsızcasına hayvan gibi tutar. Âdeta demirden bir vücudu, ölümsüz bir hayatı varmış, gibi bütün varlığıyla dünyaya sarılır, birçok kötü ahlâk ve günahlar içinde yuvarlanıp gider.

İşte Ramazan-ı şerîf'te tutulan oruç, en zengininden en fakirine, en gafilinden en mütemerridine kadar herkese, nefsinin gerçek mahiyetini gösterir. Hiç kimsenin kendi nefsine mâlik olmadığını; Allah'ın izni ve emri olmadan hiçbir şey yapılamayacağını hatırlatır. Oruç sayesinde nefsin ne derece zayıf ve âciz olduğu, demirden sanılan vücudun ise, ne kadar çürük ve dayanıksız bulunduğu bütün çıplaklığıyla ortaya çıkar. Nefsinin gerçek mahiyetini bu şekilde görüp idrâk eden insan, artık başıboşluğu, serseriliği, nefsine itimat ve gururu bir tarafa bırakarak hakikî vazifesi olan şükür ve kulluk görevini omuzlarına yüklenip; kötü ahlâktan, günah ve sefahetlerden vazgeçer.
Orucun, Nefsin Fir'avunluk Damarını Kırmasına Bakan Faydası

İnsandaki nefs-i emmâre, Rabbini tanımak, O'nun emirlerine boyun eğmek istemez. Fir'avn gibi, bizzat kendisi rablık ve ilâhlık dâvasında bulunur. Nefsin bu damarını açlıktan başka hiçbir şekilde kırmak mümkün değildir.

İşte Ramazan orucu, doğrudan doğruya nefsin fir'avunluk cephesine darbe vurup kırar; ona za'fını ve fakrını hissettirerek Allah'ın âciz bir kulu olduğunu bildirir.

Rivayete göre, Cenâb-ı Hak nefse:

- Ben kimim, sen kimsin? diye sormuş. Nefis de:

- Ben benim, sen sensin! diye cevab vermiş. Bunun üzerine Allah ona azab vermiş, Cehenneme atmış, sonra yine sormuş:

- Ben kimim, sen kimsin?

Nefsin cevabı aynı olmuş:

- Ben benim, sen sensin!

Hangi azâbı verdiyse, nefis gurur ve enaniyetinden vazgeçmemiş. Nihayet uzun süre aç bırakarak bir nevi oruç tutturmuş, sonra tekrar sormuş:

- Ben kimim, sen kimsin?

Nefis bu sefer şu cevabı vermiş:

- Sen benim Rabb-i Rahîmimsin, bense senin âciz bir kulun...
Orucun, Kur'ân-ı Kerîm'in Nüzûlüne Bakan Faydası

Oruç ayı olan Ramazan ayı, Kur'ân-ı Hakîmin Resûl-i Ekrem'e (asm) indirilmeye başlandığı mübarek bir aydır. İlâhî vahyin ilk lemeân etmeye, hidâyet nurlarını saçmaya başladığı böyle ulvi ve yüce bir aya, insanların ne çok hürmet etmeleri gerektiği ve bu İlâhî hâtırayı kalb ve gönüllerinde devamlı olarak yaşatmalarının ne derece zaruret olduğu apaçık ortadadır.

İşte, oruç ibâdetinin bu ayda farz kılınmasının bir hikmeti de budur.

Oruç ibâdeti, Kur'ân'ın ruhu ve dâvetiyle, hedef ve gayesiyle ve indirilmesindeki İlâhî hikmetle son derece mütenasibdir. Kur'an bizatihî hidâyet ve nurdur. İnsanları takvâ ve merhamete, adâlet ve eşitliğe, iyi muamele ve muaşerete, doğruluğa, ihlâsa, nefsin hile ve desiselerinden temizlenmeye teşvik eder. Oruç ve onun hikmeti de böyledir. Çünkü oruç da insanları doğruluğa, ihlâsa, iyiliğe, nefis terbiyesine, merhamete yöneltir. Nefsi sabra, güçlük ve meşakkatlere katlanmaya, karşılaşılacak her türlü zorlukları yenmek ve engelleri aşmak için gereken dikkat ve metanete sevk eder.

