Ebu hanife'nın "iman" hakkında görüşleri:

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
EBU HANİFE'NIN "İMAN" HAKKINDA GÖRÜŞLERİ:

l- "İman ikrar ve tasdiktir."(44)
2- "İman, dil ile ikrar, azalar ile tasdiktir. İkrar yalnız başına iman olmaz." (45)
Tahavi bunu Ebu Hanife, Muhammed ve Ebu Yusuf'tan rivayet eder. (45)
3- "İman ne artar, ne de eksilir." (47)
"Ebu Hanife'nin imanın artıp eksilmeyeceğine dair sözü, imanın tanımlanmasıyla ilgilidir. Zira iman dil ile ikrar, azalar ile tasdiktir. Amel, imanın hakikatinin dışındadır. (*)
İşte bu söz İmam Ebu Hanife'nin Malik, Şafiî, Ahmed, îshak ve Buhari gibi imamlarla arasındaki farktır. Hak, ise saymış olduğumuz diğer imamların dediğidir. Ebu Hanife bu sözü ile hakka isabet edememiştir. Ancak o, bu halde de ecir sahibidir. İbni Abdilber ve İbni Ebi'l-İzz'in dediklerine bakılırsa, Ebu Hanife bu görüşünden vazgeçmiştir. Allah daha iyi bilir." (48)
(44) A.g.e, sh: 304.
(45) Vasiyet Şerhi, sh: 2.
(46) Akidetu't-Tahaviye, sh: 360.
(47) Vasiyet şerhi, sh: 3.
(*) Tıpkı namazın abdestin dışında olması gibi. Niyetsiz namazın sahih olmayacağı gibi iman da öyledir. Kişi niçin iman ettiğini bilmiyorsa mü'min sayılır mı? (Çev.).
(48) et-Temhid, İbni Abdilber, c: 9, sh: 247, Tahavi akidesi, sh: 395.



İMAM EBU HANİFE'NIN SAHABE HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ:

l- "Allah Rasulü'nün ashabını ancak hayırla yâdederiz." (49)
2- "Allah Rasulü'nün ashabından olan hiç kimseden yüz çevirmez, hiçbirisini diğerine karşı tutup taassupta bulunmayız." (50)
3- "Onlardan Allah Rasulü (sallallahu aleyhi vesellem) ile bir saat beraber bulunan bir kimsenin derecesi bizlerden herhangi birinin ömür boyu yapmış olduğu amelden hayırlıdır." (51)
4- "Allah Rasulü'nden (sallallahu aleyhi vesellem) sonra bu ümmetin en hayırlılarının Ebu Bekr, Ömer, Osman ve Ali olduğuna şehadet ederiz." (52)
5- "Allah Rasulü'nden sonra insanların en faziletlilerinin Ebu Bekr, Ömer, Osman ve Ali olduğuna inanırız." (53)
(49)el-Fıkhu'l-Ekber, sh:304
(50)el-Fıkhu'l-Evsat, sh: 40
(51) Menakıbu Ebi Hanife, sh: 76.
(52) Vasiyet Şerhi, sh: 14.
(53) en-Nur el-Lami K-119


KELAMI VE DİNDE TARTIŞMAYI YASAKLAMASI:

1- "Basra'da heva ehli çoktur. Belki oraya yirmiden fazla gittim. Bazen bir yıl, bazen de daha fazla kaldım. Bu esnada kelam ilmini en hayırlı ilim olarak görüyordum." (54)
2- "Ben kelam ilmi ile o kadar uğraştım ki, nihayet geldi parmakla gösterilir oldum. Biz Hammad b. Ebi Süleyman'ın meclisine yakın bir yerde oturuyorduk. Bu arada bir kadın gelip: "Bir adam var. Cariyesini sünnete göre boşamak istiyor. Ne yapmalı?" diye sordu. Ne yapacağımı bilemedim. Kadının bunu Hammad'a sormasını, sonra da Hammad'in ona ne cevap verdiğini gelip bana söylemesini istedim. Kadın aynı soruyu Hammad'a sorunca, Hammad ona: "Cariyeyi temizken (hayızlı değilken), onunla cima etmeden bir talakla boşar. Sonra o kadın erkeklerle evlenmeye hak kazanır" dedi. Bunun üzerine benim kelam ilmine ihtiyacım yok diyerek onunla uğraşmayı bıraktım. (55) (Bu rivayetin sıhhati tahkike muhtaçtır.) (Çev.)
3- " Allah Amr b. Ubeyd'e la'net etsin. O, insanlara yaran olmayan kelama giden yolları açtı." (56)
Birisi Ebu Hanife'ye: "insanlardan bazılarının 'Araz' ve "Ecsam' konusunda ihdas ettikleri sözlere ne diyorsun?" diye sorunca Ebu Hanife: "Bunlar felsefecilerin sözleridir. Sen ehl-i hadisin ve selefin yolunu tut. Sakın sonradan uydurulanlara tabi olma, her uydurulan bid'attir"dedi.(57)
4- Ebu Hanife'nin oğlu Hammad diyor ki: "Babam birgün yanıma geldi. Kelamcılardan bazıları da yanımda bulunuyordu. Aramızda bir konuyu tartıştığımızdan dolayı seslerimiz de alabildiğine yükseliyordu. Onun eve girdiğini sezince yanına gittim. Bana: "Hammad: Yanındakiler kim?" dedi. Ben de: "Falan, falan ve falan" diyerek isimlerini saydım. "Peki neyi tartışıyorsunuz?" dedi. Ben de şöyle şöyle bir konuyu tartışıyoruz dedim. Bana: "Ey Hammad! Kelamı bırak" dedi. Hammad diyor ki: "Ben babamın böyle karma karışık işlerle uğraştığını görmedim. O, başkasına yasaklamışolduğu şeyi kendisi de yapmazdı. Ona: "Babacığım! Sen daha önceleri bana kelam ilmini öğrenmemi söylemiyor muydun?" dedim. O da: "Evet oğlum. Fakat bugün bunu sana yasaklıyorum" dedi. Ben de: "Niçin?" diye sordum. "Ey oğlum" dedi. "Bugün bu gördüğün insanlar daha önceleri bir kalp ve din üzere idiler. Daha sonra şeytan onların arasına düşmanlık koydu ve bundan ötürü ihtilaf etmeye başladılar." (58)
5- Ebu Hanife, Ebu Yusuf'a: "Sakın ha sakın! Halka dinlerinin aslını öğretirken kelamdan söz etme. Zira onlar seni taklid eden bir kavimdir. Sonra bununla uğraşırlar." (59)


(54) Menakibu Ebi Hanife, el-Kurdi sh:137
(55) Tarihi Bağdad, c: 3, sh: 333.
(56) el-Hervi, Zemmu'l-Kelam, sh: 28-31.
(57) A.g.e. sh: 194.
(58) el-Mekki, Menakıbu Ebi Hanife, sh: 183-184.
(59) A.g.e, sh: 373
 
Üst Alt