- Katılım
- 30 Temmuz 2011
- Mesajlar
- 1,199
- Tepkime puanı
- 16
Bir gün Üftâde, talebeleriyle kıra çıkmıştı. Talebeler hocalarına takdim etmek üzere, çiçeklerden demet yaparak huzura getirdiler. Herkesin çiçeğini kabul eden Üftâde, Azîz Mahmûd Hüdâînin getirdiği kırık saplı bir çiçeği görünce; Evlâdım! Bütün arkadaşların demet demet çiçek getirdikleri hâlde sen niçin kırık saplı bir çiçek getirdin? diye sordu.
Hüdâî de; Efendim, zât-ı âlinize ne takdim etsem azdır. Fakat hangi çiçeği koparmak için eğilsem, o çiçeğin; Allah! Allah! diye zikrettiğini duydum. Ancak, bu gördüğünüz sapı kınlmış çiçeğin zikredemediğini görünce, onu size getirdim. Kusurumu bağışlamanızı istirham ederimdedi.
Bu cevap, Üftâde hazretlerinin çok hoşuna gitti ve Azîz Mahmûd Hüdâîye hayır duâlarda bulundu.
Hüdâî de; Efendim, zât-ı âlinize ne takdim etsem azdır. Fakat hangi çiçeği koparmak için eğilsem, o çiçeğin; Allah! Allah! diye zikrettiğini duydum. Ancak, bu gördüğünüz sapı kınlmış çiçeğin zikredemediğini görünce, onu size getirdim. Kusurumu bağışlamanızı istirham ederimdedi.
Bu cevap, Üftâde hazretlerinin çok hoşuna gitti ve Azîz Mahmûd Hüdâîye hayır duâlarda bulundu.