Kısacası, oruç, Kur'an ayı olan Ramazan ayına en lâyık bir ibâdettir ve Kur'ân-ı Kerîm'in nüzûlünün sene-i devriyesini tes'îd ve ihyâ mahiyetinde büyük bir mânevî festivaldir.
Orucun, İnsanın Uhrevî Kazancına Bakan Faydası

İnsanoğlu bu dünyaya, âhireti için ziraat ve ticaret etmeye gelmiştir. Oruç ayı olan Ramazan-ı Şerîf ise, insanın bu uhrevî ticaret ve ziraati için en bereketli bir zamandır. Çünkü Ramazan-ı şerîf'te işlenen amellerin sevabı bire bindir. Kur'ân-ı Hakîm'in herbir harfinin sevabı, hadîslerin bildirdiğine göre, on hasene iken, Ramazan-ı şerîf'te herbir harfin sevabı on değil bin ve Âyete'l-Kürsî gibi bâzı âyetlerin herbir harfi binler ve Ramazan-ı şerîfin Cumalarında daha fazla olur. Ve Kadir gecesinde de 30 bine kadar çıkar.

Bu bakımdan Ramazan-ı şerîf, âhiret ticareti için, çok kârlı bir pazar; uhrevî hâsılat için gayet bereketli bir zemindir. Cenâb-ı Hakkın Rububiyet saltanatına karşı, beşerî ubudiyetin resmî geçiş yaptığı parlak ve kudsî bir bayram hükmündedir.

Gerçekten de Ramazan-ı şerîf, bu fâni dünyada, fâni ömür içinde, kısa bir hayatta, bâkî bir ömür ve uzun bir hayatı kazanmaya en büyük vesiledir.

İşte böyle kudsî bir bayram veya kârlı bir pazarda, insanın oruç tutmak suretiyle yemek, içmek gibi süflî meşguliyetlerini, nefsin heves ve zevklerini muvakkaten terk etmesi ne derece lüzumlu, fıtrî, tam yerinde bir vazife olduğunu artık siz düşününüz...
Orucun Beden Sağlığına Bakan Faydaları

Orucun beden sağlığına yaptığı müsbet te'sir ve faydaları şöylece sıralayabiliriz:

* Oruç, sıhhatın anahtarıdır. Bir yıl çeşitli yemeklerle ve içilen meşrubatla yorulan, yıpranan sindirim organlarımıza dinlenme, toparlanma, güç ve kuvvet kazanma imkânları hazırlar. Devamlı çalışan bir makinanın muayyen zamanlarda nasıl bakıma ihtiyacı var ise, bunun gibi yorulan sindirim organlarımızın da hiç olmazsa senede bir ay dinlenmeye ve bakıma ihtiyacı vardır. Bunu da en iyi şekilde oruç ibâdeti yapmaktadır.

* Oruç vücudun açlığa, susuzluğa karşı mukavemetini de arttırır. İnsana dayanıklılık ve tahammül gücü kazandırır.

* Oruç ömrü de uzatır. Çünkü o, sıhhatın devamını ve gençlik çağının uzamasını te'min edebilir. Uzun yaşayan bir hasta, tıp nazarında uzun ömürlü sayılmaz. Uzun ömür, vücûdun dinç ve sağlam kalması demektir.

Oruç, aynı zamanda, çalışan kimseler için sıhhat ve rahatlık kaynağıdır. Çünkü orucun verdiği hafiflik ve rahatlık sâyesinde iç organlarımız yediğimiz günlere nisbetle çok daha rahat çalışırlar. Bu rahat çalışma, bütün bedenimizde bir hafiflik ve zindelik meydana getirir. Ramazan günlerinde kendimizi kuş gibi hafif hissedişimizin sebebi, orucun verdiği bu zindeliktir.

Oruçlu olan kimse, günde iki defa yemek yer: Birisi iftarda, diğeri de sahurda. Bugün modern tıbbın öngördüğü yaşama tarzında da yemek öğünü ikidir. Çünkü ikiden fazla yemek öğünleri, hem bedenimize zarar vermekte, hem de zaman kaybına sebeb olmaktadır. Öğle yemeği te'siriyle vücudumuz kuvvetini ve canlılığını kaybeder, tenbelleşip uyuşur. Böyle bir bedenle işe başladığımızda randıman yarı yarıya düşecektir. Halbuki mide boş iken, beden daima hafif kalır. Çalışmasına aynı âhenkle devam eder.

Aslında, iftar ve sahurda aşırı yemek, mideyi tıkabasa doldurmak da doğru değildir. Çünkü o takdirde beden ve ruha dinlenme, rahatlama imkânı, vücut fabrikasına yıllık bakım ve tamir fırsatı verilmemiş, oruçtan beklenen netice ve fayda da te'min edilememiş olur.

