- Katılım
- 26 Temmuz 2011
- Mesajlar
- 19,432
- Tepkime puanı
- 185
Bir ilim, fikir ve gönül önderi, Dr. M. Es`ad Coşan Allah Ondan RAZI olsun..
Vatan sevgisiyle dolu, ömrünü, vatanına ve insanlarına hizmet için adamış bir veli için, gurbette vuslata ermek, öyle sıradan bir hadise değildir...
Bu onun hizmet aşkının, doğduğu, büyüdüğü toprakların sınırlarını aştığını, Rabbine hizmet etmede varını yoğunu ortaya koyduğunu ve en sevdiklerinden bile vazgeçebildiğini gösteren muazzam bir örnektir.
Aslında o bütün hayatını müstesna bir şahsiyet olarak yaşamıştır...
Bir müslümanın, Dünya”nın neresinde olursa olsun, kimliğinden ödün vermeden, islamiyeti doğru yaşamak ve yaymak adına çalışmalar yapması gerektiğini vurgulayan nadide bir yol gösterici olmuştur.
Konferanslar, ilmi çalışmalar, kitaplar, radyo, gazete ve dergiler, yurt dışı da dahil olmak üzere seyahatler, dernekler, vakıflar, hastahane ve klinikler, öncülük ettiği ve desteklediği kuruluşlar, eğitim çalışmaları ve daha bir çok hizmetler; hep Rabbinin rızasını kazanmak, O`nun dinini yaymak, İslam`ın gerektiği şekilde yaşanmasını sağlamak içindi...
İslam`ın sadece ahlaki değerlerden ibaret olmadığını, onun hayatımızın her safhasında yaşanması gereken bir sistemler bütünü ve eşsiz bir nizam olduğunu anlatma çabasıydı.
Şekil önemli değil diyenlere, şeklin ve özün ayrılmaz bir bütün olduklarını, şekil olarak yapılan bazı şeylerin, sonradan öze sirayet ettiğini, şeklin öze tesiri olduğunu dile getirmiş, şekli, siması ve özü tertemiz, bir güzel insandı.
Hocaefendiye göre; Her müslüman bildiklerini öğretme noktasında birer alimdir...En güzel öğrenme, bildiğini anlatmaktır...
Öyleyse, herkes önce kendini, sonra başkalarını öğretme aşkı ile dolu olmalıdır...
İslam güzeldir ve onu yaşamak güzelliklerin en üst noktasıdır. Onun tadına varmak en büyük lezzettir. O`nu sevenlerin yolundan gitmek en güzel yoldur ki; insan sevdiğiyle beraber olacaktır.
Konuşmaları herkesin anlayacağı yalınlıktaydı fakat bir o kadar da derin manalar içerirdi...
Onun İslam`ın tarifini yaparken sarfettiği şu cümle, yalın bir söyleyişte ne hikmetler gizli olduğunu göstermesi açısından önemlidir;
“İslam herkesin boyuna posuna uygun, harika bir libastır.”
2 şubat 2001 günü yaptığı son konuşmasında, şu üç prensibin altını çizmişti;
İbadetleri yapmak,
Günahlardan kaçınmak,
Ahlakını güzelleştirmek
Bu, onun ömrünün son demlerinde, sevenlerine; “evladlarına şevkatle öğüt veren bir anne” hissiyle yaklaştığını gösteriyor; “Aman yavrularım; ibadetlerinizi ihmal etmeyin, sakin ha günahlara düşmeyin, ne olur ahlakınızı güzelleştirin ” diyen bir annenin feryadı var bu hitapta.
O, 63 yıllık ömrünü hizmet aşkıyla ve Rabbinin yarattıklarına hayran olarak yaşadı...
Biz de ona hayran olduk. Bize düşen, İslam ve tasavvuf bayrağını onun bıraktığı yerden almak ve çok daha ilerilere götürmektir...
Onu anlamak ve anlatmaktır. Öğütlerini tutmak, yaşamak ve yaşatmaktır.
