Nur-u Muhammedi

ceylannur

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
2 Eylül 2011
Mesajlar
3,872
Tepkime puanı
37
Nur-u Muhammedi


Talebelerinin sayısının on binleri bulduğu rivâyet edilen Muhammed Cezûlî, bir gün yolculuk esnasında vakit namazını kılmak için abdest alması gerekiyordu, etrafta su aramaya başladı. Nihayet bir kuyu gördü, kuyunun yanına vardığında kuyunun yanında su çekmek için kova ve ip yoktu. Ne yapacağını şaşırmıştı. Ne yapacağını şaşırmış bir şekilde etrafına bakınırken elinde bir su testisi ile bir kız geldi. İmam Cezulinin kuyuya şaşkın ve çaresiz bakışlarını farkedip ona şöyle dedi:
-"Sen kimsin ve niye şaşırdın?"
Muhammed Cezûlî, onun kova getireceği ümîdi ile kendisini tanıttı ve hâlini bildirdi.
Kız bunun üzerine ona;
-"İnsanlar sizi hayır ve kerâmetle överler. Siz ise kuyudan su çıkarmaktan âcizsiniz." dedi ve gelip kuyunun içine doğru bir şeyler okudu.
ALLAHü teâlânın izni ile su, kuyudan taşıp dışarıya akmaya başladı. Muhammed Cezûlî abdest aldıktan sonra kıza:
-"Sen bu kerâmete hangi amelin sebebi ile nâil oldun?" dedi. Kız da:
-"Resûl-i ekreme salevât-ı şerîfeyi çok getirmekle ve salevât okumaya devâm ederek kavuştum." diye cevap verdi.
Muhammed Cezûlî, bu duruma hayret ederek:
-"Acabâ hangi salevât-ı şerîfeyi okumaya devâm etsem?" diye düşünmeye başladı.
O gece, bu düşünceden dolayı uyuyamadı. Bu düşünce içerisinde yatakta yatarken, hanımı yatağından kalktı. En güzel elbisesini giyip, örtüsünü örtüp evden dışarı çıktı. Bunu görünce, hanımının bu saatte nereye gittiğini merak ederek arkasından dışarı çıktı ve onun deniz kıyısına doğru gittiğini gördü. Önünde ve ardında bir arslan ona bekçilik ediyordu. Merakı daha fazla arttı. Hanımı kıyıya varınca denize girdi ve yürümeye devâm etti, sonunda küçük bir adaya ulaştı. Arslanlar denizin kıyısında yattılar. Orada abdest alıp, namaz kılmaya başladı. İbâdetten sonra, yine su üzerinde yürüyerek kıyıya geldi. Arslanlar da kalkarak, biri önde, diğeri arkada yürümeye başladılar. Muhammed Cezûlî daha önce eve gelip, uyuyor göründü. Hanımı, eve gelip elbiselerini değiştirip, yattı. "Hanım bunu her gece mi yapıyor?" diye düşünerek, üç gece onu gözetledi. Hanımının her gece böyle yaptığını gördü.Üçüncü gecenin sabahında, bu durumu hanımına sordu. Hanımı ona:
-"Siz, bu işe şimdi mi vâkıf oldunuz? Uzun senelerdir ben böyle yapıyorum." dedi.
Bunun üzerine Muhammed Cezûlî:
-"Acabâ, bu kerâmete ne sebeple kavuştunuz?" diye sorunca, hanımı:
-"Resûl-i ekreme salevât-ı şerîfe okumayı hiç bırakmadım. Nîmete bu yüzden kavuştum." dedi.
Muhammed Cezûlî:
-"Devâm ettiğiniz bu salevât-ı şerîfe hangisidir?" diye suâl etti.
Hanımı cevap vermedi. Isrâr edince:
-"Bu gece istihâre edeyim, izin olursa, cevap veririm." dedi.
Sabahleyin hanımı:
-"Açıkça söyleyeyim, haber vermeye izin yoktur. Ancak salevât-ı şerîfeleri topla, onların içinde varsa, "Vardır" diye haber veririm." dedi.
Bunun üzerine Muhammed Cezûlî, birçok kitaplarda bulunan salevât-ı şerîfeleri topladı ve bir kitap yazdı. Hanımına, yazdığı bu kitabı okuduğu zaman, hanımı:
-"İçinde birkaç yerde vardır." dedikten sonra:
-"Bu kitabı okumaya devâm edenin, ALLAHü teâlânın rahmetine kavuşacağında şüphe yoktur." dedi. Muhammed Cezûlî bu eserine; Hayırlara deliller ve nûrların doğuşu mânâsına gelen Delâil-ül-Hayrât ve Meşârık-ul-Envâr ismini verdi.