Orucun vücut sağlığı açısından taşıdığı önemi Peygamberimiz hadîs-i şerîflerinde şu şekilde beyan buyurmuşlardır:

"Oruç tutun! Vücudunuz sağlam (ve sıhhatli) olsun."

"Her şey'in bir zekâtı vardır. Vücudun zekâtı da oruçtur."

Yani, zekâtı vermek, nasıl malı ve malın pisliğini giderip temizliyorsa, oruç da vücudu temizleyip vücuttaki zehirleri, fazlalıkları bertaraf eder; insanı hastalıklardan kurtarır.<!-- google_ad_section_end -->
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
ramazanoarucu.jpg


Oruç sabretmektir. Günlük hayatın getirdiği kaygı, öfke, sinirlilik, saldırgan ve kırıcı davranışlar gibi olumsuz stres faktörlerini, orucun sabır özelliği dizginler.
Bu olumsuzlukların zararlı etkileri söner. Oruçla huzurlu olan insan depresyon ve psikolojik rahatsızlıklardan uzak kalır.
Oruç insanın şefkat ve merhamet duygularını geliştirir. İnsanda temelde zaten var olan ancak günlük hayat arasında üzeri küllenen bu duygular oruçla tekrar hayat bulur.
Bunun topluma yansıması sevgi, paylaşım ve yardımlaşma şeklinde olur.

“Günümüzde depresyonun tedavi yollarından biri, uyku saatini değiştirmektir.
Araştırmalara göre uykudan tam ve kısmi olarak mahrum kalmak depresyon tedavisinde %30 ila %50 kadar etkili oluyor.
Sahur vakti uyanmaya yapılan vurgu ve dini ibadet ve vecibeleri yerine getirmek, uyku saatini azaltmaya/öne çekmeye yönelik bir hareket olup anti depresyon özelliği vardır.

Oruç ibadetinin çok önemli yönlerinden birisi de irade eğitimindeki rolüdür. İnsanların sıkça yaşadığı psikolojik sıkıntılardan birisi doğru olduğuna inandığı davranışları
yapamaması ya da yanlışlığını ve zararını kesin olarak bildiği bir takım olumsuz davranışları da yapmaktan kendini alıkoyamamasıdır.
Örneğin, içki ya da sigara tüketen herkes içkinin ve sigaranın zararlarını bilir, bir müslümanın bu davranışları yapmaması gerektiğine de her müslüman inanır;
ancak yine de insanların büyük bir kısmı zararlı olduğunu kesinlikle bildikleri bu davranışları yapmaktan geri duramazlar.

İşte oruç insanlara, zararlı olmadığı, kendi alın teriyle kazandığı nimetlere, çok da iştiyakı varken, hem de hiçbir insanın görmediği yerde bile el uzatmamayı alıştırır.
Bu ise tam anlamıyla kişinin kendisine söz geçirebilmesi, isteklerini kontrol edebilme eğitimidir.
İradenin bu galibiyeti daha büyük işlerdeki galibiyetine yol açacaktır.
Böylece oruçtan, canının her istediğini yapmama alışkanlığı doğacaktır.

oruç, olumsuz içgüdülere karşı çıkma alışkanlığı verir ki, insanı hayvandan ayıran, insanı insan yapan özellik de budur.
oruç, sıkıntı ve ıstıraplar karşısında eğilmeyen, kendine hakim olan vaat edilen bir takım menfaatler uğruna hak bildiği prensiplerden vazgeçmeyen
olgun insanın ortaya çıkmasına yardım eder.

Namaza başlayan, sigarayı ve alkolü bırakan insanların çoğunun “ben namaza falanca ramazanda başladım, sigarayı filanca ramazanda bıraktım”
gibi sözleri orucun irade eğitimindeki önemini ortaya koymaktadır.


Sabır, insanda iki şekil alır: Biri, elem ve kedere tahammül, diğeri de arzu ve iştahlara mukavemettir.
Oruçta bu iki şeklin ikisi de mevcuttur. Körük ağzında demir döven oruçlu bir mümini düşününüz.
Bu kamil insan, bir taraftan açlık ve susuzluğun elemine sabrederek çekici ile kızgın demiri döverken, öbür taraftan da arzu ve iştahlarına direnmek suretiyle
hırçın nefsini dövüp terbiye etmektedir.

"Oruç sabrın yarısıdır. Sabır ise, İmanın yarısıdır..."
(Hadis meali).

 
Üst Alt