Ruhu şad olsun. Bir fatiha üç ihlas kabri başında armağanımız olsun…
mekanin cennet olsun guzel insan...
Vatan sevgisiyle dolu, ömrünü, vatanına ve insanlarına hizmet için adamış bir veli için, gurbette vuslata ermek, öyle sıradan bir hadise değildir...
Bu onun hizmet aşkının, doğduğu, büyüdüğü toprakların sınırlarını aştığını, Rabbine hizmet etmede varını yoğunu ortaya koyduğunu ve en sevdiklerinden bile vazgeçebildiğini gösteren muazzam bir örnektir.
Aslında o bütün hayatını müstesna bir şahsiyet olarak yaşamıştır...
Bir müslümanın, Dünya”nın neresinde olursa olsun, kimliğinden ödün vermeden, islamiyeti doğru yaşamak ve yaymak adına çalışmalar yapması gerektiğini vurgulayan nadide bir yol gösterici olmuştur.
Konferanslar, ilmi çalışmalar, kitaplar, radyo, gazete ve dergiler, yurt dışı da dahil olmak üzere seyahatler, dernekler, vakıflar, hastahane ve klinikler, öncülük ettiği ve desteklediği kuruluşlar, eğitim çalışmaları ve daha bir çok hizmetler; hep Rabbinin rızasını kazanmak, O`nun dinini yaymak, İslam`ın gerektiği şekilde yaşanmasını sağlamak içindi...
İslam`ın sadece ahlaki değerlerden ibaret olmadığını, onun hayatımızın her safhasında yaşanması gereken bir sistemler bütünü ve eşsiz bir nizam olduğunu anlatma çabasıydı.
Şekil önemli değil diyenlere, şeklin ve özün ayrılmaz bir bütün olduklarını, şekil olarak yapılan bazı şeylerin, sonradan öze sirayet ettiğini, şeklin öze tesiri olduğunu dile getirmiş, şekli, siması ve özü tertemiz, bir güzel insandı.
Hocaefendiye göre; Her müslüman bildiklerini öğretme noktasında birer alimdir...En güzel öğrenme, bildiğini anlatmaktır...
Öyleyse, herkes önce kendini, sonra başkalarını öğretme aşkı ile dolu olmalıdır...
İslam güzeldir ve onu yaşamak güzelliklerin en üst noktasıdır. Onun tadına varmak en büyük lezzettir. O`nu sevenlerin yolundan gitmek en güzel yoldur ki; insan sevdiğiyle beraber olacaktır.
Konuşmaları herkesin anlayacağı yalınlıktaydı fakat bir o kadar da derin manalar içerirdi...
Onun İslam`ın tarifini yaparken sarfettiği şu cümle, yalın bir söyleyişte ne hikmetler gizli olduğunu göstermesi açısından önemlidir;
“İslam herkesin boyuna posuna uygun, harika bir libastır.”
2 şubat 2001 günü yaptığı son konuşmasında, şu üç prensibin altını çizmişti;
İbadetleri yapmak,
Günahlardan kaçınmak,
Ahlakını güzelleştirmek
Bu, onun ömrünün son demlerinde, sevenlerine; “evladlarına şevkatle öğüt veren bir anne” hissiyle yaklaştığını gösteriyor; “Aman yavrularım; ibadetlerinizi ihmal etmeyin, sakin ha günahlara düşmeyin, ne olur ahlakınızı güzelleştirin ” diyen bir annenin feryadı var bu hitapta.
O, 63 yıllık ömrünü hizmet aşkıyla ve Rabbinin yarattıklarına hayran olarak yaşadı...
Biz de ona hayran olduk. Bize düşen, İslam ve tasavvuf bayrağını onun bıraktığı yerden almak ve çok daha ilerilere götürmektir...
Onu anlamak ve anlatmaktır. Öğütlerini tutmak, yaşamak ve yaşatmaktır.
Ruhu şad olsun. Bir fatiha üç ihlas kabri başında armağanımız olsun…
mekanin cennet olsun guzel insan...