Bismillahirrahmanirrahim


Elhamdülillahillezi sallâ binefsihî alennebiyyi aleyhi ekmelüs salâti vetteslîmi. Ve ahbarenâ bi salâtil melâiketi aleyhi efdalüs salâti vetteslîmi ve emrel mü´minîne minel insi vel cinni bissalâte aleyhi vetteslîmi. Vesselâtü vesselâmü alâ seyyidinâ Muhammedillezî emrenâ bisselâti aleyhi vetteslîmi ve alâ âlihî ve eshâbihillezîne sallû aleyhi ve sellimû biesnâfis salâti vetteslîmi.


Hamd olsun O Allaha ki kendisi Peygamberine salavat ve selamın en güzelini göndermiştir. Ve bize de meleklerin O Peygambere en faziletli salavat ve selamlarını götürdüklerini bildirmiştir. İnsanlara ve cinlerden mü'min olanlara O Peygambere salavat ve selam getirmeleri emeredilmiştir. Peygamberimiz ve Efendimiz Muhammed (s.a.v)'e salavat ve selam olsunki bizi salavat ve selam getirmeye buyurmuştur. Ve Onun ev halkına (aline) ve ashabına salavatın ve selamın türlü ve çeşidi olsun, sizde onlara salavat ve selam getirin..



De ki: “Eğer ALLAH’ı seviyorsanız bana uyun ki, ALLAH da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü ALLAH çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”
(Al-i İmran, 3/31)




Muhakkak ALLAH, ve Melekleri Peygambere salat eder. Ey iman edenler siz de ona salât ve selamda bulunun ve ona tam bir teslimiyetle boyun eğin. (Ahzab56)




ALLAH teala bu âyet- i kerimede, Peygamberi Hz. Muhammedin kendi nezdinde ve yüce varlıklar olan Melekler katında üstün bir makamı olduğunu bildiriyor. Kendisinin Hz. Muhammed (s.a.v.) i övdüğünü, Meleklerin de onun için duada bulundurduklarını bildiriyor ve yeryüzünde yaşayan biz insanların da onu övmemizi emrediyor.




“Peygamber (SAV) şöyle buyurmaktadır: “Sizden biriniz beni annesinden-babasından, çoluk-çocuğunuzdan ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe iman etmiş olamaz.”(Buhari, Sahih, İman, 2/8 )




ALLAH ve Peygamber sevgisi imandandır, belki imanın ta kendisidir.Nitekim Hz. Ömer:
-Ey ALLAH'ın Rasûlü! Ben sizi canımdan başka herşeyden daha çok severim"dedi.

Peygamberimiz:
-Ey Ömer, canımı kudret elinde tutan ALLAH'a yemin ederim ki, beni canından daha çok sevmedikçe olgun mü'min olamazsın, buyurdu.
Peygamberimizi dikkatle dinleyen Hz.Ömer:
-Ey ALLAH'ın Resûlü, vallahi ben şimdi sizi canımdan da daha çok seviyorum,

deyince Peygamberimiz:
-İşte Ya Ömer, şimdi olgun mü'min oldun buyurdular.


(Aynî, Umdetü'l-Kârî,1/144.)
 
Üst Alt